68
gelmesi de gönderilmesi de hata olan antrenörün süreci.
2000 yazında fatih terim'e sözleşme bitişinin son dakikasına kadar yeni teklif yapmayan faruk süren galatasaray'ın ufkunu daraltmıştır. o fatih terim, o takımın başında kalsaydı şampiyonlar ligi'nde çok büyük başarılara imza atacak potansiyeldeydi. zira bunun en büyük kanıtı ertesi sezon yaşanan şampiyonlar ligi serüveni ve 2002 dünya kupası 3. lüğüdür. yanlış karar fatih terim'in kalmasını sağlayamamakla başladı, lucescu'nun adını bile hatırlayamadığımız oyuncularla yakaladığı sürecin yine yanlış bir kararla fatih terim'e dönülmesi ile bitti.
her dönemi ve her koşulu kendi içinde değerlendirmek gerekir. fatih terim taa piontek döneminden itibaren nakış nakış işlediği sistemin meyvelerini 1996- 2000 yılları arasında aldı; takım onun, sistem onun ve futbolcular onundu. her şeye hakim, nerede ne yapması gerektiğini ezberlemiş müthiş bir ekol elde etmişti. lucescu ise her ne kadar başarılı olsa da anlık bir düzen kurmuştu. 2002 yılında gelen şampiyonlar ligi başarılarının ertesi sene de olabileceği ihtimali ile 2000 yılının ertesinde gelebilecek başarıların ihtimali arasında büyük bir fark var: 2000 yılının devamı net bir şekilde görünebilirken 2002'nin devamı pusluydu. ancak lucescu'ya da zaman tanınması şarttı. ha keza şahtar donetsk'te bu zamanı nasıl değerlendirdiği ortada. neredeyse 10 yıl süren ukrayna serüveninde kimsenin tanımadığı bir takımı düzenli olarak şampiyonlar ligi'ne götüren ve 2009 yılında da uefa kupası aldıran bir düzen kurmuştu. o şahtar şu an bile şampiyonlar ligi'nin gediklisi olmuş vaziyette.
2000 yazı kişisel egoların tatmini olarak değil de galatasaray menfaatlerinin tatmini olarak kullanılsaydı abartmıyorum en az 3 tane şampiyonlar ligi yarı finali ve bir de finalimiz olurdu. fatih terim'in gidişi 2013 yılı şampiyonlar ligi başarısına kadar bizi tam 13 yıl geriye götürdü ve hâlâ götüyor. tabii ki senaryo kurmak basit gelebilir ama 2000 yılı ve sonrası elde edilecek başarılar büyük bir maddi kazanç ve ihtişam demekti; ne yazık ki elimizden kaçıp gitti.
tarih bizlere bir daha böyle bir jenerasyon nasip eder mi? etse bile fark edip kullanacak bir hocamız olur mu? bunlar birer muamma. eline fırsat geldi mi değerlendirmek zorundasın.. fatih terim'e de lucescu'ya da yeterince zaman tanınmadı. her şeyi geçtim lucescu'yu göndermeseydik şerefli 3. beşiktaş 2003 yılında o şampiyonluğu rüyasında görürdü bir de o var. hadi biz küllerimizden doğar bir şekilde yine başa döneriz de o beşiktaş 100 yıllık tarihinde avrupa'da 2 tur üstüste çıkamamışken neyine güvenip de bunu başaran luce'yi gönderdi anlamak güç.
2000 yazında fatih terim'e sözleşme bitişinin son dakikasına kadar yeni teklif yapmayan faruk süren galatasaray'ın ufkunu daraltmıştır. o fatih terim, o takımın başında kalsaydı şampiyonlar ligi'nde çok büyük başarılara imza atacak potansiyeldeydi. zira bunun en büyük kanıtı ertesi sezon yaşanan şampiyonlar ligi serüveni ve 2002 dünya kupası 3. lüğüdür. yanlış karar fatih terim'in kalmasını sağlayamamakla başladı, lucescu'nun adını bile hatırlayamadığımız oyuncularla yakaladığı sürecin yine yanlış bir kararla fatih terim'e dönülmesi ile bitti.
her dönemi ve her koşulu kendi içinde değerlendirmek gerekir. fatih terim taa piontek döneminden itibaren nakış nakış işlediği sistemin meyvelerini 1996- 2000 yılları arasında aldı; takım onun, sistem onun ve futbolcular onundu. her şeye hakim, nerede ne yapması gerektiğini ezberlemiş müthiş bir ekol elde etmişti. lucescu ise her ne kadar başarılı olsa da anlık bir düzen kurmuştu. 2002 yılında gelen şampiyonlar ligi başarılarının ertesi sene de olabileceği ihtimali ile 2000 yılının ertesinde gelebilecek başarıların ihtimali arasında büyük bir fark var: 2000 yılının devamı net bir şekilde görünebilirken 2002'nin devamı pusluydu. ancak lucescu'ya da zaman tanınması şarttı. ha keza şahtar donetsk'te bu zamanı nasıl değerlendirdiği ortada. neredeyse 10 yıl süren ukrayna serüveninde kimsenin tanımadığı bir takımı düzenli olarak şampiyonlar ligi'ne götüren ve 2009 yılında da uefa kupası aldıran bir düzen kurmuştu. o şahtar şu an bile şampiyonlar ligi'nin gediklisi olmuş vaziyette.
2000 yazı kişisel egoların tatmini olarak değil de galatasaray menfaatlerinin tatmini olarak kullanılsaydı abartmıyorum en az 3 tane şampiyonlar ligi yarı finali ve bir de finalimiz olurdu. fatih terim'in gidişi 2013 yılı şampiyonlar ligi başarısına kadar bizi tam 13 yıl geriye götürdü ve hâlâ götüyor. tabii ki senaryo kurmak basit gelebilir ama 2000 yılı ve sonrası elde edilecek başarılar büyük bir maddi kazanç ve ihtişam demekti; ne yazık ki elimizden kaçıp gitti.
tarih bizlere bir daha böyle bir jenerasyon nasip eder mi? etse bile fark edip kullanacak bir hocamız olur mu? bunlar birer muamma. eline fırsat geldi mi değerlendirmek zorundasın.. fatih terim'e de lucescu'ya da yeterince zaman tanınmadı. her şeyi geçtim lucescu'yu göndermeseydik şerefli 3. beşiktaş 2003 yılında o şampiyonluğu rüyasında görürdü bir de o var. hadi biz küllerimizden doğar bir şekilde yine başa döneriz de o beşiktaş 100 yıllık tarihinde avrupa'da 2 tur üstüste çıkamamışken neyine güvenip de bunu başaran luce'yi gönderdi anlamak güç.