• 26951
    orta sahası çok zayıf takımımız. sahaya ağırlığını koyacak, rakibi yıldıracak, savaşacak, tempoyu ayarlayacak, rakibe mutlak üstünlük kuracak bir orta sahamız yok. bugüne kadar geriye düştüğümüz hiçbir maçtan puan alamama nedenimiz de bu.

    herkes suçu fatih terim'e atıyor ama orta sahaya iki transfer döneminde adam almayan yönetim asıl suçlu.

    fatih hocam şapkadan fîl çıkarmadığı sürece orta sahasız şampiyonluk çok zor.
  • 26952
    içinde beşiktaş galibiyeti olmak koşuluyla, 10 maçta 9 galibiyet 1 beraberlik alarak şampiyon olabilecek takımımızdır. bunu bize düşündürememesi çok acı. beşiktaş maçında gerekirse iki gol handikaplı olarak final maçına çıkmamız gerekir, aksi ciddi başarısızlıktır.

    ayrıca eğer bir maç berabereyse son dakikaları dünya kupası finali gibi beksiz savunmasız geçirme huyumuz hiç hoş değil. alınacak o 1 puanlar bizi şampiyon veya üçüncü yapabilir.

    buna ek olarak hiç bir şartta ikincilik kesinlikle bırakılmamalı, biraz kura şansıyla şampiyonlar ligi ihtimali fazlasıyla mevcuttur.
  • 26953
    ligin 17.haftasında konyaspor'a 4-3 yenildikten sonraki 10 haftada toplam 27 puan almıştık. rize maçını da skor ve maçın gidişatı olarak konyaspor maçına benzettim ve kalan 10 hafta da 27 puan alacağımız öngörüsünü yaptım.

    bu müthiş matematik ile ligi 88 puan da bitireceğiz.*

    bir hafta bay olacağız. o haftayı hesaptan çıkarak, 11 hafta üzerinden hesap yaparsak ta 85 puan ile bitiriyoruz.
  • 26956
    2020-2021 sezonu bitmesine az bir süre kala şampiyonluk umutları rakiplerinin ne yaptığından çok kendisine bağlı olan futbol takımı. 8 maçlık serinin ardından özellikle ben kolay mağlup olmayacağımızı ön görmüştüm ancak erken konuşmuşum. futbolcular ve teknik ekip benim kadar kafalarında maçları oynamamış demek ki. özellikle 19 mart 2021 galatasaray çaykur rizespor maçı oynanan oyun şampiyonluğa oynayan takıma yakışmayacak kadar kötüydü. taçtan gol yiyen takım şampiyon olamaz. bunlar bireysel hata değil takım hatası. mental olarak bu takımı hazırlamak benim görevim değil. bunu da yapması gerekenler yapmazsa sonuç kaçınılmaz oluyor.
    bir de her şeyi geride bırakalım bu takıma billurlu bir ortasaha lazım. ağırlık koyacak gerekirse kendi arkadaşıyla saha içinde kavga edecek. takımı çevirip toplayacak mücadeleci bir orta saha oyuncusu olmadan hep bir yanımız eksik kalacak.
    gelecek sezon hoca gider gitmez yönetim gider gitmez bilemem ancak en elzem yerimiz orta saha olarak belirlenmeli ona göre transfer politikası oluşturulmalıdır.
  • 26957
    zamanında elinde tek orta saha alium saidou ile belki de tarihin en iyi fenerbahçe kadrosunun* önünde şampiyon olmuş takımdır.

    flerquin, ayhan'lı orta sahasıyla, yarısı kiralık takımla şampiyonlar ligi'nde çeyrek final kapısından dönmüş, nou camp'ta barcelona'ya sahayı dar etmiştir bu takım.

    barış özbek, mehmet topal'lı orta sahasıyla, 100 yaşında hocasıyla başladığı kondisyonerle bitirdiği sezonu, şampiyonlar ligi çeyrek finalisti fenerbahçe'nin önünde şampiyon olmuştur.

