sahibi olan bir kulüptür. sahibinin onayı halinde istediği ligde, istediği gibi oynayabilir.
taraftar grubunun bir söz hakkı olmadığı gibi, yerleri de 2-3 senede dolar.
bu taraftarın kulüp adına karar verme cürretine dayanamıyorum gerçekten. stadyumu terk edeceklermiş tehdite bak. ya liverpool güney kore'de oynasa taraftardan x2 kat gelir elde eder baba ne diyorsunuz siz?
1167
avrupa süper ligi projesine karşı taraftarlarının duruşlarını takdir ettiğim ve tüm dünyaya örnek olmasını istediğim futbol kulübü.
kapalı lig usülü sistem ile hele de futbolseverler karşı iken bu devranın süreceğini zannetmek hangi aklın inandığı bir durumdur onu da bilemedim.
rus ve arap milyarderler keseleri daha çok dolsun diye futbolun geleceğini yok etmekten rahatsız olmazlar. ancak bunlara çanak tutan ve bunun daha iyi olacağını zannedenler de kanımca çok yanlış ve sığ bir düşünce içindedir.
1168
taraftarı olmadan kime oynayacaklar merak ettiğim kulüp. taraftarın tepki gösterme hakkı da yoksa kimin var? futbol sonucunda ortaya bir ürün konan ve insanlığın yararına olan bir uğraş değil. duygulara hitap eden bir hobi.
temel rol taraftar yani. taraftar olmadan futbol kulüpleri bir hiç.
1169
şu anda liverpool'u korede popüler yapan şey, içinde bulunduğu şehir ve taraftar efsanesi ile beraber oluşturduğu imajdır.
örneğin galatasaray da müslüman ülkelerde çok seviliyor. kulübü taraftarından soyutla ve al mekkeye taşı, kim sikler öyle galatasarayı?
1170
taraftarların o kulübe para kazandıran tek kaynak olduğu düşünülürse "at ağanın göt ağanın ister satar ister biner" kafasıyla yaklaşmak çok doğru değil.
siz o taraftarı kulüpten uzaklaştırıp karşınıza alırsanız işin sonu aklınızın almayacağı yerlere gelir. taşıma koreli, çinli, hintli ile değirmen dönmez. taraftarı o kadar basite alıp önemsemeyen kim varsa kaybetmeye mahkumdur. ha ingiliz taraftarlar der ki bize ne kardeşim bize uygun gider avrupa süper liginde oynarız ona sözüm yok tercih der geçerim.
ama taraftarın fikirlerini önemsemeyen herkese sam walton'un o meşhur tanımlamasını hatırlatırım. "sadece bir patron vardır; o da müşteridir. ve o, sadece parasını başka bir şeye harcayarak, şirketteki herkesi kovabilir."
1171
hali hazırda amerikalı bir şirketin sahibi olduğu, sempati beslediğim kırmızılılar. yalnız bu kulüp zaten bu aşamaya bağıra bağıra geldi. eski ingiliz ekolünden kopup bir şirket kıvamına geleli çok oldu. şimdi bu süper lig olayı olmasa taraftar her şeye tamam mı? o zaman ben bunda samimiyetsizlik görürüm. çünkü sarı öküzü çoktan vermişsin.
en aktif tepki gösteren liverpool taraftarı oldu sanırım. rıp lfc (rest in peace liverpool football club ) pankartı yazıp protesto etmişler avrupa süper ligi projesine katılan takımlarını.
1173
zamanının işçi sınıfı referanslı bir takımının haklarının amerikalı kapitalistlere satıldığında açılması gereken bir pankartı, matbaada baskıda takılmış olmalı ki*, şimdi açan taraftarlara sahip kulüptür.
bu pankartı açmayı tekelleşmenin doğal sonuçları ile karşılaştıklarında yeni akıllarına getirmişler.*
hala ortalıkta bu üretim* ilişkileri hakimken ne bekleniyordu? sorusuna cevap arayan yok. asıl şaşkınlık verici olan şey bu bence.
1174
bekleri defansif anlamda çok kötü. bu takımın defanstaki ana sorunu stoperlerinden çok bekleri. önümüzdeki senelerde başarı bekliyorlarsa önlerinde 2 seçenek var. ya bekleri bu konudaki performanslarını geliştirecek ya da liverpool yeni bekler transfer edecek. van dijk varken bu kadar belli olmuyordu ama sakatlığı sonrası bu problemleri iyice ayyuka çıktı. rakip kanatlar liverpool'un kanatlarını neredeyse her maçta delik deşik ediyorlar.