• 36052
    "çok fazla değerlendirilecek bir şey yok. sistem, organizasyon, bireysel performans, takım savunmasında hata... bunu açıklanacak bir şeyi yok. çözüm bulmak için çalışacağız. öne geçmemize rağmen bu seviyede böyle bireysel hatalar yapamazsın, hiçbir sistem bunu kaldırmaz. çözüm bulmak zorundayız. bu şekilde hem bireysel hata yapamazsın, ne şekilde oynarsan oyna bu kaldırmaz."

    "bununla ilgili kendimizi sorgulayacağız oyuncu da aynı şekilde. bunun sağlıklı bir açıklaması yok. kötü bir görüntü var. beşiktaş taraftarından bu anlamda özür diliyoruz. içimizde çalışarak buna çözümler bulmaya çalışacağız. özür diliyoruz. rakibi de bu anlamda tebrik ediyorum".

    "sahanın içerisinde doğru durmuyorsan bunu bireysel performanslarla, sistemle açıklayamazsın."
    "sistemin, topu ayağından basit kaybetmekle, rakipten 7-8 metre uzak kalmayla alakası yok. eski sisteme geçsen de üç metreyi kapatamıyorsan açıklaması yok."

    "kendimizi ve oyuncuları sorgulayacağız. sistem topa sahip olma sistemi olsa da bir doğru duruş ve mesafe vardır. doğru mesafelerde durmuyorsan bunu bireysel hatayla veya sistemle anlatamazsın. bunun çözümünü bulacağız".

    abdullah avcı

    (bkz: 19 eylül 2019 slovan bratislava beşiktaş maçı)
  • 36053
    saçmalığın daniskası

    beşiktaş eski kaptanı rıza çalımbay’ın çalıştırdığı takımlar yenilince açıklaması standarttır: “basit goller yedik!.” beşiktaş, çalımbay yönetimindeki sivasspor deplasmanından beri saçmasapan her türlü golü yiyor!

    karius’un önünde rebocho varken kaleden çıkması saçma, top yerine rebocho’ya müdahale etmesi süper saçma!

    beşiktaş, kâğıt üstünde bratislava’nın üzerinde kalitede gözükse de mental ve kolektif açıdan geride. bratislava ilk 45’te taktiksel açıdan tek boyutlu oynayıp 10 kişi topun arkasına geçerek bir forvetle beşiktaş savunmasının arkasına sarkmaya çalıştı. bunu 1.5 kez başardı ama ikinci yarıda çok daha fazlasını yaptı.

    beşiktaş skoru 1-0’dan 2-1’e çevirdiği bölümde topa ne kadar sahip olduysa o kadar tehlikeli oldu. ljajiç’in kısa süre maça ağırlığını koyan klası maçı 2-1’e getiren bir numaralı faktördü. lakin beşiktaşlı oyuncular saçmasapan hatalar yapmaya yemin etmiş gibi savunmanın o ana kadar en güven veren ismi ruiz’in ıskası skoru 2-2’ye getirdi. gerisi maalesef çorap söküğünden de beter şekilde geldi!

    gecenin sorusu

    karius 75’teki kurtarışı yapabilecek kadar potansiyelli bir kaleciyken 14. dakikadaki basit hatayı nasıl yapabiliyor? artık 26 yaşına geldi, bunları düzeltmek için ekstra mental çalışma yapmayı hiç düşünüyor mu?

    maçın starı

    sporar, hem kontratak koşularında hem hava toplarında hem de merkezden verkaçlarda etkili bir forvet. beşiktaş’ın burak hariç tüm forvetlerinden daha etkili oynadı. ya da dün gece beşiktaş takım savunması o kadar berbattı da sporar bu kadar iyi gözüktü!

    maçın olayı

    bu sezon da final maçı hariç uefa ligi karşılaşmalarında uefa’nın var sistemini kullanmaması. kendi adını taşıyan bir kupaya bu kadar “üvey evlada masraftan kaçınalım!” tavrı, infantino’nun kötü mirasından da ötesi bir iki yüzlülük!

    kısa mesaj

    farka gitmesi gereken maçta beşiktaş bu sezon mental ve kolektif açıdan ne kadar dağınık olduğunu en kötü şekilde gösterdi! orta sahaya çapa olarak alınan elneny, ikinci maçında da stopere yama yapılmaya çalışıldı, olmadı; bu kadar kötü form durumundaki lens ve güven’in oyuna girmesi zaten kadro sığlığının en acı kanıtı!

    ali ece *
  • 36054
    başakşehir roma'da yandı

    başakşehir karşısında roma maça oldukça hızlı başladı. mahmut ve irfancan önderliğinde oyunu dengeye getiren hatta uzunca bir süre topun hakimiyetini eline geçiren başakşehir, caicara’nın 42’de kendi kalesine attığı gole kadar bu oyununu sürdürdü. ikinci yarının başlamasıyla roma ev sahibi baskısını kurmaya başladı.

    dzeko’nun golü maçı çözdü

    dzeko’nun attığı golün ardından başakşehir çözüldü. arda-crivelli değişikliğiyle 3. bölgede topa sahip olmaktansa doğrudan kaleye gitme fikri belirdi. fakat crivelli-gulbrandsen- visca üçlüsünün etkisi beklenenin altındaydı. zaniola’nın golüyle maç 3-0’a geldikten sonra başakşehir için maç bitmişti, kluivert’in uzatmadaki sayısı tabelayı belirledi.

    visca devreye girmedikçe

    sonuç olarak roma bu grubunun açık ara favorisi, sahasında kazanması çok doğal. başakşehir sezona genel anlamda iyi başlayamamanın verdiği güvensizlikle roma’da daha iyisini yapabilirdi. fakat geçen mart ayından bu yana vasatını bile oynayamayan visca’nın sorumluluk almadığı bir maçtan puan almak o kadar da kolay olmuyor.

    serkan akcan *
  • 36055
    kısaca; çöküş!

    evet, güçler eşit değildi ama beşiktaş’ın oyununu test edip, geliştirmek için fırsattı bratislava maçı. pas oyununu denedi, kısmen becerdi, sürdüremedi. oyun boyunu kısaltmayı denedi ve kısmen becerdi, sürdüremedi. geriye düştüğü oyunda ayağa kalkmayı denedi, becerdi ama sürdüremedi. yani beşiktaş’ta düzeltilmesi gereken çok şey var. önde baskı oyunu çoğu maçta şart ama bu oyunun riski yenilen golde olduğu gibi dönüş hızı ve arka alanda uyumu zorunlu kılıyor. keza pas oyunu da öyle... doğru pas açısı, hız ve denge istiyor. doğrudan oyun ya da rakibe alan kontrol edilecek alanlar bırakıp çoklu baskın hücum aksiyonları şart... elneny, ljajic ve dorukhan merkezli oyun vaatkar ama bu haliyle yeterli değil. sahadaki kadronun maçı koparıp güvenli oyun aşamasına geçmesi kısa vadede mümkün görünmüyor. hele ki beraberlikten sonra kopuş ve uzatmadaki çöküş açıklanabilir gibi değil.

    gecenin sorusu

    iki maçtır 37 yaşındaki atiba oyuna girince atak kesip atak başlatarak takıma şekil şemal veriyorsa bu ciddi sorunların olduğunu gösterir mi? ve bu lens sahada yapamadıklarını antrenmanlarda yapıyor mu acaba

    maçın starı

    beşiktaş’ın verimli ismi dorukhan ve elneny destekli adem ljajic görünse de geometrik oyunu bilen bratislava’da sporar ve onu besleyen david holman fark yaratan oyunculardı.

    maçın olayı

    berabere giden maçta plan değil de can havliyle saldıran beşiktaş’ın uzatmalarda iki atakta iki gol yemesi elbette! deplasmanda bir puan kötü müydü?

    kısa mesaj

    yakın geçmişin olumsuz mirası beşiktaş’ı zorluyor. düzelmez değil ama iş artık zor görünüyor...

    cem dizdar *
  • 36056
    "trabzonspor ilk kez yenilmiyor, son kez de olmayacak. daha önce de puan kayıpları oldu bordo-mavililer’in. ancak o maçların hiçbirinde özellikle dünkü ilk yarıdaki görüntü yoktu. çünkü ünal karaman’ın takımı hep kendi oyununu önceliyor, genelde kendi 1. bölgesinden uzakta kalma hedefiyle sahaya çıkıyor ve başarıyordu. elbette avrupa’da, üstelik rakibe karşı farklı oyun planlarının ortaya konulması doğal. fakat getafe’yi de öyle dillere destan bir takım gibi görmemizi beklemesin kimse. oyunu tutmak, rakibe gerektiğinden fazla tedbir almak, bu zamana kadarki tüm ezberleri bozup bambaşka işler yapmaya çalışmak trabzonspor’a dün bu görüntüleri yaşattı. top kendi kendi alanına yaklaştıkça trabzonspor’un avantajları ortadan kalktı, stoperler başta olmak üzere ne kadar kusuru varsa ortaya saçıldı. evet, bordo-mavililer’in eksikleri çok ve kritik eksikler bunlar. lakin eldekilerin de çıkabileceği zirve bu oyunlar değil, daha iyisi yapılabilir. herkesin dün geceden gereken dersleri alması, yönetimin de şimdiden bir, hatta 2 stoper bakmaya başlaması şart.

    gecenin sorusu

    trabzon’un teknik heyeti ve dolayısıyla yönetimi stoper arayışlarına başladı mı acaba?

    maçın starı

    özellikle son maçlarda hep sıcak, hep konsantre. en az hatayla oynaması bile yeri geliyor puana yetmiyor. yine de uğurcan dün gece de takımı adına fark yaratan isimdi.

    maçın olayı

    nwakaeme, gecenin gidişatını değiştirecek fırsatı yakaladığında daha dakikalar 70’i görmemişti. nefis sıyrılışın ardından çıkardığı pas sturridge’yi bulsa bambaşka bir senaryodan konuşabilirdik.

    kısa mesaj

    en kötüsü böyle bir ortamda panik yapmak olur. her açıdan! sakin kalmak biraz nefeslenip bu kez gerçekten de ‘önümüzdeki maçlara bakmak’ lazım."

    serhat demirtaş *
  • 36057
    hiç yakışmadı

    ligde sıkıntılı sonuçlar alan avcı’nın ekibi için avrupa, düzlüğe çıkma fırsatıydı. kadro değişimi ile sahaya çıkan kartal, geri düştüğü maçı çevirip öne geçti. ancak ikinci yarı skoru tutamadı. uzatmalarda gelen goller farklı skora neden oldu. beşiktaş’ta başta karius olmak üzere, takım tel tel döküldü. hamle yetersizliği yaşayan avcı ve ekibi, olup biteni sadece izledi.

    ne yaptın karius

    beşiktaş, zayıf rakibi karşısında çok etkili başladı. tam gol geldi, geliyorum derken de, topu ağlarında gördü. karius, ceza sahasını terk edip topu ıskaladı. sporar için topu boş kaleye yuvarlamak çok kolay oldu: 1-0. bratislava’nın 15’te gelen bu ikram golü sonrası, kartal hız kesmedi. sağlı sollu ataklar ile yüklendi.

    öne geçmesini bildi

    avcı’nın ekibi baskıyı her geçen dakika artırdı. ev sahibi takım abluka altından bir türlü çıkamadı. 29’da de kamps’ın müdahalesi ile yerde kalan ljajiç, penaltıdan skora denge getirdi. uzatma dakikasında nkoudou’nun ortasında kaptan bozhikov’un ters vuruşu ilk yarının skorunu belirledi: 1-2.

    böyle de goller yenmez

    beşiktaş zor atıp, kolay gol yiyor. 58’de öyle bir gol yedi ki, olacak iş değil. sporar, savunmanın arkasına atılan topu, kapalı köşeden ağlara gönderdi. savunma ve alman file bekçisi, izlemek ile yetindi: 2-2. uzatma dakikaları içinde slovak ekibi, ljubicic ve moha ile bulduğu goller ile 4-2 kazandı.

    orhan yıldırım *
  • 36058
    sosa vasat kalınca

    topu öne oynama konusundaki en önemli güvencemiz, saha içi liderimiz sosa’nın vasat kalışı maçın ilk yarısında vasatın altında kalan futbolun en önemli sebebiydi. büyük bir baskı yemediğimiz halde yan toptan yediğimiz gol ise getafe için maçın devamında kontrollü oyun getirdi. biz ise kazandığımız topları genelde yana oynayıp ağır düşününce kalecileri de yere yatmadan soyunma odasına gitti. ikinci yarıya ünal karaman sturridge ile başlayıp, abdulkadir parmak ile en önemli hamlelerini sırayla sahaya sürerek devam etti. oyunu biraz daha rakip sahaya yıkmayı başarsak da pozisyon bulma konusunda getafe kusursuz bir gece geçirince sınıfta kaldık. uğur can iyi oynamasa getafe maçı erken de koparabilirdi. sonuçta oyun olarak da kişisel performanslar üzerinden de puan almayı hakedecek işleri yapamayınca grup maçlarına mağlubiyetle başlamak kaçınılmaz oldu.

    gecenin sorusu

    lig maçından sonra getafe karşısında da oynanan kötü oyunun sebebi nedir ? kadronun kısıtlı olduğu ve iki kulvarda gidemeyeceği belliyken yaşanan sakatlıklar da takımın belini iyice büktü.

    maçın starı

    pozisyona giremeyişimizin trabzonspor tarafından kaynaklanan kısmı bir yana dursun, kaptanları bruno doğru pozisyon alışı ve ilk müdahaleleri ile maçın iyisiydi. trabzonspor’da ise gecenin iyisi özellikle ikinci yarı performansı ile uğur can oldu.

    maçın olayı

    sturridge’nin hazır olmamasına hatta oyuna girdiği andan itibaren hayalet gibi dolaşmasına rağmen ünal karaman’ın başka hamle şansı olmayışı maçın olayıydı. ve sanırım bu olay sezon boyu devam edecek.

    kısa mesaj

    sezonun devamı için trabzonspor’un kendisine bir ana hedef seçme mecburiyeti olabilir. en azından bir kulvardaki başarı, iki kulvardaki başarısızlıktan iyidir.

    erman özgür *
  • 36059
    malatya’dan kazanıp döner
    club brugge maçı 0-0 bitti galatasaray'ı nasıl buldunuz?

    galatasaray topa hakim olarak brugge'ün istediği gibi oyun kurmasına izin vermedi. henüz oynama alışkanlığı kazanamamış oyunculardan kurulu olan galatasaray'ın lig performansına baktığımız zaman tempolu oyunu yakalayamadığını görüyoruz.
    brugge hızlı oyunculara sahip geniş alanda oynamayı bilen bir ekip.

    galatasaray tempoyu düşük tutup, brugge'ün hızlı oyun tuzağına düşmedi. steven nzonzi savunmanın önünde emniyet supabı görevi yaptı. fransız ön libero, luyindama- marcao ikilisinin oyunu başlatmalarına izin vermeyip, ikilinin arasına girerek savunmadan çıkışlarda tüm topları olumlu kullandı.
    nzonzi'nin sakin oyunu göze çarparken, pasları mükemmeldi. lemina hazırlık kampı geçirmediği için beklenen hız ve temposunda değil.
    falcao, yeterli pasları alamadı ama brugge savunmasının öne çıkmasını engelledi. babel, fatih terim ve galatasaray'ın kıymetli oyuncusu ancak beşiktaş'taki gibi oynamıyor, çok fazla topla hareket ediyor. karşılaşmanın en net pozisyonunu babel yakaladı, eğer sert vurmak yerine 'panenka' tipi vuruş yapıp topun dibine girseydi golü bulurdu.

    muslera'nın ne kadar kıymetli olduğunu bu maçta bir kez daha gördük. kritik iki pozisyonda mükemmel kurtarışlar yaparak 1 puanın alınmasında katkı sağladığı gibi arkadaşlarına da tecrübesiyle moral aşıladı.

    terim'siz kulübe öksüz kaliyor

    yeni malatyaspor'da fofana, gökhan töre ve bifouma, g.saray'da belhanda yok. terim'siz maç nasıl geçer?

    fofana, gökhan töre ve bifouma gibi hızlı oyuncuların yokluğu malatya'nın kanat ataklarını olumsuz etkiler. galatasaray'ın malatya maçı bu eksiklere bakılınca kanatları kullanamayacak iki takımın düellosuna dönüşür. fatih terim'in kulübede olması galatasaray için her zaman itici güçtür. çünkü hocanın oyuncularla kurduğu diyalogda vücut dili ve göz teması çok değerlidir. brugge maçında fazlasıyla gördük. oyuncu değişiklikleri zamanında ve doğruydu. futbolcular kulübede terim'i gördüklerini kendilerini daha rahat hissediyorlar.
    terim'siz kulübe öksüz kalıyor.

    koç ile terim arasındaki sicil atışması hakkındaki düşünceniz nedir?
    disiplin kurulu öznesi olmayan sözlerden nem kaparak 5 eylül'de fatih terim'e 4 maç ceza verdi. benzer sözleri şenol güneş, moldova maçı sonrası "nifak tohumu ekmeye çalışanlar var" diyerek vurguladı. terim'e ceza verildi, güneş milli takım hocası olduğu için uyarı bile almayacak.
    12 eylül'de tahkim kurulu lütfedip, 4 maçlık cezayı 3'e indirdi ve f.bahçe maçında kulübede olmasını engelledi. şimdi galatasaray, şampiyonlar ligi maçına çıkacak fenerbahçe başkanı ali koç kendi gündeminin alanyaspor maçı olması gerekirken önceden hazırlanan çanak soruyla terim'in cezasına şöyle yorum yapıyor: "bir insanın sicili nasıl bu kadar bozuk olabilir?" cezanin onaylandığı 12 günden 6 gün sonra yorum yapan koç'un aslında amacı terim'i tahrik etmek ve brugge maçı öncesi zihinsel olarak dağıtmaktı.

    ersun yanal'i etkisiz buluyor
    bu savaşların kazananı asla olmaz. ali koç kendi teknik direktörünü terim ayarında olmadığını bildiği için galatasaray'ı psikolojik bir savaşın içine çekmeye çalışıyor.
    strateji olarak da terim'e bilerek yükleniyor.
    brugge maçı sonrası terim'in verdiği, "sicilin, micilin; parayla, reklamla, nüfuzla, doldurulamadığı yerdeyiz" cevabı çok akıllıcaydı. terim açıkça ali koç'a bir cevabının olacağını ama o gün vermenin yeri ve zamanı olmadığını mesaj olarak yolladı. tff, futbol ikliminde barışı sağlamak adına adım bile atmıyor.

    özdemir, kurullara hakim olamiyor
    moldova deplasmanında konuşulanların kelimesi kelimesine medyaya sızması başkan nihat özdemir'in hem yönetimine hem kurullarına hakim olmadığının göstergesidir.
    ülkemizde sporun her dalında dev organizasyonları düzenliyoruz.
    bu kavgalar ayyuka çıkmaya başladığı sürece yurt dışında imajımız zedelenir.
    dolayısıyla 6222 sayılı yasa kavgalara yol açanların konumuna bakmadan devreye girmelidir.

    falcao'yu coşturacak sistem bulmali
    belhanda'nın yokluğunda brugge'de sistem aynıydı. ligde andone ile falcao'yu yan yana izler miyiz?
    falcao'nun etkili olması için terim'in bir oyun modeli üretmesi gerekir. çünkü kolombiyalı golcüye kenarlardan etkili ortalar gelmediği gibi, kilit paslar da atılmıyor. bekler ve kanatlar sıfıra inmiyor. falcao'nun ceza alanı içinde tek kalması rakip savunmaların işine yarıyor. falcao'yu sadece uzaktan ortalarla beslemek yetmez, rakip savunmaların kıskacından ceza sahasında çoğalarak kurtarmak gerekir.
    fatih terim'in güçlü bir forvet olan andone'u falcao'nun yanına monte edebilir. ayrıca dribling özelliği olmayan pasör orta saha, falcao'nun işini bir hayli zorlaştırıyor.

    levent tüzemen *
  • 36060
    dökülüyoruz
    türk futbolu avrupa'da kritik eşikte. dolayısıyla kazanılan maçın, dahası alınan her puanın çok büyük önemi var. galatasaray, brugge deplasmanından bir puanla dönerken başakşehir ve trabzonspor mağlup olmaktan kurtulamadılar.
    bu açıdan baktığımızda son yıllarda ülke puanına en büyük katkıyı yapan beşiktaş'ın, bratislava deplasmanında alacağı bir galibiyet daha da büyük önem taşır hale gelmişti...
    gelmişti de, kodunsa bul bakalım galibiyeti!
    abdullah avcı, ligin aksine kanat beklerinde rebocho ve douglas'ı kullanarak bana göre doğru olanı yaptı. bu tercihler savunmanın dinamizmini ve hızını arttırdı. maçın büyük bölümünde oyunu kontrol eden beşiktaş, ligden farklı olarak hem rakip sahada iyi top çevirdi, hem de kanatları daha iyi kullandı. beşiktaş savunmasını hırpalarken son vuruşlarda da klasını gösteren sporar'ı durdurmayı başarabilse beşiktaş'ın rahat bir galibiyet alması işten bile değildi.
    ne var ki, son derece kaliteli bir oyuncu olan sporar'a karşı beşiktaş ne takım olarak, ne de bireysel olarak bir çare üretemedi.

    kartal, burak yılmaz'ın yokluğunda ön tarafta kimi denese olmuyor.
    güven tat vermiyor, umut diyorsun onun da ayağına top değmiyor.
    hal böyle olunca geride ve ortada ne kadar emek harcarsanız harcayın, meyvelerini tam olarak toplamak imkansız hale geliyor. beşiktaş dün gece karius'un büyük hatasıyla geri düştükten sonra penaltı golüyle eşitliği sağladı, kartal'ı öne geçiren gol ise rakipten geldi! karius demişken inanılmaz bir hata yaparak kaleyi boşalttı. bu yaptığı yetmezmiş gibi bir de bariz gol şansından kendini attırıyordu.
    iyi ki var yok, avrupa ligi'nde yoksa hakemin gözünden kurtulan karius, kamerada yakalanırdı!
    uzatmayalım. beşiktaş güle oynaya kazanacağı bir maçı 4-2 kaybetti. bu saçmalık, bu kabul edilebilir bir şey değil. bir takım bu kadar zor gol atıp, bu kadar kolay yiyorsa sorun büyük demektir. beşiktaş'tan bu sezon bir şey olmaz bunu zaten biliyoruz ama bu kadar da kötü olmamalı. yazık.

    turgay demir *
  • 36061
    planlama yanlış olunca...
    maçta trabzonspor adına her şey yolunda gidiyor derken golü yedik. getafe, bir uzun orta ile golü buldu. bu ortada savunmamız yine dengesiz yakalandı. arka direkte golü atan angel bomboş pozisyonda kafayı vurdu. golde uğurcan da hatalı çünkü topun nereye geleceği bile belli olmayan serseri bir orta... kalende dursan çok rahat alacağın bir top... ünal karaman'ın, çok yorulan ve oyunun savunma yönünde eksik kalan abdulkadir parmak yerine doğan'ı tercih etmesi doğru bir hamleydi. yine stoperde hüseyin'in yerine campi ve obi mikel tercihlerini doğru buluyorum. h h h
    çünkü bir taraftan yarışırken, diğer taraftan da yeni transferlerin takıma monte edilmesi ve form tutmaları önemli. sosa'nın biraz daha önde oynayıp sörloth'a katkı vermesi de oyun anlamında trabzonspor adına bir kazanım. çünkü ünal hocanın rakiplere göre alternatifler geliştirmesi ve oyun ezberinin dışına çıkması gerekiyor. mikel'i önceki maçlarına oranla daha gayretli ve toparlanmış gördüm. ilk yarının özeti; getafe'ye tek pozisyon verdik ve o da gol oldu. biz de gollük pozisyona giremedik bu arada...

    * * *
    nwakaeme'yi bile ilk kez bu kadar etkisiz gördüm. trabzonspor'un sezon öncesi yaptığı transfer planlamasının defosu erken ortaya çıktı. yahu arkadaş bu takımın orta sahasına neden oyuncu transfer etmediniz? allah korusun ama ya sosa da sakatlanırsa ne yapacaksınız? ikinci yarıda sturrridge'nin girmesiyle hücumda daha etkili olduk. nwakaeme de gerçek kimliğine büründü. getafe kalesinde pozisyonlar yakaladık. hep söylüyorum; yineleyeyim; trabzonspor'un kısıtlı kadrosu, 3 cephede birden yarışacak güçte değil. özellikle avrupa ligi maçları bu takımı çok yıpratacak. bu yüzden bir hedef belirlemesi lazım trabzonspor'un.

    zeki uzundurukan *
  • 36062
    sorular
    ilk devrede beşiktaş pas trafiğini zirveye taşırken karius'un hatasıyla yenen gol hepimizin tadını tuzunu kaçırdı.
    karius'un hayatı film olur, çok da yakışıklı; kendi filminde başrol de oynar da; önemli soru şu;
    "bu sezon karius'la biter mi?" beşiktaş yediği golden sonra pas rekoruna koştuğu bir hızda bratislava kalesine akın akın geldi.
    bu kadar pas yapan takım daha üretken olmalıydı elbette ama ev sahibi ekibin savunmasının yardımıyla siyah-beyazlı takım ilk yarıyı önde kapattı.
    uzun bir süre sonra beşiktaşlılar keyifliydi ama ruiz bu mutluluğu bize çok gördü ve inanılmaz bir hatayla slovak ekibe gol hediye etti.
    ilk üç haftada methiyeler düzülen ruiz'in dünkü maçtaki hali, vida'nın kademelerde yokları oynaması ve son olarak uzatmalarda yenen amatörce goller sonrası şunu da sormak gerek;
    "bu savunmayla bu sezon biter mi?" beşiktaş'ta dün yeni transfer n'koudou'yu çok beğendim.
    avcı gelir gelmez ona güvenerek çok doğru bir iş yapmış.
    ljajic de belki bu sezonun en iyi performansını ortaya koydu ama böyle bir takıma 4 golle yenilmenin bir açıklaması olmalı.
    son üç deplasmanda yenen 10 gol, inanılacak gibi değil!

    beşiktaş, kalite olarak bratislava'dan kat ve kat üstün bir takım. iki takım arasında kıyas bile yapılamaz.
    ama bu yenilginin izahı yok.
    kimse bana masal anlatmasın.
    beşiktaşlı şaşkın ve sistemin oturmasını bekliyor. "bu sistem nereden ve nasıl gelecek?" bu arada avcı'nın sistemiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan çakılı ön libero elneny'i kim transfer etmiş çok merak ettim.
    biz süper lig'de çok hakem eleştirisi yapıyoruz ama dünkü hakem gerçekten kötüydü. gözünün önünde ljajic'e yapılan penaltıyı es geçmesi ve sarı kartını sırp oyuncuya sarı kart çıkarması şaşırtıcı ve kışkırtıcıydı.

    sinan vardar *
  • 36063
    getafe’ye karşı
    trabzonspor'un, son zamanlarda bazı çevrelerce baskıya alınmış olması, kulübü zor durumda bırakmaktadır. belki istenen sonuçlar alınmamış olabilir fakat unutmamak gerekir ki, bu takım ligde hâlâ mağlubiyet yüzü görmedi. durup dururken özellikle de ünal karaman üzerine provokatif bazı eylemlerin ortaya atılması, bana göre trabzonspor'un içinde bulunduğu durumu sarsmak gayesi gütmektedir. rakipleri anladık. fakat bizim camiamızın daha sezon başı olmasına rağmen bazı tereddütleri dile getirmesi ise kabul edilmezdir. her durumda bu takıma, en azından şu andaki konjonktürde destek verilmesi gerekir.

    * * *
    getafe'yi seyrederken ispanyol futbolu hakkında sükutu hayale uğradım. bu takım bizim bildiğimiz bir ispanyol temsilcisi olamaz. ilk yarıya baktığımızda rakibin attığı gol dışında her iki takımın da ne bir pozisyonu vardı ne de futbol adına avrupa seviyesinde bir maç izledik. ortada bir oyun, her iki takım da 'al gülüm ver gülüm', kavlince top oynadı. iki takım da eylem, işlem ve hedefe yönelik hareketlerde hayli etkisizdi. fakat ikinci yarıya geldiğimizde getafe, trabzonspor kalesine bir başka inmeye başladı. bu dakikalarda trabzon kalesinde devleşen bir uğurcan görüyoruz. bariz 5 pozisyonu engelleyerek adeta maçın yıldızı oldu. bu maçlar puan maçıdır. elbette deplasmanda hiç olmazsa 1 puan kopartmak çok iyi olurdu. lakin trabzonspor, sakatların sebebiyle istediği tertibi kuramayınca, oyunu da ortaya koyamadı. hele de son dakikalarda sturridge, 'al da at' cinsinden yakaladığı pozisyondan yararlanamayınca, skor belirlendi.

    necmi perekli *
  • 36064
    içe yolculuk şart
    avrupa ligi'ne mağlubiyetle başlanması, umut kırıcı gözükebilir. ilk maçın deplasmanda olması, rakibin geçen sezonu önemli bir ligde etkili bir sırada bitirmiş olması gibi mazeretler de umudu kaybetmeme argümanı olarak değerlendirilebilir. bunların hepsi bir avuntu olarak da düşünülebilir. çünkü burası evet boyu kısa bir lig fakat; oyun, strateji, planlama, puan hesapları sizi istediğiniz hedefe pekala taşıyabilir! bu kısımları bir paragrafla yazmak gerekiyor zira artık maalesef sosyal linç kültürü sizi 24 saat sonra bambaşka yerde konumlandırıp amacına ulaşmak isteyecektir. trabzonspor uzun süredir türlü olumsuzlukları yaşayarak bu seviye bir form düşüklüğü, kötü oyun, kötü tercih, yanlış transfer ya da adına her ne derseniz deyin geçen sezonunu mumla arar halde.

    * * *
    bu takımın geçen yıl ki takımdan başkalaşmış olması; kabul edilebilir bir oyun anlayışında istikrarın henüz tesis edilememiş olması işleri yönetenler bazında çok zorlaştırıyor eminim. sakatlıkların özellikle hücumda etkin isimleri de içine alması çehreyi bir anda olumsuza çeviren ana unsur. orta alanda henüz "güçlü" bir duruşa sahip olunamaması ise transfer eksikliğine, mühendislik hatasına bağlanacak netlikte. onazi'si yok trabzonspor'un. o yokken işi hücumcular çözüyordu. şimdi onlar da yok. o eski halinden eser yok trabzonspor'un. direkt katkı veren transferi yok. bir tercih olarak avrupa ligi'nde gençlik rotasyonu yapılamaz mı? yorgun, eksik trabzonspor'un geçen yıl kendi içinden ürettiği çözümlere ihtiyacı var yine. içe yolculuk başlamalı hem de hemen! unutmadan; bir de uğurcan çakır... nazar değmez inşallah.

    olcay çakır *
  • 36065
    "basel-krasnodar, getafe-trabzonspor... bu grupta her takım lider çıkabilir, her takım sonuncu olabilir. önemli olan avrupa ligi'ne ne kadar değer verdikleri ve iki lig maçı arasında kadrolarında yaptıkları rotasyon. getafe geçen sezon son iki haftada 5 puan kaybetmese bugün şampiyonlar ligi'nde oynayacaktı.
    son hafta geçildikleri valencia ile kral kupası'nda da çeyrek final oynamışlardı.
    madrid'in ufak takımı için unutulmayacak bir sezondu. dün onun iştahı ile maça başladılar. sezon hedefleri büyük olan trabzonspor art arda gelen sakatlıklarla kadro derinliğini kaybetmekten öte puan ya da puanları getirecek klas adamlarını yitirdi. böyle deplasmanlar abdülkadir ömür ve ekuban'la fark yaratabileceğiniz deplasmanlardır. obi mikel gibi bir marka hâlâ kendinde değil.
    oyun sosa ve nwakaeme'nin üzerine yüklenmiş durumda. 'ünal karaman yanlış yaptı' diyemem. getafe bu sezon 1-1 berabere kaldığı 3 maçın ikisinde öne geçip skoru koruyamamıştı. 1-0 biten yarının ardından tabelayı dengelemek için sturridge hamlesi belki kağıt üzerinde doğruydu ama star oyuncunun parlayabilecek kondisyonu ve fizik gücü yok.
    kaleci uğurcan kritik kurtarışlarla farkın büyümesini önledi. trabzonspor'un ikinci yarıda bulduğu pozisyonlardan bir beraberlik de çıkabilirdi. bu maçı izleyen hiç kimse 'getafe galibiyeti hak etti' diyemez. ortada bir oyundu. kabul edelim oyun kalitesi düşüktü. grupta şifre trabzonspor'un evindeki üç maçı da kazanmasından geçiyor. sakatlıklarla boğuşan ünal karaman gelecek hafta sahasındaki beşiktaş maçından sonra avrupa ligi'nde basel karşısına çıkacak. bir teknik adam olarak belki de iki kulvardan birinde kuvvetle muhtemel süper lig'de elindeki ideale en yakın kadroyu kullanacak ve avrupa ligi'nde rotasyona gitmek zorunda kalacak. hocanın tercihleri avrupa yürüyüşünü belirler."

    bülent timurlenk *
  • 36066
    "beşiktaş kadro kalitesi açısından rakibinden üç gömlek üstündü. abdullah avcı, başakşehir benzeri bir 90 dakika sergiledi. ayağa paslarla topa sürekli sahip olup ofansif girişimleri uygulamak genel stratejiydi. tek fark pas trafiği birinci bölgeden değil ikinci bölgeden başlıyordu. 90 dakika oyunu domine ettiler. yenik durumdan bir penaltı bir de rakibin kendi kalesine attığı golle öne geçtiler. sonra büyük avantajı değerlendirmeyip dört gol yiyerek ağır bir yenilgiye uğradılar. eğer bu maçtan gerekli dersler çıkarılmazsa beşiktaş'ın önümüzdeki haftalarda çok başı ağırır.
    bu kadar felaket bir takım savunmasının benzerini son zamanlarda hiç görmedim... aslında gördüm gaziantep'te! hiç ders çıkarılmamış. en büyük özelliği kapasitesi sınırlı bir takım olan bratislava, beşiktaş'a dört gol atıyor dört de kaçırıyor. çünkü ilerde kaptırılan toptan sonra defans bloğunun arkada 40 metre genişlik bırakması bir intihar girişimidir. eğer hakem maç 1-0 iken loris karius'un mutlak kırmızı kartını es geçmese herhalde daha da büyük bir felaket tablosu ortaya çıkacaktı. zaten estonyalı hakem ljajic'e yapılan mutlak penaltıda 'kendisini aldatıyor' diye sarı kart göstererek bu işi hiç bilmediğini kanıtladı."

    ömer üründül *
  • 36069
    "radamel falcao'dan olabildiğince çok şey öğrenmek istiyorum. harika bir forvet, inanılmaz bir oyuncu. benim için de müthiş bir fırsat. falcao'dan bir şeyler öğrenmeye ve oyunumu geliştirmeye çalışacağım".

    "brighton'da hayal kırıklığı yaşadım. dürüst olmak gerekirse geri dönmek istemiyorum. galatasaray'da kalmak istiyorum."

    florin andone
  • 36071
    "hazırlık kampı geçirmedim. bu nedenle 4 ay gibi bir eksik süre söz konusu. fiziksel olarak zorlanmam normal. ama her geçen gün daha iyiye gidiyorum. oynadıkça daha iyi olacağım. 1-2 maç sonra, 10 gün içinde tamamen hazır hale geleceğim".

    "galatasaray - fenerbahçe rekabetini buraya gelmeden önce de biliyordum. derbiyi heyecanla bekliyorum. zaten brugge maçı sonrasında soyunma odasında aramızda bu maçı konuşmaya başladık. atmosfer sıcak olacak. derbide elimizden geleni yapıp galip geleceğiz".

    mario lemina
  • 36074
    "okuduklarıma ve konuştuğum eski hakemlere göre alanyaspor - fenerbahçe maçındaki iki pozisyonda da kural hatası yok. aslında fenerbahçe'nin başvurusu da riskli. farz edelim, itiraz kabul edildi; fenerbahçe maça çıktı, bir kez daha yenildi. büyük yıkım olur."

    "galatasaray için 'bu stoperlerle olmaz' diyorsun, club brugge'de beşiktaş'ın teneke bağlayıp yolladığı matej mitrovic vardı. daha iyi bir stoper olsun da kim? türkiye'de kurulabilecek en iyi kadro bu."

    mehmet demirkol
  • 36076
    “sayın ali koç'un pfdk'ya sevk edilmesi konusunda bir şey diyemem. açıklamalarına gerekli yanıtı verdik. biz türk futbolunda kavga, kaos, problem istemiyoruz. bu tür olaylarda ilk taşı kim attı, ilk ateşi kim yaktı, ilk yumruğu kim attı buna dikkat edip bakmanızı istiyorum. biz genellikle, hatta hiç bu konularda polemiği başlatan taraf olmuyoruz. bize bir saldırı olduğu zaman uygun şekilde yanıt veriyoruz ki bize saldıran da bütün bir camia değil bir yönetici. o yöneticiye de usulünce yanıt vermeye çalışırız. bu tip söylemlerden türk futbolunun arınması lazım. ülkemizin barışa, huzura, kardeşliğe ihtiyacı var. biz tüm rakipleriyle yan yana futbol izleyerek büyümüş bir neslin üyeleriyiz. çok samimi olarak söylüyorum biz bunun devam etmesini istiyoruz. bakın uefa sıralamasında 11. sıraya düştük, puan olarak kritik seviyeye indik. artık şampiyon olan takımımızın şampiyonlar ligi'ne direkt katılıp katılamayacağının, ön eleme oynarsa kaç ön eleme oynayacağının meçhul olduğu bir yere gidiyoruz. türkiye futbolla yatıp kalkan bir ülke, bunu doğru yönetelim, doğru yönlendirelim. tüm camialara derin saygı duyuyoruz, hiçbirine söyleyecek kötü bir sözümüz yok ama hiçbirinden de çekinmiyoruz. biz huzur içinde, barış içinde, ülkemizin ve futbolumuzun değerini yükselten bir yarışın içinde olmak istiyoruz.

    biz bu huzuru, barışı ve değeri yurt dışında görüyoruz. yurt dışında oynadığımız maçlarda hem ülkemize hem de galatasaray'a karşı sevgi, saygı içinde sıcak bir yaklaşım ve karşılama oluyor. biz brugge'e gittiğimizde o an o şehir için tarihi bir an oluyor. kente bir hava, bir renk geliyor. kent bütün konumunu o maça göre ayarlıyor. bu güzel bir şey. galatasaray ve türk futbolu hem ülkeye hem ülke futboluna hem ülke insanına hem de avrupa futboluna olumlu şeyler katacak hale gelmeli, kişisel çatışmalardan ve kavgalardan arınmalıdır. taraftar ve camiaların kardeşliği esastır, rakibe saygı kendine saygıdır. biz bütün rakiplerimize saygı duyuyoruz, onların bu yarışta başarılı olmasını ve elbette o yarışın içinde en tepede olmayı diliyoruz.

    bizler mali durumu düzeltmek, sportif başarıları getirmek ve idari olarak kulübü istenen şekle getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. ama zaman dahi yetmiyor. önceki divan kurulunda mali konularda sunum yapmaya vakit, tüzük gereği, yetmedi. buna da saygı duyuyoruz, insanlar konuşmak isteyebilir. ama önce vurmadan bir dinlemek gerekir. olağanüstü bir talep var. riva ve florya bizim evimiz ve barkımız. bu konuda hem sayın üyeler hem bizler çok hassasız. riva ve florya'daki evimizi, barkımızı sattık. bunu tüm spor kamuoyunun duymasını istiyorum. müthiş yanlış şeyler okuyorum, üzülüyorum. bu konuda bir algı yönetimi var. galatasaray milyar dolar değerindeki evini barkını satmıştır, beklentileri vardır. sevgili muhataplarımızın da beklentileri var, müteahhitlerin de var. onlarla saygı çerçevesinde görüşmeye devam ediyoruz. galatasaray'ın hayrına çözümde mutlaka buluşacağız. bulduğumuz çözüm kimseye zarar vermeden galatasaray'ın hayrına olacak.”

    mustafa cengiz
App Store'dan indirin Google Play'den alın