• 322
    söyledikeri saçma dahi olsa ifade hürriyeti kapsamında korunması gerekir.

    bakın bu özgürlük öyle canım cicimli ifadeler için değil böyle sinir uçlarına dokunan, hoşlanılmayan ifadeler için.

    yoksa genel kanıya uygun fikir beyanı için bir özgürlüğe gerek yok ki. madem demokratik bir toplumda yaşıyoruz(!) bu hâlde bu tür ifadelere katlanmamız gerek. ifadenin bağlamını dikkate almamız gerek, kendisi kadınların futbolda vs olmaması gerektiği fikrini ifade etmiş, bunu çağdışı da kabul etsen yapacağın melih şendil'i susturmaya çalışmak değil ona neden yanlış düşündüğünü gene fikirlerle ifade etmen gerek.

    ilgili ifadelerde suçu övme ya da suç işlemeye tahrik gibi bir yön yok. ayrıca melih şendil herhangi bir kadının futbol ya da basketbol oynamasını engellemiş değil ya da bu yönde karat alabilecek bir şahıs değil.

    o yüzden kendisinin linç edilmesi bana makul gelmiyor.

    şuna da işaret edeyim ki ülke insanı ne yazık ki hakları sınırlandırma yönünde çok istekli. sürekli akp iktidarı'nı eleştirenler de iktidarları miktarınca birilerinin haklarını kısıtlamaya çalışmaktan geri kalmıyor.

    lafla sözle kimseye bit şey olmaz, fikirleriniz doğru ise karşı fikri susturmaya değil fikrinizle o yanlış gördüğünüz fikri değiştirmeye çabalayın.

    her vatandaş gibi ifade hürriyetine sahip spiker/yorumcu.

    https://mobile.twitter.com/...854764138012673?s=19
  • 323
    “kadınlara voleybol çok yakışıyor ama benim şahsi fikrim kadınlar futbolda olmamalı” diyerek pembe forma eleştirmiş cinsiyetçi ve geri kafalı yorumcu.

    öncelikle gökkuşağı görünce eşcinsel olacağını sanan embesil kitleden tek iq dahi fazla olmadığını belirtir bir beyanda bulunmuş. bir rengi bir cinsiyet kendi kapasitesince ancak tek bir cinsiyetle eşleştirmiş ve bunun neticesinde sahada bu rengi görmek istemediğini beyan etmek isterken de asıl düşüncesi olarak kadınlara voleybolun yakıştığını(her niyeyse) ama futbolda olmamaları gerektiğini beyan edebilme cüretini göstermiştir.

    şimdi ülkenin 2011’de mevcut hükümetinde bulunan parti’nin kendini masum göstermek adına ihtiyaç duyarak öncülük edip imzalamış olduğu ve ülkedeki vatandaşlarından genellikle şiddet gören kesime şiddet uygulanmamasına içeren bir sözleşmenin neden tam olarak uygulanmıyor oluşunu değil, ülkenin böyle bir sözleşmeye taraf oluşunu tartışan bir kitle var ya; işte bu kitle bu cümlenin hem sebebi hem de sonucudur.

    anayasada herkes eşittir, anayasaya göre din, dil, ırk, cinsiyet ayrımında bulunulmaksızın kanun önünde eşittir. bu eşitliğe aykırı davranmak da ayrımcılık yapmak anlamına gelmektedir.

    bu madde kapsamında bir kimsenin sırf cinsiyetinden ötürü bir meslek icra etmesini ve hatta bir sektör içerisinde çalışmaması gerekliliğini savunmak ayrımcılık yapmaktır, ifade özgürlüğü insanların ayrımcılık yapmasına bahane değildir. eğer melih şendil kadın futbolundan keyif almadığını belirtirse bu ifade özgürlüğü olabilirdi ancak sektörde kadın olmaması gerektiğini ifade ederse ayrımcılık olur. bu insan bulunduğu kurumda istihdama etki edebilecek kadar da sözü geçen, direkt şahısları istihdam etmese bile astları olan ve astlarına mobbing uygulayabilir konumdaysa alenen ayrımcılık yapılmasını savunan birinin o konumdan azlini istemek de onu linç etmek değildir.

    ifade özgürlüğü de anayasa tarafından korunan ve şahsi fikrim bir toplum için elzem bir husustur, bir kişinin her konu hakkında fikrini beyan edebilmesi güvenliği refahı arttırır ki bu insanların uç fikirleri de olabilir. ancak bu insanın bu fikirleri anayasa ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kapsamında suç sayılıyorsa veya suça teşvik ediyorsa burada çatışan haklar olacaktır ve kusura bakmayın ama ben bu toplumda, bu gündemde, beyanda bulunan şahsın etki alanını da dikkate alarak, bu beyanı ifade özgürlüğü kapsamında değil ayrımcılık olarak değerlendiririm.

    bununla birlikte bu fikir beyanının ifade özgürlüğü olduğunu savunmak durumunda, bu fikre sahip ve bu fikri destekleyen herkese hakaret edilmesi de ifade özgürlüğü olacağından hiç bir şekilde kendisinin ve savunucularının aldığı geri dönüşlerden rahatsız olmaması gerekiyor. sonuçta kendi fikrinin eleştirilmesi, bu fikre mensup bir meczubun en çok izlenen kanalda program yapmamasını talep etmek ve kendisinin protesto edilmesi de kendisinin bulunduğu beyandan daha çok ifade özgürlüğüdür.
  • 324
    https://mobile.twitter.com/...854764138012673?s=19

    siz eğer kamuya açık bir yayinda fikrini beyan ediyorsa fikrinin kamu tarafından elestriilmesi kadar doğal bir şey yoktur. ifade özgürlüğü çok ilginç anlaşılıyor. eğer ifade ettiğiniz şey kamusal anlamda olumsuzluk içeriyorsa gayet eleştirilebilir. biz bu ülkede ırkçılık ve ifade özgürlüğünü çok yanlış anlıyoruz, yanlış zamanda yanlış ifadeler kullanıyoruz. örneğin afrikalılar çok atletik, çok hızlılar, ooo üç bacaklılar derken ırkçılık olmayan şey, mental olarak zayıflar, taktik sadakatleri düşük deyince ırkçılık sayılabiliyor. ifade özgürlüğü de böyle bir şey. kadın futbolunu sevemedim diyebilirsin, ama dünyada tek kendin yaşıyormuş gibi kadınlar futbol oynamamalı diyemezsin. son dönemde bazı kadın futbolcuların erkekler kadar ücret alamadıklarından yakınmalarını da eleştirebilirsin rasyonel gerekçelerle. ancak dünyada kadın futbolunu seven izleyen insanlar olabilir. mesela, ben de çok sevmiyorum, ancak kızım oynayabilsin, hatta yapabiliyorsa profesyonel olarak oynasın isterim. insanlar konunun kendisini ilgilendiren kısımlarında fikir beyan edebilirler ama kendilerini ilgilendirmeyen kısımlarına ilişkin yorum yaptıklarında ifade özgürlüğü olmuyor. çünkü herkes olmaması gerektiğini düşündüğü şeyi ifade ederse kaos ve gericilik çıkar. zamanında bu kafa bilimde kadının yeri olmadığını da ifade özgürlüğü kapsamında dile getirmiş hatta yüzyıllarca uygulamıştır.
  • 325
    bu ve bunun gibi düşünen, ‘fikir özgürlüğü’ diyerek dünyanın yarısını küçümseyen düşüncelerin yaşamda olmasını ben yakıştıramıyorum. yaşamda olmaması gerek. diğer insanlar hatta canlılar daha güzel yaşıyor. yaşar.

    ekleme: seçme hakkımızın olmadığı, sizin bir emeğinizin bulunmadığı konularda kendinizi büyük görme, başkalarını küçümseme hakkına sahip değilsiniz. bence 21. yüzyılın en büyük sorunu bu. milyarlarca yıldır öğrenemediğimiz gerçek bu. yazıklar olsun hepimize. renk, ırk, din, cinsiyet gibi durumların hiç birini siz seçmediniz. üstünlük bilim ile, ilim ile, teknoloji ile, dinde takva ile olur. her şeyi kendi çıkarınıza göre yontmayın. sizin kızınız, alevi, kürt gelininiz, damadınız olabilir ve bunlar buradaki bu düşünceler yüzünden ama kendi eliyle ama başkasının elinden yaşamına son verebilir. o zaman sizi tekrar dinlemek isterim derdim ama yüreğim ona da dayanmaz.

    ps: balıkesirliyim ve türk yörüğüm. merak edenler için.
  • 326
    yaptığı çıkışa gelen linçler sonrasında düşünce özgürlüğü konusunda hiçbir zaman abd seviyesinde olamayacağımızı bize bir kez daha hatırlatan futbol spikeri. katılsanız da katılmasanız da kadınlar futbol veya basketbolda olmamalı demek bir ifade özgürlüğüdür. bunu eyleme döküp futbolu ve basketbolu kadınlara yasaklamak eşitliğe ve insan haklarına aykırıdır. düşünce özgürlüğüne başka bir örnek olarak laik bir cumhuriyet olan türkiye'de hilafet, meşrutiyet, komünizm üzerine fikir belirtmek ifade özgürlüğüdür bunları eyleme dökmek rejimi değiştirmek adına yapılan bir suçtur. linç kültürü ve popülist söylem dışında fikir belirtenlerin dışlanması da 21.yüzyılın en büyük sorunlarıdır.
  • 327
    son 10 yılda en az 2 bin kadının öldürüldüğü, kadınları birey değil sadece doğurma aygıtı ve köle olarak görmek isteyenlerin yaşadığı ülkede, kamusal alanda kadını aşağılayan birinin saçmalamalarını fikir özgürlüğü olarak gören insanlarla aynı yerde bulunmak, kendi açımdan utanç verici bir durum.

    dikkatli pozisyon alın; tıpkı melih şendil'in yaptığı gibi, anıra anıra özür dileyeceksiniz.
  • 328
    ifade özgürlüğüdür diyen arkadaşlar zaten kendisi bu konudan hapse atılmadı, hakkında herhangi bir dava da açılmadı.
    kitle iletişim araçlarından birini kullanarak geniş bir kitleye gerici düşünceni anlatıyorsun, o toplum da sana tepki gösteriyor.
    bu düşünceni evde söylesen maksimum evdeki kişi sayısı kadar tepki alırsın. tv’den söylüyorsan binlerce tepki alırsın bu kadar basit.
  • 329
    https://mobile.twitter.com/...854764138012673?s=19

    toplumumuzda çok ciddi bir kesiminde okuduğunu ya da dinlediğini anlamama hastalığı var. melih şendil'in yukarıdaki sözlerine kafamızdan bazı ufak eklemeler ve düzeltmeler yaparsak gerçekten de "ifade özgürlüğü" kapsamında ele alınabilecek ve belki birçoğumuzun hak da vereceği türden bir konuşma olabilirdi fakat sadece kendisinin dediklerine odaklanırsak cinsiyetçi, ayrımcı ve saygısızca bir üsluba başvurduğu; öte yandan da “ifade özgürlüğü" kisvesi altında kesin olarak başkalarının temel hak ve özgürlüklerini sınırlayıcı türden bir cümle kullandığı, aslında tartışmaya tamamen kapalı konular.

    evimizde, samimi arkadaş arasında böyle konuşabiliriz, hatta melih şendil'in aynen canlı yayında söylediği şekilde düşünüyor da olabiliriz, belki bilinçaltımızda ırkçı ve cinsiyetçi düşünceler de olabilir fakat eğer ki milyonlara seslendiğimiz bir canlı yayında isek ifadelerimizi çok daha dikkatli seçmeliyiz. şayet özel hayatımızda gayet argo ve küfür kullanan bireyler isek bir televizyon programında da aynen böyle davranmamız bir samimiyet, şeffaflık, dobralık mı olurdu yoksa terbiyesizlik mi? cesaret edebilir miydik ya da kameralar karşısında küfürlü konuşmaya? düşüncelerimizi kitlelere aktarırken başkalarının hak ve özgürlüklerini rencide etmeyecek şekilde konuşmalıyız ve açıkça küfürlü ifadelerden kaçınmalıyız.

