• 476
    takımımla gurur duymayı özlemişim. bunu farkettim maç sonunda. biz çok alışkın değiliz tabii ligden kopmaya, küme düşme potasında gezmelere, madara olmaya, mizah konusu olmaya. bu maç dilerim bir milat olur. bu maçla gelen özgüven boşa gitmesin. ligde biz saldırıyoruz, kapanan rakipleri açmaya çalışıyoruz. avrupa'da tam tersi çoğunlukla. dünkü maçta öyleydi, iyi kapandık. feghouli'nin görevi kontraatak pasları atmaktı. çoğunda pasın şiddetini ayarlayamadı. şu maçta bir kanat kerem, bir kanat yunus olaydı farklı olabilirdi.
  • 478
    kafadan bir beş sene gitmiş olsada ömrümden maçı izlerken, bu maç ile alakalı umudum vardı. hatta maça gitmek için bile plan program yapmıştım ama izin vs denk gelmediği için gidemedik.. bir yandan da en son bu şekilde umutlandığım maç eray işcan'lı r.madrid deplasmanıydı ve ne olduğunu hepimiz görmüştük ve onun korkusuda vardı. ben hocaya açıkçası güveniyordum bu maç özelinde ve kendisine birazda haksızlık yapıldığını düşündüğüm için ayrıca bir sempati oluşmuştu. nitekim barça'nın atamadıkça nasıl hırs yaptığını nasıl kudurduklarını hepimiz gördük. ah bide gomis bir adım geride olsa veya kerem'in top çarpmasa başkasına ne kıyamet kopardı kim bilir. ben istanbul'da ki maçta gol yiyeceğimizi düşünsemde bir şekilde turu geçecek bu takım diye hissediyorum. inşallah jedi hislerim yanılmıyordur da bir tur daha görebiliriz ve en sevdiğimi sonraki maçında yalnız bırakmam.

    son olarak rahmetlinin ünlü sözlerini söylemek istiyorum: inna fetahna leke fethan mübina.
  • 479
    takımın avrupada oynadığı akıllı ve savunmaya dayalı oyun anlayışının arşa çıktığı maç. bu maçta sadece savunma yaptık demek büyük haksızlık olur defalarca geçiş imkanı bulduk bazı pozisyonlarda oyuncu kalitesi bazlı çoğu olgunlaşamadı. kereme eşlik edebilecek birkaç oyuncu olsa mutlaka golle dönerdik.
    torrent'e ayrı parantez açmak lazım ilk 45 dakikada xavi'nin planlarını suya düşürdü, merkez ortasahalarına hiç boşluk vermeden oyunu çizgiye yönlendirdik. 4-4-2 ile pres yaparak oyun kurulumunu araujo'ya bıraktık bu barça'nın oyun kurulumunu epey sekteye uğrattı. ikinci maçta benzer şekilde 0-0 üzerinden oynamaya devam edersek şansımızın hiçte az olmadığını düşünüyorum.
  • 480
    gercekten hepimize iyi gelen mac oldu. mactan once cok az insanin icinde heyecan vardi gordugum kadariyla, boylesine bir maca cikacak galatasaray normal sartlarda bambaska bir havada olurdu, keza ben de cok buyuk bir enerjisizlikle acmistim maci. lakin takimimiz hepimize ozledigimiz duygulari tekrar yasatti. boyle lanet bir sezonda, kaosun icinde, hatta dunya gundeminde, gercekten cok guzel moral oldu ve 2 gundur hayattan farkli tat aliyoruz galatasaray taraftarlari olarak. bir kac gun icinde gene tat kacar illaki ama olsun, tebrigi haketti bence takimimiz.

    oyun olarak beklentimiz zaten buydu, gruplarda 3 deplasmanda yaptigimiz gibi, yuksek konsantrasyonla savunma, alani kapatma, basit hata yapmama. elbette bunlara ragmen barcelona'nin, rotasyon bile yapsalar pozisyon bulabilecek yetenekleri var, bir kac tane de buldular. ama biraz kismet, biraz da pena'nin kendinden emin durusuyla idare ettik. lazio ve marsilya deplasmanlarinda ayni savunmayi yaparken hucumda hemen hemen pozisyona giremeden bitirmistik maclari. bu macta kerem'le yakaladigimiz cok ciddi bir pozisyon da oldu, gomis ile iptal edilen golumuz de. acikcasi sahadaki herkesi begendim, sadece mostafa'nin kendisinden bekleneni hic yapamadigini dusunuyorum. onun disinda babel'inden feghouli'sine herkes ne planlandiysa az veya cok onu yapti. soso'nun takimi yonlendirmesini, surekli savunmadan cikarken eliyle direktif vermesini, gereken yerde de gelip tek pasla taylan ve berkan'in o malum dezavantajlarini ortmesini sevdim. babel de atilan bir kac degaj ve uzun topta topu indirdi, bizde kalmasini sagladi. mostafa ne presle avantaj saglayabildi, ne top indirdi, ne sakladi. elbette kolay degildir boyle bir macta en ucta oynamak, ama 1 pozisyonda bile etkisi olmadi. taylan-berkan ikilisi de iyi niyetle canavar gibi savunma yapti, acikcasi top kapma veya top saklama ozellikleri hic yok zaten, ama sadece iyi alan kapatmalari ve basit top kaybi yapmamalari bile takimi bir noktaya getirebiliyor. ama ciddi anlamda hic bir top yetenekleri yok, hadi taylan'in bazen sol ayakla bile uzun pas kabiliyeti var, hucuma cikislarda etkili olabiliyor. ama ikisi beraber sut, kilit pas, tek pas, calim, dribling, top kapma gibi katkilarda 1 adamlik bile katki veremiyorlar. en azindan yanlarinda bu noktada katki verebilecek ucuncu olsa (misal cicaldau bunlardan bir kacini yapabilse), rovans ve sonraki turlar icin de buyuk beklentielere girebilirdik. ama gedson firsati kacirildi, alinan pulgar da yine gorunen o ki bombos bir transfer oldu. neyse, bu mac ozelinde hepsine tebrikler, aman aman oynamamamiza ragmen, unuttugumuz bir kac duyguyu bize hatirlattiklari ve rovans macini heyecanla beklememizi sagladiklari icin.
  • 481
    bu sezon avrupa’da oldukça iyi işler çıkaran galatasaray futbol takımı’nın muhteşem mücadelesi ile birlikte beraberliği alarak tur şansını istanbul’a taşıdığı maçtır. genç oyunculardan kurulu olan kadronun -babel, feghouli ve aanholt hariç- yaklaşık 90 bin kişinin önünde sergilemiş olduğu mücadele takdire şayandır. bu maçın rövanşı olan *‘nda futbolcular kadar tribünleri dolduracak taraftara da büyük bir iş düşmektedir. yaklaşık olarak 50 bin kişi ile stadı doldurmalı ve avrupa’da “cehennem” olarak bilinen stadyum atmosferimizi yansıtarak barcelona futbol takımı’na tabiri caizse sahayı dar etmeliyiz. olası bir olumlu sonuçla birlikte tur atlarsak hem turnuvanın ağır favorilerinden birini saf dışı bırakmış hem de hepimizin içten içe hayalini kurduğu avrupa ligi şampiyonluğu ihtimalini ciddi anlamda kuvvetlendirmiş oluruz.
    (bkz: zafer inananlarındır.)
  • 482
    avrupada mevcut kadromuzun oynayabileceği tek oyun olan geçiş oyunu anlayışı ile kendisinden güçlü rakiplerine kafa tuttuk. hakikaten şampiyonlar ligi seviyesinde takımlarla aynı gruptaydık. lokomotiv moskova, lazio ve marsilya. ligdeki uyuz futbolun aksine, takım tamamen konsantre, taraftar içerde konsantre deplasmanda gol yemeden, namağlup şu gruptan çıktık. yetmedi bir boy büyüğünü verdiler: barcelona.

    yine aynı anlayışla oynamamız gerektiğini elbette hoca da biliyordu. ve nitekim barcelonayı bireysel yetenekleriyle oyun oynamasına zorladık. merkezi müthiş kapatttık. taylan berkan stoper aralarına destek koşuları attı. soso "koşun abi siz ben de jonglayım" dedi o da işini yaptı. pva ve boey kanat forvetleriyle bire bir kalmasın diye kerem ve babel o bölgede pozisyon aldı. inatla geriden oyun kuracaz demedik ve ayağı iyi olan bir kaleciyle alba'ya karşı fizik üstünlüğü bulunan babel'e oynadık. stoperlerimiz müthişti. genel anlamda barcelonaya böyle oynayabilirdik ve bunu da başardık. şimdi sıra barcelona'ya aynı şeyi yapıp, kendi evinde darma duman olan napoli gibi olmamak.

    içerde cehennemi yaşatıp, müthiş bir ıslıkla, yine aynı geçiş oyununu oynamalıyız. napoli gibi açık oynarsak, malesef fark yeriz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın