• 21145
    tribünden izlediğim maçlarda hep dikkat ederim maçtan önce ısınma turunun ardından kaleye şut çalışması ve ardından orta kafa gol vs. bir şeyler çalışıyorlar. eğer herhangi bir galatasaray maçını tribünden izlerseniz lütfen maç öncesindeki bu ısınma çalışmalarına çok çok iyi bakın. her futbolcu neredeyse 8 10 şut çekiyor hepsi bir birinden kötü, şut çektikten sonra bekler sağlı sollu orta yapıyor her orta bir öncekinden daha da kötü.

    perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, her ne kadar bu ısınma ölçü olmasa bile biz taraftarlar olarak orada bir şeyler görmek için varız. koskocaman 90 dakika boyunca ceza sahası yayından bir tane şutumuz yok, var diyen beri gelsin.

    (bkz: 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı)
  • 21147
    bana göre futbolun en önemli kısmı olan oyunu ön alana taşıma bölgesindeki oyuncuları ;dinamik , sprint yapabilen , top ezmeden seri tek pas oynayacak karakterde olmadığı için ligde uzun galibiyet serileri yapması ve avrupada başarıya ulaşması çok zor.ayrıca bu alandaki oyuncuların koşması gereken minimum mesafe 12-13 km olmalı.

    (bkz: fernando francisco reges)
    (bkz: selçuk inan)
    (bkz: badou ndiaye)
    (bkz: ryan donk)
  • 21148
    maç özelinde konuşmuyorum ama bundan sonra onyekuru ve fernandoyla beraber oynamaması gereken takım. fernando için bir gün bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi. donkun oynadığı hiçbir maçta ortasaha düşmedi. onyekuru uzun süredir böyleydi zaten artık farklı bir şey beklemeyelim. emrenin tempo tutması da zaman alacağı için belki de en iyi opsiyon mitroglou olacaktır.

    (bkz: 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı)
  • 21149
    yapılan transferlerden sonra hiçbirşey yazmadım bekledim sabırla çünkü bu takımın sorununun ne forvet ne de defans olduğunu biliyordum.

    futbol takımımızın orta sahası nedense baskı yapan hiçbir takıma karşı üstün geldiği maç hatırlamıyorum. bu sorun bu seneden itibaren değil geçen sezonun başından beridir böyleydi. fernando ve ndiaye ilk geldikerinde iç sahada devleşen performansları vardı ancak deplasmanda genellikle böylelerdi zaten.

    geçen sezon oynanan trabzon, başakşehir, beşiktaş ve anadolu deplasmanlarının çoğunda ezilmiştik zaten.

    yeni sezonla birlikte fernando geçen sezonun iç saha performansınıda kaybedince olanlar oldu, bu takım maalesef deplasmanlarda baskın oyun oynamaya müsait değil. bütün yük defansa ve kanatlara kalıyor.

    bu yüzdendir ki ozan bile topla ileri çıkmak zorunda kalıyordu ilk devrede çünkü ondan topu alıp ileriye taşıyabilecek ya da orta sahada pas oyunu oynayabilecek bir orta sahamız yok maalesef.

    o yüzden ne marcao ne liyundama’ya suc bulmak istemiyorum cünkü onlar asıl yapması gereken işlerini gayet iyi yapıyolar.

    fatih hocada cok degindi alttan alttan bu konuya sürekli değişecez diyor hoca. ben yaz transfer doneminde yine köklü degisiklikler yaşayacağımızı düşünüyorum ve bu mevki kesinlikle orta saha olacaktır.
  • 21150
    yıllarca "avrupa, avrupa" diye sürekli naralar attık. ligde karabük'ü yenerek aldığımız gazı, avrupa'da "barça'yı bile yeneriz bea" seviyesine kadar getirdik. sonra bırak barça'yı, real'i; astana ile oynadığımız maçta bile yenildik. hedefleri yüksek tuttuğumuz için aldığımız ilk mağlubiyette hemen futbolculara laf atıyor ve direkt gömüyoruz. ama sorun bu değil. sorun tamamen oyun planında.

    birkaç yıldır sürekli futbolcu performanslarına göre maçlarımız şekilleniyor. sürekli futbolcuların birkaçının iyi gününde olmasını bekliyoruz ki galibiyet alabilelim. halbuki belli bir oyun planımız olsaydı, birkaç oyuncunun formsuzluğunu ezbere ve çalışılmış sistemle rahatlıkla dengeleyebilirdik.

    orta saha kırılgan diye oraya 5 kişi koymak çözüm olmaz. o 5 kişi ne yapacağını bilmediği sürece orta saha her zaman kırılgan olur. belli bir sistemde orta sahada duracak 2 kişi, sistemsizlikteki 10 orta sahaya bedel olur. bizdeki oyun anlayışı tamamen futbol'un gerekliliklerini(topu elle alma, koş, arada pas ver...) yerine getirmek üzere oynandığı için hiçbir sonuca ulaşamıyoruz. sistem abi vallahi sistem şart.

    sezon başında ana sistemini ve alternatif sistemini belirleyerek yola çıkarsan diğer takımlara tur bindirirsin. ama biz böyle yapmıyoruz. bir maça 4-3-3 düzeniyle, öbür maça 4-4-2 düzeniyle, bir sonraki maça 4-2-3-1 diye sürüp giden sistemlerle ilerlemeye çalıştığımız için bir arpa boyu yol alamıyoruz. ha tamam ligde bir şekil yol alırsın, takımların durumu ortada zaten ama avrupa'da tokadı yersin. hoş, ligdeki deplasmanlarda ve ev sahibi olduğumuz bazı maçlarda da tokadı yiyoruz ama en azından burada ilerleyebiliyoruz. ama avrupa takımları buna izin vermez. adamlar yıllarca geometri ve matematiği kullanarak mükemmel bir sistemle yol alıyorlar. taç atışlarını bile belli formasyonlarla yapan takımlar bunlar. halbuki ne gerek var buna, futbolcu koşsun pas versin gününde olsun yeter. bi bunlar salak sonuçta.

    2 ilkokul öğrencisinin sikindirik tartışmasında üstün olan tarafı direkt einsteinle tartışmaya sokarsan "öğrenci gününde değildi" diyemezsin. hiçbir bilgi ve beceri yetisi henüz gelişmemiş küçük bir çocuğu, yıllarca sistemle çalışmış ve keşifler yapan adamla tartışmaya sokmak en başından nasıl hatalı geliyorsa; birden avrupa'da başarı beklemekte o kadar hatalı. çocuğun büyümesini bekleyip tekrardan einstein'le tartışmaya sokmakta yine hatalı olur. yıllarca kendisine bilgi ve birikim sağlamayan kişi yine her türlü o küsküyü yiyecek. yapacağın tek şey, çocuğu belli bir sistemle eğitmen. bu sayede o çocuğun yeteneklerini görüp ona göre hareket edersin. konu fizik oldu mu karşısındaki adama mahçup olacak ama konu edebiyata geldiğinde karşısındakini mahçup edecek. sistem; sistem'in getirdiği hamle şart. yoksa yıllarca sikindirik tartışmalardan (ligdeki maçlar) daha da öteye gidemezsin...
  • 21151
    tatsız tuzsuz yemek gibi olan takım. karın doyuruyor ama sadece o kadar. insan biraz yediği şeyden zevk almakta ister. ayrıca takımın bir tane bitirici oyuncusu yok. hala hücum peşindesin. anamızın liginde iyi kötü iş yapiyorsun ama avrupa işin içine girince durum içler acısı. işin en kötü ve acı tarafı "galatasaray ne kadar kötü olursa olsun, işin içine avrupa girdiği zaman farklı oynar" mottosu artık mazide kaldı.
  • 21153
    avrupa kupaları için en azından 2018-19 sezonunda fazla beklentiye girilmemesi gereken takım. üzülerek söylüyorum ki bu sezon lige odaklanmamız elzemdir. zira orta sahada ve hücumda kalite sorunu yaşıyoruz uyum sorunu da cabası. belhanda fernando ndiaye üçlüsü ile ligi belki konsolide edebiliriz. ancak bu sezon avrupa kupalarına hedef koymak için erken.
  • 21154
    2019 haziran’ından itibaren altyapı takımlarımız olan u-21, u-19, u-17, u-16,u-15...vb. ile birlikte ortak ve galatasaray’ın geleceği olacak oyun anlayışını planlamalı ve buna göre futbol oynamalı. örneğin ahmet 11 yaşında. ahmet 11 yaşından a takıma çıkacağı 18-19 yaşına kadar aynı 2-3 şablonu oynamalı. makine gibi işlemeliyiz. öyle ki altyapımızdaki gençlerimizin belirli kalibrede olduğunu varsayarsak a takıma çıkardığımız bir genci parlattığımızda yerine koyacağımız diğer genç belki beceri olarak farklı seviyede olsa bile aşağı yukarı aynı oyunu oynayabilir olacak.

    öncelikle şu sistemsizlikten kurtulmamız lazım. bundan sonra da takıma ne vereceği daha belirli olan futbolcular dahil edilip sözde yıldız özde über ego arkadaşlarla yolları ayırmak lazım. galatasaray geleceği görecekse belhanda, mariano, feghouli, fernando, selçuk inan ile değil marcao,linnes(bu maç kötü oynasa da),luyindama,yunus tarzı görece genç futbolcularla aşağıdan gelecek altyapı oyuncuları ve bir ekolün temsilcileri ile görecek.

    açık konuşmak gerekirse 10’a yakın gelecek futbolcu olduğunu düşünüyorum. bunu transfer delisi olduğum için demiyorum. bu takım bu futbolu oynuyorsa 3 milyon euro üzerinde maaş veremez. bir futbolcu 3 milyon euro’nun üzerini kazanıyorsa sneijder katkısı beklemek en büyük hakkımız. en azından yıldızı sönmüş kişileri toplayan takımdan çok kendi yıldızını yaratan bir takım olmaya çalışmalıyız.

    bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama ajax,benfica,porto,dortmund gibi altyapısı çalışan ve ne oynadığı belli olan takımları daha çok örnek almalıyız.
  • 21156
    4-1-4-1'i katletmekle meşgul futbol takımı.

    bu sistemin orta 4'lüsündeki kanat oyuncuları, kendini 3'lü forvetteki santrafor kenarı sandığı için oyunu sadece belhanda-ndiaye ikilisinin topla koşuları ve kanat bekleriyle ileri taşıyabiliyoruz ki, hücum çeşitliliğinin bu derece dar olması, bizi kolay analiz edilebilir bir takım konumuna soktuğu gibi, karşımızdaki her takımın elinde direkt olarak bir antitez oluyor; önde basmak.

    top rakibe geçtiğinde ise kendini forvet sanan bu kenar oyuncularımızın hiç bir defansif katkısı olmadığından, gelen atakları karşılamak zorunda olan oyuncular, yine o atağı başlatan ndiaye ve belhanda olmak zorunda kalıyor ki bunun sonucunda da istisnasız her maç oyundan düştüklerini gözlemliyoruz.

    dolayısıyla iyi giden bir maçta dahi tempo yükselirse yük direkt olarak bindiğinden ndiaye ve belhanda'nın düşüşüne, dolayısıyla pas kayıplarına maruz kalıyoruz.

    bu pas hatalarının artışı ise süpürücü bir ortasaha eksikliğini ortaya çıkarıyor ve bingo!

    bir anda tüm yükün stoperlere bindiği, iki kenarda da stoperlerin birebir pozisyonlarda kaldığı fantastik bir düzene geçiyoruz ki bu anlamda rekor sayıları görmüş olabiliriz. zira iyi kötü hiç bir takımda, stoperlerin rakip takımın kanat oyuncularıyla bu derece bire bir yakalandığını gözlemleyemezsiniz.

    acilen sistemsel değişikliğe gidilmesi gerekiyor. bir kanat için yetersiz olsa dahi sadece hareketliliği ve koşu kalitesi adına emre akbaba'yı en hızlı şekilde takıma kazandırmak gerek. feghouliyle topu taşımak ne kadar zorsa, onyekuruyla da paslaşmak o kadar zor..
  • 21157
    2019 yaz transfer döneminde ortasahası göbeği kökten değişecek.

    selcuk-donk gidiyor.
    ndiaye umarım 1 sene daha kalır ama şimdilik gidecek gibi duruyor- stoke satıp para kazanmak isteyecektir.
    fernando’nunda ilerleyen yaşı, düşen formu ve yüksek maaşı göze alınırsa satılacağı kesin gibi.

    bu demektir ki 4 transfere ihtiyaç doğacak.

    öncelikle acaba diyorum celil bu alternatiflerden biri olurmu, ama malesef kendisi bana izlediğim kupa maçlarında böyle bir ışık vermedi.

    erzurumspor, kayserispor yada ankaragücü vari bir superlig takımına kiralayıp fenerbahce’nin ozan’da yaptığı gibi gelişimine göre sonraki sezon pozisyon almak bence daha doğru.

    bu gidecek 4 göbek oyuncusundan belki fernando dışında bir bonservis gelirimiz olmayacak ama senelik 11 milyon euro gibi bir maaş yükünden kurtulacağız, bu meblağ ffp için pek bir anlam taşımasada kulubumuzun bütçe refahı adına bence bu gayet güzel bir rahatlama demek.

    alınacak 4 oyuncudan birinin beşiktaşın dorukhan transferi gibi düşük bütçeli yetenek vadeden yerli transferi olması, diğerinin de ndiaye yada başka bir kiralama formülü olması gerekiyor.
    böylece diğer 2 isim için elimize güzel bir bütçe kalmış olur.

    tabi bütün bu hesaplara belhanda’nın satılacağı ve ondan elde edilecek geliri hiç eklemedim, dolayısıyla devrede stopere ve forvete yaptığımız gibi buseferde ortasaha’nın göbeğine silbaş yapacağız demek sanırım yerinde olur.
  • 21159
    orta sahasında yaratıcılığın çok düşük olduğu takım. 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçında da net bir şekilde görülmektedir ki, top rakipteyken oyun hızlanmakta, top bize geçtiğinde oyunun temposu dibe düşmektedir. hücum varyasyonlarlarında tek beklentimiz onyekuru’nun mucizevi hareketler yapmasını beklemek veya on maçta bir belhanda ‘nın görevini yapmasını beklemektir. fernando ilk geldiği görüntüsünden çok uzakta, ndiaye ise gerek pas yüzdesinin düşüklüğü gerek savruk oyunu ile güven vermemektedir. stoperlerin birbirine bu kadar pas atmak zorunda olduğu bir başka avrupa ligi takımı yoktur sanırım. sebebi orta sahamızın çalışmaması. stoperler ayağında top varken hep orta sahamızı ararken , bu arkadaşlarımız rakibin arkasına saklanarak top almaya gelmiyor, stoperlerden efsanevi derin paslar bekliyor.

    velhasıl kelam bu orta saha ile olmaz arkadaşlar. bize daha yaratıcı, daha seri ve daha istikrarlı 2 box to box, 1 adet de felipe melo vari bir adam lazım.
  • 21160
    bazı takımların ruhu vardır taktiksel olarak mesela juve 3-5-2 oynar. galatasarayımızında 4-4-2 dir sistemi ne yaparsan yap. içeride dışarıda süpürüp rahat rahat maçlar izlediğin sezonlara bakarsanız bu sistemle olmuştur herşey. 4-1-3-2 sisteminide hatırlayın gerets zamanında rekor puanla şampiyon olduk lakin derbidelerde çok ezildik (özellikle fener deplasmanlarında) bu takımın oynayacağı sistem budur. bunun içinde 1 adet felipe melo 1 adet engin baytar 1 adetjohan elmandere ihtiyacınız vardır. bunlar olmadımı sürekli kahroluruz. 2018-2019 sezonunda kaçtane depsalmanda rahat maç izlediniz? ben hatırlayamıyorum bile. o yüzden iyi bir ortasaha tandemi ve diagnenin yanına gezen ufak boylu bir forvet ile seneye çok daha güzel olur. bu seneden ümidi kesmekte fayda var.
  • 21161
    14 şubat 2019 galatasaray benfica maçında oynadığı etkisiz oyun ve aldığı mağlubiyet büyük hayal kırıklığı yaratmış takımdır. hakkıyla "avrupa fatihi" ünvanı kazanmış bir takım (bkz: #2521286) son 25 maçında sadece iki galibiyet almış. bu utanç, bu süreçte takımla ilişiği bulunan herkese aittir. portekiz'de ya galatasaray'a yakışır şekilde rakibi eleyin ya da galatasaray'a yakışır şekilde elenin!
  • 21163
    (bkz: 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı)

    kağıt üzerinde bakıldığında sahada her şeyi yapabilecek gibi görünüp hiçbir şeyi tam yapamayan takım.

    bkz. verdiğim maç üzerinden değerlendirme yaparsak;

    kalemizde, ismi yıllar sonra dahi galatasaray efsaneleri arasında anılacak fernando muslera var. ülke sınırları içerisinde kendisinden fazla güvenilecek kaleci yok, dünya çapında da bu sayı iki elin parmaklarını ya geçer ya geçmez.ancak gel gelelim yediği ikinci gol tam bir hayal kırıklığı.

    stoper tandemimizde yıllardır hem terim hocanın hem de bizim hayallerimizi süsleyen, genç, dinamik, ayakları muadilleri için fazlası ile iyi, fiziken güçlü, potansiyelli iki oyuncu var. açıkçası ben bu potansiyeli sahada da görüyorum ancak günün sonunda marcao'yu yaptırdığı penaltıyla*, ve ikinci goldeki hatasıyla, luyindama'yı ise attığı gol ve hucuma katkısından ziyade yaptığı basit top kayıplarıyla hatırlıyoruz.

    bek rotasyonumuza baktığımızda da, isimleri anıldığında içimize huzur dolan 3 adet çivi gibi bekimiz olduğunu düşünerek çıkıyoruz sahaya.ancak linnes, maç boyu vasatı aşamıyor.en güvendiğimiz, sahanın en tecrübelilerinden nagatomo ise yine elinden geleni yapmasına rağmen savunduğu kanatta maç boyuncu gözümüzün önünde tokatlanıyor resmen. ayaklarına ve hucum kabiliyetine çok güvendiğimiz, meziyetlerine saha da defalarca şahit olduğumuz mariano ise oyuna sonradan bu meziyetlerini sergilesin diye girip, saçma sapan top kayıpları ve hatalı paslarla tüm umudumuzu kursağımızda bırakıyor.

    orta sahada, beklenti ve sonuç analizi yapıldığında hem bahse konu maç özelinde hem uzun vadede durum daha vahim.

    kağıt üzerinde bakıldığında kanatlarda; hem forvete hem orta sahaya göbeğe kayarak destek verebilecek hem de bulundukları kanadı otobana çevirebilecek potansiyele sahip iki oyuncumuz var; onyekuru ve sofian feghouli. ancak sofian'dan bir engin baytar ya da emre çolak verimi bile alamıyor. onyekuru ise bir başına petrol kuyusu kazmaya çalışan bir karınca gibi rakip defansı soldan delmeye çalışıp çalışıp betona çarpmaktan ileri gidemiyor. sonuç olarak ikisi de ne forvete ihtiyacı olan topları iletiyor ne de kendileri kaleye yaklaşabiliyor.

    orta sahanın göbeğinde belhanda, ndiaye ve fernando var. yine kağıt üzerinde bakıldığından bir türk takımı için hayalleri süsleyecek kalitede bir orta üçlü. üç oyuncu da hem defansif hem ofansif meziyetleri olan, oyun aklı üst düzey, zeki ve çevik oyuncular.ancak kesicilik yapıp pas oyununu da orta sahada yönetmesi gereken, man. city forması giymiş, profesyonellik gurusu fernando, ne fiziken rakibe üstünlük kurabiliyor ne de ileri yönlü hatasız iki pas verebiliyor. erken denilebilecek bir anda sarı kart görerek kendisini de bizi de sıkıntıya sokması da cabası.patlayıcı gücü ve top sürme becerisi ile rakip orta sahayı topla defalarca geçip duman etmesini beklediğimiz ndiaye, ne zaman hızlı hucum fırsatı bulsak topu ayağından açarak rakip orta saha yerine bizim atakları duman ediyor.ve belhanda. bu arkadaşın çabasını falan takdir ediyorum ama kendisinin skora etki edebilmesi için ay, güneş, dünya, neptün, uranüs ve mars'ın aynı hizaya gelmesi ve büyük kıyamet alametlerinin hepsinin gerçekleşmiş olması gerekiyor. anladık kardeşim 10 numara değilsin de takım rakip orta sahaya boyun eğdiğinde bir can yak, bir tehlike arz et.

    forvet hattımızda ise 1.93 m uzunluğunda hayallerimizi süsleyen bir canavar var sahada.diagne. aslına kendisini eleştirmek şuan için haksızlık olur. kendisine oynanan uzun topları alıp kanatlara ya da orta sahaya dağıttı yapabileceği de şimdilik bu kadar.takım olarak kendisine top getirme problemimiz var.

    sonuç olarak yukarıda değerlendimesini yaptığım oyunculardan en az 7 tanesi, bizim karşımıza rakip olarak çıksa potansiyellerinin yarısını sergilese, ağzımızı açık bırakacak performans sergiler bizi kendilerine hayran bırakabilirlerdi.ancak gözle görülen bir uyumsuzluk hakim takımımıza.

    burada iş fatih terim'e düşüyor. allah yardımcın olsun hocam.
  • 21164
    çok sevdiğim, yenildiğimizde tadımı kaçıran tuttuğum futbol takımı.

    galatasaray'ın yıllardır hücum organizasyonu anlamında hiçbir planı olmadan oynadığı oyunlardan son derece sıkıldım. ben bir futbol profesörü değilim. half space vb. gibi terimleri bilmem ama genel olarak sahaya baktığımda başı kesik tavuk gibi koşan oyuncuları görünce içim kararmaya başladı.

    fatih terim'e özel bir durum değil. ben 2011-2012, 2012-2013 sezonu dışında mancini'ler, prandelli'ler, hamza'lar, tudor'lar, bu sene genel olarak yakın zamanda aklıma kazınan bir hücum organizasyonunu hatırlamıyorum. kısa devre yapan elektrik gibi 1-2 maç harika oynayıp parladığımız sonra tekrar söndüğümüz maçlar çok fazla. porto'nun, benfica'nın, ajax'ın maçlarına bakıyorum bir de dönüp bizim maçlara bakıyorum ve canım acıyor.

    umarım 2019-2020 sezonunda yazın yapılacak olan takviyelerle güzel bir plan, sizin tabirinizle sistem görürüz.
  • 21165
    en temel eksikliği teknik, taktik, plan, oyuncuların pozisyon bilgisi, oyuncu profili gibi şeylerden ziyade kondisyon olan takımdır. eğer gücünüz yoksa ve elinizde de busquets, xavi, iniesta - pedro, messi, villa gibi 20 kişi pres yapsa gözleri kapalı pas yapabilecek bir ortasaha-forvet hattınız yoksa koşmaya mec-bur-su-nuz.

    (bkz: 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı), (bkz: 2 şubat 2019 alanyaspor galatasaray maçı), (bkz: 28 kasım 2018 lokomotiv moskova galatasaray maçı), (bkz: 6 kasım 2018 schalke 04 galatasaray maçı), (bkz: 24 ekim 2018 galatasaray schalke 04 maçı) gibi maçları zihinlerinizde canlandırın lütfen. bunların hiçbirinde 15-20 dakikalık bile oyuna hükmetme emaresi göremedik. bu maçların hemen hepsinde sanki biz 11 kişi, rakip ise 15-16 kişi gibiydi. bunun temel nedeni güçsüzlüktür. bu takım yardımlaşamıyor. kanatta veya ortada birisi top aldığı zaman yardıma gelen hiç kimse olmuyor. durmaksızın basit top kayıpları yaşanıyor. çünkü özellikle ikinci yarılarda yürümeye dermanları kalmıyor beyzadelerin.

    sadece futbolda değil bütün sporlarda, sporcu, eğer gücü yoksa disiplinsiz davranışlar sergilemeye başlar. fizik kondisyonun yokluğuna bağlı olarak yükselen tansiyon beyni uyuşturur. hızlı düşünme, karar alma gibi motorik özellikler sekteye uğrar. bu dediğimi bireysel veya takım sporlarında aktif olarak yer almış, idman yapıp müsabakaya çıkmış herkes çok net anlayacaktır.

    lakin bizim ülkemizde büyük çoğunluk yararlı koşu diye bir garip türkü tutturmuş gidiyor. önce taraftarın bu zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. bu değişmedikçe biz daha çok (bkz: 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı) yaşarız. ayrıca hala ısrarla takımdaki bireyleri eleştiriyoruz. eleştirilecek yönleri yok mu, tabii ki var fakat sorumluluğu bir veya bir kaç futbolcunun üzerine atmak bilgisizliğin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kolaycılığın göstergesidir.
  • 21166
    sabir sahibi taraftarlar tarafından, başarı odaklı olmadan 2 sene desteklenebilirse önü acik olabilecek futbol takımı.

    bu takım, city'den gelen fernando, premier lig görüp şımaran ndiaye gibi hırs yoksunu, galatasaray ile hicbir duygusal bağı olmayan futbolcular ile asla başarı kazanamaz. süper ligde şampiyonluk tabii ki gelebilir ama beni kesmiyor. süper ligin kalburüstü takımlarından sayilan trabzonspor'a karşı 20 dakika iyi oynayınca muhteşem takım olduğumuz sanılıyor, elin benfica'si gelip terlemeden yenip gidiyor. 10 milyona forvet alinca her sey super olacak, hatta uefa kupasini alacağız bile sanıldı. avrupa'da varlık bile gösteremiyoruz, bırakın forvetsiz olma muhabbetlerini. portekiz liginin 7.si de gelse içimiz rahat olamaz.

    simdi 2 adet genç stoper alındı onlar bir uyum sağlasın. altyapıdan gelen gençlerimiz süre almaya başlasın. fatih terim'in sistemine oyuncularimiz alışsın. o zaman güzel olacak. biraz sabır lazim. feghouli, belhanda gibi adamlardan kurtulalım. 2 maçla 2 transferle 1 sezonla olmuyor hiçbir şey.

    çok iyi oldu ya benfica yenilgisi. valla. su kendimizi dev aynasında görmekten ne zaman vazgeçeceğiz? sanki surekli avrupada rakipleri dağıtıyoruz. 1 2 donem denk gelmiş, 1 2 buyuk takım yenmişiz, sanıyoruz ki avrupa'nin en büyüklerindeniz. buyuk buyuk konusuyoruz. alanyaspor'a karşı oynarken formayı koymak yetiyor da elalem surunduyor iste adami boyle.
  • 21167
    tek eksiği sabırlı ve başarı endeksli olmayan taraftar olan takım. 1999 kışında cl den elendigimizde taraftar chelsea den 5 yiyen takıma sizin yaptıklarınızı yapsa ilk turda uefa dan elenirdik. allah'tan o zaman teknoloji kısıtlı, sosyal medya yaygın değildi. şuan da as takıma monte edilmeye çalışan 3 yeni transfer ve sakatlıktan dönen emre akbaba var. halen diyorum ben maaşıma bakarım diyen 2-3 top tepicimizden kurtulup, yerlerine marcao- luyindama tarzı hırslı oyuncu bulursak (altyapıdan çıksa tadından yenmez) bence yine hem lig hem de avrupa da adından söz ettirecek bir takım olabilir. başta da dediğim gibi önce bilinçli ve eleştirirken bile mantıklı davranan taraftar olsun arkasında.
  • 21169
    1 veya 2 futbolcuda performans düşüklüğü varsa sorunu futbolcuda ararım. ama bu sayı 5-6'yı buluyorsa, sebebi her ne olursa olsun bunun sorumlusu teknik ekiptir. bir kere bizim takımın çok ciddi bir kondisyon eksiği vardı. istediğin kadar iyi taktiğin olsun, onu uygulayacak gücün yoksa hiçbir işe yaramaz. devre arasında bartali’nin gelmesi ile bir nebze düzeldi bu ama kısa sürede o kadar büyük bir yükleme yapamazsın. yani takımın şu anki kondisyon durumu lig için yeterli olabilir ama avrupa için hala çok zayıf. doğru adamı bulduğumuzu düşündüğüm için önümüzdeki sene bu konuda sorun yaşamayacağımızı düşünüyorum. taktik konusuna gelecek olursak, öncelikle taktiği iyi bir şekilde uygulayabilmek için her şeyden önce zeka düzeyi belli bir seviyenin üzerinde futbolculara ihtiyaç duyulur. ben geçen seneden beri “bizim takım ligin en düşük iq ortalamasına sahip takımı” diyorum. tüm takımlar açısından bakınca biraz acımasız olabilir ama yukarıya oynayan 6-7 takım arasında değerlendirince kesinlikle böyle ne yazık ki. fatih hoca zamanında yapılan transferler ile (diagne hariç) bunun biraz düzeldiğini görebiliriz ama hala bu açıdan çok eksiğiz bence. sene sonunda orta sahada yaşayacağımız değişimden sonra bu sorunu aşacağımızı düşünüyorum. ama işte en basitinden bizim takımın sahaya yayılma sıkıntıları var. hücum seti sıkıntıları var. topun olduğu tarafa kayma yani beraber oynama konusunda sıkıntıları var. bunların hepsini çözmesi gereken kişi de hoca. ben çok sayıda yanlış yaptığını kabul etmekle beraber bu yanlışları düzelteceğine inanıyorum. bu sene de hakemleri alt etme gücümüze bağlı olarak şampiyon veya ikinci olacağımızı tahmin ediyorum. bu kadar hata yapıp üzerine bu kadar da eyyama maruz kaldığımız bir sezonda başakşehir’in arkasında ikinci olup şampiyonlar ligi'ne gidebilmek de çok kötü bir durum değil bence.

    dipnot: ilahi adalete hala inanıyorum, şampiyon olma ihtimalimiz yüzde 51'den az değil...
App Store'dan indirin Google Play'den alın