• 52
    diğer tüm hataları ve doğrularını bir yana bırakırsa ünal aysal’dan bu yana hakkımızı arayan birinin oturmadığı makam. en son tff’ye laf ettirmemek için “tff’de dostlarımız var” diyerek hem taraftara hem de haysitet gibi ağır bir kavram üzerinden futbolculara gider yapıldığını da gördük mustafa cengiz sağ olsun.

    daha da üzücü olanı adı geçen başkan adaylarından hiç biri de posta koyacak, hak arayacak adaylara benzemiyorlar. umarım en azından bu profilde bir yöneticimiz olur da zor gibi.
  • 54
    toplum nezdinde hiçbir saygınlığı kalmamıştır ne yazık ki.
    şu rezilliğe bir bakar mısınız?

    https://twitter.com/...798777215193088?s=19

    kulübün kendi yardımcı antrenörü haddini aşıp kulüp başkanına terbiyesizlik yapıyor.

    allah düşmanın bile akıllısını versin diye bir söz vardır hani, mustafa cengiz teknik heyeti kendisine düşman olarak görüyorsa eğer sadece ve sadece fatih terim ile atışmalı.

    en azından fatih hocanın bir kalitesi var, seviyesi var.
    bu ümit davala'nın falan seviyesine düşmesin mazallah.

    ümit davala, sen kimsin de başkasının adına şakşakcılık yapıyorsun!!!
    kendine azıcık güvenin olsa zaten yıllardır hocanın egosunu tatmin etmekten öte bir vasfının olmadığı o yardımcı rolden çıkıp gidip bir başka kulüpte teknik adamlığa soyunurdun.

    gerçi sende o yetenek de yok, zira hocanın ceza aldığı maçlarda takımı kenardan yönettiğiniz zamanları da gördük.

    suç sizde değil, fatih hocada.
    balık baştan kokarmış; hoca galatasaray başkanlık makamını, isimlerden bağımsız istisnasız hepsini eline geçen her fırsatta medya önünde aşağıladığı için bu adamlar da cesaret bulup böyle densiz paylaşımlar yapabiliyor tabi.

    başkanından teknik adamına, hepsini izlerken utanıyorum yemin ediyorum, rezil ettiniz kulübü.
    galatasaray yol geçen hanına dönmüş, herkes birbirinin ardından konuşuyor.

    ne mustafa cengiz, ne de kulübü fatih terim'in üstüne ipotek etmeye çalışan piyondan farksız o müstakbel başkan adayları, hiçbiriniz başkan olma liyakatine, başkanlık duruşuna sahip değilsiniz.

    fatih terim galatasaray'ın teknik adamıdır, patronu değil.
    elbetteki tarihi başarıları ile galatasaray için hatta türk futbolu için teknik adamlıktan çok öte bir figürdür, kariyeri ile imparator sıfatının altını doldurur ama bu rolde anılmak istiyorsa eğer gidip galatasaray kulübü başkanı ya da tff başkanı olmalı.

    galatasaray'da teknik direktörlük yapıyorken sadece teknik adam gibi davranmalı, diğer türlüsü yürümüyor işte, anlaması için daha kaç başkan ile sorun yaşanmalı!
    sürekli her başkana sallayarak galatasaray'ı kaos'a sürüklemesinden sıkıldım ben.

    kim seçilirse seçilsin önemli değil ama seçilen kişi şunu hiçbir zaman unutmasın:
    kulüp > başkan > teknik ekip > futbolcular.

    herkes mevkisini, haddini bilmeli.
    bugün böyle mc'ye sallayan ümit davala gibi insanlar yarın başkan olduğunuzda size de sallar.
    tavrınızı baştan koyun.
    başkanlık makamının ağırlığını unutmayın.

    sanmıyorum ki bir daha ünal aysal kalitesinde, vizyonunda, ağırlığında bir başkan görmek nasip olsun.

    kötünün iyisi diyerek umudum o koltuğu hakkıyla dolduracak, galatasaray'ın hakkını içeride ve dışarıdaki tüm düşmanlara karşı koruyacak birisi seçilir inşallah.
  • 55
    tarihin hiçbir döneminde bu kadar ayaklar altına alınmamış makam. teknik direktörün, hatta yardımcı antrenörün başkana atar gider yapabildiği bir makama dönüştü. ünal aysal, terim'i gönderdikten sonra daha beterinin yaşanacağını düşünmezdim ama yaşandı. kim olursa olsun herhangi bir oyuncu/teknik direktör/elemana bu kadar taviz verirsen gün sonunda değersiz hale gelirsin. bu satırlardan sadece terim'i suçladığım düşünülmesin. yönetim, terim ve taraftar olarak hepimizin bu süreçte payı var bana kalırsa. ama gün sonunda olan galatasaray'a ve galatasaray'ın başkanlık makamına oldu.

    yeni gelecek yönetimin gerçekten terim ile çalışmak istediğini mi zannediyorsunuz? isim yapmak için gelenler ilk başta ses çıkarmayacaktır tabi. ben bu şartlar altında yöneticilik yapmak istemezdim. yardımcı antrenörün bile bana ahkam kesebileceği bir ortamda çalışmak istemezdim. eminim başkan adayları da bunun bilincinde, terim kulübede olduğu sürece figürandan öteye gidemeyeceklerinin farkında. başarı terim'in başarısızlık kendilerinin olacağının farkında. çözüm mü, bence artık yok. iyisiyle kötüsüyle terim emekli olana kadar devam edilecek. ki bu süreçte terim kupa da getirebilir gerçekten. sonrasında başkanlık makamının itibarı için tekrar düşünülecek.

    yazık oldu.
  • 58
    hocanın başkan olmadığı durumda veyahut fatih terim, teknik direktörlüğü bıraktığını kuran'a el basarak açıklamadan hiyerarşide teknik direktörün altında bulunacak makam. ha madem öyle verin futbol şubesini tamamıyla kendisine. görev alacak adamları, basın sözcüsüne kadar da kendisi belirlesin. bir nevi futbolun başkanı olsun, bir de böyle deneyelim. yalnız bu senaryoda başarısızlıkta hedef gösterecek başka kimse kalmaz...
  • 59
    elbetteki bir kulüp için teknik direktörlükten daha üstün bir makamdır başkanlık makamı. fakat galatasaray'ın demokratik kültüründen gelen bir alışkanlıkla, diğer kulüplerden farklı olarak teknik direktörler daha ön planda olmuşlardır.
    başkanlarımız, istisna bir iki isim hariç pek hatırlanmaz bile. bu konuyu fatih hoca ile ilgili söylemiyorum kesinlikle. mesela birlikte düşünelim, eski şampiyonluklarımız denince hep akla gelen isimler teknik direktörler;
    eric geretsli sezon, hamza hamzaoğlu "olacak olacak" sezonu, jupp derwall dönemi vs vs. fatih hocayı saymaya bile gerek duymuyorum...
    şimdi rakiplerimizden birinin eski sezonları denince akla gelen isimler mesela; ali şen dönemi, aziz yıldırım, ali koç gibi hep başkan ağırlıklıdır. daum, ersun yanal vs gibi istisna hatırlanan teknik direktörler illaki vardır ama o kulüpte şampiyonluklar genelde başkana yazar bizde ise teknik direktöre.

    yani özetle gs kültüründe başkanın kim olduğu pek önemli olmaz önemli olan teknik direktördür. ama mesela fb için tam tersi olarak teknik direktörün kim olduğu pek önemli değil önemli olan başkanın kim olduğudur.

    fatih hocanın elbette hataları oldu çeşitli başkanlara karşı ama bu başkanlık makamı ile ilgili durum sadece fatih hoca ile ilgili değil bunu kabul edelim.
  • 60
    ortada itibarını yitirmiş başkan ve kurmayları var. bu insanlar o makamı değil kendilerini itibarsızlaştırdılar. galatasaray gibi bir markaya bir şey olmaz. yönetim değişir aslanlar gibi devam ederiz. saçma ve yanlış olan her şey eleştirilir eleştirilmelidir.
    yardımcı teknik direktörü, saygı sınırları içinde kendini çok güzel ifade etmiştir.
    kimse galatasaray’dan büyük değildir. bu çatı altında olan herkes eleştirilebilir olmalıdır. yeri gelir bir futbolcu>başkan olur. saçma tabular ve denklemlere bağlı tutumlar insanları eleştirilemez yapar bu da daha büyük yanlışlara yol açar.

    galatasaray başkanlık makamı kişilere bağlı değildir, kişilere bağlı olarak da itibarını yitirmez. sadece çürük elmaların ağaçtan düşme vakti geldi hepsi o kadar.
  • 61
    bence galatasaray tarihinin en kötü başkanı olan mustafa cengiz'in ayaklar altına aldığı makam.

    şöyle bir dışarıda gezinin; eşinizle, dostunuzla, galatasaraylısıyla, rakip takımlısıyla konuşun. mustafa cengiz'in adı muhabbetinizde geçsin, galatasaray başkanı ve galatasaray başkanlık makamıyla ilgili neler söyleniyor, daha iyi farkına varırsınız. aklına geleni konuşamazsın. aklına geleni yapamazsın. biraz ölç tart; ona göre davran.
  • 63
    ağırlığı sadece fatih terim görevdeyken tartışılan makamıdır. görevde başka bir hocanın olduğu hiçbir dönemde bu makamın ağırlığı tartışma konusu olmamıştır. başkan için başarılı-başarısız, becerikli-beceriksiz tartışmaları yapılabilir ama bugünkü boyutta hiçbir tartışma olmaz normal zamanlarda.

    dünyanın başka bir kulübünde olmayacak şeyler oluyor, fatih terim her galatasaray'ın başına geçtiğinde.

    başka kulüplerde başkan ile hocanın arası bozulursa o iş akdi çok sürmeden sonlanır. mantıklı olan da budur zaten. yani ben başkan olacağım, tüm maddi sorumluluk bende olacak, ama maaşlı bir çalışanım benimle atarlı giderli konuşacak, her başarısızlığı da üstüme ihale edecek.

    bahanesi de "onunla uğraşıyorum, bununla uğraşıyorum" falan fistan. uğraşma kardeşim. sana bu sorumluluğu kim verdi ki zaten. sen sadece sahaya odaklan, asıl işini yap. gerisi seni aşar, duyguların olabilir ama yetkin yoksa haddini aşmayacaksın. kim olursan ol, herkesin bir haddi vardır. sen bu haddi aşıp en yukarıdaki adamı her defasında hedef haline getiririsen o makamın da ağırlığını yok edersin.

    biz de burada makamın nasıl bu hale geldiğini tartışırken sadece makamdaki adamı dikkate alalım. kimse demiyor ki ideal başkan-hoca ilişkisini ne zaman yakalamışız terim buradayken. başkanla savaşan hoca olur mu ya? dünyada bunun başka bir örneği var mı? yani bu kadar sürüncemede bırakılır mı bu iş? anlaşmazlık varsa ya başkan hocayı kovar, ya da hoca çıkar efendi gibi istifasını verir, çeker gider. biri taraftardan korkup kovamıyor, diğeri de bunu kullanıp habire "ya gitsem giderim de işte taraftar kaldıramaz bu ayrılığı, nalet gelsin içimdeki galatasaray sevgisine" diyerek gitmiyor.

    hocayı bu şımarıklığa galatasaray taraftarı itmiştir, kimse kusura bakmasın. ne olursa olsun galatasaray taraftarıyız biz. 1 tane adamın şeyh gibi peşinden gidemeyiz. gitmemeliyiz. fatih terim'in sahip olduğu bu ayrıcalık hiyerarşiye zate aykırı da en başta galatasaray geleneklerine aykırı.

    sonra ne oluyor, bu makam ile ilgili tartışıyoruz. bir yerde bir başkan varsa son söz onundur kardeşim. en muteber söz de ona aittir. altındakiler kim olursa olsun ona biat etmekle mükelleftir. etmiyorsa da çıkar kendi grubunu kurar. hem bir yere gitmeyeceksin hem de habire sallayacaksın. hiçbir kurum ya da örgütte böyle saçmalık olmaz. bu saçmalığın olduğu yerde de kimse o kurum ya da örgütün liderini sallamaz.
  • 64
    kimse galatasaray’dan buyuk degildir. baskanlar da dahil. zaten kiyasllamalarda gorevleri ne olursa olsun insanlar kiyaslaniyor. fatih terim>musta cengiz deniyorsa bu denklemde herhangi bir galatasaray atfi bulunmuyor mesela. her denklemin basinda otomatik olarak var cunku. kisileri elestirirken ille bu mu belirtilsin yani? tabi ki de hepsi galatasaray catisi altinda gorev alan kisiler ve galatasaray’in buyuklugune katki sunmak uzere gorev aliyorlar. galatasaray harici yapilan siralama hosunuza gitmedigi zaman hemen kimse galatasaray’dan buyuk degildir diyerek isin icinden siyrilabilirsiniz kolayca. kendi savundugunuz kisilerdeyse bu durum nedense gecerli olmuyor. neyse.

    nedense adamina gore muamele yapmanin bayrak sallayan argumani haline gelmis saygin makam. kulubun dogasi geregi degil, sadece birilerini elestirmek icin sayginligi hatirlatilan bu makamda adnan polat otursaydi da ayni seyler gecerli miydi? adnan polat otururken sozluk vardi. herkes catir catir hakaret duzeyinde elestirdi entryler orada duruyor. o zaman saygin degil kiydi? mevsimlik isci misali statusu donem donem degisiyor mu? yuzlerce binlerce kisiyiz surada yazar olarak. tek tek kimseye arattirmayin entry gecmisini. niye elestirdiniz en agir sekilde? bizim ayricaligimiz ne? gorevdeki kisi elestiremez saviyla gelinmesin. gorevdeki kisi de elestirebilir. niye cunku elestiri kulturu bu kulubun diger kuluplerden farkiydi degil mi? hocaya vurulan bir numarali arguman hani. buyrun iste elestiri. gorevdeki kisi de elestirebilir dedik ama bu durum tabi ki hos degil ama benim icin keske yasanmasaydi duzeyinde bir yanlislik bu durum. yani oyle baskanlik makaminin ayaklar altina alindigi, baskanin cignendigi filan yok. nasil ki genel kurul sabah aksam teknik direktorunu elestir diye o yetkiyi sana vermiyorsa, gorevli kisiler de sirf baskan elestirmek icin kulupte gorev almiyorlar. insanin dogasi geregi iki tarafli bu isler. biri laf soylerse digeri karsilik veriyor. ortada hakaret varsa iste o zaman herkes durmali yerini bilmeli. hakaret olmadigi surece bence sorun yok. fatih terim’i gommek icin kullanilan herkes elestirilebilir savina zerre itirazim yok benim. itirazim, herkes=fatih terim denkleminden baska denklem kurulmamasi. sahi dursun aydin ozbek de o baskanlik makamini isgal etmisti ve ustelik tarih itibariyle yazar sayisi adnan polat’a gore fazla oldugu icin o doneme sahit entry daha fazla. noldu saygin baskanlik makami? sadece sozlesmeli kisiler makami elestirince mi sayginligi hatirlaniyor?

    bu sozlugun ve gunumuzun en buyuk eksikligi o yuzden tutarlilik. taraftarinda bile tutarsizlik diz boyu olan bir ortamda tepedeki populer kisilerin atismasinda tabi ki belirli sinirlar asilacak. bence de yasanmamali ama tek degil her iki taraf icin de yasanmamali. simdi yine hoca & dis gucler & bahane & biat entrylerini okuyacagiz her zamanki gibi. o zaman iki taraf icin de yasanmamali derken soyle soyleyeyim, ben de mesela secimle bir toplulugun, dernegin vs. basina geceyim. altimda gorevli herkese saydirayim da saydirayim. sonra bu saydirmalarima elestiri kabul etmeyeyim. niye? cunku oturdugum makam cok saygin bir makam. demek ki ben hakliyim. yine niye? makamima saygidan bana tek laf soylenemez. elestiri kulturu neredeydi? elestiri kulturu emekti. peki tutarlilik neydi? sahi neydi ki?
  • 65
    teknik direktör jan olde riekerink, hamza hamzaoğlu, igor tudor başkan ise dursun aydın özbek iken galatasaray taraftarının gözünde ağırlığı pek de önemli olmayan bir makamdır. dursun özbek'e gerek bu sözlükte gerek ise diğer sosyal medyada birbirinden çirkin şeyler yazıldı ve birbirinden çirkin sıfatlar takıldı adının başına ya da sonuna. bugün adama hala hırsız yazılabiliyor. hem de 13 m euro alacağının 2.5 m euroluk bölümünü hibe etmesine rağmen. teknik direktör hamza hamzaoğlu mesela yönetime siper oluyor diye linç edildi defalarca.

    ama ne zaman takımın başına fatih terim gibi bir hoca gelir o zaman bir anda herkes tarafından bu makamın ağırlığı eleştirilir. hamza hoca yönetime siper oldu diye eleştirilirken fatih hoca transferistiyor başkan olmaz deyince basın önünde istiyor başkanı yok sayıyor diye eleştirilir. makamın ağırlığı sorgulanır.

    makam mevki bunlar gelip geçici şeyler. mesela metin oktay galatasaray'da başkanlık yapmamıştır. ancak adı başkanlık yapanların hepsinden kat kat daha ağırdır.
  • 66
    teknik direktörü isterse jüpiter'den tutup kupa getirsin, başkanın beyanları sonrası; ben öyle demezdim diyebiliyor. koca galatasaray başkanı çıkıp kendi oyuncusu için seks partilerinden bıktıktan girip ertesinde en kalitesiz kıraathane de bile rastlayamayacığınız şekilde kerhane fıkrası anlatabiliyor. galatasaray divan başkanı, bir cenazede, tekrar ediyorum ölü evinde galatasaray başkanına omuz atabiliyor. yıllarca galatasaray'da ikinci başkanlık yapmış, localarda elinde viskisiyle ona buna saldırmış, küfretmiş bir adam her hafta köşesinde başkana hakaretler yağdırıyor. medya da, sosyal medya tarafında kıymeti kendinden menkul tipler ağıza alınmayacak sözler sarf edebiliyor. evlat olmamın dışında hiç bir yeterliliği olmayan, bir bar çıkışı adam dövdüğü için narlıdere'de adı verilen sokaktan tabelası sökülen yardımcısı antrenör, başkanla taşak geçebiliyor. bir de galatasaray bir his takımı derler. galatasaray'ın fabrika ayarlarıyla oynayan, saygınlığını ayaklar altına alan her kimse umarım bir daha bu kulübün yüz metre önünden geçemez. düşmanı dışarıda aramaya hiç gerek yok, bundan dem vuranlar da dahil.
  • 67
    galatasaray camisının en kutsal makamıdır. buraya insanlar seçimle gelip otururlar. ceplerinden para harcarlar, kefil olurlar maddi karşılığı olmayan emek harcarlar. karşılığı manevi olarak alınır çünkü bu makam bütün dünyada prestij getirir insana.

    bu makama oturanın kim olduğundan bağımsız saygı gösterilmesi gerekir. hele kulübün maaşlı çalışanlarının hiç hadlerine değildir bu makamla takışmak. ama o çalışanlar artık öyle bir ego patlaması yaşıyor ki, arabesk rapçilere başkanla alay eden twitler attırılıyor.

    ilk de değil bu malesef. aynı senaryoyu süren de yaşadı, canaydın da, ünal aysal da. en akıllıları süren’di heralde. birilerine kovulacığını o kadar güzel ima etti ki, o birileri soluğu italyada aldı. orada başkanlarla pek anlaşamadı zaten.

    işin özü hiç kimse galatasaraydan büyük değildir ve bu camia en başta başkanlık makamı ile temsil edilir. bu camianın parçası hiçkimse o makama saygısızlık yapamamalı.
  • 68
    kendimi bildim bileli bu kadar rezil duruma düşmemiş bir makamdır. ne koltukta oturanın bu makama saygısı var, ne de bu makam için çalışan kişilerin bu makama saygısı var. bunun en büyük nedeni de taraftar. taraftarın çoğunluğu kulüp değil kişi odaklı bakıyor çoğu olaya. bu da kulübün ve galatasaray başkanlık makamının zarar görmesine, saygınlığının azalmasına neden oluyor. yine başkan, o makama yakışır şekilde olgun açıklamalar yapmıyor kaç seferdir. ve bu da galatasaray başkanlık makamına saygıyı zedeliyor. bunun sonucunda ise rakibin ikinci başkanından galatasaray başkanlık makamına hadsizce açıklamalar gelir, yarın bir gün kimse saygı duymaz kalırsınız öyle.
  • 70
    resmen o koltukta zehir var. kim gelirse zehirlenme yaşıyor.

    başkanlık makamı bizim için kutsaldır. ama orada oturan kişide o koltuğun ağırlığını bilecek. kulübün kanalına çıkıp, takımın efsanesini millete sakız etmeyecek. derdi varsa hoca ile görüşecek. bunu televizyon karşısında yapmayacak.

    ayrıca istenmediği yerde durmayacak. bu şekilde bir başkan profiline kimse saygı göstermez.

    mustafa cengiz ilk seçildiğinde çok heyecanlanmış acayip mutlu olmuştum. ama kendini kaybetti.

    hastalığını bahane edip hocaya sallayamaz. hastaysan bırakır gidersin.

    ve biz taraftarlar olarak sana teşekkür eder, büyük başkan olarak hatırlarız.

    koca kulüp kimlerin elinde.. o kadar koyuyor ki bu camia bir tane düzgün adam çıkaramıyor.

    ah ali sami bey ah.. nasıl üzülüyordur bu durumlara.
  • 71
    recep tayyip erdoğan gibi bir tek adam sonrası türk insanının bilinç altına saygı duyulması elzem olarak yerleştirilmiş makamdır.

    mustafa cengiz, dursun özbek, adnan polat gibi rezil başkanlar her türlü eleştirilecektir. kendisini eleştireni allahsız, troll ilan etmek de kendi terbiyesizlikleridir. hakaret olmadıkça kimsenin makamının mevkisinin gram önemi yoktur. kendilerini ister ben eleştiririm, ister teknik direktörüm eleştirir, ister futbolcum eleştirir bu herkesin en doğal hakkıdır tabi hakaret veya laubalilik içermediği sürece ciddiyet içerisinde kalınması şartıyla.

    tabi uzun dönem bir rejime maruz kalınca toplum da ister istemez mustafa cengiz'in belhanda'yı kovmasını başkanlık makamına saygısızlık yaptı diye kendi içine sindirebilecek kıvama gelmiş oluyor. ne demişti belhanda: "sosyal medyada vakit geçirmek yerine zeminle ilgilensinler..." haklı mı? 100% haklı. kendisine bedevi diyerek sosyal medya üzerinden ırkçılık yapan yönetici cezalandırıldı mı? hayır. kulüpten ihraç edilmesi gerekirken istifa edip konu kapatıldı.

    ne zaman ki dışarıdan birileri sırf zarar vermek için bu makama ilişmeye kalkar o zaman başta bu makam sonra diğer organlar tarafından tek vücut halinde tepki verilebilir. başkanlık makamının ağırlığı budur. başkanı eleştirenin kovulması bu makamın ağırlığını değil acziyetini gösterir.

    ümit davala'nın tweetini ben eleştirdim. laubalice yazılmış, galatasaray kültüründen uzak bir paylaşım. bir de mustafa cengiz'e bakalım mı şimdi? galatasaray başkanı birisine allahsız diyebiliyor, troll diyebiliyor, bir insana 5 dk sonra yalanladığı bir iftira atıyor, futbolcularına şeref ve haysiyet imasında bulunuyor ama cevap gelince galatasaray başkanlık makamı oluyor. başlarım öyle başkana da makamına da! hadi abi hadi...

    galatasaray başkanlık makamı kendi şahsi reklamınızı yapıp, iğrenç egonuz uğruna milyonlarca taraftarı hayal kırıklığına uğratma yeri değil, galatasaray'a hizmet etme yeridir. hakkıyla hizmet edilmediği takdirde ne koltuğun ne makamın gram değeri yoktur!

    mustafa cengiz bu makamı nasıl yerin dibine sokmuşsa bu taraftar cengiz düşünce geri çıkartmasını bilir.
  • 72
    aklı başında bir şekilde, alp yalman döneminden beri gözlemleyebildiğim, bir insan evladının hayatında gelebileceği en prestijli makamlardan biri. bu makam ne yazık ki, duygun yarsuvat döneminde kısmen, dao döneminde çok daha fazla şu anki başkan ile ne yazık ki inanılmaz bir şekilde prestij kaybına uğradı; tabi ki galatasaray konu olduğu için bu kayıplar geri alınır ama bu makama gelen insan abuk subuk, kerhaneli fıkralar ile benzetme yapacak duruma gelmiş ise bir zahmet kulüp tüzüğü değiştirilmeli ki mevkiyi ayaga dusurmeye kalkan mevkiden alinsin.
  • 73
    20 yıldır rahmetli özhan canaydın dışında kim oturursa otursun servetinin katlanmasını sağlamıştır. galatasaray'ın borçları ise bu esnada katlanarak artmıştır. hatta özhan başkanın serveti azalırken de katlanarak artmıştır. ben 31 yaşındayım. bu makama her zaman saygı duydum, ancak oturanların hiç birine karşı en ufak bir aidiyet hissetmedim. çok uzun yıllar da biat edeceğim bir başkan profilinin bu makama oturacağını düşünmüyorum. muhtemelen biat edeceğim futbol donanımına sahip bir başkanımız olduğunda ben biat edecek yaşları geçmiş olurum.

    bazı taraftarlarımızın anlamadığı ya da anlamak istemediği bir şey var. bu koltukta oturan adamların zamanında televizyonlar siyah beyazdı. haliyle onların zamanındaki bir mühendisin bizim zamanımızdaki bir mühendisin %10 u kadar bile futbol ile ilgilenme imkanları yoktu. iş adamlarının hiç yoktu. cumhuriyet kurulalı daha 50 yıl bile olmadığı için dededen zengin kavramı çok az kişi için geçerliydi. konu konuyu açıyor. futbol ve futbola ulaşma konusunu daha da açmak lazım. ben mesela facebook profili açtığımda facebook sitesinin türkçe seçeneği yoktu, ilk açanlardandım. ancak son 4-5 yıl içinde çıkan uygulamaların clubhouse dahil hepsine uzağım. çünkü insan bir yaştan sonra kendisini kapatmaya başlıyor. işte futbol globalleşmeye başladığında bu başkan ağabeylerin çoğu kendisini çoktan kapatmışlardı. o yüzden imkan bulup 5 dk futbol konuşmaya kalksanız saçmaladıklarını fark edersiniz. mesela ünal aysal'ı bülent tulun yüzünden pek sevmezdim. bülent tulun'u seven alaylı bir taraftar olduğunu da zannetmiyorum. ama aysal dürüsttü. futboldan da futbolcudan da anlamam demişti direkt. sözün özü renkli televizyonlardan 3-4 farklı lig takip etmiş, bazı futbolcuları yürüyüşlerinden, bazı futbolcuları koşu stilinden tanıyacak kadar futbolla haşır neşir olmuş 80-90 kuşağına başkanlık sırası gelene kadar bu mevkiye oturan kişiler futboldan uzak insanlar olacak. ve ben konu her futbol olduğunda kendilerinden yana değil futboldan yana tavır alacağım. çünkü liyakat bunu gerektirir.
  • 74
    yeni başkan kim seçilir bilmiyorum ancak tüzüğe başkanın "sağlıklı olma" şartı getirilmeli. görevi yapamayacak düzeyde sağlığından yoksun kimsenin, koltuk hırsıyla yapışması yerine rahatça tedavisini olması, galatasaray gibi milyonlarca seveni, binlerce çalışanı olan kulübün işlerini de sekteye uğratmaz. en azından az önce kurduğu cümleyi unutmayan, sorulan soruları anlayabilecek bir seviyede sağlığı olmalı. örneğin, haftanın 6 gününü haftanede geçiren ve ciddi bir sağlık sorunu olan birinin başkanlığı otomatik olarak düşmeli.

    birilerinin koltuğa yapışmasının engellenmesi gereken makam. galatasaray gibi ülkenin aydınlık yüzüne, koltuğa yapışan ve kulübü kendi malı zannedenler hiç yakışmıyor, yakışmayacak da.
App Store'dan indirin Google Play'den alın