1331
kendimi tobias linderoth gibi hissediyordum. olsun dedim buna da şükür, bu iki yıllık kabus bitti ya.
1332
o sürede içeri doktorum girdi ve "aslında fizyoterapiden daha fazla etki edecek bir şey var ama..." dedi. o cümlenin sonuna eklediği son ama fazlasıyla kuşku ve onu bertaraf edecek kadar da umut barındırıyordu...
1333
fizyoterapi ama ne fizyoterapi.
güçlenmek için fitness salonuna gittim, artist tipler kasım kasım geziniyorlar.
anladık spor yapıyorsun da şundaki hava seyit onbaşı'da yok amk.
neyse, spora başladım ama aklım derbi maçta.
acaba makus talihimizi bu kez değiştirebilecek miydik, yoksa hiç istemediğimiz bir mağlubiyet alıp çöküşü başlatarak sezon sonunda takımı da benim gibi fizyoterapiye mi yollayacaktık.
off of, aklımda deli sorular, beynimin boş odalarında kırmızı top sekiyor.
1334
sag cebinden kücücük bir kavanoz cikardi ve parmaklarinin arasinda sallamaya basladi. kavanozun icerisindeki beyaz tozlar cama vurup savruldukca doktorun yüzünde sanki biraz sonra büyük bir günahi aciklayacakmiscasina bir ifade belirdi ve o kelimeler agzindan döküldü.
"seni at dopingi ile tedavi edecegiz."
1335
meğersem doktorum ertuğrul karanlık'mış. her ne kadar üzgün gibi gözükse de bana bir kobay faresi kıvamında baktığını görür gibi olup, yüzümde gomis'le karşı karşıya kalmış bir kaleci edası belirmişti. allahım çok korkutucu, fizyoterapi gözüme hiç bu kadar sevimli gelmemişti.
1336
aklimda sadece galibiyet vardi. volkan'in oldugu kaleye saldirirmiscasina bir aclik ve hirsla tedavime devam ettim.
aklimda gomis'in tavana cakacagi roket ve maicon'un kaleciyle beraber topu kaleye sokaacgi sahne disinda cok bir sey dusunmek imkansizdi.
1337
ama ben gene de dusundum.
1338
bir yolunu bulup maça gitmeliydim. o an aklıma bir fikir geldi. ben komaya girmeden önce bir sevgilim vardı. arayıp beni kaçırmasını isteyecektim.
1339
sevgilimi aradım ama telefonuma dönmedi. buradan kaçmalıydım ama nasıl. odamdan dışarı baktım. 7. kattaydım.oda numaram 70di. aklıma yedi kişi ile 7-0 yendiğimiz fenerbahçe maçı geldi. zaman makinesi bulmalıydım ama nerede ? o güne gitmek ve kayıt etmek. see you in another life brother. evet bulmam gereken kişi desmand .
1340
herkesten umudu kesmiş buralardan kaçmayı düşünürken telefonum çaldı. evet, arayan az evvel aradığım 14 senelik beraberliğimiz olan kız arkadaşımdı. durumu izah edip beni buralardan götürmesini istedim. tereddüt etmeden ağzından “22 ekim pazar akşamı kaçıp gidelim buralardan.” cümlesi döküldü. nasıl olabilirdi bu? nasıl erkekliği bildiğim günden beri sevdiğim kız, sevmeyi bildiğim günden beri sevdiğim galatasaray’ı düşünmeden böyle bir teklif yapardı? 14 senelik bu çile bitsin artık bu sene diyerek kapattım telefonu.
boynumda sarı kırmızı bir kaşkol, cebimden, benim şu küçücük dünya’da yalnızlığı yaşadığım gibi pakette yalnızlığını yaşayan son sigaramı çıkardım ve yalnızlığına her nefeste son vererek yürümeye başladım.
1341
kafam allak bullak, hayatım darmadağın. yürüyordum gecenin bir vakti sokakta düşüncelerimle beraber. gölgem bir önümdeydi bir arkamda peşi sıra dizilmiş sokak ışıkları yüzünden. kafamda bir düşünce, kaçmam lazım buralardan. avazım çıktığı kadar koşmam lazım karanlığa. yapamazdım. 3 gün sonra maçı vardı bütün mutluluklarımın sebebinin, onu bırakamazdım. karşı kıyıdan geleceklerdi, elleri boş dönmelilerdi...
sigara kağıdının yanma sesinin duyulduğu saatlerdeydik. bir cızırtı usulca, bir nefes daha çektim yoldaşımdan.