• 766
    galatasaray için tam olarak takke düştü kel göründü sezonudur.

    1- iç sahada taraftar olarak rakipleri nasıl boğduğumuzu, futbolcularımızın deplasmanlarda ne kadar sinerek oynadığını biliyorduk ama biz yokken bu kadar aciz olacaklarını herhalde çoğumuz beklemiyorduk. bu takımın taraftarsız oynayamayan, mücadele gücü düşük ve sinirli oyunculardan kurtulması şart.

    2- transfer dönemlerinde istenildiği şekilde kampa oyuncu yetişmediğini biliyorduk ama bu kadar plansız, kötü transfer beklemiyorduk. burada tek hatalı olduğunu sanmıyorum. yönetim kadar terim de bu işte sorumludur kanımca. yönetim hatasızdır demiyorum sakın yanlış anlaşılmasın. hem terim, hem yönetim sorumludur. babel ne işe yaradı? nzonzi, seri, lemina’nın üçünün bir arada oynayacağı mı düşünüldü yoksa biri yedek mi bekletilecekti? bu nasıl bir plan? önce seri kesik yedi, sonra nzonzi. babel’e sürekli top şişirildi, bu mudur futbol anlayışı? emre mor bir kumardı tutmadı, kimseye kızamam. alan carvalho için zamanında günlerce uğraşıp zaman kaybedildi. sonra çılgın bir para diagne’ye bağlandı. sonra falcao için haftalarca uğraşıldı. falcao ligde bir var, bir yok. haftalarca uğraşanlar bu adamın bu durumunu bilmiyor mu? o zaman niye bu işi yapıyorlar? bu forvetlerle zaman kaydedilirken elin scouting ekipleri ne cevherler avlıyordu acaba? bu takımın maalesef sevmiş olsak da bir varmış bir yokmuş oyunculardan kurtulması şart.

    3- terim’in, sezonun ilk yarılarını deneme tahtası gibi hiç edip sonra 8 de kapanır 18 de yaklaşımının her zaman tutmadığı görüldü. terim inadının olgunlaşmış yaşına rağmen hala varlığı görüldü. takım revire dönmüşken, daha emniyetli ve rakibe göre dizilişler yerine 4-1-4-1 ve pas oyunu ısrarı maalesef devam etti. covid-19 arası esnasında benim gibi “en avantajlı biziz, we have fatih terim. oyunculara ciddi bir program vermiştir. hüseyin çimşir, okan buruk, sergen yalçın yanından geçemez” şeklinde düşünenler büyük bir hayal kırıklığıyla avucunu yaladı. iyi bir transfer planlaması yoktu ama yine de şampiyon olabilecek bir kadro vardı. hoca hata benim diyor. bu kolay bir yol. mühim olan çözüm üretmek. bu inat devam eder ve arda turan falan alınırsa gelecek yıl da işimiz zor. bu takımda hocanın inatlaşma ve başarısız denemelerde ısrar etme huyundan kurtulması şart.

    sonuçta taraftar tuhaf ikilemler yaşıyor. avrupa’ya gitmesek de olur, düzgün bir takım kuralım diyenler var. çünkü grupta devlerden fark yiyen, en kötü altımıza alıp üçüncü oluruz diye bahsettiğimiz takımların altında kalmaktan bıktılar ve kızamıyorum. ne var ki buradaki üzücü düşünce, avrupa’ya gitmezsek dinamik ve güzel bir kadro kuracağımız düşüncesi. yahu neden hem avrupa’ya gidip hem de taş gibi takım kurmuyoruz? çünkü genç takım avrupa’da rezil olur düşüncesi var. sanki genç olmayanlar yeteri kadar rezil etmedi. marcao, emin, luyindama, sörloth, süleyman luş, ali yavuz yaşında adamlarla 6-7 yersem gıkım çıkmaz. fakat dev maaşlar alarak kadroyu işgal edenlerle fark yiyince canım yanıyor. ayrıca o gençler ligi her türlü süpürebilir. süpürmezse de canı sağ olsun deriz. milyon eurolar kazanıp durduk yere adam tekmeleyip kırmızı kart görenlerden her zaman iyidir. bu ikilemi spor haberlerinde de görürüz. efendim x kulübü, şampiyonlar ligine giderse y adamını transfer edecekmiş de gitmezse z adamını alacakmış. benim beynim böyle çalışmıyor efendiler. sen taş gibi genç takım kuracaksın. doğru oyunu oynayacaksın. şampiyonlar ligini de hedefleyeceksin, korkmayacaksın. bu ikilemlerden kurtulmak şart. aidiyet hissetmeyen, çoğu kiralık futbolcularla, bir varmış bir yokmuş futbolcularla, vurdum duymazlarla bu iş yürümez. geleceğe sağlıklı bakacaksak geçmişte bıraktığımız oyuncuları da bir zahmet unutacağız. bir de şöyle bir muhabbet var. arda gelirse takımı sahiplenirmiş de, işte mağlubiyeti kabullenmezmiş falan. geçin efendiler bunları geçin. siz mağlubiyeti kabullenen bir sörloth gördünüz mü? ya da ozan kabak?
App Store'dan indirin Google Play'den alın