    şöyle galatasaray'ı küçümseyip birilerini haklı birilerini haksız göstermeye çalışanlara hasta oluyorum. sevgili fatih hocamıza çok değil geçen sene belhanda, lemina, n'zonzi, seri orta sahası verildiğinde de ne oldu çok güzel gördük. kimi nerde oynatacağını çözene kadar ligin bir devresi çöpe gitmişti.
  • 26958
    alanya, karagümrük, ve şimdi de rizespor maçlarını berabereyken son dakikada veren takım. havadan verilen 3 puan -- şu an bizi liderliğe ortak ederdi. (beşiktaş'tan da 90+1'de yediğimiz gol dolayısıyla tek farklı galibiyet bile averajda kaybettiriyor, teknik olarak 1 puan daha).

    hayatımda çok kötü galatasaray takımları izledim. 2010, prandelli dönemi avrupa macerası, ucube yabancıların takıma dolduğu 2002-2004 dönemi. fakat son dakikaları bu kadar kötü oynayan, mental olarak bu kadar hazırlıksız bir takımı hiç izlemedim. bu takım her istatistiğe göre ligin en iyi defansı, fakat yediği golleri oyuncu hataları ile yiyor. istediğimiz kadar mustafa cengiz yönetimi konuşalım, bu mentalite eksikliği baştan aşağı hocaya yazar. maç sonu adam eksikliğiyle bile orta alan boşaltma inadı ile verdiğimiz direkt, oyuncuların ilk 11'e kurulması ya da nedensiz şekilde 18 dışına çıkarılması sebebiyle indirekt problemler bu takımın bu sene en büyük sıkıntısıdır, nokta. belhanda rezaleti bile ilk 3'e girmez.

    bir yandan fenerbahçe ve beşiktaş'ın aksine bir sistem kurmaya çalışmamızdan çok memnunum, fakat fatih hoca bu sene ve geçen sene teknik direktörlüğün en temel görevlerini yerine getiremiyor. önümüzdeki fikstür kolay da değil, eğer acil bir şeyler değişmezse ben şampiyonluğu değil, 3.lük/4.lük yarışını izlemeye başlıyorum. trabzon 6 puan uzakta, bize karşı maçları var, fikstürleri daha kolay.
  • 26959
    30. haftadan diziliş falan değiştirmeden tam kadro ile olacağımızı varsayarak artık ligin sonuna kadar şu kadro ile çıkması gereken takımdır.

    muslera
    yedlin-luyindama-marcao-saracchi
    feg-gedson-taylan-emre-onyekuru
    muhammed

    duruma göre feg gedson ile yer değiştirir sağda arda ya da kerem falan oynar ama en ideal kadro bu . zorlu alanya deplasmanında çıktık diye sevinirken kaybetmişiz gibi oldu adeta.
  • 26960
    kendimi bildim bileli her seyi olduran takimdir. galatasaray’in adinin oldugu yerde umut vardir lafi bosuna akillarda yer etmedi. ama bunu geriye dusunce 4-1-5 oynayarak yapayiz.
    elindeki kadro ile sampiyon olabilir, olmasi da gerekir, ama yine dedigim gibi maalesef son maclarda cok ama cok kotu yonetiliyor. nasil ki galibiyet serisi yaparken fatih terim ovuluyorsa, puan kaybi serisinde de elestirilmeli. olay bizim burada soylediklerimiz degil zaten, beni karamsarliga goturen hocanin hatayi goremeyisi.
  • 26961
    —-——————-muslera———————-
    yedlin—dama/donk—marcao—saracchi
    ———————--taylan————————-
    —————gedson——————————--
    ———————————feghouli————-
    —kerem/ogulcan/kılınç————————
    ——————————————-onyekuru-
    ———————mohammed———————

    yukarıdaki ilk 11 düzeni ile 2020-2021 sezonunun kalan maçlarına başladığı takdirde her maçını bir şekilde kazanabilecek takım. rakibe göre sağ açıkta oynayacak oyuncu belirlenir. yine rakiplere göre orta sahada gedson yerine emre kılınç ve stoperde luyindama yerine donk tercihleri yapılabilir. kart cezası gibi zorunluluk halleri dışında bu 14 oyuncu dışında hiçbir oyuncu ilk 11’de yer bulmamalıdır. tabii biz böyle kafamıza göre düşünsek de fatih teriminadı, bildiği(!), adaleti(!), egosu çıkacak karşımıza.
  • 26962
    saha içi yerleşimde büyük sorunlar yaşayan takım.

    1- hangi dizilişle oynarsa oynasın takım sete geçtiğinde savunma hattı ortasaha çizgisine kadar geliyor stoperler çok geniş alanda oynamak zorunda kalıyor top alamayan ortasaha hattı ile birlikte bireysel hatalar çoğalıyor.

    2- ortasaha hattındaki oyuncuların (taylan hariç) top kullanma becerilerinin düşük olması ve sağ sol iç ortasahaların birer 10 numara gibi sette yerleşmesi oyun kurarken takımı baltalıyor ve geriden çıkmak işkence haline dönüşüyor.

    3- beklerin gereğinden fazla ileride konumlandırılması sonucu bek arkası boşluklar için stoperlerin kademelere girmesi isteniyor, stoperler büyük problem yaşıyor. stoperlerin amacı ortasahada birebir eşleşmek değildir, hangi stoperi getirirseniz getirin bu riskli yapıda hata yapar.

    çift merkez kullanımı taylan'ın performansını düşürse de yanına bir adam çekip oyun kurulumunda stoperlerin üzerindeki yükü azaltmak zorundayız. beklerden birini gönderdiğimizde diğer bekin bir iç oyuncusu gibi ortasahada kademe alması lazım. geri kalan haftalarda toplu-topsuz 4-2-3-1 dizilişi ile takım daha iyi alan kapatacağını ve savunmasının güçleneceğini düşünüyorum.
  • 26963
    takımın şimdisini aşırı sevdiğim takım. yanlış anlaşılmasın. kulübü zaten seviyorum. ama ben bu takım bugününden bahsediyorum. sevmediğim bir futbolcusu yok. younes belhanda hergelesini, diagne fırlamasını bile severdim. hatta aşırı hallendiklerim bile var. moralim bozuk olduğunda tam adını söyleyip kendimi o meçhur penaltı öncesi çocuksu mahçupluğunu izlerken ve garip olmadık şekilde neşe de bulduğum fernando muslera gibi... ah, pardon! arda turan'a hâlâ ısınamadım. ve muhtemeldir ki bu mesafeyi bir türlü kapatamayacağız. ama olsun. ne ben onun umurundayımdır ne de o benim. bu umursamazlığın şiddetinin bedelini umarım bir gün ödemeyiz diye düşünüyorum.

    araya nilgün marmara'ya gönderme atalım. hoş olur.

    neyse.

    giriş her ne kadar sıkıcı ve aslında konuyla ilintisiz olsa da yazılmış oldu. silmeye kıyamadım. yazarım arada ben öyle alakasız.

    !neyse.

    bu takımın potansiyeli var. ben ona inanıyorum.

    allah aşkı için, muslera-marcao-luyindama-taylan gibi bir karo kimde var. zamanında fransa'nın vardı: fransız'ız ya haybeden, öyle derler, fransızlar 80'ler ve sonrasındaki takımlarında jean tigana, alain giresse, luis fernández ve michel platini için 'le carré magique' derlerdi. üff! benzetmeyi dörtleme -karo-elmas-baklava- üzerinden yapıyorum, yanlış olmasın.

    bizim ihtiyacımız olan şey aslında bir oyun bulmak, o oyuna uygun oyuncular bulmak ve o oyunu oturtmak. pekala bu oyun için içimizden geçen "bam-bam-bam"dır. "topun olduğu yer pozisyon"dur. kıpırtısız bir oyun değil. topun dünyanın dönüş hızına ters mukavemetten neredeyse durduğu bir oyun hiç değil.

    ha, oyuna uygun oyuncu bulmaktan bahsetmiştim. ama aslında bunu sırf transferle yapacak da değiliz. taylan antalyalı'yı nasl bulduk ve yerleştirdik. aynısını yapabiliriz. ya da akademiye dönebiliriz. tabii kısa vade için değil. akademi, üst yapıya futbolcu, üst yapının oynadığı oyuna göre futbolcu yetiştirir. genele hitap etmez mesela. gerekiyorsa çok spesifik özellikli futbolcular yetiştirirsiniz. bu bir plan program dahilinde olur. en azından yedek için, 23'ü doldurmak için transfer yapmayız. ya da transfer ettiğimiz futbolcunun oyuna uyumunu beklemeyiz yedekten girdiğinde.

    yahu. galatasaray'ın yıllardır bek sorunu vardı. gelen gelene, giden gidene. eyvallah iyi transferler yaptık son dönemlerde. oldukça iyi de faydalandık o isimlerden. ama şöyle bir durum oldu mesela. sakatlık oldu patladık, cezalı oldu patladık. yedek olsun diye gırla transfer yaptık. abi, bir tane bek yetiştiremez mi, koca bir kulüp on yıllar boyunca? ilk on biri geçtim bakın. yedekten bahsediyorum.

    aslına bakılırsa bizim bir oyuncu eğitim/geliştirme departmanına ihtiyacımız var. sadece akademi oyuncuları için gerekli değil bu. a takım için de geçerli. genç, gelişmeye açık oyunculardan kurulu bir kadromuz var. bu departmanı kurmak içinse çok çok 1 transferden vazgeçersiniz.

    ama kim uğraşacak. akademi takımımız çoğu zaman şampiyon oluyor. avrupa'daki takımları bile yeniyor. aynısı bizim milli takımın alt yaş kategorileri için de geçerli. tamam bu çocuklar rekabetçi bir ortamda olsunlar ama aslen eğitilsinler. bizim eğitim sistemi gibi... al birini vur ötekine... net sayısına göre eğitim seviyesini belirlersen falan diye gider.

    neyse.

    bu takımın gerçekten potansiyeli var. zaten bazı bazı gösteriyor. ama neden sonra duruyor. öyle illaki on bire transfer de istemiyor bu takım. bizim oyuna ihtiyacımız var, oyun istikrarına ihtiyacımız. takımın 1 dakikası bir diğer dakikasını tutmuyor neredeyse. "hah tamam" diyorum, "topun hızı çok iyi, güzel top çeviriyoruz, oyuncular durmuyor." sonra birden duruyor takım. benim cünüplüğüm sanırım, kem dilim. desek ki takım tüm zamanı aynı oynayamaz. ama işte o tempoyu kaybettiğinizde bir daha o tempoyu yakalamak zor oluyor. yeni bir temponun akışına çoktan girmiş oluyorsunuz.

    doğrudur gerçi. hep aynı tempoda oynayamazsınız. ama temponun da bir ritmi vardır. alt limiti ve üst limiti vardır. standartlarınız vardır. tempodan kopmazsınız onları yakaladığınız. tempoyu bozan oyuncuyu da sahada tutmazsınız, olur biter.

    bu bağlamda -hangi bağlamda? bağlayamadım sona, ondan böyle bir bağlaçlama yapayım dedim- fatih terim'e güveniyoruz tabii. ne güzel geldim konuya (:

    fatih terim'i ben çok eleştirdim. eleştirinin iyi olduğuna inanırım. ama bazen tutarsızlık olabiliyor. mohammed ile falcao'nun ilk kez ikili oynadıkları maçtan sonra "bunlar beraber oynar," denip güzelleniyordu. bir maç kaybettik, "oo, bunlar beraber oynamaz hoca!" oldu. o meşhur yorumcular da yaptı bu yorumları. istikrarını koruyanlara diyecek bir şeyim yok. diğer yandan hoca'nın "kazanan takım bozulmaz" düsturuna olumsuz eleştiri getirenler, zamanında igor tudor takımı bozup başakşehir'e yenilince biz, "kazanan takım bozulur mu?" diye eleştiri getiriyordu.

    çuvaldızı kendime de batırayım. benim de tutarsızlıklarım vardır. "düşünce" zamanla değişeceğine de inanırım. çünkü insan zamanla değişir. bir kitap okur, birini dinler, o olur, bu olur. değişir yani.

    gerçi "kazanan takım bozulmaz" düsturuna silme karşıyım. tıpkı insanlar, düşünceler gibi, durumlar da değişir çünkü. bir rakiple oynuyorsunuz bu oyunu sonuçta. ve o rakip hep aynı olmuyor. koşullar illaki değişiyor. koşullara karşı sizin cevabınız aynı olabilir. burada cevabınızın değerlendirmesi önemlidir.

    bu bağlamda -geldik yine bağlama- fatih terim hocamızın inatçılığı tutabiliyor. futbolu ondan çok bilmeyelim, ama "göz var, izan var" sözünün geçerli olduğu yığınla olay cereyan ediyor. hoca bir türlü aksiyon almayabiliyor.

    galatasaray'ın biraz değişmesini gelişmesini istiyorum ya, fatih terim'in de istiyorum. çünkü biliyorum ki tıpkı galatasaray gibi fatih terim de değişime ve gelişime açıktır. hep öyle olmuştur. sıkıntı hocanın değişime ihtiyaç olduğunu düşünüp düşünmemesinde.

    ben bu güzel takım, fatih terim ile güzelleştiğini ve yine fatih terim ile daha da güzelleşeceğini biliyorum.

    bir mağlubiyetin, şampiyonluğun bir önemi yok. canımız sıkılıyor ama olsun. gerçi şu oyun bir güzel olsa o da tın değil. "top bu olur öyle" deriz o zaman. ama oyun güzel olmayınca, bir sonraki haftayı düşünüp daha da can sıkıyorsunuz.

    içim döküldü.

    canım sıkıntı sınırı'dayız sayın nilgün marmara.

    şiiri de bırakalım bari:
    https://www.youtube.com/watch?v=M0-eBwUIq8I
  • 26964
    galatasaraylıları hüzne boğan yediğimiz dramatik goller şeklinde bir başlık açmış ama moderatörlerden uyarıyı alınca entryi buraya taşıdım. farz edin ki başlık "galatasaraylıları hüzne boğan yediğimiz dramatik goller".

    şimdi soruyorum: hangi goller?
    cevap: galatasaraylıları hüzne boğan yediğimiz dramatik goller

    bize çokça sevinç yaşattığı gibi takımımız, zaman zaman hüzünler de yaratmıştır. yedikten sonra avrupadan elendiğimiz, şampiyonluktan olduğumuz ya da süreçlerin çok kötü etkilendiği golleri listeledim.

    son günlerde şöyle 2 derleme yapmıştım, şimdi de üçüncüsü geldi. iyi seyirler.
    (bkz: başka takımların attığı galatasaray'a yarayan goller/@cagaman caga)
    (bkz: galatasaray'a can suyu veren son dakika golleri/@cagaman caga)

    1- (bkz: 4 mart 1993 galatasaray werder bremen maçı)

    kupa galipleri kupası, yani bugünün şampiyonlar ligi, çeyrek finalinde karşılaştığımız werder bremen'e karşı ilk maçta 1-0 öne geçsek de maçın 85. dakikasında marinus bester'in attığı gole engel olamayarak sahadan 2-1 mağlup ayrıldık ve rövanşta da rotariu'nun kaçırdığı golle kupaya veda ettik. o zaman bir spoiler. bir sonraki arşivimiz "galatasaray'ın kaçırdığı saç baş yolduran goller" başlığında rotariu'nun kaçırdığı pozisyonu okuyabilirsiniz.
    https://youtu.be/RmLS-EQfe94?t=393

    2- (bkz: 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçı)

    kazansak gruptan lider olarak çıkacağımız şampiyonlar ligi grubundan, fatih akyel'in hatası sonucu 43. dakikada julen guerrero'nun attığı golle sahadan 1-0, gruptan da boynu bükük şekilde ayrıldık. işte o zalım gol:
    https://youtu.be/IE-pm6486PQ?t=129

    3- (bkz: 13 mayıs 2001 galatasaray ankaragücü maçı)

    şampiyonluk yarışında son 3 haftaya girilirken, kendi evimizde 1-0 geriye düşüp, okan buruk da atılınca mağlubiyetin kokuları ali sami yen'i fazlasıyla sardı. 61. dakikada rogerio'nun golü ile de koca sezonun selası okundu.
    https://youtu.be/2uhdFIjZGxM?t=114

    4- (bkz: 20 kasım 2001 galatasaray roma maçı)

    mütevazı kadrosuyla avrupada kök söktürten takımımız, 2. grup aşamasında resmen ölüm grubuna düştü ve herkes galatasaray'ın sonuncu olacağını, hatta puan bile alamayacağını yazmaya başladı. ilk maçta roma'yı kendi evimizde 1-0 mağlup ederken mondragon ve savunmanın anlaşmazlığı sonucu son dakika yediğimiz gol ile sahadan 1 puanla ayrıldık ve o alamadığımız 2 puan gruptan çıkamamamızda çok etkili oldu.
    https://youtu.be/O5XZ2R0fobg?t=983

    5- (bkz: 19 mart 2002 galatasaray barcelona maçı)

    2. grup aşamasında 2 roma, 2 liverpool ve 1 barcelona beraberlikleri alan takımımız, son maçta ali sami yen'de barcelona'yı mağlup etse gruptan çıkmaya hak kazanacaktı ama hakemin de söylemek istediği son bi şarkı vardı. işte o ofsayt kokan gol.
    https://youtu.be/XWK46-y4tks?t=24

    6- (bkz: 29 ekim 2002 galatasaray lokomotiv moskova maçı)

    70. dakikada 1-0 geriye düşüp, 73'te hasan şaş ile 1-1'i yakaladığımız maçta, 75. dakikada evseev'in golüyle 2-1 geriye düşerek gruplardan çıkma şansını kaçırdığımız maçtır. işte bizi tur atlamaktan alıkoyan gol.
    https://youtu.be/sBOkMXRlSiQ?t=295

    7- (bkz: 19 mart 2003 galatasaray denizlispor maçı)
    7 maçtır üst üste kazanan takımımız, kazansa liderliği alacağı denizlispor karşısında ersen martin'in 100 defa vursa belki de 1 kere sokabileceği bir golle sahadan 1-0 mağlup ayrıldı. golü bulamadım, bulan gönderirse sevinirim.

    8- (bkz: 27 nisan 2003 galatasaray adanaspor maçı)
    yine kazansa liderliği alacak takımımız bir çuval dolusu gol kaçırıp sahadan 2-2'lik beraberlikle ayrılırken, 45. dakikada soyunma odasına gitmeden ağlarımızı havalandıran volkan bekiroğlu'nun golüyle 2 puan bıraktı. işte o gol :(
    https://youtu.be/tma4CjimVsA?t=228

    9- (bkz: 25 şubat 2003 beşiktaş galatasaray maçı)
    son 2 haftada beşiktaş'ı deplasmanda yenip, son hafta puan kaybetmesini bekleyecek olan takımımız, beşiktaşa karşı son dakikalarda gelen sergen yalçın'ın golüyle 1-0 kaybetti.
    https://youtu.be/DGFx5EVYZyI?t=354

    10- hagi

    11- (bkz: 10 nisan 2005 galatasaray trabzonspor maçı)

    şampiyonluk yarışındaki küçük enişte trabzonspor'a kendi evimizde miroslaw szymkowiak'ın attığı golle 1-0 geriye düşüp uzatmalarda 2-0 olan maç. ergün penbe'nin direkten dönen frikiği. bir türlü girmeyen top. neyse ben bi sigara yakıyorum. bu maçın da videosunu bulamadım, bulan olursa lütfen paylaşsın ekleyeyim.

    sultans of europe gönderdi: https://www.youtube.com/watch?v=-EG80ZOMNpQ

    12- (bkz: 15 mayıs 2005 galatasaray gençlerbirliği maçı)

    şampiyonluk yarışındaki rakibimiz fenerbahçe deplasmanda ankaragücü'ne 1-0 yenilirken, rakibimin puan kaybettiği haftada puan kaybetmezsem olmaz hastalığına tutulan takımımız gençlerbirliği'ne ali sami yen'de 2-1 mağlup oldu. işin acı tarafı maça 4. dakikada cihan'ın attığı golle de 1-0 önde başlamıştık ama erkan özbey ile fişi çeken gençlerbirliği çok ağır bir darbe vurdu.
    bu maçın da videosunu bulamadım, bulan olursa lütfen paylaşsın ekleyeyim.

    13- (bkz: 22 mayıs 2005 fenerbahçe galatasaray maçı)

    11 gün önce türkiye kupası'da 5-1 mağlup ettiğimiz fenerbahçe karşısında ligin 33. haftasında galip gelsek liderliğe yükselecekken, belalımız nobrenin attığı kafa golü ile şampiyonluğa da şampiyonlar ligine de havlu attık

    https://youtu.be/o1FTOEBAIBo?t=181

    14- (bkz: 29 eylül 2005 galatasaray tromso maçı)

    deplasmanda 1-0 kaybettiğimiz rakibe karşı baskılı bir oyunla turu geçmeye çalışırken ofsayt kokan bir golle avrupaya çok erken havlu attığımız maçtır. stephan ademolu'nun golü beni hala daha çok üzüyor. bu aynı zamanda oyuncunun avrupa kupalarındaki tek golüdür.
    https://youtu.be/8xbWWhSoJU0?t=73

    15- (bkz: 19 mart 2009 galatasaray hamburg maçı)

    "kadıköy'e metrobüsle gideceğiz galatasaray" diyerek yola çıktığımız avrupa ligi'nde, deplasmanda 1-1 berabere kadlığımız hamburg ile stoperde kewell'ı oynatarak maça başlamış, ikinci yarının başında 2-0'ı yakalamış ancak maçı 3-2 kaybederek resmen bir hayal kırıklığı yaşadığımız maçtır. skoru 2-2'ye getiren gol:
    https://youtu.be/mPdOVqmMOw8?t=332

    16- (bkz: 26 ağustos 2010 karpaty lviv galatasaray maçı)

    ilk maçta evimizde 2-0 geriye düşüp 2-2'yi yakalayıp umutları deplasmana taşıdığımız maçta rakip 72. dakikada 10 kişi kalır, aydın yılmaz 90. dakikada takımımızı 1-0 öne geçirerek tur kapısını sonuna kadar açar ama kaderin söyleyeceği son bir söz daha vardır. resmen koca sezonun nasıl geçeceğini özetleyen bir maç olmuş da biz anlayamamışız. işte 10 kişilik rakipten 90. dakikada gol attıktan sonra 90. dakikada yediğimiz ve avrupadan elendiğimiz gol
    https://youtu.be/lVveuuwGdg4?t=159

    17- (bkz: 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçı)

    süper final denilen zırvanın 2. haftasında fenerbahçe'yi ağırlarken aramızda 4.5 puanlık fark vardı. kazansak son 4 maça 8 puanlık avantajla girecektik. aykut kocaman'ın takımlarının bir sezonda bulamadığı kadar pozisyonu değerlendiremezken miroslav stoch savunmanın arkasına sarkıp tüm stadı şaşırtan gole imza attığında hiç birimiz gözlerimize inanamadık. rakibimiz de puan farkını 1.5'a indirip rekabete ortak oldu ama filmin sonu çok şükür ki istediğimiz gibi bitti. değil mi sahasında kupa kaldırdıklarımız?
    https://youtu.be/r5KDPLodXOE?t=353

    18- (bkz: 2 mart 2014 çaykur rizespor galatasaray maçı)

    şampiyonluk moduna girecek topu oynamaya başladığımız dönemde 1-0 öndeyken yine gol kaçırmakta cömert davrandığımız bir maçta 85. dakikada kweuke sahneye çıkar, penaltıdan bir gol atar ve bizi şampiyonluk modunu açmaktan alıkoyar. belki de sezona zihinlerde havlu attıran gol de işte budur.
    bu maçın da videosunu bulamadım, bulan olursa lütfen paylaşsın ekleyeyim.

    19- (bkz: 12 şubat 2017 galatasaray kayserispor maçı)

    kazansak liderliğe yükseleceğimiz bir maçta gereken golleri bulamayıp, sergen yalçın'ın kayserispor'una 3 puan bırakmış ve o günden sonra bir daha zirveye bu kadar ortak olamadığımız maçtır. işte fişimizi çeken gol:
    bu maçın da videosunu bulamadım, bulan olursa lütfen paylaşsın ekleyeyim.
  • 26966
    şimdiden gelecek sezonun planlamaları yapılmalı ve bu sene unutulmalı zira lige havluyu çoktan attık. yönetim, teknik heyet ve futbolcular sağ olsun el ele sattılar bu sezonu. galatasaray taraftarına da önerim bu yılın geri kalanını bir beklentisi olmadan izlemesi. umuyorum sene sonu güzel adımlar atılır ve bizlerde geleceğimiz için umutlu olabiliriz.
  • 26968
    27 mart 2021 norveç türkiye maçını izlerken akla gelen takımım. yahu biz ne çekiyor muşuz diye düşünmeden edemiyor insan. bir nevi katarsis yaşayıp, norveçli vatandaşlarla çok iyi empati yapabildim.entry esnasında topla oynama %62-%38 norveç lehine, skor ise 0-3.

    hızlı hücum neydi? hızlı hücum dikine-seri oynamaktı...
    atak bitirmek neydi? rakip uyutup, cezayı kesmekti...

    biz de, en azından gereken maçlarda, şu topla oynama takıntımızdan kurtulup, böyle oyunlara evriliriz inşallah.

    edit: norveç bir de kırmızı kartla 10 kişi kalıp, galatasaray futbol takımı senaryosuna bir adım daha yaklaştı. bir de teknik direktör stale solbakken atıldı mı alın size galatasaray maçı.
  • 26969
    (bkz: 3 nisan 2021 hatayspor galatasaray maçı)

    boupendza corona olmuştur veya olmamıştır, hakkında bilgi kirliliği var.

    beni üzen şey ise galatasaray'ın daha dün alt liglerde oynayan bir hatayspor takımından bile çekinecek kadar sinmiş olması, sırf forvet oyuncusu boupendza oynamasın diye corona'dan bile medet umması.

    iyi o zaman, hatayspor maçımızda boupendza coronadan ötürü oynamasın, beşiktaş maçımızda ghezzal kart cezasından ötürü oynamasın, trabzonspor maçımızda nwakaeme sakatlıktan mütevellit oynamasın, uçaklar kalkamasın, halamın bıyıkları olsun, her şey galatasaray'ın lehine işlesin de kolayca şampiyon olalım.

    gerçekten utanıyorum yazılanları okudukça.
    sırf bir oyuncudan korkuyoruz diye corona bahanesi altında 2 gündür yaygara kopuyor.

    ya bırakın oynasın kardeşim, oynasın.
    sen şampiyonluğa talip isen zaten boupendzalı hatay'ı deplasmanda yenme başarısını gösterebilmelisin bir zahmet.

    ama suç taraftarda değil, zira ben de biliyorum galatasaray futbol takımı o kadar kötü ki evinde lig sonuncusuna puan kaybeden takım elbette deplasmandaki hatayspor'dan korkacak.

    yazıklar olsun, bize değil milyonluk kadrosu ile galatasaray'ı bu duruma düşüren teknik ekibe yazıklar olsun.
    sorsan hayalleri dünyalardan büyük, şampiyonlar ligi şampiyonluğu hedefleniyor ancak gerçekler boupendza'dan korkan galatasaray.

    aferin...
  • 26970
    28 kişilik kadroyu ikiye böl ikisi de şampiyon olabilir ama bu 28 kişi bir arada şampiyon olamaz. çünkü

    bu falcao yedek kalmaz,
    gedson fernandes 50 milyon,
    mohammed tank gibi,
    feghouli'siz olmaz,
    arda büyük akıl tecrübe,
    akbaba'dan vazgeçmek olmaz,
    babel bu, boru değil,
    oğulcan bu takımın geleceği,
    taylan harika oynuyor,
    şener'in defansif yönü iyi,
    yedlin tam bir uçak,
    etobo savaşçı,
    halil dervişoğlu'na para verdik çakıl taşı değil,
    luyindama boss,
    marcao en iyi stoperimiz,
    donk'un ayağı iyi,
    emre kılınç galatasaray'ı satmadı,
    saracchi tek gerçek sol bek,
    ömer bayram elinden geleni yapıyor,
    kerem yavaş yavaş pişecek,
    onyekuru kırmızı çizgimiz,

    diye diye... kimse adam gibi süre alıp form tutamadı. bu kadar oyuncu gerekli mi? senin 11 tane kendini kanıtlamış uluslararası oyuncun olur, 11 tane potansiyelli altyapı oyuncun olur. 22 oyuncu sana yeter. 28 tane adama gerek var mı? 31. hafta oldu. halen daha doğru düzgün oynayamamamızın en büyük sebeplerinden biri kalabalık kadroda herkese şans vereceğiz diye bir türlü oluşamayan takım. üstelik hiç bir oyuncu ,hiç bir oyuncunun muadili değil, resmen hepsi başka türün örnekleri. yani biri değiştiği zaman, oyun da değişiyor.
  • 26971
    sezonun kalanında oynayacağı oyun, defansif futbol ve toplanan topların hızlıca ileriye atılmasıyla kurulacak bir plan üzerine olmalı. topu eveleyip gevelemeden doğrudan kontratağa çıkmak, önde olduğumuz bazı anlarda ise top çevirerek oyunu soğutmak şampiyonluğun tek anahtarı. hem milli takım hem de beşiktaş gösteriyor ki pas hatası yapmadan, sağlam savunma kurgusu, olgun kontratak ve ileride yapılan pres ile başarılı olmak dönemin zayıf noktası. 3-4 sene önce işlemiyordu mesela ama bugün işliyor. birkaç sene içinde bu da işlemeyecek. sürekli değişiyor, değişecek.

    her sene farklı bir oyun yapısı ve bu oyun yapısına uygun futbol sistemleri dizayn ediliyor. bu senelerde hangi futbol anlayışı tahmin edilemez öngörülerde ortaya koyulduysa onu iyi uygulayan takım başarılı oluyor. galatasaray'ın bu sene oynadığı futbol her ne kadar beğenmesem de rakiplerinin oynadıklarından aşağı kalır seviyede değil, hatta en iyisi olabilir. fakat işlemiyor çünkü rakip takımlar bu oyun planından haberdar olarak mücadele ediyor ve bu işin sürprizi kalmadı. kendi oyununuzu oynamak adına ileride top çevirmek işe yaramıyor. bu oyun kendi oyununuz olamaz zaten. sonuca ulaşmayı düşünmediğiniz her atak boş ataktır. ileride 15 dakika takım arkadaşlarınızla paslaşıyorsanız ve gole ihtiyacınız varsa bu dakikalar çöpe atılmış zaman israfından farklı bir şey değil. artık en b*ktan takımlar bile dünyanın her yerinde kendisinden daha güçlü takımlara karşı direnebilecek potansiyel taşıyor. eskisi gibi yıldız ayrımı pek kalmadı. evet bu yıldızlar uzun vadede puanlar kazandırıyor ama rakiplerinizde de varsa kendi klasmanınız için işe yaramaz hale bürünebiliyorlar. çünkü maç bazında etkileri azaldı. geldiğimiz noktada daha çok oyun kurgusu ve daha sonra yıldızlardan oluşan kadrolar iş yapar hale geldi.

    sinerji kaldı mı bilmiyorum, bu sinerjiyi bozmak istemem(gerçi bunu futbolculara anlatmak lazım, sözlüğe değil) ama şampiyon olabileceğimizi düşünmüyorum. hem oyun kurgumuzun önlem alınabilirliği hem de mevcut yönetimin pasifliği bana işin işten geçtiği hissiyatını veriyor. umarım yanılırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın