442
ilk başkanı tarafından savunulan oluşumdur. ama haksız bir savunma bu.
madde 1 : deplasman kovalamakdenilen eylem, takımına yürekten bağlı olan insanların takımlarının peşinden onun gittiği her yere gitmesi durumudur. bunu yaparken de hiçbir karşılık beklemezler. bunu yaptıkları için kendilerine bir paye biçmezler, biçmemelidirler.
yani ben deplasmana gidiyorum, galatasaray tribünü benden sorulur diye bir şey olamaz. menfaatiçin gidiliyorsa hiç gidilmesin. zaten her şehirde yeterince galatasaraylı var. bursa'dan biliyorum, stadın ordan merinos fabrikasına kadar 3erli sıra olur bir bilet uğruna. tabii bu paşalar gelir, biletsiz giren girer, diğerleri de sabahın 3ünden beri bekleyen insanların önüne geçer.
madde 2: protesto vardır, eşeğin kulağına protestovardır. kimse ultraslanı protesto yaptığı için eleştirmiyor burada. yaparsın protestonu, mesajı alan alır, kapanır gider dava. sanki ultraslanın yaptığı ilk protestoymuş gibi yaklaşılıyor olaya. özhan canaydına yapılan protestoları da biliriz.
ultraslanın eleştirildiği konu, protesto yapış şeklidir. galatasaray'ın değer verdiği ne varsa harcanmıştır. yüzyıllık bir slogan ıslıklanmış, simge bir futbolcunun ismi ters asılmış, ki diyarbakır türkiyedirpankartı düzken, diğer bir simge adayı futbolcuya da haksız biçimde özel hayatı üzerinden saldırılmıştır. bu 14 sene değil 14 asırda görülemeycek türden bir rezalettir.
madde 3: tribün insanı olmak en çok mert ve dürüst olmayı gerektirir.
siz dürüst değilsiniz. dürüst olsanız gariban bulduğunuz jo'ya, leo franco'ya, arda'ya değil onların başındaki adnan polat'a ve en önemlisi de bu takımı yaratan haldun üstünel'i de protesto etmeliydiniz. çünkü bu takım ruhsuzsa, böyle ruhsuz topçular görmediyseniz, onlar kadar ve belki daha da fazla yönetimin de suçu vardır bu durumda. yönetim yönetim olaydı madem de böyle ruhsuzluklara mahal vermeyeydi? ki bence ruhsuz olan futbol takımı değil, karaborsacılardır her zaman için.
madde 4:
madde 1 : deplasman kovalamakdenilen eylem, takımına yürekten bağlı olan insanların takımlarının peşinden onun gittiği her yere gitmesi durumudur. bunu yaparken de hiçbir karşılık beklemezler. bunu yaptıkları için kendilerine bir paye biçmezler, biçmemelidirler.
yani ben deplasmana gidiyorum, galatasaray tribünü benden sorulur diye bir şey olamaz. menfaatiçin gidiliyorsa hiç gidilmesin. zaten her şehirde yeterince galatasaraylı var. bursa'dan biliyorum, stadın ordan merinos fabrikasına kadar 3erli sıra olur bir bilet uğruna. tabii bu paşalar gelir, biletsiz giren girer, diğerleri de sabahın 3ünden beri bekleyen insanların önüne geçer.
madde 2: protesto vardır, eşeğin kulağına protestovardır. kimse ultraslanı protesto yaptığı için eleştirmiyor burada. yaparsın protestonu, mesajı alan alır, kapanır gider dava. sanki ultraslanın yaptığı ilk protestoymuş gibi yaklaşılıyor olaya. özhan canaydına yapılan protestoları da biliriz.
ultraslanın eleştirildiği konu, protesto yapış şeklidir. galatasaray'ın değer verdiği ne varsa harcanmıştır. yüzyıllık bir slogan ıslıklanmış, simge bir futbolcunun ismi ters asılmış, ki diyarbakır türkiyedirpankartı düzken, diğer bir simge adayı futbolcuya da haksız biçimde özel hayatı üzerinden saldırılmıştır. bu 14 sene değil 14 asırda görülemeycek türden bir rezalettir.
madde 3: tribün insanı olmak en çok mert ve dürüst olmayı gerektirir.
siz dürüst değilsiniz. dürüst olsanız gariban bulduğunuz jo'ya, leo franco'ya, arda'ya değil onların başındaki adnan polat'a ve en önemlisi de bu takımı yaratan haldun üstünel'i de protesto etmeliydiniz. çünkü bu takım ruhsuzsa, böyle ruhsuz topçular görmediyseniz, onlar kadar ve belki daha da fazla yönetimin de suçu vardır bu durumda. yönetim yönetim olaydı madem de böyle ruhsuzluklara mahal vermeyeydi? ki bence ruhsuz olan futbol takımı değil, karaborsacılardır her zaman için.
madde 4: