• 51
    "şüphesiz eğer ki hayvanların dini olsaydı, şeytanı insan şeklinde hayal ederdi."

    (bkz: william ralph inge)

    dünden beri herkesin duyduğu, tüm mecralarda bahsedilen yavru köpeği daha az önce öğrendim. yalnızca sargılı haline bakabildim ve yetti bana fazlasıyla. ben artık katlanamıyorum. sürekli duyuyoruz, görüyoruz yeter artık. her tarafımızda kameralar var, her sokakta, her dükkanda, her apartmanda... bir şekilde bunu yapan bulunur, bulunmalıdır. ve artık basit bir suç gibi hukuki işlem görmesini de kabullenemiyorum. bu şekilde, kasıtlı hayvan öldürenler, acı çektirenler direkt taammüden cinayetle yargılanmalıdır. cezası ona göre olmalıdır.

    şiddete karşı bir insanım ben. hiç bir canlının canı yansın istemem. ama bu modellerin canı yanmalı. hem de fazlasıyla. o yavruya yaptığı gibi canlı canlı kolları bacakları kesilse ancak içim soğur şu anda. bir hayvanın canını aldı, benim de gecemi allak bullak etti o şerefsiz her kimse.

    bu arada eğer o katil bulunup kıçı kırık bir para cezasıyla falan salınacaksa bir zahmet polisten önce "duyarlı" vatandaşlar bulsun. önce bu insanların elinden çeksin cezasını. seneler önce eskişehir'de bir kedinin karnını parçalayıp, ölüme terkedip, üstüne bir de video çekip "aa ölmemişsin sen" diye dalga geçen can aksoy gibi olmalıdır sonu. hayatı kararmalı, geleceği kararmalı, sokağa çıkamaz hale gelmelidir.
  • 52
    sakarya'da ayakları kesilerek öldürülen köpek sebebi ile çok üzgünüm kaç gündür. hiçbir şekilde kendini ifade edemeyen, ağlamaktan başka çareleri olamayan , konuşamayan, sesi çıkmayan bu canlıların sesi olalım.

    artık hayvan işkenceleri karşısında toplumsal sert bir tepki olmalı. sözlüğümüzde de gündem olmalı. katiller bulunmalı.

    #sakarya'daki katil bulunsun.
  • 56
    https://www.instagram.com/p/BkLPmOPHaEB/

    çok kansız insanlarla birlikte yaşıyoruz sözlük.. her geçen gün iğrençlik konusunda çağ atlıyor bu toplum. şu hayvanlara zarar veren kansızlar ilerde çoluğa çocuğa tecavüz ediyor. her bayramda şeker için çalan kapılar sırf bu şerefsizler yüzünden artık çalmıyor. tabi sapık zihniyetler varken çocuklarını dışarı yollamayan aileleri destekliyorum. yinede ne ara böyle olduk anlamış değilim. hayvanlara, çocuklara işlenen suçlar için sağlam yaptırımları olmalı. para cezası, 1-2 yıl hapis gibi komik cezalar değil.
  • 57
    https://www.instagram.com/p/BkLPmOPHaEB/

    korkudan ustteki linki acamadim. buyuk ihtimal yine zavalli bir hayvana edilen iskencenin goruntusu.

    ben evimde de, kapi onunde de, kedileri, guvercinleri hatta kargalari besleyen bir adamim. bu konuda cok hassasim. gecen gun suriyeli 15 yaslarinda bir velet boncuklu tabancayla bir kediyi vurmaya calisiyordu. evimde hemen giris katta bu arada. hicbir sey soylemedim pencereden, kacmasin diye. hemen altima bir sort giyip disari firladim, arkadan oyle bir tokat patlattim ki, saplagin gurultusune komsular cama cikti aq. yerdeyken de yanagina bir tekme salladim, ters donmus hamambocegi gibi kivrandi durdu. beyblade gibiydi.

    bir daha da o suriyeli gotvereni evin onunde gormedim. 1 ay oldu.

    hayvana iskence yapani dovun arkadaslar. dovun ki ibret olsun. cok pis dovun ama. cunku polise sikayet ederseniz bir bok olmayacak, yasa yok.
  • 58
    psikolojim bozuldu sözlük...

    10 gündür yeni işim olan kompresörcüde çıraklık yapıyorum. rüyalarıma giriyor artık...

    dün gece uyandığımda yatağımda kompresör gördüm. gözlerimi açıp kapattığımda yorgan olduğunu farkettim. geçen hafta da rüyamda 4 tane bebek gibi hanımefendi dizilmiş, bıcır bıcırlar. “come” diye beni çağırıyorlar hep bir ağızdan, tam onlara koşuyorum ustamın sesi “çırak 12-13 açık ağız getir” yön değiştirip ustama anahtarı veriyorum. tam yine kızlara yöneliyorum patronun sesi “çırak 2 çay kap getir” gidiyorum çayları götürüyorum. yine hanımefendilere yaklaşınca yine ustam çağırıyor... “çırak boru anahtarını getir”

    şuan dükkanın mutfağında bulaşık yıkarken ağlıyorum... çay ocağında çalışsam bu kadar bulaşık yıkamazdım...
  • 60
    bugün saat 18 civarı yemekten sonra dışarı çıktım ve kendi kendime dolaştım. uzaktan çöp konteynerlerinin yanında bir sağa, bir sola bakan bir kadın gördüm. olayı anlamak için biraz yavaşladım. ortalık sakin bir yer olduğu için hemen çöplerin içini karıştırmaya başladı. bir konteynerden bulduğu poşete, hemen yanındaki konteynerden zar zor bulduğu çürümüş bir marul koydu. hemen ardından bir salatalık buldu. çöplerin yanına konulan ekmeklerin hepsini de aldı ve sessiz sedasız yoluna devam etti. biraz ötede yine bir konteynerin içine baktı ve bir tane yarım kavun parçası buldu. çok az bir kısmını yedi, gerisini de poşete koydu.

    o anları gördükten sonra yol ortasında neredeyse ağlayacaktım. tıka basa yediğim güzel bir yemeğin ardından çıktığım yürüyüşte, susama bile muhtaç olan bir kadın gördüm. anlatırken bile insan kendisinden nefret edebiliyor. her neyse sonra dayanamadım ve yanına gittim. teyzemiz 5 yetiminin olduğunu söyledi. o hayat hikayesini anlatırken bende cepleri karıştırdım ama sadece 5 lira bulabildim. parayı teyzeye uzattım ama ısrarla almayacağını ve dilenci olmadığını söyledi. yalvara yakara sonunda kabul ettirebildim. 5 lira çok çok az bunu biliyorum ama o sırada cebimde sadece bu kadar vardı. teyzenin yanından mahçup bir şekilde uzaklaştım. anlatırken bile cebime neden sadece 5 lira koyduğumu sorguluyorum. şu anda çok fena vicdan azabı çekiyorum. inşallah teyzemizi bir kez daha görüp yardım edebilirim. çünkü ancak bu şekilde kendimi affedebilirim...
  • 64
    leyla da gitti...

    söz bitti. biteli çok olmuştu aslında. aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz. yerimizde sayıyoruz, dolap beygiri gibi olduğumuz yerde dönüyoruz. bir yere gidebildiğimiz, bir şey yapabildiğimiz yok.

    ben artık kan istiyorum. bu şerefsizlerin soluk aldığı her yeri kırmızıya boyayacak kadar hem de. bu pisliklere yapılan hiç bir şey soğutamaz içimi artık.
  • 66
    içim bir an için sıkıldı, bunaldı o yüzden bir iki şey paylaşıp sonra sayfayı kapatıp dizi izlemeye devam etmek istiyorum. bu havada zaten dışarı çıkmak ölüm, bari gündüz evde takılayım da akşam olsun çıkarım. her neyse, bunalmışken bir sıkıntımı paylaşmak istiyorum.

    hayatımda ilk kez geleceğimi göremiyorum hissine kapıldım. bu hissi kişisel olarak yaşamıyorum, kız kardeşim adına da yaşıyorum. genel olarak sıkılmış vaziyetteyim. kız kardeşim hukuk fakültesini bitirmiş, birkaç dil bilen ve donanımlı biri. okul hayatı boyunca 1-2 yıl sırf tecrübe kazanmak ve pratik yapmak için stajlar yaptı çabaladı uğraştı ama okulu bitirdikten sonra resmen her şeyin boşa olmuş olduğunu düşünmeye başladı.

    bir yıldır işsiz bir durumda. türk vatandaşlığımız yok, yabancı olarak türkiye'de yaşıyoruz. yabancı olduğumuz için de diploma denkliği, yabancı oluş falan derken düz avukatlık yapma imkanımız yok. en fazla bir hukuk departmanında, bir şirkette danışman olarak ne bileyim bu tür işler yapabiliriz. kızın iş başvurusu yaptığı yerlerin hepsi reddetti. sebepler ise karışık şekilde şöyle; 1- türkiye'de çok fazla türk var, siz yabancısınız türkler varken sana neden yatırım yapalım? 2- tecrübesizsin, yabancı birini eğitip tecrübe kazandırıp sonra bir gün türk vatandaşlığına geçtiğinde başka yerde çalışmaya başladığında ne olacak? niye böyle bir şey yapalım? 3- çalışma iznini iş verenler ayarlıyor. çalışma izni koşullarını yerine getirmek için sigorta, çalışma izni ücreti vb. derken en az 1k'ya denk gelen masrafları neden karşılayalım? direkt düz türk vatandaşlarının bu kadar masrafı yokken, tecrübesi dahi olmayan yabancı birine neden bu harcamayı yapalım?

    bu iş böyle uzar gider anlayacağınız. öğrenciyken en azından oturma izni alınabiliyor, gayet rahatlıkla. e öğrencilik bitti şimdi oturma izni almak için bir iş bulmak gerekiyor, çalışma iznine sahip olmak gerekiyor en başta bir işe sahip olmak gerekiyor. bunlar yokken oturma izni süresi de dolacak ve ülkeyi terk etmek zorunda kalacak. neden? boşuna mı okunmuş oldu?

    tatsız bir durum ya, ne bileyim. tam anlatamamış da olabilirim. o kadar emek harcayıp şimdi bir sene boşa evde oturmak kötü bir duygu. türk olup da bu tür iş derdi olan çoook insan var, o da ayrı bir konu. allah hepimize sabır ve kolaylık versin.
  • 71
    ne olduğunu çok iyi biliyorum ama nasıl anlatacağımı bilemiyorum. en özet haliyle "ölseydim daha iyiydi" diyeceğim durumdayım. gerçekten bunu laf olsun diye değil, isteyerek söylüyorum. insanlar bazı şeyleri yaşamamalı. insanlar bazı şeyleri yaşatacak kadar alçalmamalı. en güçsüz olduğun anda elini tutup onu ayağa kaldıran insanı sırtından vurmamalı. ömür boyu taşıyacağı hatta başkalarına da yüklenecek olan bir yükü yüklememeli. hayatını kararttığının tek bir kişi olmayacağını bilmeli. ki öyle olsa bile yapmamalı. 15 ay geçti. bir an olsun çıkmıyor aklımdan. hala aynı yerdeyim, bir arpa boyu ilerleyemedim ve üstümdeki yük gittikçe ağırlaşıyor. eziliyorum altında. taşıyamıyorum artık. bir şekilde bitsin istiyorum. nasıl olduğu pek de umurumda değil artık.

    herhangi bir şey için hevesim yok. herhangi bir hayalim de kalmadı. nefes alıp vermekten başka bir hayat belirtisi gösteremiyorum. o da yük olmaya başladı. insanları da kandıramıyorum artık "iyiyim" diye. değilim. olamıyorum. denedim ama bir şeyler yapayım, işime gücüme bakayım, yeniden başlayayım... olmadı. zorlamak da istemiyorum zaten. hevesim yok. insanlara güvenim yok. kendime de güvenmiyorum. neye başlasam yarım bırakıyorum. bir sürü kitabım yarım kaldı. orada burada duruyorlar öyle. çok saçma bir durumdayım. anlam veremiyorum, düzeltemiyorum.

    belki de en iyisi burada, bu noktada bırakmak. ne de olsa daha fazla ilerlemiyor. çok canım yandı, hala yanıyor. daha fazla yanmasın artık. bugün, burada bitsin. daha fazlasına katlanabileceğimi sanmıyorum.
  • 73
    https://youtu.be/sGYMr8jvWSc
    bunu paylaşmıştı ben onunla bir hayat kurabilmek için sevdiğim her şeyden uzaklaşıp başka bir şehre giderken. üzüldü mü gittiğime gerçekten yoksa kurtuluş mu oldu gidişim onun için bilemiyorum. gittikten üç gün sonra benden vaz geçti ve ortadan kayboldu. şimdi her sözüyle içimi dağıtan ve çenesi kapanmayan beni sessiz bir insana dönüştüren lanet bir şarkıya sahibim. belki de pek çok hayalime yeniden yönelmemi sağlayan bir boşluğa düşürdü beni ancak bu hayallere ulaşsam da hiç bir şeyden tat alamayan bir canlı oldum artık. bir gün sizlerle nevizadede içip ağlamak ve kafanızı şişirmek istiyorum sözlük.
  • 74
    güzel adamların blogunda bir cinnet halinde yazılmış bir yazıda geçen bir cümle vardı "bir çift rengi bile bu kadar sevebilmişken yalnız geçen onca geceye isyan edenlerdenmişiz" diye. hayat akıp giderken her yeni akşam sayaca bir hane daha ekleyerek yaşanmaya devam ediyor*. çoğu akşam bunu bile dert etmeyecek kadar yorulmuş oluyorsun, sadece yatağın üstüne yatayım ve dinleneyim diyorsun. ayakların zonklarken, stresten başın ya da miden zonklarken, mesela kış ayıysa soğuğu hissederken... hatta bazı geceler x saat sonra yine kalkıp gideceğimin derdini tasasını bile yaşarken... yalnız geçen geceler ile yaşadığın geceler arasındaki farkı bir türlü düşürememiş olmanın yük mü hafiflik mi olduğunu bile sorgulayacak kadar kendinden kopmuşken... ama çoğu geceler sadece yatağın üzerine kıvrılıp gözlerinin kapanmasını beklersin...

    çok hikayelerim oldu, bir sürü hikaye kahramanı da. ama hiçbir hikaye gerçek olamadı. olamamaları o kadar kanıksadım ki artık hikayeleri de bıraktım. o kadar çok hikayeye şahit oluyoruz oysa her gün. neler neler gerçek oluyor derken gerçekleştiremediklerimize bakıp daha da bir sövüyor oluyoruz. bu yaşları bu kaygılarla geçirmiş herkeste eminim öyle olmuştur. her yeni gün yeni bir haber, yeni bir hikaye. bazen bir fotoğrafta mutlu bakan bir çift göz, bazen süslü püslü bir davetiye, bazen sadece bir parmağın üzerinde duran bir yüzük... teker teker geçiyoruz turları ile yeryüzünden kopabilen bünye, teker teker gerçek olan hikayelerin arkasından bakıp duruyor çokça. bazıları sadece geçip giderken, bazıları çize çize gidiyor. hacı abinin dediği gibi, bazılarının kaderi kazına kazına resim olmak herhalde...

    gece oluyor yatıp uzanıyorsun. bütün gün koşturmaktan zonklayan ayaklarını rahatlatmaya çaıştırırken, bazı geceler düşünebilecek kadar uzun oluyor. ne için diyorsun bütün bu koşuşturma? 10 sene sonra, 15 sene sonra ne olacağını düşünüyorsun. bulamıyorsun, hayal bile edemiyorsun. çünkü sen o kısımları düşünemeyecek kadar uzaklaşmışsın konudan...
    "bekarlık sultanlıktır"a tek başın tekzip çeken berduşlara bakıp kendine muhtemel gelecek seçiyorsun... büyümek biraz da böyle bişey sanırım...

    yine de galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır hesabı, yola devam ediyoruz... yazdığı kitabı kimsenin okumayacağını bilen bir yazarın yazma inadı gibi yaşıyoruz. uzanma ihtimali sıfırın altında olan bir ele el uzatabilmenin hayalini kuruyoruz, on numara aşk hikayelerinde üçüncü şahıs olarak yer almakla geçmiş kariyerimize aldırmadan... o sıfırın altında olan ihtimalleri kilometrelere tahvil edip yola düşüşlere alaycı gözlerle bakanlara aldırmadan... başaramayacağını bile bile denemenin de bakış açısıyla değişken bir sürü adı vardır. kimisi enayilik der, kimisi ziyan etme der, kimisi inat... doktor raporu mesela obsesyon demişti. en havalısı bu sanırım, kaybedişimiz bari havalı olsun; şerefli mağlubiyetler hesabı....

    --- alıntı ---

    belki de sevinçle kucaklaşır başlarız kaldığımız yerden...

    --- alıntı ---
  • 75
    "ben ayrılmak istiyorum" dedi.

    evet sevgili renktaşlar, bana böyle söyledi. 3.5 yıllık ilişkimizi temelden yıkan cümle bu oldu. zor zamanlar geçirdiğim halde bunu ne arkadaş çevreme ne sosyal çevreme ne de ona yansıtmamaya çalıştım. onunla olan sorunlarımızda kendi sıkıntılarımın arkasına sığınmadım.

    ama hata yapmadım diyemem. neticede hatasız kul olmaz demişlerdi değil mi? ilişkimiz boyunca almış olduğum bütün kararlarda onun isteği dışına çıkmamaya çalıştım. ataerkil bir kafa yapısında hiç olmadım. karşılıklı güven ilişkisi idi bizimki.

    her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da sonu gelmişti demek. işin tuhaf tarafı ona sorsalar ben şu an hiç üzüntü duymuyor ve acı çekmiyorumdur. halbuki hiçbir şey yapmaya gücüm olmadığı hissiyatımı belirtmeme rağmen ondan bunu çözmeye yönelik bir destek bir adım gelmemesi de garip bir durumdu. biz böyle bir ilişki biçimi geliştirmiştik ama!? herhangi bir sorunumuz karşısında birlikte hareket edecek ve olanca gücümüzle ona karşı duracaktık hani? 3.5 yılın 3 yılında ben bunları yapmıştım, ya sen neden 6 ay gibi bir zaman zarfında bu insana destek olmadın diye sormazlar mı?

    sanırım hiçbir zaman içine girmeyeceğim bir garın önünde patlayan bombalardan kaçışırken herkes gözlerim onu arıyordu. çantasını almak için geri döndüğümde, parçalanmış bedenler arasında ben onu boşvermemiştim ama.

    o beni boşverdi işte sözlük...

    belki hiçbir zaman bir daha böyle sevemeyeceğim ama olsun. sevgi her şey değildir ve maalesef bir zaman sonra bazı şeyler sizi inanılmaz yorar. "yorgunum ve ağrılarım var" sözü bu kadar uyamaz kimseye. bir dinlenme süreci devamında onsuz yaşama adapte olmaya çalışmayla geçecek bir yaz dönemi.

    bu entry girip girmemekte tereddüt ediyordum sürekli çünkü sizlerin bu durumu bilip bilmemeniz bir şeyi değiştirmeyecek, size bir şey kazandırmayacaktı. ancak ne kadar samimi gelir bilmiyorum ama içimde kalmasını bir türlü istemedim. bazı kişilere ayrıldığımızı belirttiğim konuşmalarda rahatladığımı hissettim. bir de bazen hiç beklenmedik anlarda hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. o biraz rahatlatıyor işte.

    sizlerden tek isteğim şu halı saha maçını gerçekleştirmek. umarım yaparız ağustos ayının sonuna doğru.

    moral motivasyon açısından çok önemli bir platform sözlüğümüz. sırf şu ırkçılık hadisesinde bile gösterilen tutum çok önemli idi. iyi ki varsınız. hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum. umut her daim!
App Store'dan indirin Google Play'den alın