• 853
    kaptanı emre belöz olan takım. şimdi bazı arkadaşlar zannediyor ki biz bu takım yenilsin derken sanki ülkenin kötülüğünü isteyip vatana ihanet ediyoruz. kına yaksınlar falan havada uçuşuyor. asıl vatan hainliğini bu düzeni destekleyenler yapıyor. tabi ki 9 eylül izlanda türkiye maçını izlemedim ama bu hezimet-ki izlanda gibi bi takımdan 3 yemek, atak bile yapamamak hezimettir- malumun ilanıdır. arkadaşlar, dostlar nolur gözünüzü açın artık. saçma sapan yabancı kuralları, türk futbolcusunu değil, türk futbolcusunun ekonomisini geliştirir. amk ilkokul bebesine sorsan insanın rekabet ortamında gelişeceğini söyler sana. tabi tek sıkıntı yabancı sınırı da değil, ülkenin pisliği futbola sirayet etti. daha bugün melo'ya yapılanlar ortada. aziz yıldırım, yıldırım demirören ortada. maalesef fatih terim ortada. son olarak;
    (bkz: hedef 2023 dünya kupası)
    ha dış mihraklar o sene bizi kıskanıp dünya kupası düzenlemezse onu bilemem(!)
  • 854
    biz çocukken, galatasaray'ın avrupa maçlarından sonra, en fazla milli maçlara heyecanlanırdık.
    japonya'da, güney kore'de,
    şenol güneş'le, hakan'la, arif'le tarih yazarken,
    hiç kötü düşünmezdik.

    yine bir dönem, terim'le avrupa'da yaşandı milli başarılar.
    onda da iyiydi biraz havamız,
    yüreklerimiz...

    mesela, kulüp takımlarına uzak olanlar için, şöyle bir anlayış vardı önceden;
    "milli takımlıyım ben..."

    bu bile çok şey anlatırdı.
    milli takım dedin mi, kendi kulübünün önüne koyardın.
    o da, gelene geçene koyardı.
    elini kalbine götürdüğünde, dünya'nın öbür ucunda antrenman yapan oyuncun seni hissederdi.

    gelelim 2014'e...
    yeni türkiye'nin milli takımına...

    sahada oynayan bazı oyuncuları tanımıyorum bile.
    o kadar uzak kalmışım,
    o kadar içime sinmemiş bu milli takım...

    mesela geçmişte, bir ara turkuaz forma giydirmişlerdi takıma,
    içime oturmuştu,
    kan kırmızı formayı istemiştim,
    çok kızmıştım.

    valla şimdi, eflatun giydirip keten ayakkabı ile sahaya salsalar bizimkileri,
    zerre umrumda olursa,
    adam değilim...

    başkanı, başkan vekili, teknik direktörü, takımın abileri, kaptanları, teknik direktör yardımcıları...
    tarihin en içe sinmeyecek milli takımı...

    koyulan saçma sapan yabancı kuralları,
    dönen şikelerin gölgesinde milliyetçilik havası ile puan toplama taktikleri falan.

    oynadığı 20 - 25 dakikada 3 gol atan dünya lideri bir forvetimiz vardı, çağırsaydınız ya o'nu da milli takıma?
    israil'e, amerika birleşik devletleri'ne, almanya'ya falan döşeseydi ya muhteşem sağ yanıylan?

    ama bence, kimse milli takımımızın sabrını test etmeye kalkmasın.

    neyse,
    bu kadar temiz bir düzende,
    spora siyaset sokmacı dingiller uyarabilirler,
    uzatmayalım.

    zerre sikimde değil milli takımınız...
    kaybetsin...
    beter olsun...
    izlanda'lar, papua yeni gine'ler dayasın, döşesin...

    çünkü bu milli takımın taşıdığı ay yıldız ile,
    benim göğsümdeki ay yıldız bir değil beyler...

    her bokun yanlış, kokmuş ve iğrenç olacak; ama milli forma diyeceksin...
    sikerler böyle kolpa milliyetçiliği...
  • 858
    eğer mevcut yabancı sınırlaması kuralı devam eder, hatta daha da abarlıtıp 4+2+0 falan yapılırsa dünya ve avrupa şampiyonalarına katılma periyodu 3'den 5'e çıkacak olan takım.

    hiçbir türk futbolcunun gereğinden fazla çalışmasına gerek yok artık. ortalamanın sadece biraz üzerindeyse büyük kulüplerde banko oynuyor ve ederinin 4-5 katı para ediyor. aynı şekilde yabancı sınırlaması olmasa ya da esnek olsa alacağı maaş, şuanda aldıklarının neredeyse üçte biri.

    hal böyleyken sen sevmediğin kulüplerin önüne taş koymak ve sırf icraat yapmak için icraat yaparak saçma sapan bir yabancı sınırını kaldırmazsan, takımının en etkili 2 futbolcusu avrupada oynayan arda ve hakan olur ve insanlar sana götüyle güler.
  • 859
    eğer mevcut yabancı sınırlaması kuralı devam eder, hatta daha da abarlıtıp 4+2+0 falan yapılırsa dünya ve avrupa şampiyonalarına katılma periyodu 3'den 5'e çıkacak olan takım.

    hiçbir türk futbolcunun gereğinden fazla çalışmasına gerek yok artık. ortalamanın sadece biraz üzerindeyse büyük kulüplerde banko oynuyor ve ederinin 4-5 katı para ediyor. aynı şekilde yabancı sınırlaması olmasa ya da esnek olsa alacağı maaş, şuanda aldıklarının neredeyse üçte biri.

    hal böyleyken sen sevmediğin kulüplerin önüne taş koymak ve sırf icraat yapmak için icraat yaparak saçma sapan bir yabancı sınırını kaldırmazsan, takımının en etkili 2 futbolcusu avrupada oynayan arda ve hakan olur ve insanlar sana götüyle güler.
  • 860
    yemin ederim nefret ede ede destekliyorum. ya kabullenemiyorum abi ben bu yaşanan bütün pislikleri. siyasi amaçlarla gizli kapaklı işlerle ortaya çıkarılan şikeler, yine siyasi amaçlarla örtbas edilen şikeler, bütün kulüp yönetimlerini ele geçirme çabası, kendi semtinin kulübünün ligleri atlaya atlaya çıkıp müthiş yardımlarla süper lig'in önemli bir takımı yapılması, tff'nin başına ve kulüpler birliğinin başına tamamen kukla olan adamların getirilmesi, yönetimi ele geçirilemeyen takıma 4 koldan baskı yapılması, bu takımın başarılı olup arayı açmaması için yabancı sınırı bile getirilmesi, boktan boktan adamlara değerlerinin bin kat fazlası maaşlar ve bonservis bedelleri verilmesi, ruhsuz hırssız dünya sikime minare götüme tarzında adamlardan oluşan milli takımı, iğreniyorum amına koyayım artık.
  • 861
    9 eylül 2014 izlanda türkiye maçı türk futboluna, seyircisine, anti milli takımcısına, basına, hepimize güzel bir ders daha oldu. zaten yıllardır ders ala ala bir hale geldik, bir başka bıkkınlık veren olay da, "geleceğin milli takımını kurmak" ben bakıyorum kadroya, önceden de zaten oynayan bu adamlardı, ama her gelen hoca "geleceğin takımı"nı kuruyor, günümüzü kurtaran yok. 70 milyonun futbolla yatıp kalktığı ülkede, izlandalara, macaristanlara madara olurcasına kaybetmek tez konusu hakikaten, selfie çekip, sempatik görünmeye çalışacakları kadar futbola odaklansalar, aldıkları paralar kadar oyun oynasalar keşke. federasyon, basın falan da farketmezdi o zaman, bir şekilde gene futbolun gerçek sahibi olan biz taraftarlar mutlu olurduk. lakin 5+3 'ün de söylediği gibi, sorunumuz yabancı oyuncular(!)
  • 866
    bu takıma atılan her gol, tff'ye, rte'ye, tüpçü'ye, aziz'e, fatih terim'e, ırkçılığa, şikeye, adaletsizliğe karşı atılan goldür. bu takım kesinlikle başarıyı, turnuvalarda yer almayı haketmiyor. birşeyler değişecekse öncelikle dibi görmemiz lazım, fatih terim ve yeteneksiz, gamsız arkadaşlar sağolsun bu da olacak gibi görünüyor. beyler siz bu kafayla devam edin, rüzgar esti, zemin bozuktu, hakem kötüydü, gelecek maç inşallah, he yavrum he.
  • 867
    kitlelerin nefret ettiği oyuncuları kadroya almaması gereken milli takımdır. ben bir gs taraftarı olarak, emre belözoğlu'nun, volkan'ın, caner'in oynadığı bir takımı destekleyemem, desteklemiyorum. karşı taraf açısından da düşünelim, onlar da forvetinde burak'ın olduğu bir takımı destekleyemiyorlar. aklıma başka nefret duyulan futbolcu gelmedi, varsa bu örneğe ekleyebilirsiniz. böyle bir veto mekanizması oluşturulsa, inanın çok kısa bir süre içinde bu nefret ekenler kibarlık abidesi olurlar. belki futbolu yeniden severiz.
  • 868
    tarihinde iki kere göte bala başarı elde etmiş, bunun haricinde en ufak bir başarısı olmadığı halde devamlı abartılan, hakedenin değil, kankası, amcası, teyzesi bol olanın forma giydiği bir milli takımdır.

    başında yıldırım demirören gibi zamanında başkanı olduğu klübü sikip atmış, 1-2 sene avrupadan ceza almasını sağlamış bir küre var. teknik direktörü desen, her göt sıkışıldığında uğranan bir adam, gerek galatasaray tarafından olsun, gerek milli takım tarafından. futbolcuların, oynadığı kulüplerde aldıkları parayı toplasan memleketi geçtim, dünyada açlık kalmaz. bu kadar hanzo çıksın sahaya, kadro millete kıyak geçilerek oluşturulsun, geleceğin milli takımını kuruyoruz diyip 35'lik emre'ler, 30 yaşındaki olcanlar, selçuklar oynatılsın. maçtan önce memleketin her alanında olduğu gibi futbolda da izleyiciyle taşak geçen bazı yorumcu sıfatındakiler çıksın, "izlanda kalemize topu elle taşısa 3 kere taşır, izlanda kim amk muahahhaha" diye sikim sokum yorumlar yapsın. maçta izlanda bize top göstermeyip 3 tane de iteleyince şaşkın ördek gibi "noluyo yaaa" diyip kalalım.

    önce şu milli takımın bala göte kazandığı başarılara bir açıklık getirelim. 2002 dünya kupası 3.lüğü kesinlikle büyük başarıdır. bunu inkar edemem. lakin bu bala göte kazanılmış bir başarı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. oynadığımız futbol iyiydi, güzeldi. bir sistemimiz vardı ve bu sistem büyük ölçüde 2000 yılının galatasaray'ına dayanıyordu. milli takım as kadrosunda 7-8 galatasaray kökenli futbolcu bulunması da bunu destekleyen en güzel tezdi. ancak bu sistemli, tarihin en iyi türk milli takımı dediğimiz takım bile, grupta kosta rika'yı yenemeyip son maç brezilya'nın da yardımıyla ite kaka gruptan çıkan, ikinci turda japonya'yı, çeyrek finalde senegal'i anca uzatmalarda yenmiş bir takımdı. 3. olduğumuz turnuvada yendiğimiz takımlara bakalım. çin, japonya, güney kore. senegal ve kosta rika'yla da berabere kaldık. bu takımların o zamanki haliyle bizim 3 yediğimiz izlanda'yı aynı gruba koysak izlanda tüm maçlarını handikaplı kazanıp dünya şampiyonu olurdu o zaman amk. bilmem ilk göte balayı açıklayabildim mi?

    2008 avrupa şampiyonası yarı finali. grubumuzda portekiz, isviçre ve çek cumhuriyeti var. ilk maçı hatırlayın, portekiz maçını. sahada hiç bir varlık gösterememiştik. o maçtan sonra kimsenin umudu yoktu bizim gruptan çıkabileceğimize dair. ikinci maç, isviçre maçı. https://eksisozluk.com/...ye-maci--1783190?p=5 buyrun maçın devre arasındaki yorumları burdan okuyabilirsiniz. ağır zeminde yerden paslaşan oyuncular, sahada yürüyen tümer filan. ikinci yarı maçı 1-1'e getirip son dakikada göte bala kazanmalar halkasının ilki bu maç. geçtik çek cumhuriyeti maçına. yine ilk yarı rezil bir oyun, çeklerin koller'inin bizi yerden havadan tarumar etmesi, adamın hayatının 45 dakikasını oynaması ve çeklerin 75. dakikaya 2-0 önde girmeleri. hele hele çok net hatırlıyorum, 60. dakika civarı kaçan çok net bir çek pozisyonu var. akıllara zarar. 3-0 olsa her şey bitecek orda. neyse 75'te ite kaka 2-1 oldu. nolduysa ondan sonra oldu zaten. cech kaç kere topu elinden kaçırır amk? kaçırdı, nihat vurdu 2-2 oldu. zaten o saatten sonra penaltılara da kalsa elerdik çekleri. kalmadı penaltılara. yine son dakika balı sahnede. geldik çeyrek finale. hırvatistan bizden çok daha üstündü. bizim 2-3 net pozisyonumuza karşılık adamların 10 net pozisyonu vardı. kale ağzından dağlara taşlara filan vuruyorlardı. 119'da da attılar zaten golü. iş bitiyordu. derken bizim bal çıktı sahneye. rüştü son saniyede şişirdi, birinin kafasından sekti, semih'in önünde kaldı vurdu gol oldu. adam fawer, olasılıksızlık kitabında ön göremezdi lan o ihtimali. inanç filan eyvallah da şu son saniye gollerimizin hepsi şans golüydü. yarı finalde milli takım belki de turnuvanın en iyi futbolunu oynadı. ama bu sefer de iyi başlayıp sonunu getirememiştik. şimdi bu göte bala başarıları yad ettikten sonra asıl mevzuya dönelim.

    kusura bakmayın ama görünen köy kılavuz istemez. bak şimdi federasyon başındakinden başlıyorum. tüpçü. seni oraya getirenin de diye başlayıp çok ağır bir şekilde sayfalarca uzayacak bir küfür silsilesine başlamamak için kendimi inanın zor tutuyorum. adam beşiktaş'ın ırzına geçti. yetmedi, beşiktaş'ın başındayken şike davasında fenerbahçe'yi aziz yıldırım'dan fazla savundu. "fenerbahçemiz" filan dedi. şike davası sürerken geçti federasyonun başına, şikecileri korudu, kolladı. yetmedi, 6+0+4'lerle, 5+3'lerle matematiği yeniden öğretti. yabancı kuralı sebebiyle, kulüp takımlarımızın avrupa arenasında devamlı önü tıkandı. ederi 500 bin euro olmayan adamlara 5-6 milyon euro'lar dağıtıldı. bunların hepsinin eseri bu adam. ülke futbolu sayesinde sağolsun 30 yıl geriye gitti. keşke 20 yıl filan geriye gitseydi, o dönemler en azından avrupa şampiyonalarına katılabiliyorduk.

    gelelim teknik direktörümüze. nam-ı diğer "imparator" hazretlerine. kendisinin imparatorluğu ne yazık ki osmanlı imparatorluğu gibi oldu. 96 öncesi emin adımlarla kendini kanıtladı. 96-2000 arası altın çağını yaşadı. ancak osmanlı'nın viyana'ya dayandığı gibi kendisi de italya'ya dayanınca sonunu hazırladı. 2008'de ve 2011-2013 arası bizde bir parlamalar yaşamış olsa da yalan oldu. özellikle 2011-2013 arası bizdeyken nasıl manipülasyonlara kurban gittiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. 2012-2013 sezonu sonlarına doğru "sezon sonu çok ağır konuşacağım" diyip konuşmaması ve bir sonraki sezon başı milli takımla anlaşmaya varmasıyla hepimizi üzmesinin tek sebebi galatasaray düşmanlarıyla işbirliği yapıyor olmasıydı. nitekim, düşmanların planı işledi ve kendisiyle kulüp arasında gerilen ipler sonunda koptu. her şey de tüpçünün planladığı gibi gitti. fatih terim'i yönetim üzerinden galatasaray'a düşman etti. galatasaraylıyı terim'e düşman etti. burda olan kime oldu? terim'e ve galatasaray'a. ikisi de futbol olarak avrupa standartlarından tff standartlarına geriledi.

    son sözüm futbolcular için. şu kirli, pis, leş ortamda en az kabahat şu adamlarda derdim de aldıkları milyon dolarları hatırlayınca hepsini sabun yapasım geliyor. bu kadar mı aciz olunur. bu kadar mı futboldan bihaber olunur lan? izlanda'ya veya x bir takıma 5-0 da yenilirsin ama top oynarsın. direkleri döversin, uğraşırsın edersin, girmez. adamlar gelir atar yenilirsin. o zaman ağzını açıp laf eden yıldırım demirören gibi tospik olsun amk. böyle ruhsuz ruhsuz top oynarsanız anca kazakistan'la kapışırız 5.lik için. letonya tokatlar geçer bizi. aklınıza başınıza devşirin amk. sahip olduğunuz yeteneği oynasanız zaten en iyi 3.ler kontenjanından çıkarız gruptan.
  • 871
    yıllardan beri süregelen toplumu germe, kutuplara ayırma ve kendinden olmayanı ötekileştirme politikasının sonucudur bu takım. artık toplum ortak duyguyla milli takımı desteklemiyor. kendinden olmayanı hemen dışlıyor. suçlu futbolcular falan değil suçlu bu duruma getirenlerdir, bu politikayı benimseyenlerdir.

    bizim milli takımımız hiçbir zaman sistem takımı olmadı, hiçbir zaman top class futbolculara sahip olmadı ama inanç ve beraberlikle, kardeşlikle, taraftarla bütünleşerek birşeyler yaptı. biz topu kanatlara hızlıca aktarıp kenarlardan fırtına gibi esemedik, direkt oynayarak sonuca gidemedik, top çevirip kısa paslarla rakibi bunaltamadık ama beraber ve bir olarak sonuca gittik. bunun en son örneğini 2008 avrupa şampiyonasına gördük. zaten o seneler kopuş seneleriydi. ondan sonra toplum tamamen kutuplara ayrıldı.

    fatih terim'i babası gibi seven binlerce insan vardı ama artık içinden gelmiyor sevmek. çünkü o onlardan birisi konumunda. toplumun algısı bu yönde artık. karşı taraf kendisinden olmayanı dışladığı için karşı taraf da onları dışlıyor.

    bu ülke artık raydan çıkmış bir ülkedir. eskisi gibi birlik beraberliğin olmayacağı ülke durumuna geldi. bu durum ülkenin her kurumuna her yapısına yansımış durumda. milli takıma yansımaması garip olur.

    ya bizdensin ya onlardan politikasının sonucudur bu milli takımın hali.
  • 872
    öncelikle kimse bu takımı desteklemek zorunda değildir.
    destekleyenlerin hepsi de aşırı milliyetçi insan olmak zorunda değildir.

    iki fikri savunmak da bizi faşizme götürür ki bunun lüzmu yok.

    kendisini desteklemeyenler arasında iyicene bir sıçsın sıvasın skor ve başarı odaklı kendi reklamı peşinde olan adamlar bi gitsin de adam gibi sıfırdan yeniden başlasın diyen gruba dahilim ben. bu yüzden maçı izlemedim bile, bu yüzden kaybettiğinde sevindim. he euro 2008'de de sevinmiştim, 2002'de de sevinmiştim ama. yani siyasi görüşlerim sebebiyle milli takım düşmanlığı yapan bir insan da değilim, öyle olsam aynı hükümet varken 2008'i de desteklemez, orada da kaybedelim isterdim. ama hiç bir zaman devlet baba çok yaşa diyen bir insan da değilim. zaten ben şu görüştenim demenin de insanın beyninde sınırlar çizmekten başka bir işe yaramadığını düşünen bir insan olarak sabit bir görüşüm olmasından ziyade olaylar özelinde yorum yapabiliyor olmayı da tercih ederim. *

    şimdi federasyon başında demirören varken, bu adam federasyonu özerk olması gerekirken* her geçen gün mevcut hükümete bağımlı hale getiriyorsa, bu mevcut hükümet para şan şöhret belki tehdit şantaj zor kullanarak* ama bir şekilde taraftarı olduğum takımın teknik direktörüne göz dikip, kulübüyle arasını bozuyorsa(u: evet terim'in ayrılıp milli takıma gidişinde de terim'i sorumlu buluyorum, kalmak için çabalayacağım deyip de 2 yıllık sözleşmeyi kendi egosu yüzünden imzalamayan adamın mağduriyetine inananlara liseye dönüp hafif dozda ilişki yaşamalarını tavsiye ediyorum), milli takım dediğimiz bu takımın teknik direktörü kendi iradesini açık çaık belirtemezken, türkiye'nin en fazla kazanan teknik direktörü olup, dünyanın da en fazla kazanan milli takım teknik direktörlerinden birisi oluyorsa, bu takımın kaptanlığını zamanında terim tarafından milli takımdan kovulmuş adam yine terim dönemi gelip yapıyorsa,
    bu adam milli takıma oyuncuları takımlarının ligdeki durumlarına göre yapıyor da yeniden yapılanma zırvası altında aslında hedeflediğimizi söylediği dünya kupasında 30 yaşın üzerinde olacak olan futbolcularla takım kuruyorsa, gitmeyeni dövecekleri bir avrupa şampiyonasını bizim asıl hedefimiz dünya kupası diyerek hedef olarak kabul etmiyorsa; kurusa bakmayın da ben o takımı desteklemem, destekleyemem. desteklemediğim içinde kimse bana ne zamanımızın moda söylemi vatan haini sıfatını yakıştırabilir* ne de ben kaybedince bu boktan düzenin foyaları ortaya çıkacak iyice diye sevindim diye bana içimizdeki irlandalısın sıfatını uygun görebilir.(u: ki keşke kelt olsaydım da diyecek kadar kelt kültürünü sevip hayran olan bir insanım)
  • 875
    eğer bir başarı sağlanmak isteniyorsa planlı br çalışma yapılması gerekmektedir. zaten 10 senede bir kez büyük bir turnuvaya katılıyoruz. her geçiş döneminde bu defa başlıyoruz diye diye mahalle maçında 5 0 geriye düşen takım gibi olduk. şimdi başlıyoruz hadi beyler.
    bundan 10 sene 20 sene önce bu iş öyle oluyordu gerçekten. ama artık futbol değişti antreman sistemleri altyapı sistemleri değişti. ama biz değişmedik ve buna mecbur bırakıldık.
    bence takımımız önümüzdeki dönemi başarıyla atlatacak potansiyele sahip. ama doğru seçimlerle. milli takım ister beğenin ister beğenmeyin; hakan çalhanoğlu, salih uçan, alper potuk, muhammed demir, semih kaya, ömer toprak, tarık çamdal, caner erkin ve doğal liderleri arda turan etrafına kurulmalıdır. maalesef ülkemiz sınırlarında bu saydığım arkadaşlar dışında yanındakine pas vermeyi beceremeyen bir sürü futbolcu bulunuyor. bugün hızlı futbol hızlı koşan adamlarla oynanmıyor. öyle olsa jamaika dünya şampiyonu olurdu. topu hızlı kullanan hızlı düşünen ve 3 5 metreye pas atabilen adamlar olursa standart bir futbolcu fiziği ile örneğin izlanda gibi 3 atar yollarsın rakibini. farkları ise takımların sahip olduğu özel yetenekler belirler. maalesef bizde özel yetenek kısıtlı. dolayısıyla çok çalışmak lazım. futbolcularımızın futbolun temel prensiplerini öğrenebilmesi için yurt dışında açılması lazım ve en önemlisi soktuğumun yabancı sınırının acil olarak kaldırılması lazım. yoksa a milli futbol takımımız bizim çocukluğumuzdaki hallerine döner. 2-2 lik macaristan zaferlerine alışmaya başlamamız gerekir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın