• 101
    şampiyonlar ligi gibi adam gibi katılıp şartlarının olması gereken lig. o ne lan öyle adamlar kafasına göre takım çağırıyor falan. cl'de yepisyeni sistem var, ne güzel son beş yılın puanlarını alıp ona göre sınıflandırma yapıyorlar. torbacılık var. heroiniydi, kokainiydi, hapıydı, esrarıydı. hepsini sınıflandırmışlar. gruplarda güç dengesi ve sonrasındaki eşleşmeler harika biçimde sistematize edilmiş. katılım şartları da var.

    euroleague de buna benzer bir şey yapmalı. hangi ligden kaç takım alacağı başarıyla doğru orantılı olmalı. puanlamalar olmalı. gerekirse yarı finalde elenen iki takım euroleague'e katılmak için sezon öncesinde aralarında eleme maçları yapmalı.
  • 105
    basketbol'da bütün yeniliklerin çıkarıldığı, ne kadar az malzeme ile en çok nasıl verim alınacağının analizleri gece gündüz yapıldığı ligdir. 1990'ların başında yugoslav antrenörler yönetimimde maçların satranç maçı şeklinde geçtiği ve fiziksel mücadelenin çok yoğun olduğu şekilde geçildi. 1999'da ise kaunas jonas kazlauskas yönetiminde avrupa basketbolunda tempoya itibarı iade edildi. 2004'ten itibaren ise pini gershon yönetiminde maccabi tel aviv ile basit ikili oyunların kullanıldığı ve temponun devam ettiği düzenler kullanıldı. 2006'da ise ispanya dünya şampiyonu olmuştu. tempolu saldıran ısıran takımların var olduğu gözlendi. eğer takım düzeni değil bireysel yeteneklere önem veriyorsanız nba izleyin fakat takım düzenlerine, ruha önem veriyorsaniz euroleague izlemenizi öneririm. euroleague'de her top son oyunmuş gibi oynanır. öylesine maç yoktur. buradaki maçlar doğru hazırlıklar ile başlar; kan, ter ve gözyaşı ile sahaya konur. eldeki yetenek sadece oyun stratejisinin ne kadar uygulanabildiği belirler sadece. ancak doğru strateji olmadan, yeterli mücadele 'den daha geçerli konulmadan avrupa ligi'nde maç kazanılamaz." basketbol adil bir oyundur. herkes hak ettiğini alır." bu sözün geçerli olduğu euroleague'den başka bir organzisyon bulamazsınız. eğer ufak bir hata yaparsanız, sizi sayısız yırtıcı bekliyor.

    *
  • 106
    nba'leştirilmeye çalışılan lig. böyle oldukça taraftarları azalıyor.

    sözlükte nba başlığına girdiğinizde "taraftar yok, şova dayalı basketbol, stepsler çalınmıyor" şeklinde eleştiriler görüyorsunuz ki bana göre bu eleştiriler kısmen de olsa doğru. ancak nba vs. euroleague şeklinde bakacaksak olaya, gün geçtikte nba'leşmeye başlayan euroleague bu konuda geride diyebiliriz.

    bu karşılaştırmada nba'de olay göz zevkine dayalı, atletik basketbol ve işin biraz da show business denen paraya bakan kısmı önde olduğu için eleştiriliyor. nba'de şunu görebilirsiniz mesela, atıyorum tarihinin en büyük kapışmalarından biri celtics - lakers'tır. fakat td garden'da bir lakerslı veya staples center'da bir celticsli takımının formasıyla maç izleyebilir. olması gereken bu belki ama bize biraz ters geliyor. düşünün yani partizan formasıyla kızılyıldız'ın sahasında maç izlediğinizi. veya olympiacos formasıyla oaka'da, fenerbahçe formasıyla abdi ipekçi'de. zor.

    olayın bir diğer kısmı, nba'de normal sezonda pek fazla basketbol oynanmaz. savunmalar, önemli maçlar dışında sert değildir. şuta dayalı bir oyun oynanır. bu da eleştiri alır avrupalılar tarafından.

    fakat sıkıntı şu ki euroleague de bu konuda çok hızlı adımlarla ilerliyor. nba gibi sırf biraz daha fazla para dönsün işin içinde diye top16 aşaması çok saçma bir hal aldı. adam gibi maç izleyemez olduk top8'e kadar. fenerbahçe, beşiktaş gibi takımlar boşu boşuna oynuyor bence bu aşamada. chalon, roma, alba berlin, brose basket, cedevita, union olympia falan euroleague takımları değiller. kaldı ki bu tür takımların bulunduğu organizasyonda her basketbolsever kafadan ilk 16 takımı söyler size. bir partizan ile cantu sürpriz oldu, onların gruplarından çıkan türklerin durumu da ortada.

    taraftar diyorsunuz, inanın ki birkaç takımın taraftarı dışında avrupa basketbolunda da taraftar yok. maccabi, olympiacos, partizan, panathinaikos, cantu, zalgris, rytas falan var taraftarları hep canlı olan. efes, barça, real, laboral, fenerbahçe falan da arada öyle takım ritim yakalarsa bağıran kitleler. bu durum da ortadayken thunder, pacers, arada nuggets, heat, spurs, celtics, hatta ve hatta lakers şehirlerinin play-off performansları da ortada. taraftar konusunda da nba kötü diyemeyiz. nba kötüyse euroleague de kötü çünkü.

    benim için avrupa basketbolu savunmadır. 24 saniye sert ve agresif savunma olmalı euroleague'de. bloklar havada uçuşmalı, kolay hücum ribaundu verilmemeli. bir top için yerde sürünülmeli gerekiyorsa, hücumun son saniyesinde yenen basket can yakmalı. ama hiç biri yok şimdi euroleague'de. bir maç erken kopmuşsa 200 sayı oluyor maçta. kopmamışsa 160 sayıyı buluyor. dakikada 4 sayı demek bu. bir dakikada 2,5 set hücumu oynandığını düşünülürse takımların geriye boş dönmemesi demek. sıkıntı yok mu ?

    ben avrupa basketbolunda taktik savaşlarını özledim. geçen sene top8'deki blatt - obradovic kapışmasını mesela. eşleşmeli alan savunmasıyla ilk maçta 30 sayı yediği rakibini yenen blatt'a obradovic'in aynı savunmayla üçüncü maçta karşılık vermesini özledim. kazlauskas*'ın ilk çeyrekte 10 sayı fark yediği obradovic'e kirilenko'yu 3'e çekerek verdiği cevabı özledim. ivkovic'in finalde "şu an final oynuyorsunuz. eğer sahada ağlamaya devam edecekseniz ikinci yarıya çıkmamakta özgürsünüz" dediği takımının tarihin en pahalı kadrosunu yenmesini özledim. teodosic'in ipekçi'de, siskauskas'ın sinan erdem'de titreyen ellerini özledim. özledim yani. bunlar sırf geçen seneden özlediklerim, oaka'da oynanan efsane pao-oly finalini, papaloukaslı teodosicli spanoulisli olympiacos'un nasıl sıfırlandığını görmeyi özledim.

    özetle, euroleague nba'leşme yolunda çok hızlı adımlarla gidiyor. euroleague'i euroleague yapan değerler ortada. onları bırakıp nba olmak istersen sadece nba'i yüceltirsin. burada işin şov kısmının ön plana çıktığını görmek hoş değil. avrupa basketbolunun nba karşısındaki tek silahı kendine ait değerleri, sistemin ve organizasyonun değeri. bunları da kaybederse yapacağı tek şey parlayan yıldızlarını nba'e yollayıp orada kontrat bulamayan elemanları burada yıldız yapmak olur.
  • 107
    nba olma yolunda ilerlediği iddia edilen lig. organizasyon olarak kesinlikle katılıyorum fakat oyun olarak isteseler de başaramayacakları için bu kafa ile devam ederlerse saf basketbol tutkunlarını kaybederek sikimsonik bir turnuva olarak yola devam ederler. 2 sezon önceki barcelona - panathinaikos çeyrek final serisini tüm sezona yaymayı hedefleyeceklerine işi iyice batırmışlardır.

    insanlar sürekli el clasico izlemekten barça - real maçlarına ilgiyi kaybettiler ama sen top 16 da bütün güçlü takımları sürekli birbirleri ile oynatıp heyecanı yok ediyorsun.
  • 113
    takip etmeyenlerin nba'yi cok daha ustun gormeleri normal. ben euroleague'i surekli takip ederken, nba'yi ise sadece play-off yari final serisinden sonra anca takip ederim.

    turkiye ligi all-star haftasi, nba'deki normal bir mactan cok farkli degildir gozumde. show must go on diyenler nba'yi tercih edeceklerdir. yok, ben savunma izleyecem arkadas, vursunlar kirsinlar, toplam 130 sayiyi gecmesinciyseniz, euroleague'i siddetle oneririm efenim.
  • 117
    şu sıralar yine gündemde olan a lisans'ı ve euroleague statüsüyle ilgili olarak gsbasket.org'da güzel bir yazı yayınlamış bir arkadaşımız. olduğu gibi buraya alıntılıyorum. yazının orjinaline http://www.gsbasket.org/...602-2.htm#post573171 adresinden ulaşabilirsiniz.

    --- alıntı ---

    eurolegue organizasyonu hakkında biraz bilgilendirme yapalım..böylece avrupada kazanılan her maçın ne kadar önemli olduğu bilmeyen ve basketbola yeni ilgi duymaya başlayan taraftarlarımızca da öğrenilsin...

    eurolegue organizasyonu şu anda tüm lisans işlemlerini güncellerken takımların son 3 yılda avrupa'da kazandığı başarılar doğrultusunda oluşturduğu şemayı esas alarak yapmakta...takımlar avrupa kupalarında kazandığı her maç için 2 mağlubiyet için 1 puan alır.ayrıca, top 16- top 8' e ulaştıklarında 2 bonus puanı , final four ve final içinde 1 bonus puanı alır...takımların güncel puanları bu adreste bulunabilir : european national basketball league rankings - wikipedia, the free encyclopedia

    a lisanslı takımlar ve puanları şöyledir :

    rank team points
    1. fc barcelona regal 144
    2. olympiacos 138
    3. panathinaikos 136
    4. real madrid 128
    5. maccabi electra tel aviv 128
    6. cska moscow 119
    7. montepaschi siena 118

    rank team points
    8. anadolu efes 98
    9. laboral kutxa 94
    10. unicaja málaga 87
    11. fenerbahçe ülker 87
    12. žalgiris kaunas 86
    13. emporio armani milano 52
    14. asseco prokom 35

    organizasyon bu sıralamanın en altındaki takımın a lisansını ve kendi liginde toplam takım sayısının yarısından daha aşağıda bir dereceyle ligi bitiren takımların a lisansını iptal edip bu lisansları başka bir takıma verebileceği gibi bunları o sene için b lisansına dönüştürme veya wild card'a çevirme hakkına sahiptir... a lisansı verme işleminde ilk bakılan nokta takımın puanıdır...bu takımda eğer organizasyonun şart koştuğu kriterlere sahipse (mesela a lisansı almak için 10000 kişilik salonda oynamak, başvuru yapmak , organizasyona para yatırmak gibi - b lisansı için şart 5000+ salondur) a lisansı ona verilir...bu takım şu anda valencia'dır.

    2013-14 sezonu için b lisansına sahip olacak takımlar daha önce olduğu gibi güncel ülke puanlarına ve ulusal liglerdeki sıralamaya göre belirlenir.mesela ispanya en çok puana sahip ülke olduğu için ispanya ligi birinciside liste başıdır...hak sahini takım a lisansı sahibiyse bir alt sıraya kayılır...önümüzdeki sene hangi takımların b lisansı alacağını belirleyecek güncel liste şöyledir...sonuçlanan organizasyonlar gereğince hak sahibi takımları yazdım...sonuçlandıkça bu listeyide güncelleyeceğim...

    league pos.
    1. spanish acb 1st
    2. pbl and vtb 1st
    3. italian lega a 1st
    4. turkish tbl 1st
    5. žalgiris kaunas a lic. 1st
    6. greek gbl 1st
    7. strasbourg 0–0 nanterre
    8. german bbl 1st
    9. partizan 1st
    10. turów zgorzelec 0–0 stelmet zielona góra 1st
    11. crvena zvezda 2nd
    12. spanish acb 2nd
    13. pbl and vtb 2nd
    14. italian lega a 2nd

    league pos.
    15. turkish tbl 2nd
    16. lietuvos rytas 2nd
    17. greek gbl 2nd
    18. strasbourg 0–0 nanterre
    19. german bbl 2nd
    20. igokea 3rd
    21. belgian blb 1st
    22. čez nymburk, prostějov or nh ostrava 1st
    23. budivelnyk 1–2 azovmash 1st
    24. israeli super league 1st
    25. lukoil academic 0–0 levski sofia 1st
    26. zz leiden 2–0 aris leeuwarden 1st
    27. vef rīga 1–1 ventspils 1st
    28. turów zgorzelec 0–0 stelmet zielona góra 2nd

    euroleague ve eurocup'ta tur geçmeyi garantilemiş olsan bile her maç puan açısından önemlidir...bu sene özellikle top 16 turunda gazozuna gibi gözüken maçlarda önem taşımaktaydı...hatta b lisansı ile katılıyorsanız alacağınız her puan sizi a lisansına yaklaştırır... biz şu an 19. sıradayız ve önümüzdeki sezondan itibaren hızla puan toplamaya başlamamız gerekli..özelliklede bunun bilinmesi için bütün bunları yazdım...umarım önümüzdeki sezon çok daha başarılı bir avrupa yılı geçiririz...

    --- alıntı ---
  • 125
    güç kaybetmeye başlayan oluşum.

    bu sene durumları çok karışık. italya'da final oynayıp b lisans hakkını alan roma, 500k b lisans ücretini ödemeyi reddedip eurocup'a katılmak isteyince b lisans teklifi cantu'ya yapıldı ancak onlar da teklifi reddetti.

    rusya'da khimki kadroyu dağıtıyor. bütçede kesin azalmaya gidecekler.

    türkiye'de efes bütçeyi daraltıyor; tunçeri, sinan güler, vujacic, kuqo, barac ile yollar ayrıldı. farmar'ın da ayrılabileceği düşünülüyor.

    yunanistan'da zaten olaylar olaylar. 2 sene önce olympiacos bütçeyi azaltmıştı, geçen sene de aynısını panathinaikos yaptı. para akışı durdu resmen.

    ispanya - almanya'da pek olay yok gibi gözüküyor ancak orada da bütün euroleague'i taşıyabilecek güç yok. euroleague sıçmış durumda şu an.

    bakalım ilerleyen günlerde bizi neler bekliyor olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın