1
uzak deplasmanlara giden, fanatizmi doruklarda yaşayan abilerim ve kardeşlerime saygısızlık yapmadan söylemek isterim ki bende de hafiften olan şeydir, allah bize de nasip etsin bir maç trabzon'a bir maç elazığ'a bir maç madrid'e gitmeyi ama maddi, zamansal olanaklar ve ailenin korkup bu tür uzak yerlere göndermemesi sıkıntı yaratıyor, bu arada liseli değilim baştan yazayım.
fanatizm nasıl bir şeydir nasıl bulaşmıştır diye düşündüğümde üniversite 1.sınıfa kadar hiç bir stada ayak basmışlığım yoktur, gitmemişimdir fakat içimde uktedir illa ki bir maça gideceğim, canlı izleyip, tuttuğum takımla bütünleşeceğim. galatasaraylı olduğumdan ilk gittiğim maç 2009 senesindeki galatasaray-denizli belediyespor maçı olmuştur. ali sami yen'de yeni açıkta izledim, 5-1 yendik. bunun gibi bir kaç maça daha gittim aynı sezon, her şey normaldi fanatizm yoktu. ertesi sezon ali sami yen'e veda edeceğimizden dolayı kombine aldım, eski açık'ta yarım sezon geçirdim. işte o zaman oldu ne olduysa! bir anda fanatikleşme başladı, takım yenilince üzülmeler, kadroları, futbolcuların transferlerini takip etmeler, insanlarla gereksiz yere takımın durumunu sertçe tartışmalar, aşırı sahiplenme vs. o sezon galatasaray'ın en kötü sezonuydu her maç yeniliyorduk, fakat bu yenilgiler beni takımıma daha da bağladı, sanki siktir çeken bir kızın peşinden gitmek gibi değişik bir duygu bu, için acır da inadına üstüne gidersin bazı şeylerin o şekilde işte. o sezonun 2.yarısında tt arena'ya taşındık ben kombine almadım o günden sonra. ama bilet bulabildiğim maçlara gittim arada sırada. galatasaray maçlarına gitmesem de fanatizmim artık futbol aşkına dönüşmüştü kartalspor'un maçlarına gitmeye başladım. futbol sevgisi işte sürekli insanlarla bir aradasın aynı takımı destekliyor, birlikte üzülüp seviniyorsun; bu çok hoşuma gidiyor. kartalspor'u o sezon biz taraftarlar kümede tuttuk ligi 14.sırada bitirdiler. kartalspor maçlarına ertesi sezon da gittim yine kümede kaldılar zar zor, bu bana daha çok şey öğretti: taraftarın safi duygusunun futbolcularla birleşmesinin neticesini, yürekten oynamayı. bir ertesi sezon yaşadığım ilçenin takımı pendikspor'un fenerbahçe maçı** için kadıköy deplasmanına gittim herkes gitme dayak yersin dedi, inadına gittim 1-0 yenildik ama ezilmedik, bükülmedik dayak da yemedim deplasman deneyimi yaşadım. 2013-2014 sezonu yani bu sene naptın derseniz bir galatasaraylı olarak tt arena kombinesi alma süresini kaçırdım, gittim kasımpaşaspor kombinesi aldım. dediğim gibi futbol aşkı bu, renk dinlemiyor fazla. geçen gün kasımpaşa-gaziantepspor maçındaydım gayet güzel oynadı paşa 3-0 yendi, ligde 2.sıradayız. tabi tüm bu sezonlarda milli takım maçlarına gittiğimi de söylemem lazım saraçoğlu'ndaki ve tt arena'daki maçları kaçırmadım.
evde sürekli ntvspor, trtspor açık olur, dizi-film izlemem televizyonda sadece spor ve haber programları izlerim, bunlar zaten normal bir insanın bilgi alma ihtiyaçlarını karşılıyor. iddaa zaten oynarım. he bir de forma-atkı koleksiyonu yaparım çoğu formamı sattım ama güzel formalardan oluşan bir koleksiyonum var. yatağımın başucunda bir galatasaray 100.yıl parçalı forması ve üstüne asılmış çeşit çeşit galatasaray atkılarım var. futbol blogu açtım vakit buldukça bir şeyler yazmaya çalışıyorum.*** şiimdi de spor yöneticiliğine kafayı taktım o yönde bir şeyler yapıp kariyerimi yönlendirmek istiyorum.
bu kadar şeyi yazdım siz şimdi bu ne kadar boş biri diyorsunuz vakti çok da bunlarla uğraşıyor. aslında vaktim çok değil hatta son 5 senedir yollarda sürünüyorum vaktimi yollar ve okulum bitirdi hep, şimdi de çalışıyorum herkes gibi. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi mezunu, 2013 yılı itibariyle avukatlık stajı yapan biriyim. zaten bizim hukuk camiasında futbolla uğraşan kişi de anormal derecede çoktur. mehmet helvacı mı dersin ilhan helvacı mı dersin levent bıçakçı mı dersin şekip mosturoğlu mu dersin dersin dersin... bu kişileri futbol boş adam işidir diyenlere ayar vermek için yazıyorum, bu insanlar kendi alanlarında son derece başarılıdırlar.
galatasaray benim çocukluk aşkım da olsa genel olarak lacivert-kırmızı-beyaz-sarı-siyah-turuncu farketmeksizin tüm futbolseverleri, sizlerle aramızdaki kavgayı, sövüşmeyi, pozisyonu tartışmayı çok seviyorum. ben futbola bağlı olan her şeyi ve herkesi seviyorum. bizim tuttuğumuz takımlar farklı olsa da ortak paydamız futboldur bunu unutmayalım, zevk almaya çalışalım. zaten yaşadığımız 3 günlük dünya mutlu olmaya çalışalım. bence mutluluk=futbol.
iş bu entryi bitirirken galatasaray'ın 10 kasım 2013'te 2-0 yenildiği maçın burukluğu sizinle paylaşıyor fair play dolu bir sezon diliyorum hepinize. futbolla kalın.
*** blogumun adresi: http://www.turkfutbolu.blogspot.com
fanatizm nasıl bir şeydir nasıl bulaşmıştır diye düşündüğümde üniversite 1.sınıfa kadar hiç bir stada ayak basmışlığım yoktur, gitmemişimdir fakat içimde uktedir illa ki bir maça gideceğim, canlı izleyip, tuttuğum takımla bütünleşeceğim. galatasaraylı olduğumdan ilk gittiğim maç 2009 senesindeki galatasaray-denizli belediyespor maçı olmuştur. ali sami yen'de yeni açıkta izledim, 5-1 yendik. bunun gibi bir kaç maça daha gittim aynı sezon, her şey normaldi fanatizm yoktu. ertesi sezon ali sami yen'e veda edeceğimizden dolayı kombine aldım, eski açık'ta yarım sezon geçirdim. işte o zaman oldu ne olduysa! bir anda fanatikleşme başladı, takım yenilince üzülmeler, kadroları, futbolcuların transferlerini takip etmeler, insanlarla gereksiz yere takımın durumunu sertçe tartışmalar, aşırı sahiplenme vs. o sezon galatasaray'ın en kötü sezonuydu her maç yeniliyorduk, fakat bu yenilgiler beni takımıma daha da bağladı, sanki siktir çeken bir kızın peşinden gitmek gibi değişik bir duygu bu, için acır da inadına üstüne gidersin bazı şeylerin o şekilde işte. o sezonun 2.yarısında tt arena'ya taşındık ben kombine almadım o günden sonra. ama bilet bulabildiğim maçlara gittim arada sırada. galatasaray maçlarına gitmesem de fanatizmim artık futbol aşkına dönüşmüştü kartalspor'un maçlarına gitmeye başladım. futbol sevgisi işte sürekli insanlarla bir aradasın aynı takımı destekliyor, birlikte üzülüp seviniyorsun; bu çok hoşuma gidiyor. kartalspor'u o sezon biz taraftarlar kümede tuttuk ligi 14.sırada bitirdiler. kartalspor maçlarına ertesi sezon da gittim yine kümede kaldılar zar zor, bu bana daha çok şey öğretti: taraftarın safi duygusunun futbolcularla birleşmesinin neticesini, yürekten oynamayı. bir ertesi sezon yaşadığım ilçenin takımı pendikspor'un fenerbahçe maçı** için kadıköy deplasmanına gittim herkes gitme dayak yersin dedi, inadına gittim 1-0 yenildik ama ezilmedik, bükülmedik dayak da yemedim deplasman deneyimi yaşadım. 2013-2014 sezonu yani bu sene naptın derseniz bir galatasaraylı olarak tt arena kombinesi alma süresini kaçırdım, gittim kasımpaşaspor kombinesi aldım. dediğim gibi futbol aşkı bu, renk dinlemiyor fazla. geçen gün kasımpaşa-gaziantepspor maçındaydım gayet güzel oynadı paşa 3-0 yendi, ligde 2.sıradayız. tabi tüm bu sezonlarda milli takım maçlarına gittiğimi de söylemem lazım saraçoğlu'ndaki ve tt arena'daki maçları kaçırmadım.
evde sürekli ntvspor, trtspor açık olur, dizi-film izlemem televizyonda sadece spor ve haber programları izlerim, bunlar zaten normal bir insanın bilgi alma ihtiyaçlarını karşılıyor. iddaa zaten oynarım. he bir de forma-atkı koleksiyonu yaparım çoğu formamı sattım ama güzel formalardan oluşan bir koleksiyonum var. yatağımın başucunda bir galatasaray 100.yıl parçalı forması ve üstüne asılmış çeşit çeşit galatasaray atkılarım var. futbol blogu açtım vakit buldukça bir şeyler yazmaya çalışıyorum.*** şiimdi de spor yöneticiliğine kafayı taktım o yönde bir şeyler yapıp kariyerimi yönlendirmek istiyorum.
bu kadar şeyi yazdım siz şimdi bu ne kadar boş biri diyorsunuz vakti çok da bunlarla uğraşıyor. aslında vaktim çok değil hatta son 5 senedir yollarda sürünüyorum vaktimi yollar ve okulum bitirdi hep, şimdi de çalışıyorum herkes gibi. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi mezunu, 2013 yılı itibariyle avukatlık stajı yapan biriyim. zaten bizim hukuk camiasında futbolla uğraşan kişi de anormal derecede çoktur. mehmet helvacı mı dersin ilhan helvacı mı dersin levent bıçakçı mı dersin şekip mosturoğlu mu dersin dersin dersin... bu kişileri futbol boş adam işidir diyenlere ayar vermek için yazıyorum, bu insanlar kendi alanlarında son derece başarılıdırlar.
galatasaray benim çocukluk aşkım da olsa genel olarak lacivert-kırmızı-beyaz-sarı-siyah-turuncu farketmeksizin tüm futbolseverleri, sizlerle aramızdaki kavgayı, sövüşmeyi, pozisyonu tartışmayı çok seviyorum. ben futbola bağlı olan her şeyi ve herkesi seviyorum. bizim tuttuğumuz takımlar farklı olsa da ortak paydamız futboldur bunu unutmayalım, zevk almaya çalışalım. zaten yaşadığımız 3 günlük dünya mutlu olmaya çalışalım. bence mutluluk=futbol.
iş bu entryi bitirirken galatasaray'ın 10 kasım 2013'te 2-0 yenildiği maçın burukluğu sizinle paylaşıyor fair play dolu bir sezon diliyorum hepinize. futbolla kalın.
*** blogumun adresi: http://www.turkfutbolu.blogspot.com