    "kadın futbolunu izlemekten çok sıkılıyorum, kadın futbolunu sıkıcı buluyorum" ile "futbol ataerkildir, kadınlar futbolda olmamalı" arasında gerçekten dağlar kadar fark var ve eğer ki bu fark küçümseniyor ve "ne var canım ha öyle demiş ha böyle demiş, hem hangimiz bu düşünceye katılmıyoruz ki?" olarak yumuşatılıyor ise ya toplumumuzda çok ciddi bir algılama sorunu var, ya da biz gerçekten medeni değer yargılarımızı yitirmiş ve hassasiyetlerden uzaklaşmışız. toplumun belli bir kesimini etnik, dini ya da cinsiyet nedeniyle böylesi bir ayrımcılığa alet etmemeliyiz, hele ki bir televizyon programında. böylesi temel bir terbiye kuralını idrak etmek niçin bu kadar zor acaba?

    toplumun belirli bir zümresinin futbol ya da basketbolda "olmamaları" yönündeki bu sözde fikrin dayandığı yegane temel bu kişilerin "kadın" olması. aslında üzerine biraz düşünülse ne kadar anlamsız ve yasakçı bir ifade: "futbol oynamamalısın, çünkü kadınsın." melih şendil'in ifadesi aynen bu anlama geliyor. eğer ki bunlar fikir özgürlüğüyse, kendisinin ifadelerini normal bulan insanlar dini, etnik, siyasi ve dini kapsamda benzer türde ayrımcı "ifadelere" maruz kalsalar soğukkanlı ve sağduyulu kalabilirler miydi gerçekten çok merak ediyorum.

    son bir eleştirim de gelen tepkilere yönelik; melih şendil'in ifadeleri sonrasında birçok sosyal medya kullanıcısı kadın futbolcu ve basketbolcuların sportif açıdan estetik hareketleri ve başarılarını paylaştı. yahu bunlara ne gerek var ki? bana kalırsa tam da melih şendil'in kazdığı kuyuya düşülmüş. kadınların futbol ve basketbol oynamaları için ne başarılı olmalarına, ne de bunu "güzel" bir şekilde icra edip bu bağlamda erkeklere somut deliller yoluyla ispat etmeye ihtiyaçları var. "çirkin" oynansa ne olacaktı ki o zaman melih şendil haklı mı olacaktı? ya da çirkin oynayanları men mi edelim?

    aynı dilden cevap vermeye gerek yok, bir sporu icra etmek herkesin hakkıdır ve bu konu tartışmaya kapalıdır. bir başkasının özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir ifadede bulunmak da özgürlük müdür bence buna odaklanmalıyız.
  • 330
    kadınların toplum içinde araba kullanması hakkındaki görüşlerini merak ettiğim futbol spikeri. kendisine uygun birkaç tane ülke biliyorum, gidip orada rahatça tepki almadan yaşayabilir.

    1934te kadınlara çok sayıda avrupa ülkesinden daha önce seçme ve seçilme hakkı veren ülkeden nereye geldik, ne konuşur olduk. çok üzücü ve endişe verici.
  • 332
    "ben olsam takıma pembe forma giydirmem. futbol erkek oyunu. basketbol da erkek oyunu. kadınlar futbolda, basketbolda olmamalı. voleybolda da erkekler olmamalı" şeklinde buyurmuş olan abimiz. elli yaşında gecenin bir yarısı program akışını doldurmaya çalışırken doğrusu yanlışı bir kenara, fikrini çok yanlış şekilde ifade etmiştir. yıllar yılı kadın spikerlerle/muhabirlerle çalışmış bir kişi olarak, daha birkaç hafta öncesine kadar berna gözbaşı güzellerken, bu tarz bir düşünce yapısı içinde olduğunu düşünmek istemiyorum.

    fiziksel ve anatomik bazı gerçekler var. kadınların ve erkeklerin fiziksel gelişim limitleri aynı olamıyor, kuvvetleri aynı oranda artmıyor. mesela kadın basketbolundan örnek vermek gerekirse, a takmlar antreman için erkek takımlarla maç yapacaklarında en fazla yıldız takım tabir edilebilecek yaş gruplarıyla baş edebiliyorlar. erkeklerin oynadığı futbol kadınların oynadığı futbola göre daha sert, daha atletik, daha güce dayalı oluyor.

    mesela kadın basketbolunu çok seven ve takip eden ben, erkek basketbolu o kadar rahat takip edemiyorum. çünkü fiziksel oyunlar daha farklı oluyor, geçişler daha hızlı oluyor, fizikler daha iri olduğu için pozisyon ayrımı yapmak o kadar kolay olmuyor. mesela erkek basketbolunda sıradan bir maçı bile çok severek takip eden pek çok arkadaşım da kadın basketbolunu izlemeye çalıştığı zaman sıkılıyor. çünkü onlar için de sahada gördükleri biraz fazla tahmin edilebilir kalıyor.

    voleybolda ise bizde her ne kadar kadınları öne alan bir algı varsa da aslında kadın-erkek ayrımı görece daha az. kadın voleybolu bir tık daha fazla takip edilir. erkek voleybolun dezavantajı yine fizikseldir. sporculardaki atletizm arttıkça "ralli" dediğimiz topun iki takım arasında gidip gelmesi olayı kısalmaya başlıyor. kadınlarda da çok güçlü smaçörler oluyor ancak erkek vücut anatomik ve hormonal olarak kası daha çok geliştirme yeteneğine sahip olduğu için yeni nesil sporcularda ipin ucu biraz kaçabiliyor.

    kimsenin her şeyi beğenmek gibi bir zorunluluğu yok. kimsenin herkesi memnun etmek ya da suyuna gitmeye çalışmak zorunluluğu da yok. zaten futbol ya da basketbol oynayan kadınların ya da voleybol oynayan erkeklerin hiçbiri çıkıp da herkes yaptığımız işi beğensin diye bu sporları yapmıyor. bu işe gönül vererek, küçük yaştan itibaren mücadeleler ederek, hayatlarından pek çok fedakarlık yaparak bu işi yapıyorlar.

    türkiye özelinde konuşursak, özellikle kadın sporcular daha da büyük mücadeleler veriyorlar. mahallede "erkek fatma" lakabıyla, spora başladıkları zamanlarda ailelerinin "ya kızım sen çok yorulursun" söylenmeleriyle başlayan; branşı dışında bir salona/sahaya gittiğinde hor görülmelerle devam eden, yaşı ilerledikçe "ne zaman düzgün bir işin olacak" ya da "evinin kadını çocuklarının anası ne zaman olacaksın" baskılarıyla uzayıp giden bir mücadele.

    hepsiyle mücadele edip, yaptıkları sporun da zirvesine çıkıyorlar. ülkelerinde hala maç yaparken giydikleri kıyafet konuşulup tartışılıyor...

    şimdi böyle bir ülkede çıkıp da "kadınlar futbolda, basketbolda olmamalı" demiştir bu abimiz. belki sadece kadın futbolu ve kadın basketbolunu beğenmediğini söylemeye çalışırken kendi türkçesinin kurbanı oldu. belki gerçekten içindeki ataerkil düşünce yapısı dışarı fışkırdı. sadece 3 cümlelik bir açıklamayla iki yargıya da kesin olarak varmak zor.

    ancak linç yemesi son derece normal, hatta olması gerekendir. kadınların keyfi katledildiği, dışarı çıktığı zaman başına bir hal gelmemesi için bir milyon tedbir alıp plan yapmak zorunda olduğu, kadına karşı her türlü fiziksel ve duygusal şiddetin neredeyse meşrulaştığı bu ortamda artık kadınlar ve kadın hakları savunucuları da agresif olmak zorundadır.

    her gün her saat can tehlikesiyle yaşayan kadınların bir şeyi yanlış anlama hakkı gayet de vardır.

    tabi eğer o da kendini yanlış ifade ettiyse. öbür türlüsünü zaten kınıyorum ve laflar hazırladım...
  • 333
    artık ırkçılık, cinsiyetçilik, şiddet içerikli sözlerin düşünce özgürlüğü kapsamında olmadığını anlamamız gerekiyor. tekrar tekrar yazıyorum, burada bu konuya düşünce özgürlüğü dendikçe de yazmaya devam edeceğim:
    başka insanların özgürlüğünü kısıtlayacak söylemler düşünce özgürlüğüne girmez. her fikir özgürce ifade edilemez. özgürlük, diğer insanların hak ve hürriyetine saygı duyulduğu sürece özgürlük olarak nitelendirilir. önce kavramları detaylıca öğrenip ondan sonra atıp tutalım düşünce özgürlüğü diye. burada içi boş liberallik yapılmasından hiç hoşlanmıyorum. düşünce özgürlüğünden bahsedecekseniz önce hukuki ve sosyolojik olarak bu kavramın ne ifade ettiğini okuyacaksınız. “bence böyle” diyerek olmaz.
    söylemi alenen cinsiyetçidir ve düşünce özgürlüğü olarak savunulamaz. yasakçı zihniyet olarak nitelendirilebilir sadece.
    abd’de olsa reklam arasında stüdyoyu kadın hakları savunucuları basmıştı, kanalınıza milyon dolarlık kamu davası açılmıştı ve savcılar sizden o milyonları çatır çatır almak için ellerini ovuşturuyordu.
  • 334
    saçma da olsa fikrini açıklamış olan spiker. karşıt görüşe sahip olanlar kendisine hakaret etmeden melih şendil hakkında fikrini söylebilir. bu da ifade özgürlüğüne girer. bazı arkadaşlar abd'yi kendi kafalarında kurdukları gibi olan bir ülke sanıyor herhalde. abd'deki ifade özgürlüğu konusunda bir örnek vereyim, tucker carlson adındaki bir sunucu 2019'da kongreye vekil seçilen bir kadın hakkında ırkçı bir söylemde bulunmuş, ne program arasında işinden olmuştur ne de kadın hakları savunucuları yayını basmıştır.
    sözlükte ifade özgürlüğünü savunduğum için geri kafalı da olduk.
  • 335
    düşünce özgürlüğü nedir, ne sınırlarda fikir beyan etmek düşünce özgürlüğünden çikar ve benzeri konular için yazilmis güzel bir tez var. bu tez içerisinde medya hukuka baglaminda verilmis referanslar ile okumanizi ve bu konudaki bilgi birikiminizi gelistirebilirsiniz. vakti olan ve okumayi sevenler için paylasiyorum:
    https://www.google.com/...;cshid=1596968687937
    abd'yi gözümüzde büyütmüyoruz. ayrimcilik konusinda neler yaptiklarini covid döneminde bile gördük.
  • 336
    kadın futbolu hakkındaki olumsuz radikal açıklamalarından dolayı hukuki bir yaptırım uygulansaydı kendisine, ifade özgürlüğü kapsamında elbette savunulması gerekirdi. fakat türkiye futbol federasyonu, bu söylemlerin yapıldığı bir kanalla iş birliği içinde bulunamaz. kurumsal anlamda çalıştığı şirket tarafından uygun bir yaptırıma girişilmeli, aksi halde tff devreye girmelidir. bir takım büyük kişi veya kulüplerin hakkında normal eleştiriler bile yaptırmamayı biliyorlarsa, bir zahmet kız çocukları ve kadınların eleştiriden öte bilimsellikten uzak yok sayılma ve sindirilme çabalarını da önlesinler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın