resim
Lucas Edward Neill
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Stoper
Yaş:46
Boy:1.85
Uyruk:Avustralya
  • 207
    ligdeki en önemli rakibimiz olan fenerbahçe'nin banko stoperi olan fabio bilica'dan bile daha iyi bir defans oyuncusu değilse* ya transfer yapmayı bile bilmeyen dandik bir yönetim kuruluna sahibiz* ya da kader kısmet torpil bu adam yıllarca premier ligde oynamış, yaza da inşallah dünya kupasına ikinci kez kaptan olarak katılacak. ya da hakikaten çok iyi bir defans oyuncusu...**

    (bkz: bird avcisi)
  • 208
    ali ece'nin mükemmel yazısı.
    --- alıntı ---

    “öncelikle bir beşiktaşlı olarak son 10 yılda en beğendiğim ve en çok beşiktaş’a gelmesini istediğim tüm isimleri transferi eden galatasaray yönetimini -kıskanarak da olsa- kutlamam gerek. vizyon var, kalkınma modeli var, plan var, saadet var! rigobert song, milan baros ve harry kewell’dan sonra son 10 yılın bir diğer premier lig yıldızlarından lucas neill de adından fazla çok şeyi süper olmayan “süper lig”imizi süperleştirmese de kalitesini ve uluslararası repütasyonunu yükseltecek profilde futbolculardan birisi.

    neill’ın da gelmesiyle türkiye’nin olmadığı 2010 dünya kupası’nda kewell ve keita’yla beraber türkiye ligi’ni temsil edecek bir isim daha hoşgelmiş oldu. 31 yaşındaki avustralya kaptanını bazı küt burunlu kalemler “bu yaşta oyuncu alınır mı?” diyerek daha sahaya ayak basmadan eleştireceklerdir ancak artık savunmacıların da kaleciler gibi yaşlandıkça şarap misali güzelleştiklerini, 2005-2007 arasında iki kez şampiyonlar ligi finali oynayan milan savunmasının yaş ortalamasını hatırlamak ve hatırlatmakta fayda var! (yani arsene wenger o yaştan sonra sol campbell’ı aldıktan sonra bizim ondan daha iyi bilecek halimiz yok açıkçası!)

    şu anda 31 yaşındaki lucas neill, 23 yaşında millwall’dan blackburn’e transfer olan, top kesme özelliği üst düzey ama mental kalitesi tartışılır neill’dan çok daha iyi ve etkili bir savunma zanaatkarı. bundan yaklaşık üç hafta önce chelsea ile everton arasında oynanan 3-3’lük muhteşem maçta gösterdiği performansla maçın adamı ve premier lig’de haftanın futbolcusu seçilen neill, tam olarak kariyerinin en verimli olacağı döneminde galatasaray’a geldi.

    peki, bu kadar iyiydi de everton onu neden cüzi sayılabilecek bir ücret karşılığı galatasaray’a sattı? çünkü ekonomik olarak oldukça zor günler geçiren everton zaten neill’ı bonservis ücreti ödemeden, bedelsiz olarak transfer etmişti. bu durumda geldiğinden beri çok zor ekonomik şartlarda babadan alınan harçlığı kumbarada biriktiren çocuk edasıyla everton’ı yönetmek zorunda kalan david moyes için konjonktürel olarak kaçırılmayacak bir fırsattı. kariyerine sağ bek olarak başlayan ve mecburi durumlar dışında 2006 yazına kadar hep sağ bek olarak oynayan neill, everton’daki stoper krizi üzerine geçici ama acil bir çözüm olarak transfer edildi. kulübün izlandalı sahiplerinin global krizde batmasıyla büyük bir ödeme zorluğuna düşen west ham, maaşında indirime gitmek isteyince takımdan ayrılan neill, everton’a şu nedenlerden transfer edilmişti: geçen sezonun en iyi çıkış yapan stoperlerinden joleon lescott’un ani şekilde manchester city’ye transfer olması ve phil jagielka’nın uzun süreli sakatlığından sonra joseph yobo’nun da afrika uluslar kupası için takımdan ayrı kalacak olmasından doğan stoper krizi.

    lucas neill da galatasaray’ın bir diğer yabancı transferi keita gibi aile boyu futbolcu, babadan miras oyuncu olan bir isim. aslen irlanda’nın kuzeyinden olan babası edward’ın cliftonville’de oynamışlığı var. ancak baba edwards da avustralya’ya göç eden birçok irlandalı gibi 1960’ların sonunda ülkeyi yaşanmaz hale getiren terör ve devlet terörü olayları yüzünden okyanusya’nın fırsatlar ülkesine göç etmiş bir aile babası. lucas da neill ailesi göç edip hayatlarını biraz olsun düzene koyduktan sonra yani ada’ya adım attıklarından 9 yıl sonra 1978’de dünyaya gözlerini açmış.

    1995’te henüz 18’indeyken londra’nın rakipleri tarafından en çok nefret edilen, en belalı takımı millwall’a gelerek profesyonel olan neill, sert oyun tarzı ve zaman zaman nouma’yı andıran kavgacılığıyla kısa sürede the den tribünlerinin sevgilisi olmayı başarmış bir isim.

    millwall’un steven reid, tim cahill gibi genç yetenekleri kadrosunda bulundurduğu dönemde maviler’in savunmasının belkemiği olan neill aynı zamanda sağ kanattan hücuma verdiği destekle de öne çıkıp kendisini kabul ettirmiş bir savunmacı.

    2001-02 sezonunun başında daha sonra üç galatasaraylı tugay kerimoğlu, hakan şükür ve hakan ünsal’la takım arkadaşı olacağı blackburn rovers’a transfer olan neill, lancashire’ın mavi-beyazlı takımında gösterdiği başarılı performansla premier lig’in kalburüstü oyuncularından birisine dönüştü. ewood park ahalisi neill’ı savunmanın her bölgesi ve zaman zaman da önliberoda sergilediği 90 dakika formanın hakkını kanının son damlasına kadar veren performansla bağrına basarken, zaman zaman tatlı-sert oyun tarzının 'tatlı' dozunu azaltan oyuncu, ingiltere futbolundaki en önemli tartışmalardan birinin de öznesi oldu. mark hughes yönetiminde 'inceci' arsenal’in anti-tezi olan bir futbol anlayışıyla 90 dakika gücü elverdiğince savaşan ve estetikten çok ruhla maçlara asılan blackburn rovers bir ara futbol kulübünden çok 'dövüş kulübü' olmakla itham edilirken, mavi-beyazlıları eleştirenlerin verdiği en somut örnek lucas neill’dan başkası değildi! bunun da nihai sebebi 2000’li yıllarda steven gerrard’la beraber liverpool’un sembolü olan jamie carragher’ın neill tarafından sakatlanmış ve 6 ay oynayamayacak durumda olmasıydı!

    ancak neill’da 'savaşçı sert adam'dan daha fazlasının olduğunu ısrarla savunan bir isim vardı, o da avustralya milli takımı’nda sağlam oyun karakteri ve liderliğinden faydalanmak istediği neill’ın sağ bekten stopere alan johan neeskens’ti. rijkaard yönetimindeki barcelona’nın dünyanın en iyi takımı olarak lanse edildiği günlerde yardımcı teknik adamlık görevini yürüten neeskens, barcelona’nın zaman zaman kırılgan kalan savunmasını 'sertleştirmek' için rijkaard’a önerdiği ilk ve tek isim neill oldu. ancak neill’ın menejeri oyuncusunu transfer etmek isteyen diğer kulüpler chelsea ve liverpool’un tekliflerini arttırmak için işi yokuşa sürdü.

    sonra birden başka bir takımla anlaştığı ileri sürülen lucas neill, blackburn tarihinin figo’suna dönüşüverdi ve bir süre ewood park tribünleri tarafından yuhalandı. soluğu west ham’da alan neill, “liverpool yerine west ham’a giderek parayı seçti” eleştirilerine “beni west ham daha çok istediği için gittim” açıklamasını yaparken bu kez de premier lig’deki ilk takımı olan millwall’un taraftarları tarafından ezeli futbol düşmanları west ham’a gittiği için figo’luk yapmakla itham edildi. tüm bunların üzerine 2009 eylül’ünde iki küçük çocuğuyla beraber oturduğu evi soyulduğunda ise artık neill, ingiltere’de kalmak isteyen son kişiydi! everton formasıyla chelsea karşısında gösterdiği performans ise kendisini dünyaca ünlü yapan premier lig’e son öpücüğü oldu!

    bence galatasaray’ın ilk yarıdaki en büyük eksikliği oyun da kurabilen, liderlik özellikleri olan bir savunmacıydı. neill büyük ihtimalle servet’in stoperdeki partneri olacak, bir yandan fenerbahçe maçından itibaren galatasaray’ın aşil tendonuna dönüşen kırılgan savunmayı toparlarken, diğer yandan da sabri’nin olası bir sakatlığında eski mevkisi sağ bekte iyi bir alternatif olacak. bu açıdan neill, transferi bir taşla iki kuş! yaşlı mı? song kaç yıl oynadı, neler kazandırdı! neill, şanssız bir sakatlık olmaz ve nouma’lığı nüksetmezse en az 4 yıl galatasaray savunmasını sırtında taşıyacak kalibrede bir savunma sanatçısı… tabii sadece bence, gerisini zaman gösterecek!"

    --- alıntı ---
  • 209
    sabahtan beri hakkinda entry girmek için sabirsizlandigim yeni transferimiz.

    simdi bu adam ile husumetimiz birkaç aya dayanir. hatta yazin gelmesi için baya istekliydik, gelmeyince ve lu-cash sesleri yukseldikçe "amaaaan kendi kaybeder" moduna girdik. ama benim sahsen hep istedigim bir isim olmustu bu lucas. adi bizimle anildigindan itibaren westham, everton ve milli takim maçlarini daha dikkatli izler olmustum. ve evet, uzuluyordum bize gelmedigine, çunku saglam oyuncudur, ve bir kaza olmazsa kesinlikle katki saglayacaktir takima. ki zaten su an stoperlerimizi dusundugumuzde onlardan iyi olmamak zor olsa gerek. umarim medya onu rahat birakir, taraftar sahip çikar ve çok iyi bir baslangiç yapip defansimizi toparlar.

    burun kiviranlarda olmus transferine, onlara allah sizi islah etsin demekten baska birsey bulamiyorum. simdi burada size inamotolar layik felsefesi yapmayacagim, beklentiler yuksekti kabul***, birden sapkadan lucas neill çikinca "ama biz marquez'i istiyorduk ki" tepkisi olustu. isteyebilirsiniz canlarim, atis serbest, lakin gerçeklerden bu kadar uzaklasirsaniz isin sonu hayal kirikligi olur tabi. o beklentileri yukseltende suç asil ama neyse... devre arasinda yapilabilecek en saglam transferi yaptik bence. spektakuler transferlerden çok takima direkt katki saglayacak bir isimle anlastik.

    "lucas geldi kewell kalacak" baglantisini kuran arkadaslari da anlayamiyorum. ne alaka allah askina... kewell zaten kalmak istiyor, kalip kalmamasi tamamen yonetim ile alakali su saatten sonra bence.

    neeskens'in lucas'i daha onceden istemis olmasi da ayri bir guven kaynagi tabi. rijkaard ve neeskens onay verdiyse**, bize de hayirli olsun demekten baska birsey dusmez. hosgeldin yakisikli çocuk...*

    *

    itiraf editi : ayrica birkaç ay once el guaje7 ve harrykewell19'la kendisine photoshop'la parçaliyi giydirip bir sure msn'de kullanmistik.
  • 214
    (bkz: vay anasını sayın seyirciler)
    (bkz: anam neler dönmüş serhat)

    iki gün sözlüğe girmedik, eleman imzayı bile atmış...

    neyse. küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. bu hiçbir şekilde marquez, godin...vs. ile alakalı değil. daha genç bir savunma oyuncusu takıma kazandırılabilinirdi...

    öte yandan mutlu oldum. kewell'a arkadaş geldi. neill kapalı bir kutu olsa da benim için, premier ligde bu adam kadar bu kadar düzenli oynamışsa bir numarası vardır elbet...

    hayırlı olsun. kendisi bu sene gelecek olan şampiyonlukta büyük pay sahibi olur umarım...
  • 215
    bazı futbolcular bende gittikleri takıma çok şey katacaklarına ilişkin bir izlenim bırakırlar. bunun son örneğini geçen sezon beşiktaş'ın yusuf ve ernst transferlerinde yaşamıştım. hoşlanmadım yani rakip takıma gitmelerinden. zaten sonrada şampiyonluk getirdiler.

    neill konusunda da aynı düşüncedeyim. takıma çok kısa sürede uyum sağlayıp beklenenden daha faydalı olacağına inanıyorum. zaten kariyerinde de joker misali bu tarz kurtarıcı görevler üstlenmiş bir futbolcu. hayırlı olsun.
  • 216
    belki yaşı nedeniyle, belki de haldun üstünel'in bizi daha popüler yıldızları karşılamaya alıştırması nedeniyle transferiyle büyük bir heyecan yaşatmayan futbolcumuz. yinede tecrübeli ve istikrarlı bir futbolcu olması nedeniyle oynayacağı süre boyunca çok işimize yarayacaktır. kewell sayesinde uyum sorunu yaşayacağını da düşünmüyorum. aynı şekilde kewell'ın da takıma daha fazla bağlanmasına neden olacaktır.

    hoşgeldin bird fucke... pardon, hunter.
  • 222
    ekşi sözlük'te hakkında şöyle bir yorum yapılmış bir giride;

    "...ingiltere'nin vasat takimlarinda forma giymi$ ve yine dunyanin vasat milli takimlarindan birinde forma giyen bir oyuncu..."

    bunun başı ayrı sonu ayrı oynuyordu ancak en can alıcı noktası buydu, sevgi pıtırçığımızın yaptığı analizin...

    bunu yazan arkadaşın real madrid, hatta barcelona fanı olduğunu düşünüyorum. zira geçtiğimiz sezon barça'dan sahasında 6 tane yiyen o real madrid'di yine. neyse şimdi dağıtmayalım götü, konumuzusa dönelim...

    bu barcelona fanı arkadaşın gözünde blackburn, west ham ve everton vasat takımlar olabilir. lakin bunu kafasında tasarlayabilen adam ola ki bir fenerbahçe, beşiktaş hatta galatasaray taraftarıysa çıkmasın insan içine, çok gülerler ona, hırpalarla, kalbini kırarlar. kıçı boklu türkiye ligini izleyip premier ligin falanca takımını beğenmiyorsun. elin ikinci ligi, ki coco cola championship senin süper liginden daha yüksek bir marka değerine sahip. hadi tüm bunları geçtim, 3 büyük takımı alıp premier lige koysunlar bakalım. gökten zembille inmiş misali. bu kadrolarla, bu yönetim şekilleriyle, bu profesyonellik dışı bakış açısıyla, bu disiplinsizlikle üçü de eğer düşmeye oynamazlar isenamertim. bu kadar da açık, iddialıyım. eğer orada oynanan futbolun çok farklı bir boyutta olduğunu hala kavrayamamış bünyeler "ingiltere'nin vasat takımlarında oynamış, vasat bir oyuncudur" fikrindelerse biraz türk futbol tarihinin en başarılı oyuncularına bakmalılardır. efsane dediğimiz oyuncular, o sıradan denen takımlara gidip 3 ay sonra nasıl geri döndüler bunun bir muhasebesini yapsınlar önce. ya da milli takımın en büyük yıldızı şeklinde lanse edilen tuncay'ın( kim ediyor onu da anlamıyorum ya) stoke'de bile adam akıllı oynamadığını da bilmiyorum mu o ahmak bunu da bilmek isterim doğrusu. sanki serie a'da, la liga'da mücadele ediyoruz, milan, inter gibi bayraklar taşıyoruz da blackburn'e, west ham'a, hadi onları geç everton'a sıradan takım diyoruz. mfö bile demiş vakti zamanında, sen neymiş be abi. hatırlatırım ki o sıradan avustralya milli takımı da öyle veya böyle dünya kupasına gidiyor mu, gitmiyor mu? geçen de burada bir arkadaş aydın toscalı'dan farkı nedir bilmiyorum demiş. o bilmese de olur, gerek de yok hani, kasmasın. böyle devam...

    ekşi sözlük'te ki o arkadaşdan messi nin imzalı bir formasını istiyorum son olarak. yapsın fan olarak bir güzellik. ben de ona stoke city'li tuncay forması yollarım.
  • 224
    madem anlaşma sağlandı, imzalar atılsa bir an önce kampa katılsa da ikinci devre başlar başlamaz giyse parçalıyı. rijkaard'ın gelir gelmez bir oyuncuya forma vermediğini biliyoruz. bu süreyi kısaltmak için gözler onu bir an önce burada görmek istiyor.

    bir de city ile oynanacak maçta everton forması giyecek deniliyor. anlaşma sağlandıysa hala maç yapması da biraz tuhaf.
App Store'dan indirin Google Play'den alın