• 43
    https://youtu.be/lpc4HOQfAcE

    --- alıntı ---
    ilk milli olimpiyat komitesi’nin kurucusu olarak tanıdığımız selim sırrı tercan yüksek eğitimi için isveç’e gider. isveç kraliyet askeri beden eğitimi ve cimnastik akademisi’nde okuyacaktır. isveç’te bulunduğu sürede bir çok nota dinler ve beğendiği notaları not alır. 1911’de akademiyi bitirip ülkeye döner. isveç’te dinlemiş olduğu “tre trallande jäntor” yani türkçe olarak ifade edecek olursak “şakıyan üç kız” adlı şarkıyı marş formatına getirmeye karar verir.

    şarkı marş haline dönüştürülmüştür ve şimdi bir de bu marşa söz gerekiyordur. bunun için edebiyat hocası ve şair olan ali ulvi elöve‘den söz yazmasını ister. bu ricayı gelin ali ulvi elöve’nin kendisinden dinleyelim:

    bir gün okulun uygulama odalarından birinde çalışırken selim sırrı tercan yanıma geldi. o günlerde pek gözde olan bir isveç marşı için güfte yazmamı istedi. istenilen güfte 4×4 veya 8 heceli olacaktı. vakit geçirmeden çalışmaya koyuldum. birinci dünya savaşının aleyhimize döndüğü yıllardı o yıllar. geçlik ve halk kaygıya kapılmıştı. marş yazarken başlıca amacım bu havayı dağıtmak, gençlere ümit, azim ve kalp vermek oldu.

    marş ilk defa 1916 yılında erkek öğretmen okulunun beden eğitimi gösterileri sırasında söylenir. bu marş yazılma amacının karşılığını verir ve gençlerin ilgisini çeker ve onlara kuvvet verir. marş giderek kulaktan kulağa yayılır ve çok sevilir.

    peki bu marş o zamanlardan bu zamanlara nasıl geldi ?
    o dönem bu marşı duyan ve ezberleyen bir isim vardı. o isim mustafa kemal atatürk‘tü.

    mustafa kemal direniş ateşini yaktığı samsun’dan 25 mayıs 1919 günü beraberlerindekiler ile birlikte üç hurda mercedes marka otomobille havza’ya gitmek üzere hareket etti..otomobiller çok eskiydi. mustafa kemal’in bindiği otomobil sık sık arıza yapıyordu. havza’ya yakın karageçmiş köyü civarında araç yine arıza yaptı ve durdu. o vakitte ve orada kalmak istemeyen mustafa kemal ve arkadaşları yola yayan devam etme kararı aldılar. bir süre sonra kemal paşa arkadaşlarına dönerek “dağ başını duman almış marşını biliyor musunuz ?” dedi. kimseden ses çıkmayınca şu dizeleri söylemeye başladı;

    dağ başını duman almış,
    gümüş dere durmaz akar.
    güneş ufuktan şimdi doğar,
    yürüyelim arkadaşlar!

    sesimizi yer, gök, su dinlesin;
    sert adımlarla her yer inlesin!

    bu gök, deniz nerede var,
    nerede bu dağlar, taşlar.
    bu ağaçlar, güzel kuşlar
    yürüyelim arkadaşlar!

    sesimizi yer, gök, su dinlesin;
    sert adımlarla her yer inlesin!

    her geceyi güneş boğar,
    ülkemizin günü doğar,
    yol uzun olsa da ne var,
    yürüyelim arkadaşlar!
    --- alıntı ---

    ne mutlu seni sevene.
App Store'dan indirin Google Play'den alın