https://www.youtube.com/shorts/stgmQ0Z0sgshttps://twitter.com/...323529337925719?s=46 pas iki kişilik bir hadisedir demiş zamanında mustafa denizli. yani bu iki kişilik olayda bir tarafın akıllı olması gerekiyor.
prekazi tekniğin çok kolay gelişebileceğine inanıyor, ancak bu düşündüğü kadar kolay değil.
gheorghe haginin teknik direktörlüğü döneminde orhan ak ve cihan haspolatlı'nın 60 metre uzaklığa ters pas atacağına inanarak onları çalıştırması gibi. hem kötü oyuncu olup, hem de mental yeterlilikte olmayan cihan ve orhan'da doğal olarak bu durum daha kötü sonuç vermişti. kendilerine olan inançları açısından...
bu işler doğuştan oluyor gibi saçmalıklara girmeyeceğim tabii ki. ama çocukluktan beri bu işte mahir olduğu için, veya çalışarak geliştirdiği için, bunu sürekli deneyerek meleke haline getirenler ile, bu işi sonradan öğrenmeye çalışanlar arasında çok büyük fark oluyor.
boey'in, ilk transfer olduğu zaman platform üzerinden dijon'da 20 maçını seyretmiştim. en belirgin özelliği, belli bir teknik kapasitede olmadığı için futbolun basit doğrularını yaptığı idi. yanındakine kısa oynamak, verkaç yapmak, top dikine çizgiye doğru sürmek gibi. yani temelde kendini doğru tahlil etmesi ve ona göre bir oyun geliştirmiş olmasıydı. buna göre bir meleke seti geliştirmiş oyuncuya, yeni yönergeler vermek, onun var olan oyununu da bozacaktır. tabii burada prekazi'nin söylediği şey, kafayı kaldırarak bunları denemesi ise orada bir problem yok. ama bu melekeyi edinmesi bile bugünden yarına olacak bir iş değil.
tekrardan konunun özü olan 'pas iki kişilik bir hadisedir' kısmına dönecek olursak, bu iki kişilik hadisede önemli olan topu alan mıdır, yoksa veren midir? buraya daha dikkatli eğilmek gerekiyor.
eğer konu takım arkadaşlarının özelliklerine göre pas almaksa, bu takımda bu işi en mahir yapan insan icardi. neden? çünkü hareketli, ve takım arkadaşlarını tanıyor. kerem ve molde maçında yunus'un saçma sapan serseri topuna vurması ne kerem'in ne de yunus'un mahareti.
'iyi de o zaman neden sacha'nın toplarına o vurmuyor?' diyenleriniz olabilir. sacha ceza sahası yayına yerden sert kestiğinde, defansı da kale önüne çekecek tek adam o olduğu için. arkadan demarke gelen adamların da defansı şaşırtması gerekiyor, ki bizde bu sene özelinde birazcık mertens dışında kimse orayı doldurmuyor.
henry'nin örneğine bakarsanız, burada ne ljunberg'in ne de pires'in bergkamp olması beklenmiyor. sadece top onlardayken, topsuz oyuncuların onların yapabileceklerine uygun şekilde hareket etmesi gerekiyor. zaten biz de tam bu yüzden, getirdiğimiz 50 tane yıldız içerisinden hangisine uygun hareket etmemiz gerektiğini bulamıyoruz.
ayağında top varken, zaha, ziyech, x, y ve z hepsi birer yıldız. ama ya top yokken? top ayağında değilken takım arkadaşlarının yapacağı işleri kolaylaştıran kaç oyuncumuz var?
bu arada arsene wenger'e loser diyen salak yorumculara da itibar etmeyiniz.
edit: konuyla ilgili çok uzaklarda olmayan birinden bir yazı paylaşalım.
https://kertenpele.co/lig-günlükleri-5-pas-kaç-kişilik-bir-hadise-d127c0680265