2358
çok başarılı bulduğum bir başkandı. tarzını, yani centilmen kişiliğini, diğer kulüp başkanları gibi makamını unutup seviyesiz söylemlerde bulunmayışını da ayrıca seviyordum.
benim gibi düşünmeyenler, yönetimini yetersiz bulanlar olabilir. bu tartışılabilir bir konudur. ben neden iyi yönetici olduğunu açıklarım, onlar neden öyle olmadığını. ama herhangi bir yöneticinin ibra edilmemesinin ardından sevinç çığlıkları atmak, "thumbs up" yapıp zafer fotoğrafları çektirmek açıklanabilir bir şey değildir. senin kulubünün başkanı ibra edilmemiş, oyun ne olursa olsun haklı bir kararsa iyi yönetilmediğin, haksız bir kararsa ortada bir haksızlık olduğu için üzülmen, en kötü ihtimalle "sevinmemen" gerekir. bu disiplin kurulunda atılan ya da sınıfta kalan bir öğrenci için öğretmenlerin kutlama düzenlemesi gibi saçma.bu sevinç gösterilerinden çıkarılabilecek tek anlam "kumpas kurduk ve başardık"tır. dolayısıyla cengiz yönetimi'nin ibra edilmemesi yönetsel değil siyasi bir karardır. bir komplo, bir sabotajdır.
cengiz'in en çok eleştirildiği transfer konusuna değinmek gerekirse, transferde kimse %100 başarı sağlayamaz, çünkü şans faktörünün de etkili olduğu bir konudur. bu konuda değerlendirme "genel politika"ya göre yapılmalıdır. bence genel transfer politikası oldukça başarılıydı. ama niyet bağcıyı dövmek olduktan sonra gerisi kolay. ibra edilen özbek parasını ödediği adamı oynatamadı, üstüne milletin diline sakız olduk "cimbom tersten fakslar" diye, ama mustafa cengiz türk transfer politikası açısından devrim sayılabilecek stoper transferlerini geç yaptı diye "transferler takıma adapte olamadı" eleştirisi alıyor.
dursun özbek demişken, bir de "yanlış yanlışla kapatılmaz. özbek hatalı olarak ibra edildi diye cengiz sırf ondan daha iyi olduğu için ibra edilemez" tayfası var. argüman ilk bakışta mantıklı gibi duruyor. geçme notu 60 diyelim. geçen sene 10 alması gereken öğrenciye 70 verip geçirdin diye bu sene 50 alan öğrenciyi de geçirirsen doğru değil ikinci bir yanlış yapmış olursun. evet, doğru. peki ama bu kağıtları okuyanların aynı kişiler olması hiç mi şüphe uyandırmıyor. acaba 10 alması gereken öğrenciye bazı sebeplerden 70 verenler, 80 alması gerekene yine bazı sebeplerden 50 vermiş olamaz mı? hele bu iki öğrenci benzer dönemlerde rakip olarak girmişlerse sınava bu kararı alanların objektifliğine adaletine ne kadar güvenebiliriz. üstelik yukarıda belirttiğim gibi öğretmenler öğrencinin sınıfta kalmasını partilerde kutluyorken...
son olarak sözüm liselilere. galatasaray'ı liselinin malı olarak görüyor olabilirsiniz. doğrudur, lise tarafından kurulmuştur. halen de lise'nin "malı" olabilir. ama öyleyse tüzüğünüze yazın, lise dışından başkan seçilemesin kulübe. zira işleri kimsenin başkan olmak istemeyeceği kadar batırdıktan sonra dışarıdan birine toparlatıp rant elde edilebilecek duruma gelinince ilk fırsatta tekmeyi basmak hiçbir evrensel değere sığmaz. bunu "galatasaray adetleri" diye savunursanız etik dışı adetleriniz var demektir.
benim gibi düşünmeyenler, yönetimini yetersiz bulanlar olabilir. bu tartışılabilir bir konudur. ben neden iyi yönetici olduğunu açıklarım, onlar neden öyle olmadığını. ama herhangi bir yöneticinin ibra edilmemesinin ardından sevinç çığlıkları atmak, "thumbs up" yapıp zafer fotoğrafları çektirmek açıklanabilir bir şey değildir. senin kulubünün başkanı ibra edilmemiş, oyun ne olursa olsun haklı bir kararsa iyi yönetilmediğin, haksız bir kararsa ortada bir haksızlık olduğu için üzülmen, en kötü ihtimalle "sevinmemen" gerekir. bu disiplin kurulunda atılan ya da sınıfta kalan bir öğrenci için öğretmenlerin kutlama düzenlemesi gibi saçma.bu sevinç gösterilerinden çıkarılabilecek tek anlam "kumpas kurduk ve başardık"tır. dolayısıyla cengiz yönetimi'nin ibra edilmemesi yönetsel değil siyasi bir karardır. bir komplo, bir sabotajdır.
cengiz'in en çok eleştirildiği transfer konusuna değinmek gerekirse, transferde kimse %100 başarı sağlayamaz, çünkü şans faktörünün de etkili olduğu bir konudur. bu konuda değerlendirme "genel politika"ya göre yapılmalıdır. bence genel transfer politikası oldukça başarılıydı. ama niyet bağcıyı dövmek olduktan sonra gerisi kolay. ibra edilen özbek parasını ödediği adamı oynatamadı, üstüne milletin diline sakız olduk "cimbom tersten fakslar" diye, ama mustafa cengiz türk transfer politikası açısından devrim sayılabilecek stoper transferlerini geç yaptı diye "transferler takıma adapte olamadı" eleştirisi alıyor.
dursun özbek demişken, bir de "yanlış yanlışla kapatılmaz. özbek hatalı olarak ibra edildi diye cengiz sırf ondan daha iyi olduğu için ibra edilemez" tayfası var. argüman ilk bakışta mantıklı gibi duruyor. geçme notu 60 diyelim. geçen sene 10 alması gereken öğrenciye 70 verip geçirdin diye bu sene 50 alan öğrenciyi de geçirirsen doğru değil ikinci bir yanlış yapmış olursun. evet, doğru. peki ama bu kağıtları okuyanların aynı kişiler olması hiç mi şüphe uyandırmıyor. acaba 10 alması gereken öğrenciye bazı sebeplerden 70 verenler, 80 alması gerekene yine bazı sebeplerden 50 vermiş olamaz mı? hele bu iki öğrenci benzer dönemlerde rakip olarak girmişlerse sınava bu kararı alanların objektifliğine adaletine ne kadar güvenebiliriz. üstelik yukarıda belirttiğim gibi öğretmenler öğrencinin sınıfta kalmasını partilerde kutluyorken...
son olarak sözüm liselilere. galatasaray'ı liselinin malı olarak görüyor olabilirsiniz. doğrudur, lise tarafından kurulmuştur. halen de lise'nin "malı" olabilir. ama öyleyse tüzüğünüze yazın, lise dışından başkan seçilemesin kulübe. zira işleri kimsenin başkan olmak istemeyeceği kadar batırdıktan sonra dışarıdan birine toparlatıp rant elde edilebilecek duruma gelinince ilk fırsatta tekmeyi basmak hiçbir evrensel değere sığmaz. bunu "galatasaray adetleri" diye savunursanız etik dışı adetleriniz var demektir.
