134
1991 yazıydı. o zaman 9 yaşındaydım. ailecek mersin'de bir kurumun kampında tatildeydik. babam kamp müdürüydü. ilk deniz tatilimdi. her şey çok güzeldi. 24 temmuz gecesi kamptaki herkes eğlencedeydi. gırgır şamata çok güzeldi. eğlence bitimi odalarımıza doğru gidiyorduk. ben koşar adım herkesten önde gidiyordum. bir ara bağrış duydum. o tarafa gittim. çok kalabalıktı. bir şey oluyor ama algılayamıyordum. ağlayan annemi gördüm yanına doğru giderken de yerdeki babamı gördüm. o an anlayamamıştım ama babam kalp krizi geçirmişti. apar topar babamı bir araca bindirip hastaneye götürdüler. birkaç saat sonra babamın ölüm haberi geldi. 2 ay kendimize gelemedik. çok zor bir durumdu. okullar açıldığında kendimi toparlayabilmiştim. yaşım daha 9 olduğundan takım tutma olgusunu kavrayabilmiş değildim. her ay bir takım değiştiriyordum. en sonunda babamın takımını tutuyorum diyordum. babam tutkulu bir galatasaray taraftarıydı. birkaç yıl sonra anlamıştım babamdan kalan tek miras galatasaray'dı. galatasaraylı olmak benim için tarif edilemez bir durum. adımı değiştirim ama kimse galatasaylılığımı kimse değiştiremez. kalbimin bir tarafı sarı diğer tarafı kırmızı. hayat boyu da öyle kalacak