6
20-35 dakikaları arasında ortalama bir takımın bir sezonda yaptığı savunmayı yaptığımız maç. o sekanstan 5-6 sayı farkla çıkabilecekken, onu hakeden bir savunma yapmışken tam tersi durumda çıkmamız kırılma anıydı. o dakikada o durumdan yine de maçı kazanabilecek durumda son 10 saniyeye ulaşmak kalbi durmuş bir hastanın suni tenefüsle yola devam etmesi gibiydi. gigi'nin içeri devrilmesinden bir faul ya da sayı zorlayabilir, ayşegül ya da ışıl'a bir final şutu attırabilirdik. epoupa topu alıp birebir gidecek gibi başladık moladan sonra, ayşegül sol dipte çakıldı, kaptan da iki uzunun arasına gömüldü. orda yaşanan 3-4 saniyelik bir bekleme setin patladığına işaretti. kaptanın önüne iki adamı katarak yaptığı yarı şuursuz drive en fazla topun elinden fırlaması sayılabilecek bir atışla tamamlandı ve kaybetmiş olduk.
bu sezon bunu yaşamaktan bıktık, yorulduk, sıkıldık...
koca takımı ateşeleyecek, yeri geldiğinde rahatlatabilecek bir tek şutör yok. her 24 saniyede savunma olsun hücum olsun adeta yeni bir maç oynuyoruz. belli bir seviye üstü rakiplere karşı hep kovalayan pozisyonundayız ve düzgün bir yapılanmayla çok daha fazlasını alabileceğimiz maçlardan sadece "iyi mücadele" ile ayrılabiliyoruz.
bir grup ruhsuz bir araya gelir bok gibi oynayıp sahada da gezinirler anlarım ama, böylesi çok acı oluyor çok...
bu sezon bunu yaşamaktan bıktık, yorulduk, sıkıldık...
koca takımı ateşeleyecek, yeri geldiğinde rahatlatabilecek bir tek şutör yok. her 24 saniyede savunma olsun hücum olsun adeta yeni bir maç oynuyoruz. belli bir seviye üstü rakiplere karşı hep kovalayan pozisyonundayız ve düzgün bir yapılanmayla çok daha fazlasını alabileceğimiz maçlardan sadece "iyi mücadele" ile ayrılabiliyoruz.
bir grup ruhsuz bir araya gelir bok gibi oynayıp sahada da gezinirler anlarım ama, böylesi çok acı oluyor çok...