25156
tam emin olamamakla birlikte -neden emin olamadığımı söyleyeceğim- özellikle marcao ve belhanda'nın çok iyi görünüyor olması, aslında bu yanlış bir söylem oldu, hakikaten iyi olmalarının nedeni takımın kurgusunun dramatik olarak değişmiş olması gibi geliyor bana.
televizyonda falan bazı yorumculara denk geliyorum da mesela marcao'nun böyle oynamasına şaşırıyor gibiler. garip değil, bu adamlar savunma oyuncusunun önce kendi işine bakması gerektiği söyleyip marcao'ya ağır saydıran adamlar zamanında. marcao hep böyle bir oyuncuydu. sert, vasat bir bir sürati olan, dar alanda pozisyon bilgisi olan, ayağı çok çok iyi olan, hücumsal oyun aklı yüksek olan bir futbolcuydu. dar alanda iyi bir pozisyon bilgisi vardı ama bize geldikten sonra açık alandaki pozisyon bilgisini kademelerini falan da geliştirdi.
marcao'nun en önemli eksikliği defansif anlamda beki ile kendi arasına atılan yerden yukarıdan çapraz toplardı. bu konuyu hala tam olarak test edebildiğimizi düşünmüyorum açıkçası. özellikle saracchi gibi bir bekimiz varken yüksek ihtimalle bu konunun üzerine düşmüşüzdür. ha başka buradan sonra major pek bir eksikliği kalmıyor zaten benim gözümde. eğer kendini salabilme ihtimali elersek... ondan sonrası adım adım yükleme yapma, yavaş yavaş temeli olanı yükseltmekten geçiyor zaten.
diğer yandan, bazı kesimlerin hayretle marcao'nun oyun kurulumundaki etkinliğini anlatması şaşırtıcı. adamın alameti farikası zaten bu. olayı zaten bu. göze daha çok çarpıyor oluşundaki tek fark, etrafındaki kurgunun değişmesi. takım dinamik. o kritik ve anahtar pasları atabileceği opsiyon fazla. takım arkadaşları boşa kaçıyor. haliyle tabiatı itibariyle riskli görülen pasların görece riski azalıyor. ki bu paslar yüzünden çok eleştirildi. garanti oynamalı, diye. çünkü hatalı bir pas çok tehlikeli bir atağa dönüşüyordu. haklılık payı var elbette. ama marcao'nun bu özelliğinden yararlanmayacaksanız, elinizde tutmanızın hiçbir değeri de yok.
aynı şey belhanda için de geçerli. belhanda'nın iyi oynuyor oluşu, tamamen kurgudaki değişiklik. diyorlar ki rol değişikliği, etrafındaki oyuncularla futbol anlamında aynı dili konuşuyor olması vesaire. 8 numaraya çekilmesinden kaynaklı bir performans artışından bahsedenler bile oldu. belhanda hep bu pozisyonda, bu rolde oynuyordu zaten. hep teknik kapasitesi yüksek futbolcularla oynuyordu. seri ile, lemina, ile, fernando ile, soso ile, mariano ile vesaire vesaire... belhanda aynı belhanda... yine sahada agresif, yine faul bekleyip kalkmadığı zamanlar oluyor. yine riskli paslar deniyor. zaten adamın alameti farikası bu. anahtar pas atmaya odaklanmış adam. çabucak bitsin istiyor iş. fark sadece etrafındaki takımın değişmesi. takım statik değil. yer değiştiren, boşa kaçan oyuncu çok fazla. daha doğrusu takımın ana planı bu. her kafasını kaldırdığında, içe deplase olan bir soso -ki biraz da mecburiyet- sürekli bindiren bir omar görüyor. taylan sürekli boşa çıkmaya çalışıyor. falcao top almaya, oyuna katılmaya geliyor. emre, zaten top isteyen oyuncu. bir zahmet bu kadar boşa kaçan, hareket eden adama da pas verebilsin.
sıkıntı dediğim gibi statik olmamızdı. daha doğrusu, bu futbolcuların olduklarından daha kötü görünmesi ve ne yalan söylemeli kötü olmaları statik bir oyun planına sahip olmamızdı. hareket etmeyen, marke edilmiş bir futbolcuya riskli -ki bu pasların hepsi riskli kategorisine girer- bir pas atsanız ne olur ki?
mesela şu takım kurgusuyla seri daha fazla iş yapar. o da ekstra, anahtar ve kilit pas meraklısı. üstelik belhanda'nın fersah önünde bu konuda, başarılı pas konusunda. fatih terim hocamızın seri'yi istiyor olması veya dedikodusunu boşuna değil. eğer uydurmaysa da doğru bir temelden uydurulmuş gibi geliyor bana.
gelgelelim kritik meseleye. tamam. ben her şeyi takımın statiklikten dinamikliğine geçişe bağladım da işin aslı öyle olmayabilir. evet, büyük bir etkisi olduğunu hala düşünüyorum. ama özellikle belhanda ve marcao konusunda ufak soru işaretlerim var. marcao'nun transfer olabilme veya yeni bir sözleşme yapabilme ihtimali beni biraz işkillendirmiyor değil. onun için bu performans kaydını bir tutmak ve transfer dönemi sonrasına bir bakmak gerekebilir.
yine belhanda'nın sözleşme yenileme veya yolların ayrılması durumu var. bu iyi performans gideceği takımdan daha iyi birsözleşme veya bizden alabileceği -en azından umudu vardır- yeni sözleşmenin koşulları konusunda elinin güçlenmesini sağlayabilir. yine diyorum kendisinin böyle bir düşüncesi olabilir. yine burada da transfer döneminin sonunu bir beklemek lazım.
elbette ne olursa olsun bu bizim işimize geliyor. performans performanstır, katkı katkıdır.
bir de taylan antalyalı'ya değineceğim. müthiş performans bana göre. sanırım ilk çıkış mevkiisi de şimdiki yeriymiş. bilmiyordum. daha sonra hamza hamzaoğlu, 10 numara eksikliğinde ileri çekmiş taylan'ı. sonuçta sıradanı atak yönüyken, geriye döndü. açıkçası ben, fernando reges ile en azından bir sezon yan yana olabilmesini, antrenman yapabilmesini isterdim. bildiğiniz gibi, fernando da ileriden geriye çekilmiş bir futbolcu. fernando'nun o pozisyon bilgisinden, nerede ne zaman duracağını bilme noktasından, geçiş sürecinde neler yaptığından, oyun görüşünden biraz nasiplenebiliseydi diyorum. çünkü o zaman, o var olan ve bitmiyor gibi görünen enerjisini daha efektif kullanabilirdi. çünkü her zaman koşamazsınız, koşmamalısınız, koşmanız gerekmez çünkü. öyle bir yerde durursunuz ki koşmanıza gerek kalmaz. koşmak için harcayacağınız enerjiyi ise başka yerde kullanırsınız.
taylan ile alakalı son diyeceğim ise, topla oynama alanı yarı çapı biraz büyük. en azından bir orta saha oyuncusu için... orta sahadaki birikmeyi göz önüne alırsak gerçekten biraz büyük kaçıyor. bu topla oynama yarı çapı dediğim de şey. topu ayağından ne kadar açarak oynadığı. o alan işte. mesela messi'nin, robben'in, sneijder'in top kullandığıı alan yarı çapı yok gibidir. hemen ayaklarının bittiği yerde, hiç açmadan oynayabilirler. mesela c. ronaldo'nunki, aguero'nunki falan bu futbolculara nazaran büyüktür.
neyse işte. taylan'a o pozisyon için yükleme yapıldığı belli. video falan izlesin diyeceğim de izletiyorlardır zaten.
kısa not: bielsa hakkında, bir futbolcunun lafı vardı. şimdi hatırlayamadım lafını. bielsa eli değnekli bir öğretmen gibi başında beklermiş. kusana kadar video izletirmiş. gerçi kusmamış ama bilgisayar başında uyuduğu çok olmuş. bielsa bu konularda biraz psikopattır. oyuncularının görsel ve kas hafızalarının robotikçe olmasını ister. ki "eğer futbolcular insan olmasaydı, hiç kaybetmezdim." diyen bir adamdan bahsediyoruz.
televizyonda falan bazı yorumculara denk geliyorum da mesela marcao'nun böyle oynamasına şaşırıyor gibiler. garip değil, bu adamlar savunma oyuncusunun önce kendi işine bakması gerektiği söyleyip marcao'ya ağır saydıran adamlar zamanında. marcao hep böyle bir oyuncuydu. sert, vasat bir bir sürati olan, dar alanda pozisyon bilgisi olan, ayağı çok çok iyi olan, hücumsal oyun aklı yüksek olan bir futbolcuydu. dar alanda iyi bir pozisyon bilgisi vardı ama bize geldikten sonra açık alandaki pozisyon bilgisini kademelerini falan da geliştirdi.
marcao'nun en önemli eksikliği defansif anlamda beki ile kendi arasına atılan yerden yukarıdan çapraz toplardı. bu konuyu hala tam olarak test edebildiğimizi düşünmüyorum açıkçası. özellikle saracchi gibi bir bekimiz varken yüksek ihtimalle bu konunun üzerine düşmüşüzdür. ha başka buradan sonra major pek bir eksikliği kalmıyor zaten benim gözümde. eğer kendini salabilme ihtimali elersek... ondan sonrası adım adım yükleme yapma, yavaş yavaş temeli olanı yükseltmekten geçiyor zaten.
diğer yandan, bazı kesimlerin hayretle marcao'nun oyun kurulumundaki etkinliğini anlatması şaşırtıcı. adamın alameti farikası zaten bu. olayı zaten bu. göze daha çok çarpıyor oluşundaki tek fark, etrafındaki kurgunun değişmesi. takım dinamik. o kritik ve anahtar pasları atabileceği opsiyon fazla. takım arkadaşları boşa kaçıyor. haliyle tabiatı itibariyle riskli görülen pasların görece riski azalıyor. ki bu paslar yüzünden çok eleştirildi. garanti oynamalı, diye. çünkü hatalı bir pas çok tehlikeli bir atağa dönüşüyordu. haklılık payı var elbette. ama marcao'nun bu özelliğinden yararlanmayacaksanız, elinizde tutmanızın hiçbir değeri de yok.
aynı şey belhanda için de geçerli. belhanda'nın iyi oynuyor oluşu, tamamen kurgudaki değişiklik. diyorlar ki rol değişikliği, etrafındaki oyuncularla futbol anlamında aynı dili konuşuyor olması vesaire. 8 numaraya çekilmesinden kaynaklı bir performans artışından bahsedenler bile oldu. belhanda hep bu pozisyonda, bu rolde oynuyordu zaten. hep teknik kapasitesi yüksek futbolcularla oynuyordu. seri ile, lemina, ile, fernando ile, soso ile, mariano ile vesaire vesaire... belhanda aynı belhanda... yine sahada agresif, yine faul bekleyip kalkmadığı zamanlar oluyor. yine riskli paslar deniyor. zaten adamın alameti farikası bu. anahtar pas atmaya odaklanmış adam. çabucak bitsin istiyor iş. fark sadece etrafındaki takımın değişmesi. takım statik değil. yer değiştiren, boşa kaçan oyuncu çok fazla. daha doğrusu takımın ana planı bu. her kafasını kaldırdığında, içe deplase olan bir soso -ki biraz da mecburiyet- sürekli bindiren bir omar görüyor. taylan sürekli boşa çıkmaya çalışıyor. falcao top almaya, oyuna katılmaya geliyor. emre, zaten top isteyen oyuncu. bir zahmet bu kadar boşa kaçan, hareket eden adama da pas verebilsin.
sıkıntı dediğim gibi statik olmamızdı. daha doğrusu, bu futbolcuların olduklarından daha kötü görünmesi ve ne yalan söylemeli kötü olmaları statik bir oyun planına sahip olmamızdı. hareket etmeyen, marke edilmiş bir futbolcuya riskli -ki bu pasların hepsi riskli kategorisine girer- bir pas atsanız ne olur ki?
mesela şu takım kurgusuyla seri daha fazla iş yapar. o da ekstra, anahtar ve kilit pas meraklısı. üstelik belhanda'nın fersah önünde bu konuda, başarılı pas konusunda. fatih terim hocamızın seri'yi istiyor olması veya dedikodusunu boşuna değil. eğer uydurmaysa da doğru bir temelden uydurulmuş gibi geliyor bana.
gelgelelim kritik meseleye. tamam. ben her şeyi takımın statiklikten dinamikliğine geçişe bağladım da işin aslı öyle olmayabilir. evet, büyük bir etkisi olduğunu hala düşünüyorum. ama özellikle belhanda ve marcao konusunda ufak soru işaretlerim var. marcao'nun transfer olabilme veya yeni bir sözleşme yapabilme ihtimali beni biraz işkillendirmiyor değil. onun için bu performans kaydını bir tutmak ve transfer dönemi sonrasına bir bakmak gerekebilir.
yine belhanda'nın sözleşme yenileme veya yolların ayrılması durumu var. bu iyi performans gideceği takımdan daha iyi birsözleşme veya bizden alabileceği -en azından umudu vardır- yeni sözleşmenin koşulları konusunda elinin güçlenmesini sağlayabilir. yine diyorum kendisinin böyle bir düşüncesi olabilir. yine burada da transfer döneminin sonunu bir beklemek lazım.
elbette ne olursa olsun bu bizim işimize geliyor. performans performanstır, katkı katkıdır.
bir de taylan antalyalı'ya değineceğim. müthiş performans bana göre. sanırım ilk çıkış mevkiisi de şimdiki yeriymiş. bilmiyordum. daha sonra hamza hamzaoğlu, 10 numara eksikliğinde ileri çekmiş taylan'ı. sonuçta sıradanı atak yönüyken, geriye döndü. açıkçası ben, fernando reges ile en azından bir sezon yan yana olabilmesini, antrenman yapabilmesini isterdim. bildiğiniz gibi, fernando da ileriden geriye çekilmiş bir futbolcu. fernando'nun o pozisyon bilgisinden, nerede ne zaman duracağını bilme noktasından, geçiş sürecinde neler yaptığından, oyun görüşünden biraz nasiplenebiliseydi diyorum. çünkü o zaman, o var olan ve bitmiyor gibi görünen enerjisini daha efektif kullanabilirdi. çünkü her zaman koşamazsınız, koşmamalısınız, koşmanız gerekmez çünkü. öyle bir yerde durursunuz ki koşmanıza gerek kalmaz. koşmak için harcayacağınız enerjiyi ise başka yerde kullanırsınız.
taylan ile alakalı son diyeceğim ise, topla oynama alanı yarı çapı biraz büyük. en azından bir orta saha oyuncusu için... orta sahadaki birikmeyi göz önüne alırsak gerçekten biraz büyük kaçıyor. bu topla oynama yarı çapı dediğim de şey. topu ayağından ne kadar açarak oynadığı. o alan işte. mesela messi'nin, robben'in, sneijder'in top kullandığıı alan yarı çapı yok gibidir. hemen ayaklarının bittiği yerde, hiç açmadan oynayabilirler. mesela c. ronaldo'nunki, aguero'nunki falan bu futbolculara nazaran büyüktür.
neyse işte. taylan'a o pozisyon için yükleme yapıldığı belli. video falan izlesin diyeceğim de izletiyorlardır zaten.
kısa not: bielsa hakkında, bir futbolcunun lafı vardı. şimdi hatırlayamadım lafını. bielsa eli değnekli bir öğretmen gibi başında beklermiş. kusana kadar video izletirmiş. gerçi kusmamış ama bilgisayar başında uyuduğu çok olmuş. bielsa bu konularda biraz psikopattır. oyuncularının görsel ve kas hafızalarının robotikçe olmasını ister. ki "eğer futbolcular insan olmasaydı, hiç kaybetmezdim." diyen bir adamdan bahsediyoruz.