• 922
    (bkz: 8 kasım 2020 sivasspor galatasaray maçı)

    hocam, allah aşkına bu tip maçlarda oyuncu değişikliklerini bu kadar geç kullanma. değişiklikler öncesi 15 dakikada 4 pozisyon verip (1'i gol, 1'i net pozisyon, 2'si uzaktan 90'a şut), değişiklikler sonrası 20 dakikaya yakın sürede hiç pozisyon vermedik. bu değişikliklerin gecikmesi koca bir yaz kampı ve maç haftasındaki emeklerimizin boşa gitmesine neden olabilecek kadar büyük bir yanlış. umarım değişiklikleri biraz daha erken yaparsın hocam.

    şunu da söylemek gerekir ki, bugün oynadığımız futboldan ötürü size çok teşekkür ederim hocam.
  • 908
    "galatasaray taraftarına bir söz verdim ve bu sözü tutmaya çalışıyorum. artık kimsenin ne arkasındayım ne de yanındayım."

    içime öyle bir sıkıntı oturdu ki... garip bir endişe, kaybetme korkusu...

    seni sevdiğimiz için kızanlar, kötü bakanlar var ama kim sana ne derse desin, ben ve nice galatasaraylı seni öyle çok seviyor ki! "ben en son babamı gördüğümde bu kadar mutlu oldum hocam" diyecek kadar çok sevenler var...

    imam şafi'ye sormuşlar; "fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?" diye.
    "düşman okunu takip ediniz; o sizi hak ehline götürür."demiş. oklar seni gösteriyor, görüyorum.

    ama sen yılma! bizi sevenleri üzmeyelim baba diyen metin oktayın emanetisin sen galatasaray'a. seni sevenleri üzme hocam!
  • 1040
    hocam!!! hakkında bu güne kadar tek bir kötü entrt girmedim!

    allahını seversen çık anlat! bu takımın hali ne böyle yahu?

    bir takım hiç mi duran top çalışmaz?

    ismini ağzıma almaya bile layik görmediğim, aklıma gelince midemi bulandıran rakip takımlar duran toptan o kadar çok goller ve puanlar alırken bizim takım neden bu halde?

    allahını seversen şu durumu bize bir açıkla!!
  • 1241
    grande...

    çocukluğum, gençlik yıllarım, hatta acımasız sistemin dişlileri arasında yoğrulmaya başladığım ilk yıllarım...

    hepsinde senin izlerin var. hepsi için muhtemelen hayatta olduğum sürece sana minnettar kalacağım... ama hayatın da döngüsü bu. insanlar doğuyor, büyüyor, yaşıyor ve ölüyor. bu yolculukta hayatındaki insanlar da sıraya gelip geçiyor. veda etme sırası bugün de sana gelmiş...

    kalan ömründe sana güzel ailenle, en çok da torunlarınla mutlu ve huzurlu günler dilerim...
  • 361
    sayın hocam;

    20 şubat 2018’de oynanan bayern münih beşiktaş maçı bana, üç konuya dikkat çekmek için size bu mektubu yazdırdı. umarım faydalı olur.

    birincisi, türkiye ligi’nin başat takımlarından birisi olan beşiktaş’ın bayern münih karşısında düştüğü durum aslında tüm takımlarımız ve türk futbolu için büyük resmi ortaya koyuyor. dünkü rakip beşiktaş değil başka bir büyük! türk takımı da olsa sonuç değişmezdi. buradan hareketle diyorum ki, takım oluştururken türkiye ligini ölçü almak çok sakıncalı. eğer hayallerini/hayallerimizi gerçekleştirmek istiyorsan dünya’nın ilk on takımını baz almak zorundasın. böyle bir takımda da selçuklara, yasinlere, donklara, linneslere, serdar azizlere yer yok. bunlar olsa olsa yedek olurlar. juventus’ta ilk onbir oynayamayan asamoah’ı bile solbeke alamıyoruz. bunu biliyorum ve işte burada sana güveniyorum. sen o futbolcuları bulursun ve üç-dört yıl içinde o seviyeye çıkarırsın.

    ikincisi, almanya altyapı’ya en fazla yatırım yapan ülke. sadece bir sezonda alyapıya bir milyar euro yatırdıklarını biliyoruz. buna rağmen dünkü maçta sahadaki bayern’de sadece dört alman oynuyordu. yani artık yerli yabancı ayırımı yapmak aptallıktan başka bir şey değil. bütün dünya’nın yeteneklerinden yararlanmadıkça bu alemde rekabet şansın sıfır. bunu bildiğin için yabancı kuralını kaldırdığını da biliyorum ve sana teşekkür ediyorum. ancak bazılarının yeniden türk futbolunu, yerli prangasına geçirmeye çalıştığını görüp üzülüyorum. buna karşı şiddetle mücadele etmen gerektiğini düşünüyorum. zira brezilya’dan 50 ya da 80 m €’ya aldığı bir futbolcuyu 222 milyon €’ya satan barcelona ve ispanya futbolu bundan dolayı üzülmektedir!

    üçüncüsü ise şu altyapı meselesi. altyapının sorunlarını senden daha iyi kimse bilemez. tarladan bozma sahalarda futbolcu yetişmez. stadlarımızı düzelttik ama oralarda oynayacak futbolcuları yetiştirdiğimiz altyapılarda, çocuklarımız hala sakatlanma korkusuyla doğru dürüst top süremiyor, çalım atamıyor, şut çekemiyor, pas atamıyor, koşamıyor. çünkü biliyor ki ayağı bir çukura denk gelirse bütün emekleri boşa gidecek. bu nedenle galatasaray’ın yeni taşınacağı kemerburgaz’daki altyapı sahaları dahil tüm antreman sahalarını mümkün olan en iyi kalitede yaptır. bu konuda asla taviz verme. ayrıca yıllık altyapı harcamalarını da 4-5 m €’ya çıkart. artı bir futbolcu transfer etme de ona verilecek paranın tamamını altyapıya harcat. bunu ancak sen yapabilirsin.

    başarılar diliyor, allah yardımcınız olsun diyorum.
  • 786
    sayın terim;

    kale önünde muslera'nın da dahil edildiği gereksiz ve tehlikeli paslaşmaları engelleyeceğinize eminim.

    https://twitter.com/...815474153017344?s=19

    (bkz: galatasaray futbol takımı/#2862928)

    ayağa oynanacak yer ve zaman ile, oynanmayacak yer ve zamanı karıştıran futbolcularımız var. topla çıkmak ve presi kırmak evet ama biliyorsunuz milisaniyelerle değişen ince bir çizgi var o konuda. o çizgiyi aşıp gereksiz risk alınca kalemizde tehlike olacaktır.

    saygılarımla.
  • 824
    birçok sakatlık, ceza, hakem kıyımları ve heba edilen bir ilk yarı.

    2019-2020 sezonu elde puro ile izleyebileceğimiz bir sezon olabilirdi. 1 öğrenci 3 düz insan ile lig liderinden çok daha iyi oynadık 28 haziran 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçında.

    gelecek sezona dair inancımız yüksek hocam. yeter ki doğru oyuncuyu getir oynatmaya çalıştığın sisteme. sezonun ilk yarısını çöpe atmayalım.

    senin kredin bitmez hocam. canın sağolsun. bir sene kaybederiz buradan çıkaracağımız derslerle 3 sene kazanırız.

    o dersi biri çıkaracaksa sen çıkarcaksın hocam.

    sana güveniyoruz. senden yanayız.
  • 1291
    merhabalar aslan hocam,

    seninle müthiş şeyler yaşadık uğrunda ölmeye değer.
    tüm güzel anılarımızda, tüm güzel günlerimizde sen vardın. istediğini yapmakta özgürsün canım hocam. zaten şimdiye kadar gereksiz konuşanları hiç takmadın çünkü "yel kayadan ancak toz alır" onlar senin ancak tozunu alabilirler.

    biz seni her halinle sevdik. hep galatasarayla yaşadın. kırgınlıklarımız, küslüklerimiz oldu ama her daim seni çok sevdik. biz, senin galatasaray sevgini de biliyoruz, o başarı hırsını da. maça gelip gelmemen hiçbir şey ifade etmiyor hocam. bugün "maça gelmiyor" diyenler, yarın "ne işin var bizim maçımızda hocayı yemeye çalışıyorsun" diyecek. seni; dün de savunduk, bugün de savunduk, yarın da savunacağız.

    hocam; ailenizle mutlu, huzurlu günler diliyorum.

    saygılarımla, carcharoth.
  • 1014
    hocam sen son ana kadar mücadeleni sürdürürsün. şampiyonlar liginde 3 maçta 1 puan alan takım ile kalan 3 maçta 9 puan toplayarak gruptan çıkaran da sensin. schalke'yi evinde 1-1 berabere kalmana rağmen deplasmanda devirip şampiyonlar ligi çeyrek finaline çıkan da. 8 de kapanır 18 de diyen de milli takıma avrupa şampiyonasında yarı final oynatan da. uefa kupasını tarih yazarak almana değinmiyorum bile.

    saha dışı faktörler mi etkiledi? sezon sonu gidecek misin ondan mı kafada bitirdin bilmiyorum ama şu 9 maç sen sen olursan biz bu sene de şampiyon oluruz.

    sen kalan haftalarda aslanlarını iyi seç. dünya çapındaki motivasyon ustalığını yine sergile evelallah kimse bileğimizi bükemez.

    bu sezonu sergen ya da emre'ye kaptırmazsın, kaptıramazsın. sana güveniyoruz.
  • 438
    ah hocam ah! senin en önemli özelliklerinden birisi sonuna kadar doğruyu aramak değil miydi? tamam eldeki malzeme yetersiz ama neden vazgeçtin denemekten? neden sürekli eren ve selçuk'u oynatıp, farklı bir sonuç bekliyorsun? son 3 sezonda selçuk'un ilk 11 başladığı hiçbir derbiyi kazanamamış olmamız, hiçbir takımın orta sahasına üstünlük kuramamamız bir tesadüf mü?

    hocam, yaz kampını sakatlığı nedeniyle kaçırmış olmasına rağmen, ozan kabak şu an o yaz kampında baştan sona bulunanlardan fizik olarak daha hazır durumda, bu ne kadar vahim bir durum farkında mısın? ki sen, kondisyona bu ülkede en çok önem veren kişilerden biriydin, kimse çalışmazken sen konunun uzmanlarıyla çalışırdın. son saniyeye kadar mücadele eden takımlar oluştururdun.

    hocam, tek sorun santrforsuzluk değil! takım geriden oyun kuramıyor, sürekli muslera'ya dönüyor ve muslera da kafa topu indirir diye oynattığın eren'e şişiriyor ama bir top bile bizde kalmıyor. bir tane organize hücumumuz olmuyor, geriden hiçbir şekilde pasla çıkamıyoruz. rakipler, önde bastığında oyun kuramıyoruz, kapansalar bu sefer hiç açamıyoruz ve pozisyona giremiyoruz.

    hakemler, federasyon, sakatlıklar, cezalar, haksızlıklar hepsinin farkındayız hocam ama ne yazık ki şu an senin şapkadan tavşan çıkarmana ihtiyaç duymaktayız ve sen de formsuzsun. inanıyorum ki tekrar dirilteceksin bu takımı ama bunun için devre arası çok geç olabilir, lütfen artık kenarda göremesek de sahadaki takımda görelim senin mücadeleni, hırsını, isyanını...
  • 1057
    sayın ikinci babam fatih terim,

    “sen de başını alıp gitme ne olur” denilen noktadaki “de” değil de orada kastedilen bütün gitmemelerin öznesi sizssiniz hocam. galatasaraylılara verdiğiniz sözün en büyük muhattabı da galatasaray’ın geleceği için verilecek kararın bugünü de sizsiniz. aile ayrı olmaz, aile ayrı olmaz hocam.

    önümüzdeki günlerin getericeği güzel günlerin ümidiyle...

    sevgilerimle fatih hocam. babam...
  • 552
    değerli hocam;

    biz seni en çok kötü günde seviyoruz. her puan kaybı sonrası ortaya çıkan akbabalara aldırış etme. iki maçta seni harcamaya çalışan bir kitle var. galatasaray için elinden geleni yaptığını ve bundan sonra da yapacağını çok iyi biliyoruz. sana güvenmeyip her fırsatta saldıranları yine utandıracaksın bundan hiç kuşkumuz yok. sezona kötü başladık illaki hatalar olacak. sen ısrarla birleşmeliyiz derken birileri istifa etmeni bekliyor olacak her zaman. kimseye kulak asma hocam sana güveniyoruz...
  • 1136
    hocam,

    3 yıllık sabır istediğiniz yapılanmaya en çok sen ikna olmamışsın gibi duruyor. sürekli yaşlıların tecrübesiyle gençleri harmanlama peşindesin. sürekli bir yaşlının oyuna girmesi için veya oyundan çıkmaması için, takımdaki herkesin yeri değiştiriliyor ama asla orjinal mevkisinde bir genç altyapı oyuncusu düşünülmüyor. hocam van annholt kötüyse altyapıdan süleyman'ı alalım kadroya, arada süre alsın. ömer bayram sol bek değil orta iç oyuncusu, kapandı artık o defter. sacha boey yoksa ve yedlin çok kötüyse ışık kaan oynasın yada bir başkası. yedlin'e mecbur muyuz biz? kerem - morutan yorulduysa babel'e gelene kadar oğulcan, barış alper, emre kılınç var. halil'i çekersin kanada muhammed'i öne atarsın. bunları neden denemiyoruz?

    3 yıllık sabır istediğin şey ve babel tam tamına ters şeyleri temsil ediyor. 3 milyon euro alan babel her maç yürürken ve her oyuna girdğinde biz kaybederken 4'te biri kazanan berkan her maç 12 km koşuyor. yarın öbür gün bu homurdanma sadece tribünde mi kalacak sanıyorsun? garip inatların yüzünden takımla tribün arasındaki tüm pozitif enerji eriyip gidiyor. babel bir zamanlar beğendiğin bir oyuncu olabilir ama artık zarar verdiğini görmüyor musun? rakip takımda bu süreleri alsa oyuncu analiz ekibin transferine onay verir mi sence?
  • 539
    sevgili hocam;

    emre mor konusunda ne yapılmalı sorusunun cevabını kendimce izah etmek istiyorum. sizin ve ekibinizin onunla ilgili beklentilerini, ona nasıl yaklaşıp verim alabileceğinizi düşündüğünüzü ve bir planlama yaptığınızı biliyorum. ancak acizane benim de bazı önerilerim olacak.

    önerilerimi yazmadan önce emre mor hakkında bazı tespitlerde bulunmak istiyorum.

    -emre mor çok zor bir çocukluk dönemi geçirmiş.
    -anne ve babası ayrılmış.
    -sosyal hayatı hemen hemen hiç olmamış.
    -kendine güven konusunda sıkıntıları var.
    -tıpkı büyükannesinin büyüttüğü messi gibi örselenmiş.
    -çevresi ile olumlu diyalog kurma, bir ekibin parçası olma, ekip ruhuna sahip olma konusunda sıkıntılı.

    bunlar çoğaltılabilir ama gerek yok. bu kadarı elimizde nasıl bir resim olduğunu izaha yeterli.

    bir futbolcu olarak pozitif yönlerini yazmaya gerek yok çünkü zaten onları bütün dünya biliyor. dünyaya anlatan da bizzat sendin hocam.

    gelelim önerilerime:

    1-sadece kendisi değil, takım arkadaşlarını da oynatırsa, takım arkadaşlarına da asist yaparsa bunun onun değerini daha da yükselteceğini ona nakış gibi işlemelisin.

    2-çok sık olarak, rakip defans oyuncularıyla ve kaleciyle birebir karşı karşıya kalacak. bu nedenle bu pozisyonları çok çalıştırmalısın. bire birde rakibini ekarte etmeyi zaten mükemmel yapıyor. rakiplerini geçip kaleciyle karşı karşıya kaldığında ne zaman topu aşırtacağını, ne zaman çalım atacağını, ne zaman şut atacağını, topu kalecinin geliş açısına göre neresinden geçirmeye çalışacağını çok antrene ettirmelisin. yine ne zaman sıfıra inip geri çıkaracağını, ne zaman verip alacağını, hatta ne zaman duvar olacağını da çok iyi öğrenmeli. bunların hepsini az-çok biliyor ama hep bir tık eksiklik seziyorum. önerim işte bunları bir tık daha yukarı çıkarman.

    3-emre mor’u takıma uydurmaya çalışma. tam aksine takımı emre mor’a uydur. yani şunu söylemek istiyorum; emre mor topu aldığında o bölgedeki futbolcular hemen emre ile birlikte harekete geçmeli. emre’nin çalım atıp, adam geçip onlara pas vermesini beklememeli takım. aksine emre’nin kapatıldığı anda ona en az iki pas alternatifi yaratıp, oyunu emre’nin geliştirmesine katkıda bulunmalılar. çünkü emre çok rahat adam geçiyor ve çok hızlı. öncelikle onun hızına ayak uydurmalı takım. emre topu aldığı anda bütün takım hücuma kalkmalı, verkaça girmeli, onu kapatmaya çalışan rakiplerini dağıtmak için çalışmalı. bu şekilde devam edilirse emre arkadaşlarına çok kolay goller attırır, kendisi de çok gol atar.

    4-mariano, feghouli, belhanda, seri ve kendi bölgesindeki diğer arkadaşları ile hızlı paslaşma ve verkaçlara girmesi için her hafta özel çalışmalar yaptırmalısın. çünkü emre topu alınca hemen rakiplerin üzerine gidip bir, iki, üç, dört hepsini tek başına geçmeye çalışıyor. daha doğrusu kendisini öyle programlıyor. halbuki birini, ikisini geçince arkadaşlarını da devreye sokması gerektiğini düşünmeli, bilmeli ve uygulamalı. böylece al-ver yaparak, ver-kaç yaparak hem kendi işini kolaylaştıracak hem de arkadaşlarıyla bütünleşecek.

    5-emre mor’un gol vuruşları çok zayıf. gerek cepheden gerekse çarprazdan attığı şutlar yeterince etkili değil. bu konuda da kendisini geliştirmeli.

    6-nasıl ki stoperler aynı masada yemek yer, aynı odayı paylaşır, emre mor da bizzat arkasında, sağında, solunda ve önünde oynayan arkadaşlarıyla daha yoğun iletişim kurmalı. bu iletişim kurması konusunda bütün takım emre mor’a yardımcı olmalı. çünkü celta vigo ve b. dortmund’da başarılı olamamasının ana nedeni bence buydu. arkadaşlarına saygı duymayı ve hatta sevmeyi öğrenmeli emre mor.

    daha bunları devam ettirebilirim ama şimdilik düşünebildiklerim bunlar. maçların sayısı arttıkça ortaya çıkacak noksanlıklar için tekrar yazacağım.

    emre mor’u kazanabilirsek dünya ve türk futbolu için ve tabi ki galatasarayımız ve emre mor için çok büyük bir sevap işleyeceğimize inanıyorum. kazanacağımız paralar ise galatasarayımıza ve emre’ye ödül olsun. helalinden...
  • 376
    imparator;
    haftaya belki bu zamanlar, öyle bir takımla maç yapacağız ki anlatamam. sen de biliyorsun hocam, biraz da olsa tanıyorsun ama sen milli takıma gittiğinden beridir çok sular aktı buralardan. efendiyiz dediler, bir sezonu hakemle kazandılar. başkanları sürekli "sıyın cımhırbaşkanım" diyerek büyük sosyalist tinerci taraftarlarına selam çakıp durdu. köyden şehire gelip, sonradan görme zengin aileler gibi midemizi bulandırdılar. yani anlayacağın hocam; bizim gibi aslanlar dinlenmeye geçince, ortalık böyle çakallarla kaldı.
    haftaya oynayacağımız bu takım, şerefli 3.lüklerin şerefsiz takımı beşiktaş hocam. artık o kadar şerefsiz ki; hafta içinde, fenerbahçe ile yaptıkları türkiye kupası maçında tiyatro resitali sunacak kadar şerefsizin önde gideni oldular bunlar hocam. bunlar galatasaray tarihinin ucundan geçecek adamlar olmamasına rağmen, kendilerine sözde avrupa fatihi lakabı taktılar. yani hocam artık mekanın sahibinin kim olduğunu göstermemiz gerekiyor.
    kansa kan, kemik sesleriyse kemik sesi, ruhsa ruh hocam. futbolcularımızdan beklentim; ayakları kopana kadar, nefesleri tükenene kadar, beşiktaş denilen tinerci yosmalarına o sahayı dar edene kadar, beşiktaş'lı tinercilere sırf azdıkları için azap çektirene kadar; durmasınlar, koşsunlar, gerekirse savaşsınlar! bu beşiktaş yosmalarını, eski karanlık şerefli 3.lüklerine yeniden yollasınlar hocam. bu yosmalara mekanın sahibi, buranın kralı kimmiş göstersinler hocam!
  • 871
    hocam, ölümlü dünya bir gün hepimiz göçeceğiz ama senin göçüşün bu toprakların görüp görebileceği en büyük olaya şahitlik eder. allah uzun ömür versin bir çoğumuzun yaşından fazlasını bu kulübe adadın. galatasaray ile ilgili geçmişe dönük her sevincimde senin adın var hocam. seninle hiç tanışmıyor olsak da milyonlarca insanın hayatında en önemli yerlerden birine sahipsin. rabbim sana belki de hayatının en büyük gururunu bahşetmiş seni bu camianın kaderi yaparak. hep hayalim bir gün bir şekilde futbolun ya da gönül verdiğim renklerin içinde bir şeylerin ucundan tutmak. 26 yaşındayım belki bir gün nasip olur mu bilmiyorum ama sen hala ordayken bir yerlerde bir şekilde çevrende olabilirsem hayatımın en gururlu ve en mutlu anını yaşarım sanırım. iyi ki varsın imparator.
App Store'dan indirin Google Play'den alın