resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 23276
    fatih terim'in takımın başında kalması elzemdir.özellik dün ali koç'un yaptığı açıklamalardan sonra.kimseyi kandırmaya gerek yok yönetim baskın bir yönetim değil hiçbir şeye ses çıkarılmıyor kulübün başında belli bir karizması olan bu tür şeylere pabuç bırakmayacak bir hocaya ihtiyacı vardır.her insan hata yapar hoca da hatanın büyüğünü transfer döneminde yaptı istediği oyuncuları alamayınca fırsat transferlerine yöneldi bireysel performanslarla fark yaratıp bu dönemi atlatmak istedi yanlış yaptı 2 maçtır 442 oynatması babeli elmander gibi kullanmaya çalışması bana umut verdi (yine de stopere emini çekip ortaya donku koyabilirdin hocam )(taylan-belhanda orta sahası işlemezdi arkadaşlar en mümkünü donk-belhanda olurdu)
    arkadaşlar hataları oldu mu oldu linnes yerine mariano tercihi gibi ama
    sağ bek:mariano-şener;şener sezon başında sakatlandı yetmedi 11 çıktığı ilk maçta bir daha sakatlandı
    stoper:marcao-luyindama-donk; en güvenilir adamımız sezonu kapattı
    orta saha:seri-lemina-belhanda-nzonzi-taylan-selçuk;nerden başlasam önce seri 2 maç ceza aldı sonra belhanda ve lemina sakatlandı ilk yarının son haftalarına gelinde ha hepsi iyice iyleşti heralde derken önce seri sonra lemina tekrar gitti(kadro dışı mevzusuna girmiyorum performansla alakalı olduğunuda sanmıyorum)
    forvet:allah belamızı verdi heralde önce falcao gitti uzun bir süreliğine neyse tamam andone var dedik hooop o da güme gitti-hadi babel oynar forvette yapmadığı şey değil dedik o da gitti.kaldı bir tek adem o da mücadele etti katkısıda çok oldu tek cl golümüzü attı ama klass farkı çok fazla
    başta dediğim gibi yaz transfer döneminde transfer politikamıza bağlı kalamadık onun yerine bedava isimler alıp bireysel performansla ilerlemeye çalıştık yanlış mı yanlış ama öne çıksın maç alsın dediğin her adamda sakatlanmazki be kardeşim-takım dökülüyor bu nasıl fizik kondisyon diyoruz ya bu takımda hem kamp yemiş hem de hiç sakatlanmamış:ömer-jimmy-emre mor-ahmet çalık-marcao-adem-mariano-nagatomo bu kadar insan var.bunlardan 3 tanesi geçen seozn nerdeyse maça çıkmamış.hatalar yok değil mi var hatta büyük hatalarda var ama hocanın benim gözümde en azından 1 sezonluk kredisi var
  • 23277
    bu sezon 27 ekim 2019 beşiktaş galatasaray maçı ve 21 aralık 2019 göztepe galatasaray maçında tribündeydim.

    bu maçların ikisinde de ikinci yarılarda orta sahayı rakibe verip mağlup olduk. beşiktaş maçında lemina, göztepe maçında ise zaten sahada pek de olmayan selçuk ikinci yarı komple kaybolunca yine orta sahayı verdik, rakibe pas imkanı tanıdık ve golü yedik. ayrıca bu iki maçta da değişiklik için hocamız golü yemeyi bekledi.

    yapma ne olursun hocam. büyüklüğüne yakışmıyor.
  • 23280
    kredisinin kime göre ve neye göre sonsuz olduğunu anlayamadığım efsane teknik direktörümüz. bendeki kredisi iki sezon arka arkaya sampiyonlar ligi'nde rezil olmamızla oldukça düstü mesela. çünkü terim'i seviyor sayıyor olmakla beraber, galatasaray'ı terim'den daha çok seviyorum.
    ffp belası ve sattığın kadar al kurali varken ocak ayı içinde nasıl bir transfer isteğinde bulunacak merak ediyorum. babel, belhanda, feghouli satışa konacak da, ocak'ta onyekuru dışında işe yarar bir 10 numara, bir de hızlı sağ kanat bulunacak da... onlar da form tutacak da. bu oyuncular yedeksiz olduklari için ilk sakatlik veya ceza durumunda yine el ayak karışacak. o iş nasıl olacak? luyindama yerine sol stoper nasıl alinacak? ya kadro dışı kalan nzonzi'nin yeri kimle dolacak? peki ya santrfor arkası? adem mi oynayacak? peki falcao'nun yedegi? o da mi adem?
    kadro planlamasının nasıl olduğunu nerak ediyorum. arda turan'ı da kadroya katarsa hepten evlere şenlik bir takım oluruz.
    ben şahsen takımımızin puan planini seneye uefa avrupa ligi'ni hedefleyerek yapmasi ve galatasaray'in orada büyük bir başariya imza atabilecek oyuncularla hazir edilmesini bekliyorum kendisinden. şampiyonlar ligi maalesef gelirler dışında bize zarar verir hale geldi. o gelirler de zaten orada oynaması için alınan oyuncularin maaşina ve menajerlere anca yeter halde. yani sıfıra sıfır elde var sıfır.
    seneye de kendi dileğiyle teknik direktörlükten emekli olmasini ve galatasaray markası içinde gelişim ve ileriye dönük farkli bir alanda hizmet vermesini diliyorum. scout ekibi ve alt yapi yönetim sorumlusu gibi. 67 yaşina geldi ve hala 20'li yaşlarda genç, egolu adamlarla her sabah 9'da ve aksam üstü antrenmana çık, deplasmana git vs belli ki bıkmış ve yorulmuş. kendisi elbette bir galatasaray efsanesidir.
  • 23281
    normal şartlarda; kritik transferlerinin çoğu son gün gerçekleşmiş ve hemen hemen hiçbirinden faydalanamamış, avrupa'da büyük hezimetler yaşamış, planlandığı oyun planlarının hiçbiri tutmamış ve sezon boyunca tek bir maçı bile iyi oynamamış, üstüne hemen hemen her milli maç arasında bir oyuncusu sakatlanmış vb. birçok krizin yaşandığı bir sezonun 16. haftasına 24 puan ile girmiş bir takımın şampiyonluk şansının kalmamış olması gerekiyordu.

    ancak, bugün lig tablosuna baktığımızda özellikle medyada en güçlü favori görünen fenerbahçe ile yalnızca 4 puan fark olması, şampiyonluk şansımızın gayet var olduğunu gösteriyor. açıkçası, mevcut oyuncular ve mevcut düzensizlik ile şampiyonluk imkansız ve çok umutsuz bir noktada gibi görünse de devre arasında yapılacak doğru hamleler ve sonucunda yine tüm takım bütünleşerek, bir şans gelmesini beklemek gerekiyor, sonrasında da allah kerim.

    bu şansı bulabilmemiz halinde başımızda kimin olduğunu ve sonucunu hepimiz tahmin edebiliyoruz sanıyorum.* yeter ki, bu şansı bu sezon bir kez olsun yakalayabilelim.
  • 23283
    10. senesinde 9. şampiyonluğu (sezon devam ederken) alamıyor diye eleştirilen teknik direktör. bakın "efsane" ya da "en büyük galatasaraylı" gibi ifadeler kullanmadım, yalnızca, "teknik direktör"!

    futbolla ne kadar ilgili buradaki yazarlar, bilmiyorum. herkesin galatasaraylı olduğundan şüphem yok, galatasaray ile ilgili olduğunuzdan da şüphem yok. ancak galatasaray bir spor kulübü, futbol ise bir oyundur. ve her oyunda olduğu gibi, yenilmek de en az yenmek kadar bu sporun doğasında vardır. siz ister galatasaray yenilmez deyin ister galatasaray'ın olduğu yerde tek ihtimal vardır deyin, futbolun ve her oyunun doğası gereği, galatasaray da yenilecektir, galatasaray için de bu oyun 3 ihtimalli bir oyundur.

    insanlar, bir spor müsabakasını izlerken genelde "ah orada ben olsaydım" deme eğilimi içerisinde bulunuyorlar. "şunu şöyle yapardım, bunu buraya koyardım, onu kesinlikle öyle yapmazdım" gibi... bu durum, işin içerisine duygusallık girdiği zaman, sinire dönüşüyor. cümleler "orada o yapılır mı be kardeşim!" e evriliyor. hatta küfre dönüyor bazı ünlemler! peki önemli olan ne burada. herkesin fantezi dünyasında gerçekleştirmek istediklerini mi konuşmalıyız sabah akşam, yoksa gerçekleri mi? romantizm dolu ifadelerle mi desteklemeliyiz takımımızı yoksa gerçeklerin farkına varıp "her şeye rağmen" mi desteklemeliyiz? önemli olan buna karar vermek bence.

    kesinlikle, gerçekçi olan tarafta yer alan bir taraftarım ben. peki ne bu gerçekler?

    1. fatih terim'in başarıları. gerek galatasaray'ın başında gerekse milli takımda yaptıkları ortada olan bir teknik direktör'den bahsediyoruz. fatih terim yerine şu anda başımızda çok kariyerli başka bir hoca olsa, bu sözlükte takımın başına geçmesini istediğimiz kişi, yine fatih terim olurdu. sportif anlamda ortaya koydukları, şu an aktif teknik direktörlerin hayalini kurduğu şeyler. aldığı kupa sayısı ve kazandığı zaferlerle rakipsiz bir yerli teknik direktörden bahsediyoruz.

    2. ülkemiz futbolunun içinde bulunduğu, bulunacağı durum. yıllardır değişmeyen bir gerçek var, ülkede sürdürülebilir bir başarı kavramı yok. başarının sürdürülebilirliği, kişisel kararlardan ziyade farklı dengelerden de etkileniyor ve söz konusu dengeler ülkemizde bir takımın lige egemen olmasına engel oluyor. ister tiyatro diyelim ister görünmez el, bir şekilde başarılar 2,3 yıllık dönemler halinde yaşanıyor. sonrasında "beşeri sermayenin yetersizliği" niteliksiz yönetici kadroları, içinde bulunulan ekonomik şartlar derken, bir durgunlaşma yaşanıyor. takımların hedefi, durgun geçen süreleri en aza indirmek oluyor haliyle. her kulüp, en fazla 5 yılda bir yeniden yapılanmaya gidiyor, "haydi beyler, asıl şimdi başlıyoruz!" diyen mahalle takımları gibi, geçici başarılar elde ediyor kulüpler. bu durum yıkılamaz mı, elbette yıkılabilir. ama bunu yıkacak biri varsa, ya da bunu başarabilecek on aday varsa, bu on adaydan biri yine fatih terim'dir.

    3. futbolun üç ihtimalli bir oyun olduğu. evet, galatasaray için de bu böyle. galatasaray, tarihinde şanlı zaferleri olan bir kulüp. ama aynı zamanda 14 sene şampiyonluk da görememiş bir kulüp. böyle bir gerçekten yola çıkarsak, gücünü tarihinden alan bir galatasaray'ın tarihinde, şanlı zaferler de vardır, önüne geçilemeyen mağlubiyetler de. her mağlubiyette ortalığı yangın yerine çevirmenin anlamı yok, mağlubiyetler galatasaray'ın büyüklüğünden bir şey götürmez, galatasaray'ı büyük yapan, xamax'a 3-0 yenildiği maçın rövanşını 5 golle almasıdır, chelsea'den 5 yediği maçın ardından hertha berlin'e almanya'da 4 gol atmasıdır, milan'a son 5 dakikada attığı 2 golle uefa'ya devam etmesidir... madrid'e ilk 45 dakika 2-0 yenilirken, soyunma odasından çıkıp 4 gol atmasıdır (biri ofsayt diye iptal edilmişti). galatasaray, sürekli kazandığı için büyük değildir, kaybederken, bir şekilde en umudun olmadığı yerde ayağa kalkmayı bildiği için büyük bir kulüptür. o yüzden galatasaray'ın içinde bulunduğu yarış, galatasaray ne kadar geriye düşmüş olursa olsun, bitmiş sayılmaz!

    4. bu ülke topraklarında üst üste en çok şampiyon olan takım galatasaray'dır. ki bunu da 4 kere üst üste şampiyon olarak başarmıştır, fatih terim ile birlikte. sonrasında bu başarıyı tekrar eden kulüp olamamıştır. bu başarının tekrarını her şampiyonluğun ardından beklemek, biraz şımarıklıktır. hangimiz hayatta sürekli başarılı oluyoruz ki bunu en sevdiğimizden, galatasaray'dan bekliyoruz!? elbette isteriz, ama istemek ve beklemek ayrı şeylerdir. galatasaray, bu sene şampiyon olamasa dahi, başarılı ve büyük bir kulüptür. bu karamsarlık niye!?

    5. ülke futbolunun avrupa kupaları'ndaki hali. türkiye, son zamanlarda avrupa kupaları'nda pek varlık gösterebilen bir ülke değil. bu noktada yapılacak, yapılması gereken çok fazla şey var. ancak konum bu değil, görüyoruz ki, fatih terim de olsa, abdullah avcı da olsa, sergen yalçın da olsa, ersun yanal da olsaydı bu değişmeyecekti. okan buruk örneği var diyebilirsiniz. evet okan buruk büyük bir hoca performansı gösteriyor şu anda, ama kendisinin orjinali bizde hali hazırda. okan buruk, belki fatih terim kendine olan inancını kaybettiğinde bizim başımıza teknik direktör olarak gelebilir. fatih terim'in kendine olan inancı dedim, farketmişsinizdir. çünkü fatih terim, kimse galatasaray'a, türk futbolu'na inanmazken başardı bütün başardıklarını, bunu da kendisine olan inancıyla yaptı. bugün, fatih terim yapıyorsa vardır bir bildiği söz öbeği, hani şu bizlerin bazen tiye aldığı bu söz öbeği, o zamanlardan gelmektedir.

    çok uzattım. umarım bir şekilde bazı kafalarda soru işareti oluşturabilmişimdir yazdıklarımla. ben, yensek de yenilsek de diyen taraftarım. biz sorunlarımızı biz bize çözeriz, yeter ki biz olarak kalmaya devam edelim!
  • 23284
    bazı kavramları netleştirelim istiyorum; kendisi 10. senesinde 9. şampiyonluğunu alamadığı için veya üst üste 3. şampiyonluğunu alamadığı için eleştirilmemektedir (en azından ben ve çevremdeki birçok kişi fatih terim'i bu yüzden eleştirmiyor) elbette her sene bizim şampiyon olmamızın mümkün olmadığının ve buna rağmen teknik direktör istikrarının çok önemli olduğunun, fatih terim'in de bu kulüpte bu istikrarı ve krediyi en fazla hak eden teknik direktör olduğunun farkındayız. gelgelelim fatih terim'in takımın başında 3. sezonu olmasına rağmen sahada hala oturmuş bir takım göremememiz, "galatasaray sahada şöyle bir anlayışla oynuyor, veya en azından şöyle oynamayı hedefliyor" diyemememiz, buna ek olarak gelecek vaat eden bir futbol veya kadroya sahip olmamamız fatih terim'in eleştirilme sebebidir. biz fatih terim'in daha önceki dönemlerinde söylediği gibi "kaybetse bile saygı duyulan" bir takım görmek istiyoruz, bunu görebilsek inanın ne şampiyonluk ne de galibiyet umurumuzda olur. fakat 3 senedir ortada "kazanırken bile can sıkan" bir galatasaray var. üstelik bu son döneme ait bir sorun değil, hafızaları biraz zorlarsak terim'in 3. döneminde 2011-2012 dışında kayda değer bir futbol sahaya koymadığımızı ve tamamen bireysel performanslarla (drogba, sneijder'in bireysel yetenekleri, burak'ın kariyer zirvesi yapması vb.) kazandığımızı hatırlarız. işte fatih terim'in eleştirilme sebebi budur.
  • 23285
    ömrünü galatasaray'a adamış terim daha geçen yıl 3 kupa almışken 15 maçta kendi taraftarınca sorgulanmaya başladı. başarısızlık da bu işin içinde. hoca da hayatımın en başarısız dönemi dedi farkında. tam destek bu kulüpte birine verilecekse o da terim olur. başkası değil. şu 40 m euro bütçeyi bir kez de hocaya versek, mancini ve tudor'a verilen bütçe bir kez de hocaya verilse... hep kör topal adamlarla oynuyor. adam etmeye çalışıyor. transferin son günü gelen andone, falcao, lemina ile takım kurmaya çalışıyor. ömer'den orta saha yapmaya çalışıyor yoklukta. bir kere de o 50 milyon bütçeyle gelse alsa istediğini. tam bir trajikomedi terim-gs ilişkisi. ne zaman dibe vursak hocaya gidiyoruz. ne zaman para olsa yabancı hocalarla çalışıyoruz. skibbe, tudor, riijkard, mancini... hepsi istediği adamları aldı. parasızlıktan ıskartaya çıkan adamları futbola döndürmeye çalışıyor. bonservis ödeyerek adam alamıyor resmen hoca. iyi olduğu zaman da beleş ujfa, beleş engin, beleş elmander, kiralık melo, beleş riera... bir kez de aklındaki adamları alabilme şansı olsa, bir bruma yı istedi. ondan da kar edip sattık.
  • 23286
    bin kere yazdık yine yazarız: eleştirilme sebebi maç kaybetmesi veya şampiyon olamaması değildir. hataları inatla yapmaya devam edip, insanların aklıyla dalga geçercesine hareket etmesidir. maalesef ki çalıştığı sektör yani futbol çok basit bir oyun. roket mühendisliği ya da quantum fiziği değil. bizim komşunun 7 yaşındaki oğlu bile “yaa selçuk niye oynuyor? hiç iyi oyuncu değil” diye konuşabiliyor. bariz hataları alenen ortada yani. bunu ülkemizde dile getiren gazeteci olmaması, terim’in hatalı ve kötü durumda olduğu gerçeğini değiştirmez. gazetecilerin işlerini yapmadığı gerçeğini gösterir.
    arda turan transfer söylentileri bu eleştirilere ekstra sebebiyet verecektir. takım zaten koşmaz, hızlı hareket etmez ve ligin en az şut atan takımlarından biri olmuşken arda transferi yapılırsa bunu farklı şekilde yorumlayacağım. umarım yönetim yeşil ışık yakmaz arda’ya. yaş 33. oynamadığı sezon sayısı 3. başka da sözüm yok.
  • 23287
    inisli cikisli bir grafige sahip teknik direktor. bir donemi iyi, bir donemi kotu geciren bir istatistige sahip.

    tekrar geldiginden beri uc transfer donemi gecirip, dorduncuye giricek olmasindan oturu, takimi kendi olusturmadi muhabbetlerini gecebiliriz. eski oyunculardan teklif gelende oldu begeniyor ki gondermedi. diagneyi alan kendisi, onyekuru bonservis ya da yaz donemine birakmadan vedat hamlesi yapabilirdi. tabi ki sistemini kendisi bilecek, kimi aldiracagina oyununa uygun benim karar vermem imkansiz oyle bir vasfim mi var ki hem.

    fatih terim sevici, transfer taraftari, 2019-2020 sezonu kış transfer dönemi basligini costuruyor yine, sanki kendisi kurmamis ya da sahiplenmemis gibi bu takimi. hala al oyuncuyu, yap transferiyle degirmenin donecegini dusunen adamlara aciyorum.

    tabi ki, transfer onemli ama kimi, neye gore sececegiz. eski plana sadik kalip hizli adamlari koy kanada, ya tutarsa. kimse kusura bakmasin ama saracchi dedigimiz adama, arkasina kacirdiginda oyuncuyu ya da ofansi iyi yapsa da gol yollari sonuc vermediginde yine sovulecek burada, yuto nerde en azindan defansi iyiydi, ben hali sahada arkama boyle adam kacirmiyorum nidalari yukselecek. onyekurun adami calimlayip son vurusu kacirdiginda deli gibi kufur edilecek, bunlar yasandi daha once. tellese neler soylendi, bizzat onyekurunun kendisine de.

    kisacasi evet isimlerle iyi olabilirsin, verim alabilirsin ama sistem olmadikca kisisel hatalarda ya da birazcik mental cokuste direk takimi etkilemis olursun.

    sistemin amaci verim olarak tavan ve taban degerler arasinda en altta ve en ustte olani birbirine yakinlastirip bir minimum verim degeri alabilmektir. boylece ne alacagini oraya odun koysan bilirsin.

    ornek,

    sen marceloyu getir sol beke, rakibini calimlasin sol bekten cikarken nereye pas atacak ? belhanda gerisinde kalmis, omer yakinina gelmis anca al ver yapabilir, uzun oynamak icin sag aciga bakiyor kimse yok feghouli gobege ya da on numaraya kayip kendini marke ettirmis sag olsun. kalan secenekler kendisine basabilecek rakipler uzaktaysa, falcaonun bos kosusunu gorebilir, gorurse falcaoyu hacamat eder iki stoper. ya belhandaya verecek ya donk ya mariano ya. kisacasi nur topu gibi kendimize benzettigimiz bir adet marcelomuz oldu. selamlar bu adam dunyanin en iyi sol beki.

    mert hakan gelince ortasaha sorunu bitecek zannedenler, hatirlatalim kendisinin degeri 600 bin euro. onu radarimiza sokan ise kendisini partlatan sistemleri.

    bir daha 2011-2012 de kurulup, 2013 ocaginda drogba ile zirveyi goren ve birbirine bu kadar uyumlu olabilecek bir kadromuz olmayacak, olsa bile o oyunu oynatacak adam buralarda degil artik.

    o kadronun zayif ve sevilmeyen adamlari,

    engin baytar, omeri top diye oynar.
    babel, amrabatin getir goturunu yapar( hollanda degil galatasaraydaki pozisyonunu baz aliniz lutfen.)
    sabri, mariano dedemize 100m kosusunda 5 sn fark atar.
    riera, oyun kurma ve orta acma konusunda butun takimi rezil eder.
  • 23288
    hocaya 2 konuda kızıyorum

    1- 3 kulvarda hareket ederken; futbol fizik ve daha çok gençlerin oyunu olmuşken, bu kadar yaşlı ve statik adamı takıma toplamanın gereğini anlamıyorum. her pozisyonda aynı tip oyuncu oynar mı yahu. günün sonunda sonuç şu oldu " 3 kulvarı kaldıramadık " normal değil mi hocam.

    2- oyun dikine ve direkt hücum futboluna yönelirken avrupanın class takımları bile topa sahip olma oyunu oynamıyorken 2020 yılında hala pas takımı kurmanın anlamı ne sevgili hocam onu da anlamıyorum. pas takımı dediğin takım kendi arasında bile pas yapamıyor.

    dünya kontra futboluna dönmüşken bu fikir kimin aklına geldi cok merak ediyorum. livepool bu oyunu oynuyor united bile city'i böyle yeniyor. ama biz elimizde xavi iniesta messi varmıs gibi futbol takımı kurmaya calısıyoruz.

    her şey ffp değil hocam. sorun şurada; insanları,camiayı ve taraftarı transfere alıştırdın. transfer bağımlısı yaptın herkesi. oyuncu alıp alıp tü kaka bundan olmadı gönderelim diyerek futbol takımı kurulmuyor.
  • 23289
    hocam ben de seslenmek istiyorum sana.

    belli ki bu sezon çöp oldu. yanlış kadro mühendisliği sonumuzu hazırladı. ligin ikinci yarısında tek beklentim var senden. galatasaray’da formayı haketmeyen adamları lütfen oynatma. emin ol bundan kötü olmaz. olursa da canın sağ olsun deriz. ama bu vurdumduymazlarla oynadığın taktirde senin de işin zor hocam. allah sabır versin.
  • 23290
    kendisinin kredisinin bazi taraftarlarda sinirsiz olmasi bu kisilerin hocayi galatasaray'dan daha cok sevdigi anlamina gelmiyor. bu insanlar zaten bu takim icin en iyisinin fatih terim olduklarina inandiklarindan dolayi hocaya sinirsiz kredi biciyorlar. ben de bunlardan biriyim.

    burada bir guruh var, tumevarim yapamayip hocanin kalmasini isteyenleri duzenli olarak hocayi galatasaray'dan cok sevmekle sucluyorlar. ben kalmasini istiyorum cunku bana gore turkiye sartlarinda galatasarayin basinda daha basarili olacak birisi yok.

    kalmasini isteyenler hocanin iyiligini degil, galatasaray'in iyiligini dusunuyorlar. bunu anlamak bu kadar zor olmamali.

    bir de 9 sezonda 8 sampiyonluk almis adamin kariyeri inisli cikisli falan degildir. girdigi her mucadeleden neredeyse galip cikmistir. bu sene olmasa bile seneye bizi sampiyon yapacaktir.
  • 23291
    alamet-i farikası iletişim gücü olan yaşayan efsanemiz.

    ama maalesef 2019 yaz transfer döneminde bunun farkında değildi. farkında olsaydı tembelliği ve vurdumduymazlığı yüzünden psg altyapısından kovulan nzonzi ile, 30 milyon euro'luk etiketine rağmen küme düşme potasındaki takımını hiç iplemeyen seri ile, yeteneğiyle dortmund'a kadar yükselmiş ama tembelliğiyle celta vigo'da defalarca kadro dışı kalmış emre mor ile, yıllardır umursamazlığından dem vurduğumuz belhanda'yla, bekini kovalamamak için göbekte oynamak isteyen feghouli ile sezona başlar mıydı?
  • 23296
    sözlükteki ilk yazımı hakkında yazmak istediğim galatasaray efsanesi. kimler geçmiş bu tarihten metin oktay'lar, gündüz kılıç'lar... benim yaşayabildiğim fatih terim. 11 yaşımda dünyadan bir haber, sokaklarda, toprak sahalarda saatlerce top peşinde koşarken yıllarca şampiyon olmuş, bana uefa kupası sevinci yaşatmış, bunları yaparken sonradan çok daha iyi anladığım üzere müthiş bir karakter koymuş, galatasaray felsefesini sahaya ve saha dışına müthiş şekilde yansıtmış bir efsane. başka bir coğrafyadan gelip kendini sevdirmenin nispeten zor olduğu italya gibi bir ülkede "grande" diye bahsedilen bir teknik direktör. galatasaray'daki ikinci dönemi iyi olmasa da 2011-2012 sezonundaki dönüşüyle şampiyonluklara tekrar ambargo koyan, şampiyonlar liginde yine göğsümüzü kabartan, ezeli rakiple olan hem içerdeki hem dışardaki maçlarda psikolojik üstünlüğü geri alan, bize ve başkalarına unutulmaz hatıralar bırakan hocamız.

    ezeli rakibin son yıllardaki başarısızlığının, saha içinde ve dışındaki rezilliğinin hem nedeni hem sonucu olan;
    --ülkemizin siyasi ve sosyo-ekonomik konjonktürüne göre her türlü sosyal ve siyasi olaydan kendine prim çıkarma,
    taraftarına algı yaratma,
    --futboldaki geri kalmışlığı saha dışında yalan yanlışlarla kapatmaya çalışma
    politikalarının dallarından biri olarak düşmanlığı körüklenmeye, itibarı zedelenmeye çalışılmaktadır. bu şartlarda saha içi ve dışında her türlü engele rağmen getirdiği son iki şampiyonluğun galatasaray'ın tarihi ve geleceği açısından çok önemli olduğunu ve ilerleyen yıllarda bu şampiyonlukların değerinin daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

    sonuç olarak fatih terim de doğrularıyla yanlışlarıyla bir insan. galatasaray değerleriyle ve felsefesiyle harmanlanmış, futbolda galatasaray'ın galatasaray olmasında büyük emeği olan bir insan. onun bu işi yaptığı süre içerisinde, umarım ki tarih yokluğunda onu aramamızla değil yaşattığı güzelliklerle tekerrür eder.
  • 23297
    kendisinin kulübü kurtarabileceğini maalesef düşünmüyorum. çünkü mevcut oyun bana bunu düşündürmüyor.
    hoca sorunlara çözüm bulamıyor değil de çözüm aramıyor gibi. kafasında bir oyun kurgusu var, bu kurgu mevcut oyuncularla çalışmadı. ocaktan sonra yeni oyuncularla tekrar denenecek. çalışırsa ne güzel. çalışmazsa "hazirana kadar taraftar bize vakit versin" olacak. çünkü iki senedir ocak-haziran-ocak-haziran zaman tanıyoruz hocaya. skor geliyor, şampiyonluk geliyor ama ne oyun anlayışımız değişiyor ne de sahada güzel bir oyun seyredebiliyoruz. aynı oyuncular, aynı oyun yapısı, aynı sonuçlar ve hiç bir şey denenmiyor. bu adam bir önceki döneminde servet çetin ve gökhan zan gibi iki milli stoper dururken semih kaya'yı oynatmış, alberto riera'yı sol beke çekip açığa emre çolak'ı koymuş, oyun şeklini devre arasında tamamen değiştirmiş adam. süleyman luş, emin bayram, mustafa kapı oynasa daha kötü ne olurdu sorusunun cevabı yok bu sene.

    kendisiyle ilgili bir diğer sorun gerek kulübede gerek yönetimde kendisinin bir kararına hayır diyebilecek hiç kimsenin olmaması. örneğin bir kişi de hocayı "selçuk defansif ortasaha oynayamaz artık" diye uyarmaz mı? ayrıca ben ekibin de oldukça zayıf olduğunu düşünüyorum. hatta ortalama bir spor izleyicisi kadar avrupa futbolunun, yeni gelişmelerin takip edildiğini düşünmüyorum. tabii bu belki de -yine- hocanın otoritesinden kaynaklıdır. belki birileri "hocam bizim beklerle kanattan bindirerek oyun oynayamayız, şunu bir deneyelim"dedi ve reddedildi, o da vazgeçti. bilemeyiz.

    en kötüsü hoca gözlerimizin önünde cumhurbaşkanına dönüştü ve biz hiç bir şey yapmadık buna. şöyle ki; basın toplantısında doğru dürüst sorular gelmiyor, saçma sapan bir taktikle bir maç heba ediliyor ve hoca zahmet edip oyun planı ile ilgili bir kelime konuşmuyor, sürekli futboldan farklı yere odaklanmamız gereken düşmanlar var, ffp, federasyon, sakatlıklar vb., taraftarın elinden gelen tek şey maç esnasında tepki vermek, o zaman da "taraftar değil seyirci" oluyor.

    çok uzattım. özetlemem gerekirse şu anda hoca kendisine güvenmem için hiç bir şey vaat etmiyor bana. hoca geçmişteki gibi, sorunların üzerine giden, aksiyon alan hoca değil. açıkçası ne heyecanım ne de umudum var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın