• 2
    http://gss.gs/AQg

    işin fransizligini vs. bilmem. kalkip da fransiz egitimi aldi diye fransizlasan da ne bileyim acayip birşeydir. islam ile uzaktan yakindan alakasi olmayan vahhabi kulturunu kendisine yedirip bunu muslumanlikmis gibi ortaya sunanlarin dedigi seylere itibar etmemek lazim.

    zamaninda* elimi kolumu sallayarak gidebilecekken ailemin korumacı tavrı sebebiyle gidemedigim lise. icimde ukdedir. şoyle ki, o yillarda sinava basvurulurken sene basinda, ayni zamanda da tercih yapardin. daha sinava 8-10 ay var. kendini olcmemissin, ya da olcmussun ama 8-10 ayda ne yapabilirsin bilmiyorsun. acayip sacma bir durum su an dusununce ama sorgulamadik o donemde. derdik kural boyle demek ki. dusunmezdik bile. cocuguz sonucta. halbuki insanin hayatini karartabilen bir olay oldugunu anliyor insan su an dusununce.

    mesela sacma diger kurallari yazarsak;
    izmir, istanbul, ankara'daki okullari tercih edersen, kendi sehir merkezindeki okullari tercih edemezdin. (anadolu liseleri kurallari)

    fen lisesiyse sinirlama yok. istedigin sehrin fen lisesini yazabiliyorsun. mal burokratlarin aptalca yaptim oldu uygulamalarindan biri.

    kendi sehir merkezindeki okullari tercih edersen de, hem ilceleri yazamazdin hem de izmir istanbul ankara'dan okul ekleyemezdin. ya da ilceleri yazdiysan başa, ildekiler ekleyemezdin. (yine anadolu liselerine ozel kurallar)

    kurallara bakar misin amk. ne kadar sacma. sonradan da degistirilemiyor bu. okul idaresi falan kontrol eder, hatali olanlarinkini duzelttirirdi.

    neyse o donemde tabii hedeflerimiz var. 99-2000 sezonunun başı. galatasarayliyiz. liseli de olmak istiyoruz.

    anneyle babayla konusuldu. ben tabi yazacagim ilk siraya galatasaray lisesi'ni, sonra izmir'den de 2-3 lise yazip kapatacagim. bir anadolu sehrindeyim bu arada.

    hayir bir de o donemde yine bir anadolu lisesindeyim. matematik ve fen bilgisi derslerini ingilizce goruyoruz. deli ders çalışıyoruz bir yandan da spor falan yapiyoruz.

    annenin duygusal yaklasimlari, e zaten universitede gideceksin, bari lisede yanimda ol diye. duygusal yaklasimlar, annenin uzgun bakislari. bizde kadin kiymetlidir. anne hele bas tacidir. ulan annemi kiracagima kafami kirarim duygusalliklari. gittim sehrimdeki hepi topu 2 tane anadolu lisesini taban puanlara bakmadan yazdim gectim. fen lisesini bile yazmamistim.

    o zamanlar da galatasaray lisesi 850 gibi bir taban puana sahip. ya da benim girdigim sene o puanla kapattı. tam hatirlamiyorum ama 6 puan fazla aldigimi cok iyi hatirliyorum. asiri derecede uzulerek.

    haliyle tercihler yapilmis, sinav sonucu aciklanmis, puanini ogrenmissin, yuksek de bir puan. ancak yerlestigin okul daha dusuk taban puanli bir okul.

    hemen bir sure sonra aciklanan taban puanlara bakip galatasaray lisesi'nin senden 6 puan düşük kapattigini gormek buyuk bir yikim.

    o zamanlar lise 3 yil. orada da 1 yi ingilizce 1 yil fransizca hazirlik var. 5 yillik bir surec. gerci 1 yil ingilizceyi zaten okumayacagim hazirlik atlama sinaviyla. malum orta kisimdan once okuduk.
    neyse sonrasında yerlesip de ozel okullardan teklif alanlar vs. kayit yaptirmayinca bos kontenjanlar kalirdi. o kontenjanlar da belirlenir, il milli egitim mudurluklerince ilan edilirdi. o donem bunun olabilme ihtimaline karsi ailemle tekrar ikna cabalari olsa da, kabul etmediler. sonrasinda sehrimdeki diger daha yuksek puanli anadolu lisesine gecebilecekken bos kontenjan meselesinde, yapmadim. ben de inat ettim.

    neyse bu kadar seyi de neden doktuysem yillar sonra.

    ama eminim ki bircok galatasarayli bu lisede okumak isteyip kazanamayinca kahrolur. ben ailemin sozunu dinledim diye kahroluyorum. yani olabilecekken oldurmadik.

    simdilerde ise, bakiyoruz gorev alan, uye olan liseli mezunlara. ekseriyeti ciddi anlamda sıkıntılı kimseler. kimisi fenerbahçeyi tutuyor. kimisi beşiktaşı destekliyor. dusunun, insanlarin gipta ettigi bir okulda okumussun, hayalini susleyen bir okuldan mezun olmussun, bir kulture, bir köke aitsin, ama hareketlerin bağcılar kız meslek lisesi. yani insan üzülüyor.

    umarim tez zamanda kulup ve lise birbirinden baglarini ayirir. cunku bakiyorum da bizim mecburiyetten* alelade bir lise mezunu müstahdem arkadasimiz hal, hareket ve tavirlariyla daha bir galatasaray liseli, galatasaray beyefendisi. benden de, onlardan da.
  • 3
    18 mart çanakkale deniz zaferi ve şehitleri anma gününde anmadan geçilemeyecek değerimiz.

    kahramanların okulu.

    --- alıntı ---
    çanakkale zaferi’nin üzerinden tam 101* yıl geçti. ancak çanakkale’de savaşan galatasaraylıların isimleri ve öyküleri, hiçbir zaman unutulmadı.

    çanakkale savaşı, dünya tarihindeki en büyük direnişlerden birine sahne oldu. avrupa siyasetinin seyrini değiştiren bu büyük savaş, osmanlı devleti’nin tüm halkını tek bir amaç etrafında birleştirmişti: düşmana geçit vermemek… vatan savunması için cepheye giden kahramanların bir bölümü ise galatasaray lisesi mezunuydu.

    az bilinen gerçekler

    galatasaray lisesi mezunlarının çanakkale savaşı’na verdiği katkı, yıllardır dilden dile aktarılıyor ve galatasaray tarihine dair en çok konuşulan öyküler arasında yer alıyor. bu anlatıların en ünlüleri ise galatasaray öğrencilerinin savaşa gönüllü olarak katıldıkları ve mekteb-i sultanî’nin şehitler nedeniyle mezun veremediği yönündeki söylentiler. galatasaray lisesi mezunlarından araştırmacı yazar melih şabanoğlu, geçtiğimiz yıl galatasaray topluluğu işbirliği kurulu tarafından düzenlenen “100 yıl sonra çanakkale’ye bakmak” konulu forum için yaptığı incelemede, bu hikayelerin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. galatasaray lisesi, savaş süresince de eğitime devam etmiş ve az sayıda da olsa mezun vermişti. üstelik galatasaray öğrencileri, cepheye gönüllü olarak değil, çıkartılan seferberlik emri doğrultusunda, belirtilen kıstaslara uydukları için gitmişlerdi. melih şabanoğlu, yaptığı araştırmada bu asılsız efsanelerin galatasaray’a herhangi bir artı değer katmadığını; çünkü tarihimizde zaten pek çok gerçek kahramanlık hikayesi bulunduğunu ifade etti. çanakkale savaşı’na katılan galatasaraylılara bakıldığında ise bu fikrin ne denli doğru olduğu açıkça görülüyor. çünkü savaşan her galatasaraylının öyküsünde, son derece büyük bir fedakarlık, cesaret ve kahramanlık göze çarpıyor.

    liseden sahaya, sahadan cepheye

    çanakkale savaşı’nda görev almış en etkin galatasaraylı, hiç şüphesiz ki cevat paşa’ydı. şakir paşa’nın oğlu olan cevat paşa, 1888 yılında mekteb-i sultanî’yi bitirdikten sonra harbiye’ye yazılmış ve süreç içinde osmanlı ordusunun üst düzey komutanlarından biri haline gelmişti. çanakkale savaşı’nda da yetkili paşalardan biri olarak görev yaptı ve stratejik zekasıyla önemli katkılar sağladı. cevat paşa, çanakkale boğazı’nın üst tabyalarla savunulamayacağını ilk olarak öngören kişiydi. boğazı medhal tabyalardan savunmaya çalışmak, işgal kuvvetlerini durduramayacak ve çanakkale boğazı’nın geçilmesine fırsat tanıyacaktı. boğazın, doğrudan doğruya denizin içinden savunulması gerektiğini fark eden cevat paşa, bu stratejiye yönelik önerileriyle savaşın seyrini etkiledi ve zafere damgasını vuran önemli kahramanlardan biri haline geldi.

    savaşta komutan olarak görev alan bir diğer galatasaraylı ise ali rıza paşa’ydı. cevat paşa’nın mekteb-i sultanî’den sınıf arkadaşı olan ve harbiye’yi bitirdikten sonra üst komutanlığa getirilen ali rıza paşa, çanakkale’de iki alaylı 8. tümeni komuta etti ve miralay mustafa kemal’le birlikte conkbayırı’nı savundu. conkbayırı, çanakkale’nin en kritik noktasıydı ve bu bölgenin düşmesi, savaşın kaybedilmesini de kaçınılmaz hale getirecekti. mustafa kemal’in emriyle birliklerini süngü savaşına süren ve bölgeyi ele geçirmek üzere olan anzak birliklerini denize döken ali rıza paşa, bu muharebedeki katkılarıyla çanakkale’nin unutulmaz kahramanları arasına girdi. bu muharebeden sonra itilaf devletleri’nin savaşı kazanamayacağı anlaşılacak ve zafer, türk ordusunun olacaktı.

    galatasaray futbol takımının kürt lakaplı oyuncusu celal ibrahim de, çanakkale savaşı’nda son derece büyük fedakarlıklarda bulunan bir diğer isimdi. fenerbahçe’ye gol atan ilk galatasaraylı olan, yine fenerbahçe’yle oynanan ve 7-0’lık galibiyetimizle sonuçlanan tarihi karşılaşmada tam dört gol bulan, ilk uluslararası müsabakamızda da rakip ağları havalandırmayı başaran celal ibrahim, 1915 yılında askere alındı ve ilk olarak çanakkale cephesine gönderildi. çalışkanlığı, fedakarlığı ve kahramanlığıyla çanakkale ruhunun sembolleri arasında yer alan kahraman oyuncumuz, çanakkale’den sonra filistin, ırak, doğu cephesi ve yeniden ırak’ta savaştı ve bağdat savunmasında ingiliz ordusuna karşı savaşırken şehit düştü.

    çanakkale zaferi’nin unutulmazları arasına giren bir diğer galatasaraylı ibrahim orhan’dı. 1912 yılında mekteb-i sultanî’yi bitiren ve kimya tahsili yapmak üzere fransa’ya giden ibrahim orhan, savaş ilan edilince pilot olarak osmanlı ordusuna katıldı ve çanakkale savaşı’nda önemli bir fransız uçağını düşürdü. düşman uçağı düşüren ilk türk askeri olarak tarihe geçen ibrahim orhan, çanakkale zaferi’nin kazanılması üzerine pilotluk eğitimi almak üzere yurt dışına çıktı ve birinci dünya savaşı’nın son dönemlerinde yeniden osmanlı ordusuna döndü. ancak ne yazık ki, 1918 senesinde yunan topçular tarafından düşürülen uçağında şehit oldu.

    hüzün ve acı dolu bir tarih

    çanakkale savaşı türk toplumu için hem gururun, hem de hüznün sembolü haline geldi. son derece yüksek imkanlara sahip işgalci kuvvetlere karşı elde edilen galibiyet, elbette ki mutluluk vericiydi. ancak bu zafer, çok sayıdaki fedakar asker sayesinde kazanılabilmişti. ardında acı hikayeler bırakarak şehit düşenler arasında ise galatasaraylılar da bulunuyordu.

    mekteb-i sultanî’nin o yıllardaki en başarılı mezunlarından ahmed refik bey, çanakkale savaşı’nın galatasaray adına ilk acı kaybı oldu. ahmed refik bey, galatasaray spor kulübü’nün kurulduğu edebiyat dersinin öğretmeni âtâ bey’in oğluydu. 1903’te mekteb-i sultanî’ye girmiş ve 1911’de birincilikle mezun olmuştu. zekasıyla büyük dikkat çeken ve geleceğin en büyük aydınlarından biri olacağına kesin gözüyle bakılan ahmed refik bey, eğitimine devam etmek üzere almanya’ya gitmiş, ancak birinci dünya savaşı’nın başlaması üzerine yurda dönmüştü. harbiye’de görev yaptığı dönemde ise almanca bilen asker ihtiyacı doğması üzerine çanakkale cephesi’ne gönderildi.

    orhaniye tabyası’nda topçu olarak görevlendirilen ahmed refik bey, 1915 yılının şubat ayında gerçekleşen bir saldırıda şehit düştü ve galatasaray’ın çanakkale’deki ilk şehidi oldu. aynı saldırıda osmanlı saflarında bulunan bir diğer galatasaraylı da aziz ulvi’ydi. ne yazık ki aziz ulvi de ahmed refik gibi ağır şekilde yaralandı ve bir gün sonra hayatını yitirdi.

    çanakkale cephesinde kaybedilen bir diğer galatasaraylı ise futbol takımımızın da önemli oyuncularından biri olan hasnun galip’ti. 1915 yılında askere yazılan ve ilk vazifesi için çanakkale’ye gönderilen sembol oyuncu, ne yazık ki görev aldığı ilk muharebede şehit düştü. galatasaray’dan harbiye’ye geçen ve topçu subayı olarak görev yapan cevdet bey ve galatasaray idmancılarından hüsamettin bey de, yine çanakkale’deki sert çarpışmalarda şehit düşenler arasındaydılar.

    nazım hikmet’in dayısı olan mehmet ali bey’de, hayatını çanakkale savunmasında yitiren bir diğer galatasaraylı’ydı. 1910 yılına dek mekteb-i sultanî’de eğitim gören ve gönüllü olarak balkan savaşı’na katılan mehmet ali bey, pek çok cephede savaştıktan sonra çanakkale’de görev almış, kısa sürede cephenin en önemli topçusu haline gelmişti. şehit düşmesi ise son derece acı bir şekilde gerçekleşti. veliaht yusuf izzettin efendi, 19 temmuz 1915 tarihinde çanakkale cephesi’ni ziyaret etmiş ve ön cepheleri görmek istemişti. cephede önemli bir ziyaretçi bulunduğunu anlayan britanya kuvvetleri, yoğun mermi atışına başladılar ve dört topçumuzu şehit ettiler. hayatını kaybeden topçularımız arasında, galatasaraylı mehmet ali bey de bulunuyordu.

    1868 yılında devlete nitelikli ve donanımlı aydınlar yetiştirme amacıyla kurulan galatasaray lisesi, o tarihten bu yana aynı misyonla hareket ediyor. bu nedenle türk tarihinin her dönüm noktasında, kaçınılmaz olarak galatasaray izine de rastlanıyor. kimi zaman büyük zaferlerle, kimi zaman sevinçle. kimi zaman ise çanakkale savaşı’nda olduğu gibi, gurur, acı ve saygıyla birlikte.

    galatasaray dergisi, mart 2016 sayı:154

    --- alıntı ---
    https://www.galatasaray.org/...da-galatasaray/32045
  • 6
    https://www.sultanivespor.com/...c42acd1b31-cayir.png

    --- alıntı ---
    galatasaray lisesi öğrencileri kağıthane'de. futbolumuz çayırlarda yetişti ve en ‘ele avuca gelmez’ dönemlerini gayrı nizami, sınırları belirsiz, hüdanabit çimenlikte yaşadı. istanbul halkının nefes aldığı, eğlendiği kağıthane mesiresi, gs liseli gençlerin top peşinde koştukları yeşil alanlardan biriydi. toplu fotoğrafın öznesinde mektepli öğrenciler var. bu daracık kadraja iki kulüp başkanı bir golcü bir de milli bek sığdırmışlar. sol başta ayakta duran suphi batur ve sağ başta oturan ulvi yenal, ilerki yıllarda galatasaray'ın başkanlık koltuğunda oturacak iki sima.. ulvi yenal’ın yanında yüzünü saklayan ise filelerin illallah dediği gol makinesi leblebi mehmet.. ayakta, kravatını beline bağlamış yakışıklı da tıpkı arkadaşı leblebi mehmet gibi milli formayı giyen burhan atak.

    foto kaynak: ibb atatürk kitaplığı
    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın