• 1294
    futbol bir takım sporu olduğu için bu yapının içerisinde de rol paylaşımının iyi yapılması, her bir oyuncunun belirli görevler dahilinde hareket etmesi gerekir. bunu mümkün mertebe başarabilen, egoları bir kenara bırakarak takım içerisindeki hiyerarşiye ve homojenik düzene olumlu tepki veren oyuncu gurubu gerçek manada bir takım olabilir ve başarı ancak bu şekilde gelebilir. bir futbol takımını kabaca incelediğimiz zaman; oyunu yönlendiren bir oyun kurucusu, savunma lideri, geride rakiple didişeni, orta sahaya dinamizm getirebilen ateşli futbolcusu, gerektiği zaman topa basabilen, takım baskı yediği anlarda tempoyu anında düşürebilen tecrübeye sahip olanı, ileri tarafta topla dikine gidebileni, içeri katedebileni, kanada paralel sıfıra inebileni, santrafor bölgesinde de top tutup arkadaşlarına servis yapabileni ve onun yanında bu servisleri büyük bir kurnazlıkla değerlendirebilecek, aralara girip çıkan pırpır futbolcusu... böyle onlarca, belki de yüzlerce rol biçilebilir. ancak bizim milli takım yapımızda, özellikle de orta saha kurgumuz adeta tek tip futbolcu yapısına göre dizayn edilmiş vaziyette. ozan tufan ve şimdilerde stoper olarak kullanılan mehmet topal haricindeki her orta saha oyuncumuz, deparsız, temposuz, yumuşak ve topu ayağına isteyen, oyunu yönlendirme konusunda donanımlı oyuncular. hal böyle olunca başta görev olmak üzere alan paylaşımı da yapılamıyor. ve birbirlerinin hatalarını, eksiklerini örtmekten çok uzak, sanki kucak kucağa oynayan bir takım ortaya çıkıyor.

    halbuki; arda turan gareth bale'li galler'de oyun lideri olsaydı, hakan çalhanoğlu' yokluktan merkez orta saha dzemaili'yi hücuma dönük orta saha oynayan isviçre adına forma giyseydi, teknik ve taktik açıdan üst düzeyde olan ancak kanat hücumlarında çabuk ve dripling eksiği bulunan hırvatistan'da emre mor olsaydı, polonya'nın müthiş fiziki mücadelesinin içerisine eksik olan yaratıcı oyun kurucu eksikliği nuri şahin ile giderilseydi, defansif ve taktiksel açıdan kusursuz olsa da hücumsal anlamda, özellikle de pirlo'dan sonra yaratıcı oyuncu eksikliği çeken italyanların elinde oğuzhan özyakup seçeneği bulunsaydı ve son derece dinamik ve mücadeleci avusturya milli takımının hızlı çıkan hücum kanatlarını geriden savunma arkasına attığı toplarla bu oyuncuları pozisyona sokabilecek bir oyun görüşü, selçuk inan olsaydı, kemik gibi bir izlanda milli takımının içerisinde araya biraz narinlik ve vizyon katabilecek yunus mallı gibi bir isim bulunsaydı yukarıda saydığım o kalburüstü takımların bazıları bile sınıf atlayabilirlerdi. ancak tüm bu değerleri, yetenekleri tek bir potada eriterek bu oyuncu grubundan rollerin paylaşılabildiği homojen ve işlevsel bir takım kurmak kesinlikle mümkün değil. ya bazı oyuncularımız tıpkı pirlo'nun kariyerine forvet arkası olarak başlayıp sonrasında dünyanın en iyi savunma önü oyun kurucusu olması gibi bir evrim geçirecek ya da bazı yıldızlarımızdan feragat ederek onların yerlerine içeride kalan yıldızlarımızın açık ve defolarını örten tamamlayıcı unsurlar ekleyeceğiz. başka çıkış yolu yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın