• 17
    "taraf olmazsan berteraf olursun" ifadesinin vücut bulmuş halidir hakemler. mutlaka denk gelenleriz vardır, youtube'da bazı kanallar eski maçların özetlerini yayınlıyorlar belirli aralıklarla. geçtiğimiz günlerde, bu özetlerden yola çıkarak aklıma gelen bir inceleme yapmaya karar verdim; bariz hakem hatası olan maçların başlıklarına dönüp o maçlar hakkında yazılanları okumaya başladım.

    maç maç örneklendirmek çok daha güzel olurdu belki, ancak şu an için yapmaya üşendim açıkçası. belki ileride düzenlerim tekrar entryimi. bu arada, ekşi sözlük çok daha önce kurulan bir platform olduğu için, incelememde oradan daha fazla faydalandım. aslında, çıkarımlarım yüksek oranda beklediğim şekilde oldu. günümüz maçlarına nazaran çok daha büyük hataların yapıldığı maçlarda bile hakemler günümüzdeki kadar konuşulmamış maç günlerinde. hatta bazı başlıklarda, maç günü hemen hemen hiç hakem konuşulmazken, yıllar geçtikçe hakemlere dair girdilerin aynı başlıkta arttığına bile şahit oldum. bunun, zaman içinde hakemlerin hatalarının artıp azalmasından ziyade, oyuna bakışımızın ve algımızın değişmesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. eskiden hiç hakem konuşulmazdı demiyorum; ama son 15-20 yıla kadar, hakem kötüydü cümlesi art niyetle bu kadar bağdaştırılmıyordu. ki, bence 2000li yılların öncesinde şaibeli maç sayısı sonrasına göre oldukça fazladır. bunu şike sürecini bir tarafa bırakarak yazıyorum, o sezon olan şeyler içerisinde hakemlerin rolünü bilmiyorum, gözlemlemedim açıkçası.

    günümüzde, herhangi bir takım taraftarı maçımızı şu hakem yönetsin demiyordur herhalde. cüneyt çakır, her takım için şikayet edilen bir hakemdi, zira fırat aydınus da öyle. futbolla olan alakamı bir yana bırakarak sadece akıl yürütüyorum; ligdeki hiç bir takım hiç bir hakemi beğenmiyor ve bir diğer takımın lehine hata yaptığını (bilerek) düşünüyorsa, bu durum kendi kendini inkar eden bir önerme halini almıyor mu? yani, çevrenizde illa ki fanatik başka takım taraftarı vardır, o da en az sizin kadar nefret etmiyor mu hakemlerden? bu, bana çok basit gelen ve neyi gözden kaçırdığımı gerçekten merak ettiğim bir durum. lütfen bunun aksini düşünenler bana bir yol göstersin ve ben de bu hakem düşmanlığı gemisinde kendi renktaşlarımla omuz omuza gönül rahatlığıyla yolculuğuma devam edeyim. ama şu anda;

    oyuncular her pozisyonda kendini yere atmak için pusuda beklerken; her oyuncu galip olduğu senaryoda zamandan çalmak için türlü şebeklikler yaparken; her oyuncu salyalar saça saça her pozisyona elleri havada itiraz ederken; sahadaki her aktör oyunu kazanmaktan önce hakemi etki altına almayı hedeflerken; giydiği formanın rengi ne olursa olsun bunlardan birini ya da bir kaçını yapan futbolcuya, yöneticiye, taraftara hep bir ağızdan tepki göstermiyorken, hakemlere de tepki gösteremiyorum.

    tüm hakemler temiz değildir elbette, siyaset de futbola elbette bulaşmaktadır. ancak her hakem, her maç, her pozisyon şaibeli olamaz. biz bugün sırf renklerimiz sarı kırmızı diye siyah beyaz formalı ya da sarı lacivert formalı görürsek her hakemi, günün birinde gerçekten alınan şaibeli bir karara çıkartacağımız sesin desibeli azalır; etkisi kalmaz.

    özetle, türk hakemliği de, ülkemizdeki çoğu kurum gibi pek çok sorunu içinde barındıran bir yapıda olsa da; artık seslerin renge göre değil, doğruya göre çıkmasının her renge gönül veren taraftar için çok daha iyi olacağını düşünüyorum. her hakem, her takım lehine ve aleyhine hatalar yapıyor, yapacaktır da. fatih terim'e operasyon da yapılmıştır bu arada; o maçlarda alınan pek çok gerçekten şaibeli karar vardır. ama, o maçlara kadar olan sürede haklı haksız her şeye herkes bağırıyor olunca, o sırada yapılanlar da bu seslerin arasında kayboluyor. sesimizi, gerektiğinde çıkartmak, her zaman çıkartmaktan çok daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın