• 74
    bir ara çok övülen ama bence son derece amatör işler yapan ekip. tam anlamıyla galatasaray spor kulübü'nün yapısal sorunlarının özeti. muhtemelen kendileri de kulübün yapısı gereği böyle yetersizler, çok suç da bulamıyorum yani.

    belki de tanınan imkan bu kadar ki muhtemelen öyle. sonuçta bu bir galatasaray gerçeği.

    resmen tüm hesaplar devlet kurumu sosyal medya hesabı gibi yönetiliyor.

    "günaydın gaassaray ailesi"
    "gaassarayımızın bugünkü idmanından görüntüler...... (sonuna 85 nokta)"
    "yeni sezon kampımız antalya'da yapılacaktır, duyurulur. lütfen akredite olan basın mensupları bu bildiriyi okusun. ayıca 06ggg9999 plakalı araç, lütfen nizamiyeden ehliyetinizi alın"*

    yahu çok mu zor kardeşim "en az sami yen kadar sıcak #antalya" yazmak veya ali sami yen'de şampiyonluk kutlamalarında stadın içinin alev alev olduğu bir görselle antalya sıcağını gösteren bir termometreyi karşılaştırıp "alışığız #cehennem" falan yazmak?

    nükleer izotop falan mı üretiliyor o kampa giden uçakta, ne bu ciddiyet?

    ayraç ve üç nokta kullanımı var ki aman aman. ayraç mı kaldı yahu, ne kadar çirkin görünüyor. emoji kullanımı yine yetersiz, hiç hoş görünmüyor.

    şampiyon olduğumuz zamanki arabesk paylaşımları hatırlıyorum da bu kadar mı vasat olunur yahu. maç önü ve sonrası analizler zaten yavan. gif ve video kullanımı çok yetersiz.

    hele hele açıklamaların yayımlanması tam fecaat. geçen mustafa cengiz'in koca bir fotosunu koymuşlar, gördüğüm anda irkildim. kim seçiyor abi bu fotoğrafları? şöyle klas bir fotoğraf niye seçilmiyor, arkada ali sami yen'in şapkalı pozu falan çok mu zor? adamın imajına da yazık. niye bu kadar sık başkanın fotoğrafını görüyoruz ayrıca?

    yeni yıl mesajı yayınlanıyor mesela geçenlerde, mustafa cengiz'in de mesajını 2 parçaya bölüp instagram'a koymuşlar. masa başında oturuyor böyle. o sitenin kullanım amacına o kadar ters ki. sanki devlet başkanı halkına sesleniyor, böyle bir ciddiyet falan. ilgi çekici hiçbir şey yok. oyunculara her sene aynı şeyi yaptırıyorlar zaten: "yeni yılnızss kutluğ ossun" diye türkçe bir şeyler söyletiyorlar mikrofonu verip ellerine. bu mudur yani?

    anketler, eğlenceli quiz'ler, yarışmalar, diğer hesaplara takılmalar, maç sonunda canlı ropörtajların yayınlanması anlık olarak, maç içinden pozisyonların anbean paylaşımı vs zaten hak getire.

    günün golü falan paylaşılıyor son zamanlarda ama yetersiz. eski maçlarımızın özetlerini, güncel maçlarımızın özetlerini, önceki yıllardaki takımlarımızdan bolca görsel içerik görmek istiyorum ben. eski oyuncularımızla ropörtajlar, programlar vs.

    youtube kanalı ayrı bir hikaye. bir saatlik "kalamış'ta yoga, etiler'de gezmeler, kankilerle kopmalar" türevi programların full yüklenip 28, 13, 55 gibi görüntülenme sayılarına ulaşması, videoların kapak görsellerinin olmaması, birçok spor kulübünün kamplarda, soyunma odalarında, maç öncesi ve sonrası anları içeren özel seri bölümlerine benzer şeylerin esamesinin bie okunmaması, kötü başlıklarla videoların yayımlanması, yenilikçi hiçbir fikre yer verilmemesi..

    mesela "inside anfield" serisi var liverpool'un. maç öncesi tünelden, soyunma odasından, oyuncu ve teknik direktörlerin birbirleriyle şakalaşmalarına kadar birçok şeyi gösteriyorlar. cidden atmosferi çok güzel yansıtmışlar, insan takılıp kalıyor. sanki yanımda nefes alıyor futbolcular, o derece hissettim tüneldeki havayı. manu maçı şurada örneğin: https://www.youtube.com/watch?v=5ORvrheKKPE

    ne diyeyim ki... kulübün yapısı neyse teknik ekibi, oyuncusu, sosyal medyası da bu kadar oluyor.
  • 154
    azılı bir herbokolog olarak bu konuda birkaç şey söyleyebilirim sanırım. öyle mabadımdan atmıyorum ha. memlekette gelenek olduğu üzere, ki patronlarımız da afiyette olsunlar, her bir halttan anlamamız ve hatta ön kabul olarak anladığımız gerçeğine dayanarak "self-claimed" ya da "atama" yoluyla bu unvanı elde etmiş bulunuyorum. şükürler olsun! bu unvana dayanarak, az sonra tüm bir sektör hakkında ahkam keseceğim. ama aslında bunlar sadece "dar alanda mübalağalı atıp tutmalar" olacaktır. yani yazacaklarım; tecrübelerime, gördüklerime, dinlediklerime, tanık olduklarıma dayanan kişisel ve naçizane gözleme dayanır. ne kadar dayanacaktır orasını kestirmek güç. çünkü bilirkişilik unvanıyla henüz müjdelenmedim.

    bilginize sunarım.

    ya da arz mı ederim? hım. *

    neyse.

    şirketler ve özellikle köklü kurumlarda bu işle iştigal olan kimselerin iletişim departmanı, sözcü veya kurumsal kimliği kim temsil ediyorsa onun altında çalıştığını unutmamak lazım. özellikle paylaşım anlamında kurumsal kimliği temsil ettiklerini de. mesela siz resmi hesaptan galatasaray adıyla paylaşım yapıyorsanız, kurumsal kimliği temsil ediyorsunuz demektir. bu yüzden öyle her önüne geleni paylaşamazsınız. bir onay sürecine girer çoğunlukla.

    genellikle sosyal medya ekipleri ile şirketlerin bağının blurlaşması tavsiyedir. yetkilerinin ne olduğu konusunda ser verip sır vermeden, şeffaflığa zinhar karşı bir pozisyon almaları. çünkü bir şey olur, efendime söyleyeyim, paylaşımda suç unsuru, saçmalama, yalan gibi, "kuzenim yazmış!" deyip işin içinden sıyrılabilirsiniz. bir de üstüne bu paylaşımı yapan hakkında "gerekli işlemleri" başlatırsanız, müthiş! tabi ulan. ne sandınız? yeşe, var ol, kapitalizm! büyük şirketlerin kulu köpeği olmuşuz evelallah (: bir taşla iki kuş yemin ediyorum: tebrikler! artık insanların hassasiyetlerine karşılıksız kalmayan sorumluluk sahibi bir ceo'sunuz! bir de bu ekipler için "yeniden yapılandırılacak" dediniz mi, uff, sizden iyisi, sizden profesyoneli yok. hayırlı yeniden yapılandırmalar. yalnız yeniden yapılandırma, ne fevkalade bir söz öbeğidir. şiddetle kullanınız.

    --- reklamların sonu ---

    aslında sosyal medya ekiplerinin görünmeyen ama en önemli fonksiyonları bu özel örnekte, taraftarla girilen etkileşim, toplanan birinci elden veri, verinin analizi ve geri dönütlerin sağlanmasıdır. bu bakımdan müşteri temsilciliklerinden rol de çalarlar aslına bakılırsa.

    hangi konuda paylaşım yapılacağı, güncel konuların tespiti vesaire gibi konularda bu verilere bakılır. daha sonra küratöre gider bu öneriler. adam küratör la, küratör! internet âleminin hamallarından hiç öneri kabul eder mi? etmez tabi... hamal diyorum da boşuna demiyorum. genelde sosyal medya ekipleri, oluşturulan içeriği youtube'a, twitter'a yükleyen kişidir çünkü. bot'tur yani, bot! bu bot kısmına geleceğim ama hiç bot'un orijinal fikri olur mu? zakanın (iq) yapayı (ai) gelişti de, duygusalı (eq) da mı gelişti yoksa? vay, hayret!

    bu arada bu küratörlük kısmı, galatasaray'da, gstv'de diye biliyorum. mesela youtube'da paylaşılacak videoların içeriğini vesaire gstv yapıyor. ne kadar yapıyor, ne kadar yapamıyor orası ayrı mevzu. yanlış biliyor da olabilirim gerçi. her bir haltı bildiğimi iddia ettiğim başlangıç kısmında, sizleri yanlış yönlerdiğim için özür dilerim pekala.

    gelelim işin paylaşım kısmına. sosyal medya ekipleri dediğimiz şeylerin görev kapsamları hakkındaki kısma. herhangi bir araştırmaya dayanmayan teoriye değil de, sadece gözleme dayanan pratiğe baktığımızda, bizim gördüğümüz, kapsam bağlamında -paylaşım yapmak kısmında- üç tipi vardır bunların:

    1. bot ekipler.
    bunlar bildiğiniz hesabın başına geçtiğinde bot gibi davranırlar. galatasaray twitter hesabı üzerinden örnek vereceksek, gol olduğunda gol paylaşımı yaparlar, tarihten özel anları paylaşırlar, doğum günleri kutlarlar, önemli kişilerin röportajlarını, önemli olayların paylaşımını, güncel olayların bilgisini paylaşırlar. fark ettiyseniz, bir takvimi takip eden bot gibidirler.

    2. tematik kapsamlı yetkililer.
    bu arkadaşlara dar kapsamda bot hesaplardan biraz daha fazla yetki verilir. paylaşımların bir teması olur genellikle. sempatik tema, romantik tema gibi... mesela rakip takımlarla etkileşime girip dostluk üzerinden sempati üzerinden yürümek bu temalardan biridir. genelde esprili bir anlayış hakimdir. ama olmasa da olur. ya da romantikler, eski futbolcularla etkileşime girer, "ah o eski günler" minvalinde paylaşımlar yapar, taraftarın romantik etkileşimlerine karşılık verir vesaire. tema çoğaltılabilir. şu an futbol üzerinden konuştuğumuz için diğer sektörlere girmedim.

    3. geniş çaplı yetkililer.
    adından da anlaşılacağı üzere, bu türden kimseler her türlü paylaşımı yapar. hesabı, kendilerininmiş gibi kullanabilirler. öyle diyorum ama onun da bazı kıstasları koyulur. çünkü genelde "kurucu" veya "yenileyici" olarak göreve başlarlar. mesela sosyal medyada yoksunuz ve bomba gibi girmek istiyorsunuz. hiç problem değil, hemen anlaşıyorsunuz, bu işin orospusu olmuş kimselerle onlar size en kısa zamanda etkileşim patlaması yaşatıyorlar. ya da düzenli bir takipçi kitlesini kazandırıyorlar. ve işlerini yaptıktan sonra yollarına bakıyorlar. kurulu düzene yenileri geliyor. ondan sonra "bot" yetkililere dönüş yaşanıyor. bir süre sonra sıradanlaşmaya başlayınca ıslahalarlar başlıyor haliyle. tabi ıslahatlar günü kurtarmak adına yapıldığından -türkiye burası alo- tekrar kuruculara, geniş çaplı yetkiler vererek işe başlatıyorsunuz.

    sistem, öyle tıkır tıkır işliyor ki, para sürekli birileri tarafından kazanılıyor. kapitalizm size paranızı elinizde tutma fırsatı verir mi? yeniden yapılanacaksınız arkadaş!

    ben bu sektörde çalışan hemen herkesi severim aslında ama yazdıklarım niye böyle oldu ki? gerçi sistemi eleştirdim, yoksa emekçinin alimallah arkasındayız her daim.
  • 358
    öyle resmi siteden yapılan açıklamalarla değil de onların yaptığı gibi ortamı her zaman terörize eden troll kanaat önderleriyle, objektif ayağına yatan dandik hakem tartışma sayfalarıyla, her türlü yalandan be algıdan medet uman gazeteci adı altındaki sümsüklerle piyasaya çıkıp öyle başa böyle tarak diyerek milletin burnundan getirmeleri lazım. bu pelikancı kılıklı cinslerin anlyacağı dil bu çünkü.
  • 19
    dursun özbek yönetimindeki en önemli sorunlardan bir tanesi; taraftar ile iletişimin koparılmasıydı. birbirini takip eden yönetimsel hatalar sonrasında, kulüp bir tweet attığında, taraftar anında yüzlerce hakaret tweetini peş peşe sıralıyordu. resmi hesap paylaşım yapamaz hale gelmişti. setrak amcanın işinden olması sonrasında kulüpte çalışmaya başlaması ve bunun taraftara sosyal medya ekibi tarafından duyurulması kaos dönemi içindeki en güzel hareketti. bu sezon ki iyi transferler ve takımın arkasına taraftarı ile aldığı rüzgâr, tabii olarak sistemin işleyen tüm organlarına olumlu yansıdı. maç öncesi yayınlanan çok iyi hazırlanmış yanar dönerli oyuncu gifleri, taraftarın metro çilesi ile tepkilerine anlık cevap verilmesi gibi uygulamalar kulübümüzün taraftarı önemsediğini hissettiriyor. hele ki gecenin bir yarısı, maça giden engelli vatandaşımıza ulaşmaları için attıkları tweeti gördüğümde göz yaşlarıma hakim olamadım. böyle bir takımın taraftarı olduğum için duyduğum gururun ifadesi yok. anlatılmaz yaşanır denilen türden.
    siz hep böyle olun, bizlerden biri olduğunuzu bize hissettirin, kupa almayın, şampiyon olmayın. taraftar her zaman maddi ve manevi takımının yanında olacaktır.
  • 71
    https://twitter.com/...795806558003200?s=21

    karşıyakanın oğlanlarının sosyal medyadan algı kasmalarına tek bir cevap bile ver(e)meyen bu ekip yerine fatih hocamız tek bir twit ile herkese mesajı vermiştir.

    hakkımızı savunmak günümüzde sadece masa başında ya da mahkeme salonlarında olmuyor. insanların algısını da yönetmek gerekiyor. bunun da en iyi yolunun sosyal medyadan geçtiğini söylemeye gerek yok sanırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın