• 7452
    şuan hissetiklerimizin ortak olduğunu biliyorum.aidiyet duyduguğumuz camianın fertleri olarak ve hepsinden önce insan olarak şunu unutmamak gerekir:yaşadıklarımız her ne olursa olsun insanlığımızı unutmayalım.maalesef kötüler hep olacak, biz yine iyi olan tarafta olalım onlardan gördüğümüze onlar gibi olmayarak tepki koyalım.nefretin bir anlamı yok.
  • 7453
    fatih terim'in beşiktaş maçı öncesinde ve sonrasında yapmış olduğu açıklamalarda haklı olduğunu, maçların tatil edilmesini savunmuş olan pek çok takip takımlar taraftarı arkadaşım var. yaşadığımız ülkede ne yazık ki insan kalitesi yerlerde olduğu için her camia içerisinde kalitesiz insan sayısı çok fazla. bu sebeple en günceli olan fatih terim konusunda gösterilen şahsi karaktersizliklerin camialara mal edilmemesi gerekiyor, özellikle önümüzde bizleri bekleyen bu karanlık günlerde.

    yarın bir gün rakip camialarımızın sembol isimlerinden de elbet bu virüse yakalananlar olacak, o gün geldiğinde aklımızdan çıkartmamamız gereken tek şey şudur: su-i misal emsal olmaz
  • 7454
    slow motion kamerayı türkiye’de ilk tanıyan taraftardır. diğerlerinin dizi izlediği saatte şampiyonlar ligi izleyerek bu teknoloji ile tanışmıştır. yıldızlı topun tatlı tatlı dönüşünü ilk gördüğü anı hatırlayanlar beğendi bile. * maçta tv ekranlarında gördüğü ingilizce “reverse angle” sözcüklerinin anlamını büyüklerine soranlar olurdu. ingilizce öğrenmeye böyle başlayan galatasaray taraftarları vardır.
  • 7455
    aynı hisleri yaşamaktan, aynı hüzün ve mutlulukları, aynı heyecan ve gururu tatmaktan onur duyduğum, kenetlendikçe büyüyen ailem.
    yarıştığımız her branşta elde ettiğimiz her başarıda, aynı anda, hiç irtibatımız olmadan, haberleşmeden benle birlikte sevinen milyonların olduğunu bilmek bana güven veriyor.
    hagi abimin de bana söylediği gibi:
    "bizi birbirimize bağlayan galatasaray çok büyük!"
    galatasaray olduğu için biz hep bir aradayız.
    galatasaray olduğu için galatasaray sözlük var ve burada hep beraber yazıyor, yazılanları okuyoruz.
    bu sayede galatasaray'ı yaşıyoruz, galatasarayla yaşıyoruz.
    galatasaray, rahmetli sezgin özcimbomlu'nun tekerlekli sandalyesi, galatasaray benim beyaz bastonum.
    "bizi birbirimize bağlayan galatasaray çok büyük!"
    not: beyaz baston, görme engellilerin tek başlarına yürüyebilmelerine yardımcı olan bir bastondur.
  • 7458
    twitter'daki gençlik marşı olayına takılıp burada gündem oluşturmaması gereken taraftardır. sosyal medyada barcelona, inter, real madrid gibi takımlar ile sürekli etkileşim halindeki bir takımın ligdeki diğer 17 ufaklığı ciddiye alması gerçekten akıl karı değil. fenerbahçe ile beşiktaş'ın sosyal medyada sürekli birbirini etiketlemesi, esmeralda'yı görünce kıskançlıktan çatlayan rakip kokoşların ortak düşman hissine kapılıp ittifak kurması gibi bir şey.
  • 7459
    yürüyedur hadisesi sonrası tribünlerdeki ultraslan hükümdarlığının iyice pekişmesiyle günümüzde vizyoner özelliği tamamen kaybolmuş taraftar grubu.

    bir şey tekelleşince kalite de ortadan kalkıyor. nerede eski tribünler eski koreografiler...

    tarihin en fazla sayıda yabancı sınırının olduğu dönemde açtığımız yabancı dilde pankart sayısı bir elin parmaklarını geçmez. nijeryalı gabonlu adamlara ibrahim erkal söylüyoruz. nasıl böyle bir şey olabilir? aklım almıyor.

    14 şubat’ta only you pankartı açan kulübün işin şov kısmında geldiği yere bakın lütfen.

    rocky balboa koreografisi sonrası 1 tane koreografi yapmadık. neden?

    tribünler bitmiş, blok 417 olmasa ağzını açan yok. gerçekleri konuşmak lazım, sami yen’deki taraftardan eser yok.

    yönetimin ultraslan konusunda bir şeyler yapması gerekiyor. tribünde ingilizce ya da türkçe, herkesin kolayca anlayabileceği, tekrarı kolay marşların söylenmesi makbuldur.

    örneğin

    - re re re ra ra ra!
    - herkes bildiği için gençlik marşı
    - göklerde yıldız gönüllerde ay

    böyle besteler varken “ono bonom gobo sovmoo” diye bir manasızlığı yarım saat bağırırsanız, bu takım oynamaz arkadaş! bir kere sizin cenah dışında kimsenin bu şarkıdan haberi bile yok. tüm tribünler şarkıyı bilse belki adamlar “you ll never walk alone” gibi bir şey söylüyorlar diye düşünür, o da yok. ince bir ses çıkıyor sevme sevmeeeeeğ... sevmeyeceğim amk yeter ki susun!

    şimdi yeri geliyor henry yeri geliyor falcao, lemina çıkıp galatasaray taraftarı bir başka diye açıklama yapıyorlar da bu adamlar daha hiç bir şey görmedi. eski tribünlerin karşısında oynasalar rakiplerimizin hali nice olur... passoligden bahsedecek arkadaşlar olacaktır ama hayır kardeşim bu passo ile ilgili bir durum değil. tribünde 50 sayfa sabıka kaydı olan adamlar olmadan da bu atmosferi yaratmak mümkün.

    velhasıl tribünlerin kendine çeki düzen vermesi gerekiyor artık, hepimiz maça gitmeyi özledik. uzun bir süre de tribüne çıkamayacağız gibi. bu kadar açlıktan sonra artık organize olmak zamanı, madem ultraslan’dan başka taraftar grubuna izin yok, ultraslan da işini yapsın. 5. sınıf kumkapı meyhanesi ambiyansından bir şekilde çıksın, gerekiyorsa yönetim bu konuda bir ültimatom versin.

    50.000 kişi sizin keyfinize meze olmak için gelmiyor oraya.

    arabeskle ancak türkiye şampiyonluğuna oynarız, “we are the best” ile avrupa kupalarına uzanırız...
  • 7464
    eyleme geçmeyi sürekli başkasından bekleyen taraftar grubu.

    yönetim, hakeme düdüğü astırsınmış. eyvallah. ama nasıl? as deyince asıyorlar mı?

    sezon başından beri doğruyorlar. tff'si, tahkim'i, vb. hepsi fenerbahçe ve belediyeden nasıl alındığı belli olmayan takımın adamları. fatih terim'e ağzını açtırmıyorlar.

    21 haziran 2020 galatasaray gazişehir fk maçındaki hakem performansını izledik hep birlikte. geçen haftaki rize deplasmanındakini de... ince ince kalın kalın her türlü doğradılar.

    peki bizim taraftarlarımız, ultra süper hiper aslanlarımız ne yapıyor? sosyal medyada esip gürlemekten başka somut ne eylemimiz var? taraftarlar, bu kurulları, onların tetikçilerini gür bir sesle açıkça protesto etmedikten sonra daha çok hakkımızı yerler.

    düzeltme: rakiplerle ilgili hakaretvari ifadeler kaldırıldı.
  • 7465
    salgın sonrası ben de dahil büyük bir bölümü konsantrasyon sorunu yaşayan üzerine ölü toprağı serilmiş taraftar.

    geçen seneki formumuz olsa son 2 haftada yaşananlardan sonra bu hakemler bir daha bu ülkede düdük çalamazdı.

    çok fazla kalleş ile karşı karşıya olan ama her daim camiasının hakkını en güçlü şekilde savunması elzem olan taraftar.

    hüseyin göçek, halis özkahya, alper ulusoy ve yaşar kemal uğurlu'ya gücünü kullanarak acilen öyle ya böyle hakemliği bıraktırması gereken türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü.
  • 7466
    hepimiz algılara kurban gittik. 2 senedir ali koç ve avaneleri, yeni görgüsüz destekli trabzonspor, fakirlikten yere basamayan ama çenesi kapanmayan beşiktaş ve bunların anadolu yalakları haklı şampiyonluklarımıza leke çalma çabaları, galatasaray korunuyor algıları, kendi camialarında yokmuş gibi fetö imaları ile bütün kamuoyunu bu deli saçmaladına inandırdı, biz de engelleyemedik.

    terim şöyle,başkan böyle, arda gelsin arda gitsin derken gerçek düşmanı unuttuk. bu kulubün başkanı kanser, hocası covid'ken onlara bile kansızlık yapacak iğrençlikte bir düşman ile karşı karşıyayken, nasıl olsa yime eskisi gibi olur dedik. oldurmadılar, izin vermediler. sahada oynayanı saha dışında yendiler.
  • 7469
    kimse kusura bakmasın, burada çok aklı başında renktaşların olduğunu da bilerek yazıyorum bunu ama; kaybettiği her maç sonrası hadsizlik yapan kişileri de içinde barındıran gruptur.

    hemen her alanda, işinin ehli kişiler, kendi sorumluluk alanlarıyla ilgilenirler. bu futbolda da böyledir. ama türkiye'de, ya da bir şeyin tarafı olmanın ne demek olduğu anlaşılamayan başka ülkelerde de, taraftarlar hem yönetici, hem teknik direktör, hem futbolcu olabileceklerini zannediyorlar.

    yunus oynamıyordu, neden oynamıyor deniyordu mesela. sonra yunus oynuyor, becerileri kısıtlı bir oyuncu olduğu anlaşılıyor, sanki bu taraftar değilmiş gibi yunus oynasın diyen, başka bir genç parlatılıyor, çünkü her haftasonu u19 maçı izleyen insanlar ya bunlar, bu haddi kendisinde buluyor. ya da taktik beğenilmiyor, her haftaiçi antrenmana katılan insanlar ya bunlar, taktik üretip duruyorlar fm oynar gibi.

    fatih terim, pek çoğunuzun entry başına paragraf ortalamasından çok kupası olan bir teknik adam. başkanımız, pek çoğunuzun kültür seviyesinden yüksek kültüre, pek çoğunuzun yöneticilik deneyiminden fazla deneyime sahip bir insan. taraftar ise, pek çok kişiden daha yaratıcı besteler üreten, boğazı kısılana kadar bağıran kişilerden oluşan bir grup. bizim işimiz, lig sürerken desteklemek. takımı yarı yolda bırakmak değil, yenilsek de avazımız çıktığı kadar bağırırsak biz, gerçek taraftar oluruz.

    ama, takımı şampiyon biz yaptık, şimdi takım başarısız, yönetim hemen değişsin, fatih hoca gitsin demek, en hafif tabirle hadsizliktir.

    lig biter, karne ortaya çıkar, o zaman taraftar da görüşünü söyler, yine saygısızca değil ama, zekice, kendine yakışır şekilde ve haddini bilerek.

    teknik direktör de haddini bilecek, yönetim de... taraftar da.
  • 7470
    gittikçe bozulmaya başlayan taraftar. bunu yeni nesilin gümbür gümbür gelmesi ve sosyal medya kullanımının artmasına bağlıyorum. bugün ile yarın arasında o kadar fikir ayrılığı, o kadar tutarsızlık var ki şaşırmaktan başka bir şey yapamıyorum.

    bu yazacaklarımı sadece sözlük için değil genel olarak galatasaray taraftarını hedef göstererek yazıyorum.

    1- çok erken yargılıyoruz.

    - bir oyuncuyu* sezon performansı ile değil maç maç iyi ya da kötü oyuncu olduğunu söylüyoruz, böyle saçma bir şey olabilir mi.

    donk gönderilsin diye ortalığı ayağa kaldırıyoruz, kaldırıyoruz diyorum çünkü zamanında bende bazı futbolculara veryansın ettim, şimdi bakıyoruz donk oynamayınca kötü hissediyoruz.

    ömer bayram konusunu herkes biliyor zaten sol bek performansı rezaletti çok kötü oynuyordu, orta sahada adını görünce ne yapmaya çalışıyorsunuz falan filan dendi bilindik taze hikaye devamını biliyor ve izliyoruz.

    marcao ilk geldi harika scout transferi helal size diyoruz 2 maç kötü oynuyor adamı postalayın diyoruz sonraki 2 maç iyi oynayınca 20 milyon euro' ya okuturuz diyoruz bırakalım bu işleri beyler bayanlar.

    ozan kabak oynasın oynasın diye çıldırdık, hoca aldı oyuna penaltı yaptırdı diye yerden yere vuruldu avrupaya gitti puyol ilan edildi.

    aynısı şuan okan için yapılıyor. bana göre yetenek olarak bizim seviyemizde tek eksiği tecrübe. yanılırım yanılmam bilemem tabi.

    2- saldıracak yer aramak

    kulüp içinde yaşanan en ufak bir olumsuz olayda birilerine saldırıp hıncımı çıkartmam lazım kafasındayız. oyuncu sakatlanıyor başlıyoruz hikayeler uydurmaya yok efendim ok atarken sakatlandı, yok efendim kendine iyi bakmıyor vay efendim sağlık heyeti neden izin verdi oynamasına, teknik direktör oyuna neden sokuyor falan filan...

    iki elini ovuşturmuş kafayı hafif aşağı doğru eğmiş iğrenç bir sırıtış ile avını bekleyen akbabalar ile dolduk.

    3- altyapı takıntısı

    herkes istiyor ki altyapıdan oyuncular çıkartalım ilk 11 monte edelim emin oynasın ahmet oynasın mehmet oynasın. oynasın ki saldıracak yer bulalım hata yapsınlar teknik direktörü eleştirelim yönetimi eleştirelim oyuncuya sövelim. bu madde geneli kapsamıyor ama içimizde var malesef.
  • 7474
    daha önce bir başka konuda da belirtmiştim. tatminsiz insanlardan oluşan bir kitledir genel itibariyle. takım 8 maç üst üste kazanır. yirmi sene sonra feneri kadıköy'de yener. istim üstünde iken pandemi olur, en kritik beşiktaş maçını seyircisiz oynar. futbola ara verilir. sakat oyuncularından başa oynayacak takım kurarsın adeta. yöneticisi, teknik direktörü covid olur. başkanı beyin ameliyatı geçirir. bir yandan hakemler doğrar. lig lideri karşısında bu kadar eksikle deplasmanda çok iyi futbol oynar ama berabere kalır. taraftar 9 sezonda 8 şampiyonluk yaşamış teknik direktörden başlar eleştirmeye. galatasaray sevgisinden, heyecandan kalp krizi geçirme ihtimali en yüksek adamlardan birini, takımın sıkıştığı her anda elini cebine atan yöneticiyi eleştirir. kulübü daö zulmünden kurtaran, mide kanseri, beyin tümörü vs ne kadar illet varsa onlarla uğraşıp bir hafta sonra kamera karşısında galatasaray'ın menfaatini savunan başkanı eleştirir. çok sakatlanıyor diye futbolcusunu eleştirir. ligin gol kralı olan futbolcusunu eleştirir. oyuncunun sözleşmesinin altı ay dondurulmasını eleştirir. altı ay sözleşmesi dondurulan oyuncusunu hemen iyi oynamıyor diye eleştirir. kazansa da fark etmez takım neden 4-4-2 oynamıyor diye eleştirir. genç oyuncular neden oynatılmıyor diye eleştirir. genç yaşlı demeden oyuncuyu üst üste ikinci üçüncü hatasında hemen eleştirir.

    bunları kötü anlamda yazmadım. daha önce de belirtmiştim. bu durumun galatasaray'ı diğer takımlardan ayıran çok önemli bir özellik olduğunu düşünüyorum. fenerbahçe taraftarına bakın böyle bir şey göremezsiniz. ellerinde kalan tek teselliyi kaybettikleri sezon on kişi kalmış takımı hileyle hurdayla son dakikada yendiklerinde tatmin olur fener taraftarı. ya da bir futbolcuyu rakip takımın elinden aldıklarında. hiçbir hedefleri kalmamıştır ligde ama fark etmez. bu yüzden üzerlerindeki ölü toprağını silkeleyemezler.
  • 7475
    kendi figürlerini çok kolay silip atabilen taraftardır. bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. neymiş okan 2000 yılında gitmişmiş de, yok efendim o futbolcu fazla para istemiş de, yok bunun karakteri kötüymüş de, yok selçuk yeniçeriymiş de, yok efendim arda şunu yapmış da. biraz abartmıyor muyuz? galatasaraylıyız ve futbol ana branşımız değil mi? allah aşkına futbol gibi bir spor dalında neden herkesten mükemmellik ve sonsuz aidiyet bekliyoruz? benim için tek bir kriter vardır. o da galatasarayın menfaatidir. okan galatasaray’da başarılı olacaksa elbet bir gün gelecek takımın başına. ama bazı taraftarlarımız hala okan 2000’de kaçtı diyecek ya buna sinir oluyorum işte. her şeye herkese kulp buluyoruz. bu şekilde olmaz. yerel futbol camiasında bu sebepten ötürü çoğu kişi bizi sevmiyor. ilişkilerimiz zayıf ve iyi yerli oyuncu transfer edemiyoruz. yerli konusunda manevra alanımız çok kısıtlı. bu durumun oluşmasında kulüp, yönetim, taraftar hepimizin sorumluluğu var maalesef.
App Store'dan indirin Google Play'den alın