3
xg hakkında yazarken galatasaray'ın sorununun possession oyunumuzdaki yanlış saha parselasyonu olduğunu yazmıştım. (bkz: xg/#3256518)
biraz açmakta fayda var.
klopp ve pep karşılaştırması yapan bir video izlemiştim, https://www.youtube.com/watch?v=dNtRo9LGiUU
biri top hakimiyetini domine etmeye çalışırken diğeri spacing'i kontrol etmeye çalışıyor. videoda iki teknik direktörün yaklaşımını anlatırken bir yerinde bayern'in 3-0 kaybettiği bir dortmund maçını örnek veriyor. orada pep'in yaptığı ölümcül hatanın bekleri öne çıkardığı planda ikici yarı iki bekini iyice çizgiye çekmesi olduğunu söylüyor. galatasaray için de bütün mesele bu. yıllardır galatasaray beklerini aşırı derecede ileri çıkartarak defanstan oyun kurmaya çalışıyor. ancak iki beki de tek ayağı çizgiye basacak şekilde beklediği için doğru pas istasyonları olamadıkları gibi rakip takım arasındaki boşluğa çok rahat oyuncu sokarak baskı kurabiliyor. aslında sadece bekleri 20 metre geri ve 10 metre içeri sokup pas almaya çıkarken açıyla yaklaşmaları söylense, buildup sürecindeki sorunların %70'i düzelecek. geri kalan kısmı da zaten defansın ayağında topu fazla gevelemesi.
fatih terim 3-5-2'yi tersten oynamaya kafayı takmış durumda, ta uefa kupası zamanından beri. ancak o zamanki futbol ile şimdiki maalesef aynı değil, türkiye'de bile değişti her şey. eskiden anadolu takımları kendi sahasına çekilip 90 dakika beklerken artık galatasaray'ın bu zaafını bilmeyen kalmadı, herkes maçın kaçınca dakikası olursa olsun galatasaray'ın sinir uçlarına baskı yapmaya koşuyor. galatasaray geçiş oyunu ile hızlı atağa kalkan bir takım olmadığı için rakipler çok rahat şekilde önde baskı sırasında sprint atarak pres yapabiliyor. normalde önde bu kadar boş sprint yapan takım geri dönüşte sıkıntı yaşar. ama maalesef bizim o sıkıntıyı yaratacak bir oyun anlayışımız yok. uzun süredir fatih terim'e sorulmamasını anlamadığım bir şeydir bu da: neden önde baskı yapıp topu kazandığımızda, topu ayağına alan oyuncu, top baskın ayağında olsa bile ve açıkta defans arkasına koşan, çizgiye koşan ve kendini boşa atan oyuncu olduğu halde topu ileriye oynamak yerine mutlaka etrafında dönüp defansa oynar? bunun hiçbir mantığı yok. aklıma gelen tek şey, possession futbola o kadar kafayı takmış ki terim, futbolcularının beyninin arkasında topu sete sokun, topu şöyle çevirin, böyle çevirin diyen terim'in sesi yankılanıyor ve adamlar insiyatif almak yerine ezbere geri dönüyor.
dizilişe girmeye gerek görmüyorum açıkçası. nasıl dizildiğinizden öte sahada nasıl yayıldığınız daha önemli ve biz sahanın ilk 3'ünde inanılmaz kötüyüz. oyuncuları da bu kötü gösteriyor. beşiktaş'ta eğer luyindama ve yedlin oynasa, şampiyonluğun en büyük adayı diyebilirdim. adamların en büyük sorunu yedek sağ bek ve tank stoper. lyundama ellerindeki her defanstan daha güçlü ve defansı daha iyi. ancak bizde oyun yapısı ve konumlamalardan dolayı olduğundan daha kötü görünüyor. aynısı yedlin için de geçerli. gerçekten aşırı vasat bir adam. peki rıdvan daha mı iyi? görevi kısıtlanan bek oyuncusu her zaman daha fazla verimlidir. yedlin'in oyun katkısı rıdvan gibi boş alan koşusu, rakibi kovalama ile kısıtlı olsa eminim o da faydalı olurdu. yedlin'le ilgili canımı sıkan bir diğer konu da kötü orta mevzusu. ortaları gerçekten iyi değil çünkü bakmadan yapıyor. ancak her seferimde arka direğe atıyor, belli ki adam yıllardır böyle alışmış. neden peki? basit, ingiltere ve bir çok futbol ülkesinde orta açılıyorsa 3 noktaya oyuncu koşusu yapılır, ön direğe santrfor, arka direğe kanat, trailer olarak da orta saha oyuncusu penaltıya girer. adam her seferinde arkadaki boşluğa atıyor. boşluk diyorum çünkü rakibin de orayı kontrol altında tuttuğunu düşünmüyorum bahsettiğimiz pozisyonlarda. bizim forvetlerimiz ne yapıyor. santrfor ve kanat forvet arasında 1-2 metre, ikisi de topun gelebileceği aynı açıda. orta saha zaten asla kafa topuna girmiyor çok uzun süredir. ancak toplu halde girilmiş zoraki bir pozisyon belki.
3-5-2 tersten oynanmak isteniyorsa bekleri geri çekerek de oynanabilir. sonuçta blok halinde ileri gitmek, ilerideki tek adama pas atmaktan daha avantajlıdır. musleraya dönülmüş geri pasın, atacak kimseyi bulamamış muslera tarafından rakibinden uzakta görünen, çizgi üstündeki beklere şişirilme atılıp peşi sıra top kaybı görmekten sıkıldığım için bir süredir maçların sadece 15-20 dakikasını seyrediyorum. aynı şeyleri görünce kapatıyorum.
galatasaray'ın sorunu tecrübesiz oyuncu değil. teknik oyuncu eksikliği de değil. 5 senedir en büyük sorunu bekleri konumlandırma şekli. bunu düzelttikten sonra luyindama'nın kötülüğünden, kerem'den, taylan'dan bahsedebiliriz.
dipnot: ama ömer gerçekten kötü:( pas kalitesi bu kadar kötü adamla possession futbol oynanmaz. hangi mevkide olursa olsun.
biraz açmakta fayda var.
klopp ve pep karşılaştırması yapan bir video izlemiştim, https://www.youtube.com/watch?v=dNtRo9LGiUU
biri top hakimiyetini domine etmeye çalışırken diğeri spacing'i kontrol etmeye çalışıyor. videoda iki teknik direktörün yaklaşımını anlatırken bir yerinde bayern'in 3-0 kaybettiği bir dortmund maçını örnek veriyor. orada pep'in yaptığı ölümcül hatanın bekleri öne çıkardığı planda ikici yarı iki bekini iyice çizgiye çekmesi olduğunu söylüyor. galatasaray için de bütün mesele bu. yıllardır galatasaray beklerini aşırı derecede ileri çıkartarak defanstan oyun kurmaya çalışıyor. ancak iki beki de tek ayağı çizgiye basacak şekilde beklediği için doğru pas istasyonları olamadıkları gibi rakip takım arasındaki boşluğa çok rahat oyuncu sokarak baskı kurabiliyor. aslında sadece bekleri 20 metre geri ve 10 metre içeri sokup pas almaya çıkarken açıyla yaklaşmaları söylense, buildup sürecindeki sorunların %70'i düzelecek. geri kalan kısmı da zaten defansın ayağında topu fazla gevelemesi.
fatih terim 3-5-2'yi tersten oynamaya kafayı takmış durumda, ta uefa kupası zamanından beri. ancak o zamanki futbol ile şimdiki maalesef aynı değil, türkiye'de bile değişti her şey. eskiden anadolu takımları kendi sahasına çekilip 90 dakika beklerken artık galatasaray'ın bu zaafını bilmeyen kalmadı, herkes maçın kaçınca dakikası olursa olsun galatasaray'ın sinir uçlarına baskı yapmaya koşuyor. galatasaray geçiş oyunu ile hızlı atağa kalkan bir takım olmadığı için rakipler çok rahat şekilde önde baskı sırasında sprint atarak pres yapabiliyor. normalde önde bu kadar boş sprint yapan takım geri dönüşte sıkıntı yaşar. ama maalesef bizim o sıkıntıyı yaratacak bir oyun anlayışımız yok. uzun süredir fatih terim'e sorulmamasını anlamadığım bir şeydir bu da: neden önde baskı yapıp topu kazandığımızda, topu ayağına alan oyuncu, top baskın ayağında olsa bile ve açıkta defans arkasına koşan, çizgiye koşan ve kendini boşa atan oyuncu olduğu halde topu ileriye oynamak yerine mutlaka etrafında dönüp defansa oynar? bunun hiçbir mantığı yok. aklıma gelen tek şey, possession futbola o kadar kafayı takmış ki terim, futbolcularının beyninin arkasında topu sete sokun, topu şöyle çevirin, böyle çevirin diyen terim'in sesi yankılanıyor ve adamlar insiyatif almak yerine ezbere geri dönüyor.
dizilişe girmeye gerek görmüyorum açıkçası. nasıl dizildiğinizden öte sahada nasıl yayıldığınız daha önemli ve biz sahanın ilk 3'ünde inanılmaz kötüyüz. oyuncuları da bu kötü gösteriyor. beşiktaş'ta eğer luyindama ve yedlin oynasa, şampiyonluğun en büyük adayı diyebilirdim. adamların en büyük sorunu yedek sağ bek ve tank stoper. lyundama ellerindeki her defanstan daha güçlü ve defansı daha iyi. ancak bizde oyun yapısı ve konumlamalardan dolayı olduğundan daha kötü görünüyor. aynısı yedlin için de geçerli. gerçekten aşırı vasat bir adam. peki rıdvan daha mı iyi? görevi kısıtlanan bek oyuncusu her zaman daha fazla verimlidir. yedlin'in oyun katkısı rıdvan gibi boş alan koşusu, rakibi kovalama ile kısıtlı olsa eminim o da faydalı olurdu. yedlin'le ilgili canımı sıkan bir diğer konu da kötü orta mevzusu. ortaları gerçekten iyi değil çünkü bakmadan yapıyor. ancak her seferimde arka direğe atıyor, belli ki adam yıllardır böyle alışmış. neden peki? basit, ingiltere ve bir çok futbol ülkesinde orta açılıyorsa 3 noktaya oyuncu koşusu yapılır, ön direğe santrfor, arka direğe kanat, trailer olarak da orta saha oyuncusu penaltıya girer. adam her seferinde arkadaki boşluğa atıyor. boşluk diyorum çünkü rakibin de orayı kontrol altında tuttuğunu düşünmüyorum bahsettiğimiz pozisyonlarda. bizim forvetlerimiz ne yapıyor. santrfor ve kanat forvet arasında 1-2 metre, ikisi de topun gelebileceği aynı açıda. orta saha zaten asla kafa topuna girmiyor çok uzun süredir. ancak toplu halde girilmiş zoraki bir pozisyon belki.
3-5-2 tersten oynanmak isteniyorsa bekleri geri çekerek de oynanabilir. sonuçta blok halinde ileri gitmek, ilerideki tek adama pas atmaktan daha avantajlıdır. musleraya dönülmüş geri pasın, atacak kimseyi bulamamış muslera tarafından rakibinden uzakta görünen, çizgi üstündeki beklere şişirilme atılıp peşi sıra top kaybı görmekten sıkıldığım için bir süredir maçların sadece 15-20 dakikasını seyrediyorum. aynı şeyleri görünce kapatıyorum.
galatasaray'ın sorunu tecrübesiz oyuncu değil. teknik oyuncu eksikliği de değil. 5 senedir en büyük sorunu bekleri konumlandırma şekli. bunu düzelttikten sonra luyindama'nın kötülüğünden, kerem'den, taylan'dan bahsedebiliriz.
dipnot: ama ömer gerçekten kötü:( pas kalitesi bu kadar kötü adamla possession futbol oynanmaz. hangi mevkide olursa olsun.