171
aylardır her maç öncesi bu maçta bir şeyler olur puan kaybederiz düşüncelerinin önüne geçemiyorum. ama maç öncesi röportajlarda taffarel'in gülen yüzünü, seremonide futbolcuların yüzündeki inancı, yedek kulübesindeki 3adamı görünce bütün kötü fikirler gidiyor; kazanırız, kazandık, kazanıcaz diye sakinleşiyorum.
bugünkü maç özelinde ilk saniyelerde
*selçuk'un rakibe kaptırdığı ve pozisyon olan pozisyon yüzünden selçuk'a bi haller oldu sanırım, asistini yazıp geçti ama. görevini ihmal etmedi.
*servet yine ayaklı bomba halindeydi, ayrıca kaptanlık kutsaldır yakışmıyor servet'e. neyse ki sabri formuna kavuşana kadar ihtiyacımız var fazla alışma mesajı verilde kendisine.
*semih bariz güven veriyor, topun peşinden o giderken o topu kazanacağını hiç olmadı kazanmak için her şeyi yapacağını herkes biliyor.
*kazım, şahtı şahbaz olmuş o saçlarla. sen bu gidişle çok dayak yersin hea diyoruz
* ujfa'mıza geçiyorum. son golünü atalı 5-6 sene olmuş, bazen topu alıp yaldır yaldır ilerliyor acaba mı lan diye düşünecekken o kadar yıldır gol atamamış olduğu aklıma geliyor, bu yıl çok kritik bir maçta golünü atıp bizi galibiyete taşıyacak, buna şüphem yok. sağ beki sabri ya da eboue'ye teslim edip semih'in yanına olması gereken yere dönmesi lazım, yakıştığı yerde, kardeşini yalnız bırakmadan.
*muslera, sen nasıl bir kedisin. maçın ilk saniyelerinde nasıl kurtarış yapıyorsun sen. maç öncesi servet'in yanındaki küçük çocuğa yaptıklarını izlerken kendi ailem geldi aklıma; amcam ya da kuzenlerim aynısını yaparlardı küçükken. maç öncesi o kadar cıvık durumdayken maça kadar nasıl konsantre oldun da maçı rahat geçirdin bizim adımıza.
*milan baros-elmander ikilisini birbirinden ayıramıyorum o yüzden kulağımızı çekip tahtalara vuruyoruz. allah muhabbetlerini bozmasın.
*emre; her gün büyüyor efendim durduramıyoruz, fark ettirmeden, hissettirmeden. ben burdayım diye gözümüze kakmadan.
*engin; attığı gol son zamanların en güzel gollerinden biriydi bizim adımıza.
*hakan artık hakan. balta olarak anılmaktan uzun zaman önce kurtulmuştu zaten ama artık küfür de etmiyorum geçen seneyi hatırlayıp, bugün bol bol ileri çıktı, 2 poziyonda üst üste çizgiye inip orta yaptı, biri korner oldu filan. aramıza geri döndü artık.
bir itirafım olacak: muslera başlığına da yazdım o sakatlanıp ayağını tutarken zamanın nasıl geçmediğini, gözümün önünden nelerin geçtiğini filan. orda aklımdan geçen bir başka şey de "muslera'nın ciddi bir sakatlığı olursa trabzon bize onur'u verir miydi?"ydi. evet kendimden utanıyorum ama geçti aklımdan yani, napabilirim. binlerce şükür ki bizim kedi sağlam çıktı.
son olarak bir parantez de mustafa sarp tıynetsizine; ligdeki 17 takımın her birisiyle gelip gol at istersen zerre umrumda değil, bizim formamızı terletmiyo olman atacağın bütün gollerden daha değerli. darısı servet'in başına.
bugünkü maç özelinde ilk saniyelerde
*selçuk'un rakibe kaptırdığı ve pozisyon olan pozisyon yüzünden selçuk'a bi haller oldu sanırım, asistini yazıp geçti ama. görevini ihmal etmedi.
*servet yine ayaklı bomba halindeydi, ayrıca kaptanlık kutsaldır yakışmıyor servet'e. neyse ki sabri formuna kavuşana kadar ihtiyacımız var fazla alışma mesajı verilde kendisine.
*semih bariz güven veriyor, topun peşinden o giderken o topu kazanacağını hiç olmadı kazanmak için her şeyi yapacağını herkes biliyor.
*kazım, şahtı şahbaz olmuş o saçlarla. sen bu gidişle çok dayak yersin hea diyoruz
* ujfa'mıza geçiyorum. son golünü atalı 5-6 sene olmuş, bazen topu alıp yaldır yaldır ilerliyor acaba mı lan diye düşünecekken o kadar yıldır gol atamamış olduğu aklıma geliyor, bu yıl çok kritik bir maçta golünü atıp bizi galibiyete taşıyacak, buna şüphem yok. sağ beki sabri ya da eboue'ye teslim edip semih'in yanına olması gereken yere dönmesi lazım, yakıştığı yerde, kardeşini yalnız bırakmadan.
*muslera, sen nasıl bir kedisin. maçın ilk saniyelerinde nasıl kurtarış yapıyorsun sen. maç öncesi servet'in yanındaki küçük çocuğa yaptıklarını izlerken kendi ailem geldi aklıma; amcam ya da kuzenlerim aynısını yaparlardı küçükken. maç öncesi o kadar cıvık durumdayken maça kadar nasıl konsantre oldun da maçı rahat geçirdin bizim adımıza.
*milan baros-elmander ikilisini birbirinden ayıramıyorum o yüzden kulağımızı çekip tahtalara vuruyoruz. allah muhabbetlerini bozmasın.
*emre; her gün büyüyor efendim durduramıyoruz, fark ettirmeden, hissettirmeden. ben burdayım diye gözümüze kakmadan.
*engin; attığı gol son zamanların en güzel gollerinden biriydi bizim adımıza.
*hakan artık hakan. balta olarak anılmaktan uzun zaman önce kurtulmuştu zaten ama artık küfür de etmiyorum geçen seneyi hatırlayıp, bugün bol bol ileri çıktı, 2 poziyonda üst üste çizgiye inip orta yaptı, biri korner oldu filan. aramıza geri döndü artık.
bir itirafım olacak: muslera başlığına da yazdım o sakatlanıp ayağını tutarken zamanın nasıl geçmediğini, gözümün önünden nelerin geçtiğini filan. orda aklımdan geçen bir başka şey de "muslera'nın ciddi bir sakatlığı olursa trabzon bize onur'u verir miydi?"ydi. evet kendimden utanıyorum ama geçti aklımdan yani, napabilirim. binlerce şükür ki bizim kedi sağlam çıktı.
son olarak bir parantez de mustafa sarp tıynetsizine; ligdeki 17 takımın her birisiyle gelip gol at istersen zerre umrumda değil, bizim formamızı terletmiyo olman atacağın bütün gollerden daha değerli. darısı servet'in başına.