• 109
    --- alıntı ---

    @atkililar_kalir
    tekrar gündem olduğuna göre, bir futbolsever ve taraftar olarak değil de tarihe meraklı bir insan olarak "general harrington kupası" ile ilgili kafama takılan bazı konular var.

    umarım objektif bir tarihçinin önüne düşer de beni ve bizi aydınlatabilir.

    buradan bir dinamo kiev'in "ölüm maçı" destanı çıkarılmaya çalışılıyor. orada yaşanan şey gerçek bir destandı. naziler'e karşı direnen, maça tehditlerle çıkan ve maçı kazanan futbolcular maçın ardından öldürülmüştü. tüm tehditlere rağmen sahaya çıkıp kazanmayı göze almışlardı. bu maçın ardından ise fenerbahçe başkanı ve futbolcular, harrington'un çay partisine davet edilmiştir. neyse.

    gelelim bizim hikayemize...

    her şeyden önce, bir kulübün savaş boyunca işgal kuvvetleriyle neden 80 tane maç yaptığı kısmını anlamıyorum.

    üstelik yaptığı 80 maçın 50 tanesini kazanacak kadar iyi kadroya sahip bir takım.

    "eli silah tutan her türk evladının cepheye gittiği" diye anlatılan bir dönemde bu kısmı kafam almıyor.

    general harrington, fenerbahçe'nin binasına el koyduktan sonra ise futbolculardan sadece 3 kişi cepheye gidiyor. üstelik rütbeli asker olarak.

    bu kısımların tarihsel "mantık çerçevesinde" açıklaması olduğuna, benim döneme çok hakim olmamam nedeniyle anlamadığıma eminim. o yüzden aydınlatılmak isterim.

    bu dönemde "şehzade ömer faruk" neden fenerbahçe'ye onursal başkan oluyor? üstelik bu görevi 1924 yılına kadar devam ediyor? (ki atatürk'ün sınırdışı etmesiyle birlikte bu görevi son buluyor.)

    bu maçta golü atan, fenerbahçe'nin kaptanı ali rıza sporel, o dönem ordu mensubu olduğu halde nasıl "sağlık sorunları" nedeniyle rapor alarak cepheye gitmiyor ancak maçlara çıkmaya devam ediyor?
    (ki sonrasında milletvekilliği "savaştan kaçma" suçu nedeniyle düşürülmüştür.)
    (ingiliz yanlısı dinci oluşumda yer aldığı için de soruşturma geçirmiştir.)

    benim asıl takıldığım konu ise söz konusu kupa ve bu kupayla ilgili günümüzde yapılan pr çalışması.
    filmle ilgili şu ana dek duyduğum, gördüğüm her şey tarihsel gerçeklerle çelişiyor.

    maç oynandığı sırada, lozan görüşmeleri'nin 2. oturumu devam ediyor. o sırada "istanbul'daki işgal kuvvetlerinin şehirden ayrılması" mutabık kalınan maddeler arasında.

    çekilme takvimleri bile belirlenmiş.

    zaten general harrington'ın da "gitmeden önce türkler'e bir ders verelim" diye bu organizasyonu düzenlediği iddia ediliyor.

    savaşta kaybetmiş, masada kaybetmek üzere olan işgal devletlerinin, savaş yorgunu halkın moralini bozmak için tertip ettiği bir kupa maçı.

    zaten harrington çağrıyı tüm ülkedeki takımlara ve futbolculara yapıyor. kimse cevap vermiyor. aradan bir zaman geçtikten sonra fenerbahçe "biz oynarız" diyor.
    neden?

    filmin afişi diyor ki "atılan her gol kurşun."
    değil!

    çünkü maç oynandığı sırada zaten mudanya ateşkes antlaşması çoktan imzalanmış durumda.

    savaş biteli çok olmuş, tbmm resmi olarak tanınmış, lozan'da son görüşmeler yapılmakta.
    haliyle ne iddia edildiği gibi "atılan her gol kurşun" ne de "tutulan her top vatan müdafaası" oluyor.

    yine film "işgal altındaki istanbul'da futbolla yazılan bir direniş destanı" diyor.

    kime direniş? neye direniş?
    maçın oynandığı tarihte;
    direniş çoktan bitmiş,
    zafer kazanılmış,
    zaferi kanıtlayacak antlaşmadaki son maddeler tartışılıyor sadece.

    işgalci bir komutanın "onuruna" düzenlenen bir turnuvada yer almak aslında bir "tarihsel utanç" değil midir?

    basitleştirmek gerekirse; bugün rusya "putin kupası" diye bir organizasyon yapsa ve shaktar donetsk katılıp bu kupayı kazansa kahraman mı denir utanç mı denir?

    2024 yılından bakıp 100 yıl önceki olayları doğru yorumlamak benim mevcut tarih bilgimle mümkün değil. o yüzden bu konularda "nerelerde yanıldığımı" bana anlatabilecek biri çıkarsa sevinirim.

    buraya kadar okumuş olan değerli fenerbahçe taraftarları; tarihi bilgileriniz varsa ve cehaletime sığınarak sorduğum sorularıma cevap vererek beni bilgilendirecekseniz yazmanızı, sizin de bilginiz olmadığı için sadece hakaret etmek için cevap yazacaksanız bu eforu başka bir şey için harcamanızı rica ediyorum.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1748015573559058890

    altında ki yorum da ayri aydınlatıcı.

    https://twitter.com/.../1748382182869995804
  • 103
    fenerbahçe’nin kazandığını gururla anlattığı kupadır.

    şöyle düşünürsek her şey yerli yerine daha net oturacaktır.

    şu an filistinde bir savaş var oradan örnek verecek olursak bir filistin takımı netenyahu için bir organizasyon düzenliyor ve filistinliler onun eğlencesi için maç yapıyor ve bunu bir başarı öyküsü gibi ileride torunlarına anlatıyor. nasıl hikaye ama.
  • 33
    işgalci güçlerin generali harrington adına düzenlenen turnuva.

    bu harrington'la ilgili şöyle bir bilgi aktarayım.

    taksim pera palace otel, eskiden askerlerin kaldığı popüler bir mekan. işgal zamanında da ingiliz askerleri burada konaklıyorlar haliyle. -bazı kaynaklara göre harrington'ın da olduğu- bir kaç ingiliz üst rütbeli askerin yemek yediği esnada gözlerine tek başına yemek yiyen mustafa kemal çarpıyor.

    garsona "şu çanakkale kahramanı mustafa kemal değil mi ? buyursun gelsin bizimle beraber yesin" diyorlar.

    garson mustafa kemal'e söyleneni iletiyor, mustafa kemal ise o meşhur cümleyi kuruyor:

    “her ne kadar şu anda istanbul’un sahibi onlar gibi görünse de yakında gidecekler. bu nedenle kendileri burada misafirdir. bizde de misafirler ağırlanır. o yüzden arzu ederlerse onlar benim masama buyurabilirler!”

    bu sözlerden sonra sinirlenip masayı terkettikleri söylenir.

    yani öyle kıçı kırık bir kupa işgalci kuvvetlerin keyfini bozmaz, üst rütbeli adamların keyfini böyle olaylar bozar.

    amatör eğlendirir. çipetpet kupası.
  • 72
    general harrington kupası ile ilgili kamuoyu oluşmuşken aspor bugünkü yayınında, bu kupa ile ilgili aynen şu yalanı söylüyor. “askerlerimiz cephede düşmanı yenerken, fenerbahçe de sahada düşmanı yeniyordu.”

    allah cezanızı versin. düşmanınsa neden dostluk turnuvasına katılırsın. düşmanın yani işgal kuvvetleri komutanının onuruna ve ismine düzenlenen bir turnuvaya katılmak onu meşrulaştırmak değil midir? yakın tarih olması nedeniyle şöyle bir örnek vereyim. amerika ırak’ı işgal etmişti. bu işgal sırasında bir ırak futbol takımı çıkıp amerika işgal kuvvetleri komutanı onuruna ve adına düzenlenen bir turnuvaya katılsaydı insanlar ne düşünürdü? herkes o futbol takımını vatana ihanetle suçlamaz mıydı?

    bu harrington kupasında golleri de zeki rıza sporel isimli milli mücadele düşmanı oyuncu atmıştı. bu sporel, daha sonra tbmm’ye istanbul mebusu olarak girmiş ama gerçek yüzü ortaya çıkarılıp vekillikten ve meclis’ten atatürk’ün oluru ve meclisin kararıyla kovulmuştu.

    bir ihanetten kahramanlık çıkarılır mı? söz konusu türkiye ise bu sorunun cevabı maalesef evettir. hele söz konusu fenerbahçe ise şikeden bile kahramanlık çıkarılabilir. :(:(:(
  • 53
    laf olsun diye değil bayağı bayağı vatan hainliğinin belgesi olan kupa.

    fenerbahçe kırmak üzereyken tanımlanmış rekorlar hesabı bir kahramanlık destanı gibi anlatılması ancak ve ancak fenerbahçe'nin algı idaresi ile mümkün olabilirdi...

    istanbul'u işgale gelmiş ama geldiği gibi gitmeye hazırlanan bir komutanın gönlünü eylemek için yapılmış bir maçtır. gemi tayfasından toplanan bir takıma karşı futbolcuları savaş boyunca cepheye gitmeyip devamlı yabancılarla maç yapan(ne hikmetse) bir takımın as kadrosuyla kazanılmış bir galibiyettir.

    dönemi anlatan eski türk filmlerinde isgal kuvvetleri askerlerine "rakilari az buzlu mu icersiniz pasam" diye yavşayan meyhaneci yorgo tiplemesinin sahaya cıkmış halidir.

    bununla övünenler, milli mücadele falan diyenler vardır hala...

    utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama siz ondan da anlamazsınız...
  • 73
    -allah korusun- milli mücadelede başarısız olsaydık ve ingiliz mandası haline gelseydik bu camia bu kupayı "gördüğünüz gibi onlar sizle savaşırken biz general harrington için dostluk kupasına katılıyorduk" diye reklamını yapardı. sonra da galatasaray liseli gençler cephede savaştığı için bizi vatan haini ilan edip tüm şampiyonluklarımızın alınması için ingiltere kraliçesine yalvarır, kapılarında yatarlardı. böyle de iki yüzlüdürler.

    o yüzden türk milleti, vatanı uğruna toprağa düşerken, bunlar ingilizler'in eğlence etkinliklerine katılıp bir de bununla övünecek kadar yüzsüzler. filmlerde görmüşsünüzdür. bir ülke işgal altındayken, işgal eden askerler o ülkede eğlenceler düzenlerler. o eğlenceye o ülkede kendi tarafında olanları çağırırlar. hep beraber kakara kikiri eğlenirler. bunlar her işgal girişiminde görülen manzaralar yani.

    her ülkede omurgasız ve her devrin adamı olan insanlar bolca vardır.
  • 111
    her şey apaçık ortada. biz o dönem lisemizden mezun vermezken, feboş, işgalci kuvvetlerinin sofrasına meze olup onları eğlendirdiği için olayın finalinde bahşiş niyetine verilen bir kupadan fazlası değildir. bunu bile gururla haykırmaktan utanmayan bir taraftar güruhuna sahiptirler. hani bunlarsız galatasaray olmaz, rekabet olmaz diyorlar ya her şey harika olur. türk futbolu en büyük pisliğinden arınır. rekabet yine olur. biz de hiç değilse kaybedince alkışlayıp tebrik edecek ortam buluruz.
  • 78
    fenerbahçe'nin ülkeyi işgal eden ingilizler ile 29 haziran 1923 tarihinde yaptığı karşılaşma sonucu aldığı kupa.

    --- alıntı ---

    30 ağustos 1922’de başkomutanlık meydan muhaberesi bitmiş, 9 eylül 1922'de izmir kurtarılmış, 11 ekim 1922'de mudanya ateşkes antlaşması imzanlanmış, fiilen savaş sona ermiş ve kazanılmış. lozan'a 20 gün kala kalan artıklarla maç yapmaya da ilk kıvılcım demeyin ama artık ya, ayıptır.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1409778181280837640
  • 25
    ekşisözlük'te henry hasta misin olm yazmış:

    https://eksisozluk.com/entry/73849716

    --- alıntı ---

    işgalciler tarafından fenerbahçe'ye ödül olarak verilmiştir.

    fenerlilerin bunu savunmasını anlayamıyorum. işgal kuvvetlerinin futbolcu bile olmayan askerleriyle şampiyonlukları olan ülkenin büyük bir klübünün dostluk maçı yapması gurur duyulacak bir şey mi? lütfen taraftar kimliğinizi bir kenara bırakıp makul düşünün.

    "o askerler aslında çok iyi futbol oynuyordu, onları özel olarak toplayıp getirdiler" masalına inanıyor musunuz?

    "halka moral verdi, özgüven verdi" gibi elle tutulamayan bir savunma yapılabilir mi buna? zaten yerel halkla kaynaşmak, olası tepkileri önlemek, işgali normalleştirmeye çalışmak, onları eğlendirmek için işgalcilerin düzenlediği bir olay bu. halk morallenmişse işgalciler amacına ulaşmış oluyor demek ki. siz kurtuluş savaşının kazanılmasında bu moralin katkısı olduğunu mu iddia ediyorsunuz?

    bırakın mantıksızlığı lütfen. sorgulayın biraz.

    edit: fenerbahçe nefretim falan yok. her klüp ezeli rakibi kadar büyüktür. boğazın iki yakası arasındaki bu rekabetin iki tarafı da ülkede sporun lokomotifidir. ülkeye paha biçilemez değerler katmışlardır.

    fenerbahçe'nin yapması gereken kupayı müzelerinde sergilemek yerine başka bir müzeye vermek ve yanına da şu minvalde bir not düşmektir; "işgal kuvvetleri aşağılık bir teklifle halkımızdan bir takım toplayıp kendileriyle bir dostluk maçı yapmasını istemişler, fenerbahçe halkın temsilcisi olarak insiyatif alıp bu maça çıkıp rakip takımın bileğini bükmüştür. ödül(!) olarak verilen bu kupayı da kabul etmemiştir"

    --- alıntı ---
  • 117
    eski türk filmleri, kara murat ve tarkan izleyenler bilir. bir işgalci komutan gelir, türk köylerini yağmalar, bir kızı kaçırıp hancının yolunu tutar. bir masaya oturur, hancı bize şarap doldur der ve kaçırdığı kıza dönerek, çık masaya eğlendir bizi kahpe diye seslenir. kız çıkıp dans etmeye başlar, bir kaç düşman askeri kıza sarkıntılık eder, sonra tarkan ve ya murat gelir hepsini öldürür kızı kurtarır. bu kupanın adını ne zaman duysam aklıma bu filmler gelir. bu kupanın modern versiyonu var birde. düşman hakim ve savcılar çık sahaya eğlendir bizi der mesela ama onun bu konuyla ilgisi yok. o başka bir konunun öznesi. neyse efendim allahtan şöyle bir kupamız yok, düşünsenize bizim müzemizde böyle bir kupa var. aslında kupanın sahipleride bunun böyle olduğunu biliyor ama bel altından vurulmamak için bunu rezalet değil övünç meselesi haline getirmeye çalışıyorlar. nasıl olsa kendi kitleleri ne derlerse inanıyor.
  • 104
    ingiliz generalin adını yaşatma ve ingilizleri eğlendirme kupasıdır. kompleksli bir camia tarafından bu rezalet olay bir de başarı öyküsü gibi sunulmaya çalışılıyor. güya bu maç kurtuluş savaşımıza ilham vermiş. o tarz bir şeyler yazıyorlardı resmi sitelerinde. komik olanı ise bu ingilizleri eğlendirme kupası yapılırken türk kurtuluş savaşı zaten çoktan bitmişti. yunanlar da anadolu’dan atılmıştı. bu ihanet ve 5 para etmez kupadan kahramanlık öyküsü çıkarmaya çalışmak gerçekten çok acınası bir durum. bunu yapmalarının sebebi de galatasaray'ın avrupa'dan aldığı kupalardır. bu kupalara karşı konuşacak bir şeyleri olsun istiyorlar belli ki.
  • 49
    açılın yazasım geldi.

    şimdi efendim bu kupanın oynandığı tarihte bağımsızlık mücadelesinin askeri boyutu zaferle tamamlanmış ancak osmanlı hükümetinin ankara hükümetini ve atatürk'ü yok sayarcasına yaptığı/yapacağı hareketlerin ilki işgali kabul etmek ve istanbul'u işgalci güçlere teslim etmek olmuştu. mücadele artık sahadan masaya taşınmıştı. ankara ve işgal kuvvetlerinin kuklası haline gelmiş istanbul hükümetlerinin politik savaşı bu maçın yapıldığı tarihten bir ay sonra imzalanacak lozan antlaşması'na kadar da devam edecekti. işgal kuvvetleri lozan'a sırf ikilik yaratmak amacıyla hem istanbul hem de ankara hükümetleri'ni davet edecek ancak atatürk ve kurmayları istanbul hükümeti varsa biz yokuz demiş ve böylelikle istanbul hükümeti fiilen son bulacaktı. işte bu ara süreçte işgal kuvvetleri sırf istanbul hükümeti gerekli desteği görebilsin diye kendilerini sempatik gösterecek bir takım aktiviteler de gerçekleştirmekteydi. hem halkın moralini yükseltecek hem de onlarla iletişime geçebileceklerdi. işte bu general harrington kupası da tam olarak o amaçla düzenlendi. ingiliz - türk dostluğu anısına. fiilen işgalcilerle, işgale maruz kalanın dostluk maçı. yersen.

    kupaya adını veren general harrington olarak da bilinen charles harrington harrington* birinci dünya savaşı'nda batı cephesi komutanlığı yaptıktan sonra verdiğimiz kurtuluş savaşı mücadelesinde bizzat ingiliz kuvvetleri'nin komutanlığını yapmış olan birisidir. zamanında "akşam beş çayını istanbul'da içeceğiz" demişliği de vardır. en azından bazı kaynaklarda öyle geçer. kesin demiştir, der yani. ama içemedi.

    şimdi gelelim konumuza, bu insanın ismini müzede sergilemek ne derece doğrudur? onun adına düzenlenen maça çıkmak ne derece doğrudur? bununla gurur mu duymalıdır? ingiliz kuvvetleri türk halkı ile bir araya gelebilmek için bir şey organize ediyor ve dönemin fenerbahçe'si buna çanak tutuyor. o dönem liseler mezun edecek öğrenci bulamazken, yeni yeni inşa edilen türk futbolunda kulüpler savaş dolayısıyla bütün futbolcularını savaşını göndermişken fenerbahçe daha sonra savaş kaçağı olarak yargılanacak futbolcularıyla bu maça çıkmıştır. bu ayıp da onlara yeter demek isterdim de yetmez.

    bu ülkede, bu coğrafyada insanların en büyük özelliği ne misafirperverliktir ne de hoşgörü. unutkanlıktır unutkanlık. 2000'lere kadar insanların anmak istemediği, bu ülkeye etmediği kötülük kalmayan, tahkikat komisyonu'nu kuran bazı isimler mesela kahraman gibi şu an. işte harrington kupası da fenerbahçe'nin yıllarca müzesinde kıyıda kalmış bir kupayken bir anda -son dönemde inşaat ile anormal zenginleşen- bir kişinin "en önemli kupa" ilan edilmesiyle gündeme oturdu. kimse ne sorguladı ne etti bu kupayı. üzerine yazılan romantik bağımsızlık mücadelesi hikayeleri, başkaldırış aforizmalarını kabullenecek bir camia vardı çünkü. ya neyse daha fazla bir şey demiyorum.

    fenerbahçelilerin bu tavrını unutmamak lazım. takriben 2030'lu yıllardan sonra fetöcü savcılarla yaptıkları o meşhur maçı da "fetöcülere karşı yapılan maçı kazandık ve türk milleti fetö'yle mücadeleye olan inancını pekiştirdi" diye anmakta beis görmeyeceklerdir. cumhuriyet'in son kalesiymiş bu -onların söylemiyle- fenerbahçe cumhuriyeti.

    galatasaray cumhuriyeti'nin değil, türkiye cumhuriyeti'nin galatasaraylı çocuklarıyız ve bunu unutmayız. ne sizin sınır dışı edilen futbolcularınızı unuturuz ne de atatürk'e suikast düzenlemeye kalkan başkanlarınızı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın