28
stad yıkılmadan bir maça gitmiş olayım diye yerinde, yeni açıkta izlediğim maç. gözlemlerimi paylaşmak istedim
- bir kere o stad, son iç saha maçından seyirciler çıkar çıkmaz yıkılsın. estetikten uzak-biçimsiz, koltuklar pislik içinde. yeni açık tribünün güya üstü kapalı, şakır şakır yağıyor tepeye.
- maç başlarken, oyuncuların çıkacağı yer, bizdeki doğu-pegasus arası yere denk geliyor, kameralar stadda dolaşıyor, yerde kablolar falan. devre arası da herkes staddan soyudma odasına geçiyor, her devre arası şampiyonluk kutlanıyor gibi bir kalabalık.
neyse bunların bir kısmı mecidiyeköy'den tanıdık gelebilir. manzaraları çok güzel ama. ayrıca
- taraftarın küfrettiğini hiç duymadım. madrird bayrağı açan var diye sözlükten okumuştum, gözleri kısıp bakınca görünüyordu biraz. yani olayı tüm beşiktaşlılara yıkmaya gerek yok. chelsea'yi karşılamaya gidenler de vardı hatırlatırım.
- maçtan çok tribünlere odaklandım ben. maça üçlü ile başlıyorlar, seninle ölmeye geldik- musalla taşı - karta go go go söylüyorlar sürekli. çok da yaratıcı bir şey bulamadım açıkcası, tribünler arası koordineli tezahüratlar çok azdı.
- 2. golü yedikten sonra da halen destekliyorlardı takımlarını. 3 golden sonra futbolculara ve hakeme bela okumalar tavan yaptı.
- hakem demişken, tarafsız izlemiş olduğumu düşünüyorum, beşiktaş aleyhine hata falan görmedim ben. burası manchester değil diye bağırmalarının saçmalığına güldüm baya.
- yıldırım demirören yeter diye bağırdıklarında tutamadım kendimi eşlik ettim :)
inönü'yü yıkılmadan görmüş olduk. öncesinde kazan'a gidiliyor, çarşı'da yemek yeniyor falan. güzel adetler. bir daha gider miyim? hayır. nevizade, sokak dururken beni ilgilendirmeyen takımın, taraftarlarının yanında zor. haftaya da beraber gittiğim arkadaşları arena'ya götürmeyi düşünüyorum. onlardan da yorum almak isterim.
- bir kere o stad, son iç saha maçından seyirciler çıkar çıkmaz yıkılsın. estetikten uzak-biçimsiz, koltuklar pislik içinde. yeni açık tribünün güya üstü kapalı, şakır şakır yağıyor tepeye.
- maç başlarken, oyuncuların çıkacağı yer, bizdeki doğu-pegasus arası yere denk geliyor, kameralar stadda dolaşıyor, yerde kablolar falan. devre arası da herkes staddan soyudma odasına geçiyor, her devre arası şampiyonluk kutlanıyor gibi bir kalabalık.
neyse bunların bir kısmı mecidiyeköy'den tanıdık gelebilir. manzaraları çok güzel ama. ayrıca
- taraftarın küfrettiğini hiç duymadım. madrird bayrağı açan var diye sözlükten okumuştum, gözleri kısıp bakınca görünüyordu biraz. yani olayı tüm beşiktaşlılara yıkmaya gerek yok. chelsea'yi karşılamaya gidenler de vardı hatırlatırım.
- maçtan çok tribünlere odaklandım ben. maça üçlü ile başlıyorlar, seninle ölmeye geldik- musalla taşı - karta go go go söylüyorlar sürekli. çok da yaratıcı bir şey bulamadım açıkcası, tribünler arası koordineli tezahüratlar çok azdı.
- 2. golü yedikten sonra da halen destekliyorlardı takımlarını. 3 golden sonra futbolculara ve hakeme bela okumalar tavan yaptı.
- hakem demişken, tarafsız izlemiş olduğumu düşünüyorum, beşiktaş aleyhine hata falan görmedim ben. burası manchester değil diye bağırmalarının saçmalığına güldüm baya.
- yıldırım demirören yeter diye bağırdıklarında tutamadım kendimi eşlik ettim :)
inönü'yü yıkılmadan görmüş olduk. öncesinde kazan'a gidiliyor, çarşı'da yemek yeniyor falan. güzel adetler. bir daha gider miyim? hayır. nevizade, sokak dururken beni ilgilendirmeyen takımın, taraftarlarının yanında zor. haftaya da beraber gittiğim arkadaşları arena'ya götürmeyi düşünüyorum. onlardan da yorum almak isterim.