• 4
    5 majör ligdeki çoğu kulüp artık veri analisti transfer etmeye başladı. amaç rakamları doğru okuyabilmek, rakamlar üzerinden oyunculara fazla anlam yüklememek. giles grimandi “ oyuncular artık pas yüzdesini yüksek göstermek için risk almıyor ve oynanması gereken doğru oyunu oynamıyor. maç bittiğinde pas yüzdesi %99 gözüküyor ama bu yüzdenin sonuca etkisi olmuyor” demişti. doğru teşhisi koymuştu bence. veri okuyabildiğiniz ve doğru çözümlemeyi yapabildiğiniz sürece değerlidir.
  • 1
    son yıllarda özellikle yeni nesil futbol yorumcu ve teknik direktörlerinde sıkça gördüğüm bir durumdan bahsetmek istiyorum. istatistiki verilerle genel kanıya ulaşma mentalitesi hakim. istatistik muhakkak önemli bir alan ve bir çok konu hakkında önemli bilgiler verebiliyor. ben özellikle bireyleri değerlendirmek adına önemli olduğunu düşünüyorum. iş bir futbol takımını değerlendirmeye geldiğinde istatistik ile istatistiki olmayan verilerin dengeli harmanlanması gerekiyor.

    hepimizin artık ezberlediği sir alex ferguson'un "istatistik mini etek gibidir, çok şeyi gösterir ama asıl göstermesi gereken şeyi göstermez" sözü ışığında istatistik olayına çokça takıldığımızı düşünüyorum. tabi artık teknoloji gelişti ve bize çok farklı veriler sunmaya başladı. artık futbolcunun sahada kaç adım attığından, sahanın hangi bölgesinde pres yaptığına veya bir takımın topu geri kazanma saniyesine kadar geniş bir yelpazede veriler sunmakta.

    verilere bakarak konuşmak biraz kolaydır. çünkü ortada net sayılar vardır ve sizin bir fikir üretmenize gerek yoktur. sayıları muhakeme edip, kısa sürede bu böyledir diyebilirsiniz. ama gerçekler biraz farklı işliyor. mesela sadece % 13 topla oynamış bir takım maç kazanabiliyor. yada şu xg olayına göre 0,1 gol olasılığı 8,5 gol olasılığını yenebiliyor. diyebilirsinizki 0,1'de bir olasılıktır ve gerçekleşmiştir. buna katılıyorum ve zaten benim yorumum futbolu istatistikten ibaret sanıp yorumlayanlara.

    bir ara topçuların koşu mesafesine takmıştık kafayı; ülkemizde de bu işin mucidi olan aykut kocaman efendinin başı çekmesiyle tabi. işte efendim müller her maç 13 km koşuyordu ama yedek kulübesinin müdavimi oldu, messi 7 km koşarak hattrick yaptı yada dortmund takımca her maç 125 km koşarak küme hattında oynamaya başlayınca bu işin çok da muteber olmadığı anlaşıldı. sonra mesele koşmak değil kaliteli koşmak vs gibi saçma sapan argümanlar falan üretilmeye çalışılsa da allah'tan mevzu biraz soğudu artık. tabiki koşu mesafesi oynamak istediğiniz oyuna göre önemli bir veridir ama tek başına bir anlam ifade etmiyor.

    bizim bu seneki istatistiklerimizden yola çıkarak bir çok olumsuz yorum yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. kötü gidişat olduğundan bu veriler üzerinden sallamak moda halinde bu aralar.

    galatasaray'ı analiz edip de ;

    - belhanda ve feghouli'nin afrika kupası sebebiyle antrenman ve form döngüsünün bozulduğundan,
    - fatih terim'in saha dışı olaylara fazla takılıp konsantrasyonunu düşürmesinden,
    - yeni bir sisteme çok da uygun olmayan oyuncularla geçmeye çalışmamızdan,
    - federasyon ve beraberinde hakemlerin hayasızca üzerime gelmesinden,
    - omurgaya monte edilen yeni oyuncuları uyum sorunundan,
    - bir terim klasiği olan takımlarının sezon ortasına doğru form tutmasını istemesinden dolayı sezona düşük fizikle başlamasından,
    - takımın yaş ortalaması gereği hem şampiyonlar ligini hemde ligi bir arada götüremediğinden,
    - takımın ideal 11 ile henüz sahaya çıkmamamızdan,
    - hocanın bu seneki gereksiz sezon başı rotasyon tutkusundan,

    gibi daha bir çok istatistik dışı futbolumuzu etkileyen parametrelerden bahsetmez isek yorumumuz/analizimiz yarım kalmış demektir.
  • 3
    topla oynama yüzdesi 10 yıl hatta daha öncesi gibi maçı domine etmek anlamına gelmiyor artık.

    eskiden bir takım %60-70'le topa sahip oluyorsa maçın mutlak hakimi ve goller atan, kaçıran takım olurken bugün yine benzeri durumlar olsa da taktik gereği topu rakibine veren ve oyun planını belirli bölgelerde kaptığı toplar ve hızlı hücumlar üzerine kuran takımlar var.

    ve bunlar liglerinde şampiyonluğa oynayan takımlar olabiliyor.

    artık rakibine, hatta rakibinin eksik oyuncusuna, , rakıma, mevsim şartlarına, zemine göre bile oyun planı yapılıyor.

    bırakın duran top organizasyonunu, taç atışı için 20 yıldır çalışan taç antrenörleri var artık. *

    zaman değişti ve futbolu analiz etmek çok daha komplike ve özel bir iş oldu.

    bu işi layığıyla yapanlar da zaten fark yaratıyor.
  • 6
    https://twitter.com/...752741014482944?s=20 bu twit zincirinde geçen sezon ile bu sezon ilk 7 hafta karşılaştırmaları var. şampiyonluğa namzet 4 kulüp geçen sezon ve bu sezon ilk 7 hafta ne yapmış. fikstür, takım kurgusu, teknik direktör ve benzer değişkenler var. yine de önümüze temel bir karşılaştırma çıkıyor lakin bu karşılaştırma gerçek sonucu gösterebilir mi? hayır. kurgu ve oyuncu grubu değişkenlerinin sonucunu değil de izlenen yol ve şimdilik sonuçları gösterebilir mi? bence evet
  • 2
    bu analizi yapabilen arkadaşlara büyük saygı duyuyorum.
    ben ise olaya şöyle bakıyorum:
    futbol basit bir oyundur. 90 dakika koşabilecek kadar kondisyon yüklemen dogru yapılmışsa, dogru zamanda dogru kosu yaparsan, dogru zamanda dogru yerde durup rakibin pas olasılıklarını düşürürsen, azıcık da topa vurmayı biliyorsan başarısız olma ihtimalini düşürürsün, başarılı olma şansını artırırsın.
    ekstra yetenekli oyuncular ise bu olasılıkları dogrudan etkilerler. onlar giden maçı çevirebilirler. o nedenle onlar özel adamlardır.
    ayrıca şans faktörü de yanında olmalıdır zira sen herseyi yaparsın ama o top kaleye girmeyebilir. çamura saplanıp kalabilir mesela (maalesef günümüzde hala böyle sahalar var olmaya devam ediyor.).
  • 7
    bu konuda oldukça iyi olduğunu düşündüğüm 3 kişiyi sözlük okurlarıyla paylaşmak istiyorum;

    luca: https://twitter.com/686Luca

    galatasaraylı twitter hesabı. hem oyunu çok iyi biliyor, hem kendisini sürekli geliştirmeye çalışıyor, hem de tweetleri açıklayıcı ve anlaşılır. tweetlerini diyagramlarla ve video kesitlerle güçlendirmeyi seviyor, bu sayede tweetleri daha anlaşılır hale geliyor. futbola bakış açım kendisinin bakış açısıyla paralel olduğu için kendisinin tweetlerini okumaktan ayrıca zevk alıyorum. eskiden "prekazi niyazi" nickiyle twitter'da yazıyormuş sanırım, o zamanlar twitter kullanmıyor olduğum için ben o dönemine denk gelmedim.

    not: kendisi pozisyon oyunu oynamamızı savunuyor ve fatih terim'in taktiksel açıdan doğru yolda olduğunu düşünüyor. baştan söyleyeyim de demedi denmesin.

    tevfikken: https://eksisozluk.com/biri/tevfikken

    fenerbahçeli ekşi sözlük yazarı. bazı fikirlerinin çok absürt olduğunu düşünsem de entrylerini okuduğum kadarıyla bu işe kafa yorduğu ve futboldan oldukça iyi anladığını söyleyebilirim. şunu söylemem gerekir ki galatasaray-fenerbahçe arasında husumet yaratan konulardaki bakış açısı objektiflikten oldukça uzak. ancak yine de galatasaray'a fenerbahçeli gözünden bakmak bazen faydalı olabiliyor.

    kendisinin 21 temmuz 2021 psv eindhoven galatasaray maçı öncesi analizi;

    https://eksisozluk.com/entry/125941044

    serdar elmas: https://twitter.com/sarishen

    aslında kendisi oyunun taktik boyutundan çok fiziksel boyutu hakkında yazıyor. zaten işin taktik boyutu konusunda herhangi bir iddiası yok. kendisinin maç sonu yazılarını okumak çok zevkli; takımın genel fiziksel durumuna, hatalı ya da doğru antrenman metotlarımızın sahada yarattığı sonuçlara, oyuncularımızın savunmada ve hücumdaki vücut duruşlarında doğru ya da yanlış yaptıkları işlere ve daha bir sürü önemli konuya değiniyor. analizlerini okumak bana çok şey kattı.

    kendisinin 5 ağustos 2021 galatasaray st johnstone maçı sonrası kısa analizi;

    https://twitter.com/.../1423376018639888392

    edit: orta doğu ve balkanların en iyi futbol analisti kaideyi taciz eden istisna'nın ismini bu entry'de geçirmediğim için kendimi kınıyorum*.
  • 8
    ingilizce kaynak isteyen şunları takip edebilir.

    https://www.youtube.com/...UGeav3H8WWcRK9k1LG2g
    https://thefalse9.com/
    https://www.worldsoccer.com/
    https://spielverlagerung.com/

    ayrıca reddit'de soccernerd diye bir subreddit var orası da iyi.

    türkçe ise 3 tanesi zaten bizim sözlükte yazar. birde twitter'da luca diye bir arkadaş var o da cidden iyi okuyor oyunu.
  • 5
    futbol insanların oynayıp yönettiği bir oyundur. bu oyunun çözümlemesi yine bir insan tarafından yapılır. futbolun bilim ve teknoloji ile geçirgenliği gün be gün artmaktadır. ancak bu veriler, verileri okuma yeteneği ve bilgisi yeterli olan “insanlar” (profesyoneller) tarafından “okunmaz” ise (raporlanmaz ise) ne teknolojinin ne de bilimin sağlayabileceği fayda zarara bile dönüşecektir.

    oldukça değerli gibi görünse de; verilerin yanlış kullanılması ya da okunması yaşanan sorunları ya da sorunun asıl nedenini görememeye sebep olabilir.

    bence galatasaray teknik ekibi 2019-2020 sezonunun ilk 7 haftası itibariyle böyle bir bunalım yaşamakta. bu bunalımı maçlardan sonra yapılan “pozisyonlarımız var, aslında kötü oynamadık” gibi açıklamalardan çıkarımlıyorum (ki fatih terim’ den bunu duymaya alışkın değiliz). dolayısıyla önemli olduğu kadar tehlikeli bir kavram futbol analizi. istatiksel analizlerin karşılığında kullanılan veriler takımları yalnızca detaylarda öne çıkarabilir. ancak öncelikli olarak güzel bir ana planınız olmalıdır ki rakiplerle aranızdaki fark yalnızca “detaylar” olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın