914
2 mayıs gençlerbirliği galatasaray maçındaki hareketi ile hak ettiği cezayı* almış futbolcu.
diğerlerinden farkımız olduğunun en büyük göstergesi, pozisyon yaşandıktan sonra gedson’un karara itiraz etmeyip rakibinden özür dilemeye gitmesi, başında beklemesi ve takımdan hiçbir oyuncunun hakemin etrafını sarmamasıdır. evet, olması gereken budur ama diğerlerinde olsaydı neler olurdu? farz-ı misal serdar aziz, adama bu şekilde kaydıktan arkasına dahi bakmaz, hakem olur da sarı kart vermek için çağırdığında söylene söylene yanına gider, hakem, etrafını saran 8 tane fenerli topçudan fırsat bulabilirse sarı kartını verirdi. serdar söylene söylene görev bölgesine dönerken caner erkin hakemin anasına avradına sövmeye devam ederdi. bu esnada kenarda emre ve volkan’ın surat ifadeleri gözünüzün önüne gelmiştir. varsayalım valentin rosier, sadece kaymakla yetinmez, bileğine basmak suretiyle adamı durdurma işini daha garantiye alır, o da arkasına dahi bakmadan gider, sarı kart falan da görmez, kenarda sergen kollarını açıp “bu nasıl faul?” diye oyun başlayana kadar söylenirdi. tabi sahadaki oyuncuları da durmaz, kart dahi görmediği için şükretmek yerine utanmadan, sıkılmadan hakemin yanına koşar, josef de souza gözlerini aça aça bir şeyler anlatmaya çalışır, atiba, gökhan töre, vida vs. hakemi faul verdiğine pişman ederdi.
yahu birebir kopya pozisyonlarda, sahanın aynı yerinde, aynı noktada, üstelik emre kılınç ayağın hafif yanına, serdar aziz doğrudan topuğa kaymışken, aynı hakem*, bir hafta arayla emre’ye kırmızı verirken, serdar’a sarı verdi bu ligde. daha neyin farkı, neyin objektifliği bu?
diğerlerinden farkımız olduğunun en büyük göstergesi, pozisyon yaşandıktan sonra gedson’un karara itiraz etmeyip rakibinden özür dilemeye gitmesi, başında beklemesi ve takımdan hiçbir oyuncunun hakemin etrafını sarmamasıdır. evet, olması gereken budur ama diğerlerinde olsaydı neler olurdu? farz-ı misal serdar aziz, adama bu şekilde kaydıktan arkasına dahi bakmaz, hakem olur da sarı kart vermek için çağırdığında söylene söylene yanına gider, hakem, etrafını saran 8 tane fenerli topçudan fırsat bulabilirse sarı kartını verirdi. serdar söylene söylene görev bölgesine dönerken caner erkin hakemin anasına avradına sövmeye devam ederdi. bu esnada kenarda emre ve volkan’ın surat ifadeleri gözünüzün önüne gelmiştir. varsayalım valentin rosier, sadece kaymakla yetinmez, bileğine basmak suretiyle adamı durdurma işini daha garantiye alır, o da arkasına dahi bakmadan gider, sarı kart falan da görmez, kenarda sergen kollarını açıp “bu nasıl faul?” diye oyun başlayana kadar söylenirdi. tabi sahadaki oyuncuları da durmaz, kart dahi görmediği için şükretmek yerine utanmadan, sıkılmadan hakemin yanına koşar, josef de souza gözlerini aça aça bir şeyler anlatmaya çalışır, atiba, gökhan töre, vida vs. hakemi faul verdiğine pişman ederdi.
yahu birebir kopya pozisyonlarda, sahanın aynı yerinde, aynı noktada, üstelik emre kılınç ayağın hafif yanına, serdar aziz doğrudan topuğa kaymışken, aynı hakem*, bir hafta arayla emre’ye kırmızı verirken, serdar’a sarı verdi bu ligde. daha neyin farkı, neyin objektifliği bu?