40
sadece futbolculara değil deplasmana giden taraftarlarada yansıyan fobi. yaşça büyük ve tribüne takılmış abilerden eski zaman ki olayları dinlemeyi hep çok sevmişimdir. neredeyse hepsi şehir dışında ki deplasmanların en unutulmaz ve en en zoru olduğunu anlatmıştır bana. hepsinde de aynı fobi hakimdir,otobüste cam kenarına oturma fobisi. çünkü genellikle ziyaret edilen şehrin takımının taraftarları ziyaretçi taraftarların otobüsüne taşlı hoşgeldin gösterileri düzenler ve en çok yarayı cam kenarındakiler alırmış, tabi artık bu olaylar neredeyse yok denecek kadar azaldı diyebiliriz.
41
yeni nesil statlar yapıldıktan sonra etkisini daha da çok belli eden fobi.
3 büyük takımların nezdinde düşünecek olursak her maçını evinde 30-50 bin bandında oynayan bu takımlar seyircisinin inanılmaz desteğiyle hem hakemi hemde rakip takımı etki altına alıp kendi futbolcularına itici güç olup galibiyet için büyük rol oynamaktadırlar. bu sebepten de ev sahibi bu takımların puan kaybetme olasılığı daha düşüktür.
haliyle deplasman maçlarında bu seyirci gücünden yoksun oldukları için çoşkulu oyunu sahaya yansıtamıyorlar. taraftar olmadığı içinde rakip takım sindirilemiyor ve hakemde kafasına göre düdükleri çok kolay çalabiliyor.
tam da bu noktada deplasman oyunu devreye giriyor işte. eğer iyi futbol oynayan bir takımsanız önünüze çıkan her rakibi içeride dışarıda farketmeden yenersiniz veya bu kadar fazla puan kaybetmezsiniz zaten.
peki biz niye bu kadar fazla puan kaybediyoruz ? demek ki hala düşündüğümüz kadar (hakemin maçın kaderini değiştirecek hatalarından bağımsız düşünürsek) iyi bir takım değiliz ve oyunumuz hala seyircimiz olmadan dış sahada seri/sağlam galibiyetler almaya yetmiyor.