66
9 aralık.
ankara'da lodumlu diye bir köyde askerlik yapıyorum. ilk karın düştüğü bölge diye anılan, soğuğun göt kestiği bir yer kendisi. nizamiyenin demirbaşıyım, aynı zamanda ani müdahale mangasının (amm reyiz) bir parçasıyım. 15 gün gündüz, 15 gün gece takılıyoruz. elbette galatasarayımın maçı olduğu için aksilik olarak o hafta gececiydik. şimdi neden 9 aralıktayız, ona geliyorum.
10 aralık gecesinin nöbetleri 9 aralıktan belli oluyor. nöbet saatlerimiz;
19:00-21:00
21:00-23:00
23:00-01:00
01:00-03:00
03:00-05:00
05:00-07:00
kişi sayısının azlığından dolayı 1 kişi bu saat dilimlerinden 2 tanesine belirli bir düzende yerleştiriliyor. 10 aralık gecesi bana denk gelen nöbetler, 21:00-23:00 ve 03:00-05:00. ulan tam maç saatine denk geliyor biri. 9 aralıktan hemen pazarlıklar başlıyor diğer askerlerle. tabi benim satmaya çalıştığım saat olan 21:00-23:00 ankara'nın gece ayazına göre gayet cazip, göze ve kulağa hoş gelen bir dilim. 19:00-21:00 ve 01:00-03:00 nöbeti olan asker hemen avının yanına yaklaşıyor elbette. diyor ki kardeşim 21:00-23:00 benim olsun 01:00-03:00 senin. gözler nasıl ışıldıyor bi görseniz. tamam ulan diyorum, benim bu maçı izlemem lazım. yıllar sonra ilk defa askerlik yüzünden tribünden uzak kalmışım ona rağmen kombinemi alıp destekleyeceksiniz diye kuzenlere bırakmışım. içim içimi yiyor. juve'ye bi koyarsak ben gece 1'den 5'e kadar maçın bana yaşattığı o mutlulukla sabahı eder, yatağıma mis gibi girer uyurum diye düşünüyorum. zaten aksi bir durumda oracıkta donarım.
10 aralık.
gece nöbetimizi tamamlamışız. kafamda sürekli akşamki maç ve 4 saatlik boru gibi nöbet var. uyku diye koğuşa çıkarken, denetleme ayağına bizi saçma sapan bir işe gönderiyorlar. gözlerden uyku, ağızlardan küfür akıyor. öğlen 3 saat uyuduktan sonra akşam nizamiyedeki yerimizi alıyoruz. kuş kadar bi televizyonumuz var. maç için her şey hazır ve o ilk düdük geliyor. kar yağışı yüzünden tat yok, kesin ertelenecek gözüyle bakıyoruz zaten. ertelenme ihtimali yaklaştıkça benim 4 saatlik nöbet gözümde 4 yıla kadar çıkıyor. ben bitik şekilde ekrana bakıyorum. saatler 1'i gösterdiğinde nöbet yerimi alıyorum. 3 saat dayanabiliyorum o soğuğa. sevdiğim bir arkadaşım gelip elime yapışmış silahı alıyor. saat 4'te içeri girip masada 1,5 saat uyuyorum zaten dünden uykusuz kalmışız. ertesi gün 15:00 a kadar güzel bir uyku çekeriz sonra da maçı izleriz gazinoda büyük televizyonda hayali başlıyor.
11 aralık.
yine uykuya gitmek üzereyken saçma bir iş daha kitleyip bizi 13:00'a kadar bir güzel çalıştırıyorlar. acayip keyfim kaçıyor, tarifi yok. 13:00'da yatağa girip 15:00a kadar uyuyup gazinoya gidiyorum. sonrası heyecan dolu, ne uykusuzluk kalıyor ne keyifsizlik. umut kariyerinin şişirmesini yapıyor, drogba bildiğimiz gibi, şino'nun akıl dolu bilekleri ve büyük saygı duyduğum buffon'un çaresiz bakışları. herkes orada bir yumak oluyor.
o an gerçekten çok güzel ve özeldi. emeği geçen herkese buradan teşekkürlerimi iletiyorum. iyi ki varsın galatasaray.
ankara'da lodumlu diye bir köyde askerlik yapıyorum. ilk karın düştüğü bölge diye anılan, soğuğun göt kestiği bir yer kendisi. nizamiyenin demirbaşıyım, aynı zamanda ani müdahale mangasının (amm reyiz) bir parçasıyım. 15 gün gündüz, 15 gün gece takılıyoruz. elbette galatasarayımın maçı olduğu için aksilik olarak o hafta gececiydik. şimdi neden 9 aralıktayız, ona geliyorum.
10 aralık gecesinin nöbetleri 9 aralıktan belli oluyor. nöbet saatlerimiz;
19:00-21:00
21:00-23:00
23:00-01:00
01:00-03:00
03:00-05:00
05:00-07:00
kişi sayısının azlığından dolayı 1 kişi bu saat dilimlerinden 2 tanesine belirli bir düzende yerleştiriliyor. 10 aralık gecesi bana denk gelen nöbetler, 21:00-23:00 ve 03:00-05:00. ulan tam maç saatine denk geliyor biri. 9 aralıktan hemen pazarlıklar başlıyor diğer askerlerle. tabi benim satmaya çalıştığım saat olan 21:00-23:00 ankara'nın gece ayazına göre gayet cazip, göze ve kulağa hoş gelen bir dilim. 19:00-21:00 ve 01:00-03:00 nöbeti olan asker hemen avının yanına yaklaşıyor elbette. diyor ki kardeşim 21:00-23:00 benim olsun 01:00-03:00 senin. gözler nasıl ışıldıyor bi görseniz. tamam ulan diyorum, benim bu maçı izlemem lazım. yıllar sonra ilk defa askerlik yüzünden tribünden uzak kalmışım ona rağmen kombinemi alıp destekleyeceksiniz diye kuzenlere bırakmışım. içim içimi yiyor. juve'ye bi koyarsak ben gece 1'den 5'e kadar maçın bana yaşattığı o mutlulukla sabahı eder, yatağıma mis gibi girer uyurum diye düşünüyorum. zaten aksi bir durumda oracıkta donarım.
10 aralık.
gece nöbetimizi tamamlamışız. kafamda sürekli akşamki maç ve 4 saatlik boru gibi nöbet var. uyku diye koğuşa çıkarken, denetleme ayağına bizi saçma sapan bir işe gönderiyorlar. gözlerden uyku, ağızlardan küfür akıyor. öğlen 3 saat uyuduktan sonra akşam nizamiyedeki yerimizi alıyoruz. kuş kadar bi televizyonumuz var. maç için her şey hazır ve o ilk düdük geliyor. kar yağışı yüzünden tat yok, kesin ertelenecek gözüyle bakıyoruz zaten. ertelenme ihtimali yaklaştıkça benim 4 saatlik nöbet gözümde 4 yıla kadar çıkıyor. ben bitik şekilde ekrana bakıyorum. saatler 1'i gösterdiğinde nöbet yerimi alıyorum. 3 saat dayanabiliyorum o soğuğa. sevdiğim bir arkadaşım gelip elime yapışmış silahı alıyor. saat 4'te içeri girip masada 1,5 saat uyuyorum zaten dünden uykusuz kalmışız. ertesi gün 15:00 a kadar güzel bir uyku çekeriz sonra da maçı izleriz gazinoda büyük televizyonda hayali başlıyor.
11 aralık.
yine uykuya gitmek üzereyken saçma bir iş daha kitleyip bizi 13:00'a kadar bir güzel çalıştırıyorlar. acayip keyfim kaçıyor, tarifi yok. 13:00'da yatağa girip 15:00a kadar uyuyup gazinoya gidiyorum. sonrası heyecan dolu, ne uykusuzluk kalıyor ne keyifsizlik. umut kariyerinin şişirmesini yapıyor, drogba bildiğimiz gibi, şino'nun akıl dolu bilekleri ve büyük saygı duyduğum buffon'un çaresiz bakışları. herkes orada bir yumak oluyor.
o an gerçekten çok güzel ve özeldi. emeği geçen herkese buradan teşekkürlerimi iletiyorum. iyi ki varsın galatasaray.