• 2513
    --- alıntı ---

    galatasaray sk, yıllarca mecidiyeköy'de bulunan eski ali sami yen'i büyültmek ve modernleştirmek istedi. bununla ilgili birçok proje hazırladı. hatta hazırlamakla kalmad. kamuoyuna medya tarafından pompalanan yanlış bilgilerin aksine, inşaat için gerekli tüm ruhsatları da aldı. ama bir şekilde bu "makete o kadar para verilir mi?" olarak aşılandı. oysa ki galatasaray, çoğu şartları hazırlamış ve inşaata başlamış olacaktı.

    galatasaray sk, en son olarak başbakan erdoğan'a gitti ve başbakan'ın "burada kesinlikle büyük bir stadyuma izin veremem. o bölgenin trafiği alt üst olur" çıkışıyla kendi yeni ali sami yen projesinden vazgeçti, vazgeçtirildi. tabi bu sırada kadıköy'ün ortasında bugün 50.509 kapasiteli şükrü saracoğlu stadı yükselmeye devam ediyor. ama birer birer geçiyor o işlemler.

    galatasaray'ın mali durumu bozulmaya başladı. gelir-gider dengesini ayarlayamıyordu ve ali sami yen, şehrin göbeğinde kalan yetersiz bir stadyum olarak varlığını sürdürüyordu.

    mustafa sarıgül bir projeyle çıktı geldi. bu projede, şuan aslantepe'deki stadın bulunduğu yerden galatasaray, daha büyük bir arsa alacak, sadece stadın üst kullanım hakkı gsgm'de olacak, geri kalan alanlarda ise villalar olacaktı. villaların satışından elde edilecek gelirle g.saray, arena'nın inşaatını kendi yapacak, aynı şekilde mecidiyeköy'deki araziyi de gsgm ile birlikte değerlendirecekti. başkan canaydın maalesef proje sarıgül'ün olduğu için, kimsenin bilmediği sebeple aylarca bunu oyaladı ve daha sonra dönemin kulüpte birkaç ileri geleniyle beraber bu projeden vazgeçtiler. sebebi ise, m. sarıgül'ün bu projeden çok para kaldıracağı düşüncesiydi. nasıl bir akla-mantığa uyar ki galatasaray'ın seneler evvel, tüm bu dedikodulara karışmadan yapacağı proje engellenmiştir. maalesef rahmetli başkan'ımız canaydın, bu konuda büyük bir hataya düşmüştür.

    bu proje de rafa kalktı. borçlar büyüyordu ve bu iş bitmeliydi. başkan canaydın, bu sefer bu projenin biraz daha farklısını hayata geçirdi. villalar ve iş merkezleri yoktu, sadece stadyum vardı.

    mecidiyeköy'deki bize ait likör fabrikası ve devlete ait ama 50 yıl boyunca devletin dokunamayacağı, ve biz istersek bir 50 yıl daha el süremeyeceği ali sami yen stadını karşılığında aslantepe'de bir stadyum yapılacaktı. bu stadyumu da açılışta toki başkanı'nın yaptığı terbiyesizce şovunun aksine toki değil, şuan yapan varyap-uzunlar gibi bir şirket yapacaktı. karşılığında ise devlet, ali sami yen stadını istediği gibi değerlendirebilecek, istanbul'un göbeğinde devasa bir arsa kazanacaktı. bu galatasaray için hayati bir yol olsa da, devlet için büyük bir kazançtı. galatasaray, daha önce 2 kez kendi projesiyle gelmiş ve bir şekilde yapamamıştı. söylendiği gibi çaresizlik içinde gelmedi. tabi bu süre zarfında, zamanında engellenen projesiyle aynı tarihlerde inşaatına başlanan saracoğlu stadı çoktan bitmiş, kar üstüne kar koyuyordu.

    önce bilindiği üzere eren talu ihaleye girdi ve inşaatı yürütemeyerek iflas etti. bu süre zarfında inşaat duruyor, işçilerin paraları ödenmediği için işçiler haklı olarak sorun çıkarıyordu. gel zaman-git zaman varyap-uzunlar ihaleyi aldı ve inşaata devam etti. bu süre zarfındaki bazı önemli bürokratik noktalarda başbakan erdoğan olaya bizzat el koydu ve stadın yapımını hızlandırdı. hatta sorunlarla da çok yakından ilgilendi. elbette bu makamda olan birisi, bir şekilde bunları yapardı neticede başbakandır lakin ne olursa olsun ortada yapılan birşeyler varsa, hakkını da teslim etmek gerekir.

    stadyum bitti, gelelim açılışa.

    yanlış anlaşılmalar olmasın diye ilk olarak şahsi görüşlerimi belirteyim. siyasi görüşüm, başbakan erdoğan ve ak parti ile tamamıyla zıttır. ak parti'ye ne oy vermişliğim, ne de sempati duymuşluğum vardır.

    başbakan erdoğan, zamanında ali sami yen'e geldiğinde protesto edilmiş ve bu protestoya da destek çıkmışımdır. çünkü ortada birşey yoktur ve siyasi görüşü farklı insanlar tepki vermiştir. olacaktır. bu, inönü stadında da olacaktı, trabzon stadında da. bu insani bir durumdur. fakaaat. sapla samanı da bazen birbirinden ayırmak lazımdır. neden mi?

    başbakan erdoğan, stadımızın açılış sürecine kadar gerekli desteği göstermiş ve açılışta da bizimle beraber bulunmak için buraya gelmiş birisidir. her ne kadar görüşlerini sevmesek de bulunduğumuz ortam ortak paydamız galatasaray'ımızın en mutlu günü ve dönüm noktasıdır. ve gelen de başbakan'dır. ismi ilk anons edildiğinde ıslıklar ve protestoları hiç yapmasaydık, sadece 30 saniye kendimize hakim olup, orada bulunma amacımızın galatasaray olduğunu unutmasaydık belki de o gece bu yapılanlar bizim üstümüze yıkılamazdı. ama biz chp, mhp, dsp vs. kimliklerimizle ıslıkladık ve kaybeden galatasaray oldu.

    neden biliyor musunuz? çünkü biz herşeyin bokunu çıkarmayı iyi biliyoruz. sadece taraftarlar değil, açılışta başbakan erdoğan'ın 8 yıllık icraatları anlatıldı? buna ne gerek vardı? her görüşten insanın bulunduğu, galatasaray stadı'nın açılışında ak parti icraatlarının anlatıldığı dinletiye ne gerek vardı? aslında bu, işleri bu noktaya getiren en büyük yanlıştı.

    başbakan ıslıklandı, yapılmaması gerekti o gece ama oldu ama geçti. başbakan yerine oturdu. ondan sonra bir adam çıktı. toki başkanı erdoğan bayraktar. kendi kişisel amaçları ve egoları yüzünden, başbakan erdoğan'a yalakalığı fırsat bilip, birden herşeyi başlatan adam.

    kendisi söz aldığında galatasaray taraftarları onu alkışladı, bir ıslık sesi çıkmadı. hatta stada ilk hitabında, taraftarlar onu tekrar alkışladı. ondan sonra ne mi oldu? tüm taraftarlar büyük bir şok yaşadı. kendi mabedinde bu sözleri duydu:

    "...galtasaray yönetimi ali sami yen ile ilgili kiracılık yükümlülüklerini yerine getiremezken bize geldi. hem ali sami yen'de hem de burada yükümlülüklerini yerine getiremedi. özhan canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessiz sedasız duruşu dün gibi aklımda. galatasaray yönetimi inşaat için neredeyse bize yalvardı. stad neredeyse galatasaray'dan ayrılacaktı..."

    kendini bilmez bayraktar, nazi almanya'sında binlerce kişiye seslenen adolf hitler gibi, sanki bir mitingde yandaşlarına konuşurmuş gibi sert şekilde konuşmuş ve onu alkışlayan binlerce galatasaray taraftarı, aynı şekilde protesto etmiştir. ve hemen ardından, diğer spor kulüplerinin başkanları fırsattan istifade edip başbakan'la beraber stadyumdan ayrılmıştır. ve ne acıdır ki, kendi kulüp başkanımız olayları sıcağı sıcağına galatasaray taraftarı'na maletmiş, toki başkanı'nın konuşmalarına en ufak tepki göstermemiştir. galatasaray taraftarı dik dururken, o yine yalnız bırakmıştır.

    olayı madde madde özetleyecek olursak.

    1. açılışı siyasi şova dönüştürmeye çalışan, ak parti'nin 8 yıllık icraatlarını anlatan insanlar bu ayıbı başlatanlardır. bilmelidirler ki bu stada gelinceye kadar olan ilk projeleri başbakan erdoğan tarafından reddedilirken, aynı sebepten istanbul'un diğer yakası kadıköy'de fenerbahçe stadı hızla yükselmiş ve bitmiştir.

    2. başbakan erdoğan anons edildiğinde protesto eden, bugünün farklı anlam ve önemini kavrayamayan ve siyasi kimliklerini maalesef galatasaray'ımıza zarar verici şekilde açığa çıkaran insanlar ikinci ayıbı yapmıştır. bakın galatasaray taraftarı demiyorum, insanlar diyorum. çünkü bu tüm stadlarda yaşanacak ve yaşanan şeylerdir. sorun ne yazıkki insanlarımızdadır. sevinci ve üzüntüyü, kutlamayı ve protestoyu bilemeyen insanlarımızda.

    3. binlerce bağımsız insanın aksine, o gün bir makamı ve sorumluluğu olan erdoğan bayraktar, bu yaşananlardan sonra yaptığı terbiyesizce ve seviyesizce konuşmasıyla o günün en büyük ayıbını yapmış ve olayların büyümesini sağlamıştır. kendisi yıllardır galatasaray terstir, bu açıklamalarına yansır ama o gün başbakan'a yalakalığın had safhalarında yer almak ve galatasaray taraftarını, son fırsat diyerek aşağılamaya çalışmak, ancak kendisine yakışabilecek bir harekettir.

    4. bir diğer ayıbı kulüpler birliği başkanı ve kulüp başkanları yapmıştır. günlerdir hatta aylardır biraz imrenerek biraz takdir ederek gördükleri stadyumda, bu şekilde yaşanan olaylardan sonra başbakan'ın peşine takılıp stadyumu terk etmeleri hiç hoş olmamıştır. siyaseti spora karıştırmayacağız dedikleri halde, tam tersi biçimde siyasiler oradan ayrılırken, bir spor kulübünü yalnız bırakmış ve durumdan prim yapmaya çalışmışlardır.

    5. adnan polat... başkan'ımız. senelerdir yaşadığı birçok başarısızlığın haricinde, galatasaray taraftarı'nı asıl üzen bu gelişmelerdir. futbol skorları değil. galatasaray'a bir hafta önce ulu orta hakaret eden gazetecilerle yemek yemesi, galatasaray'a yapılan saldırılara sessiz kalması, kulübün kendi değerlerine sırt çevirmesi ve sezon içinde bir sürü hoca getirip götürmesi üstelik bunu galatasaray değerlerinden bahsederken yapması, onu taraftar gözünde iyice küçültmüştür. ve olayların sonrasında da tıpkı öncesinde olduğu gibi ne rahmetli özhan canaydın'ın ne de işın çelebi'nin vermiş olduğu emeklerden zerre bahsetmezken, başbakan'ı gereğinden fazla övmüş ve sürekli olarak başbakan'ı anlatmıştır. başbakan'ın yapmış olduğu katkılara, bu galatasaray taraftarı zaten minnettardır ama cılkını çıkarır derecesinde bir insanı yüceltmek, sanki başbakan olmazsa bu stad hiç olmazdı gibi göstermek de ayıptır. galatasaray taraftarı; özcan canaydın, işın çelebi, mustafa sarıgül gibi değerli adamların da hakkının en az başbakan kadar olduğunu çok iyi bilir.

    ve tüm bu olanlar gibi, o gece de toki başkanı'na sessiz kaldığı, yapılan herşeyi taraftarın üzerine yıktığı, olayı galatasaray taraftarı yapmıştır'a çevirdiği için o da bu ayıbın içindedir. bu taraftar, bunu asla unutmaz.

    kısacası o gece galatasaray'lı ayıp etmedi, akp'li ayıp etmedi. bizim insanımız ayıp etti. siyasisinden, taraftarına kadar bu bize fazla geldi. yapılan hiçbir şeyin değerini bilmediğimiz gibi, herşeyi de abartmak bize has birşey olsa gerek.

    ama bilinmelidir ki, galatasaray spor kulübü kendisine yapılan bu terbiyesizliklerin altında kalmaz. kendi açılışını siyasi şova dönüştürenlere, anladıkları dilden zamanı gelince cevabını verir. bu bir zihniyet meselesidir, parti yada takım değil.

    --- alıntı ---

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın