bakmayın gladbach'ın son 7-8 senedir bir proje takımı olarak lanse edilmesine ve liginde üst sıraları zorlayan bir kulüp olarak devam etmesine. geçmişi oldukça parlak, hatta zamanında
bayern münchen'e kafa tutabilen tek takım olarak konuşlanmış bir takım mönchengladbach. yani şimdilerde ezeli rakiplerinden dortmund ne ise, işte bu takım da öyleymiş.
http://gss.gs/uWy.jpg (bu kadro bir sonraki sezonun aslında. o sezonun takım fotoğrafını bulamadım)
pik yaptığı yıllar ise 1970'li yılların, sonu, 1980'lerin başı. 1974-1975 ve 1978-1979'da uefa kupası şampiyonu, 1976-77 ve 1977-1978 sezonlarında arka arkaya iki kere şampiyonlar ligi finali oynayan bir takım, gladbach. o dönemler kadrolarında
wolfgang kneib,
berti vogts,
uli stelike,
jupp heynckes,
allan simonsen gibi yıldızlar mevcut.
http://gss.gs/Rti.jpg http://gss.gs/4rG.jpg http://gss.gs/iuQ.jpg özellikle allan simonsen'in futbol kariyerinden bahsetmekte fayda var. üç büyük kıtasal turnuva; şampiyon kulüpler kupası, uefa kupası ve uefa kupa galipleri kupası finallerinde gol atan tek oyuncu olup, aynı zamanda
roma olimpiyat stadı'nda oynanan
şampiyon kulüpler kupası finalinin de kaybedildiği 1976-1977 sezonunda avrupa'da yılın futbolcusu ödülüne layık görülmüştür. o maçı da, özellikle ingiltere ligi başta olmak üzere avrupa'yı sarsan
bob paisley'in
liverpool'una karşı 3-1'lik skorla kaybetmişlerdi.
http://gss.gs/bYi.jpg hatta simonsen için daha detaylı bir entryi de buraya iliştireyim --> (bkz:
allan simonsen/#2132898)
berti vogtz'a da kısa bir anekdot eklemek istiyorum.
helmut schön'ün çalıştırdığı almanya, 1978 dünya kupasında grubundan çıkamayınca taşlar yerinden sarsılır. schön görevinden ayrılmak zorunda kalır. yerine de schön'ün yardımcılarından birisi,
jupp derwall teknik direktör olarak geçer. işte derwall, milli takımı bırakan
franz beckenbauer yerine vogtz'u birinci kaptan olarak seçer.
http://media.gettyimages.com/...-picture-id108874408derwall ve rummenige
http://gss.gs/Glh.jpg mannschaftskapitän
berti vogtsliverpool ile oynadıkları maçtan bahsetmek istiyorum bu takımın. tabi maçın hikayesini doğru okumak için bir sezon öncesine bakmakta fayda var. bir önceki sezon, 1975-1976 sezonunu bundesliga'da şampiyon olarak tamamlayan gladbach, haliyle şampiyon kulüpler kupası'na katılma hakkı elde ediyor. o zaman grup aşamaları olmayıp, eleme usulü devam eden turnuvada ilk rakipleri avusturya takımı
austria wien. ilk maçı 1-0 kaybetseler de, rövanşı stielike, bonhof ve heynckes'in golleri ile 3-0 kazanarak ikinci turda italya şampiyonu
torino'nun rakibi oluyorlar. torino da elbette o dönemler serie a'da borusu öten takımlardan birisi. başta kaptan
claudio sala,
marino lombardo,
fabrizio gorin,
francesco graziani gibi oyuncular var. o torino'yu
stadio olimpico di torino'da 2-1 mağlup ederek ikinci maç öncesi avantajı eline alan takım oluyorlar. rövanşta da evinde 0-0'lık beraberlik, alman temsilcisini çeyrek finale taşıyor.
tabi bu arada diğer finalist ve şampiyon olacak olan liverpool da, aynı turda
trabzonspor ile eşleşiyor.
hüseyin avni aker'de oynanan maçı trabzonspor, 8. dakikada cemil usta'nın, nam-ı diğer
dozer cemil'in golü ile 1-0 kazansa da, rövanşta başta keegan olmak üzere ingiliz ekibini durduramayıp, ilk 20 dakikada da 3 gol yiyip eleneceklerdi.
o maçın hikayesini de tv dünyasının duayen ismi
halit kıvanç'tan dinlemek isterseniz şöyle bırakayım;
https://www.youtube.com/watch?v=Mkkcb5292ZY maç için de --> (bkz:
20 ekim 1976 trabzonspor liverpool maçı)
neyse biz panzerlere dönelim.
bu sefer rakip belçika'nın şampiyonu club brugge. o brugge, aynı zamanda bir sene öncesinin uefa kupası finalisti. finalde de, yine bir sonraki sezon şampiyon kulüpler kupası'nı kazanacak liverpool'a 4-3'lük bir skor ile elenmişler. fakat kadroları oldukça güçlü, takımın başında avusturya'nın futboldaki bilim adamı
ernst happel var.
georges leekens,
rené vandereycken,
fons bastijns ve eski bir mönchengladbach oyuncusu
ulrik le fevre var. ilk maçı kendi evinde oynuyorlar, kulik ve allan simonsen'in attığı iki golle maçı 2-2'lik beraberlikle tamamlyorlar. kağıt üzerinde deplasmanda alınan gollü beraberliğin verdiği avantaj ile rövanşa çıkacak olan belçika ekibi, kendi evinde panzerleri durduramıyor ve
wilfried hannes'in golü ile 1-0 kaybediyorlar.
bu yolun sonu şampiyonluk (mu?)
yarı finalde bolşevik ihtilali'nin çocuklarından, karadeniz'in karşı kıyısının efsanesi
dynamo kiev ile eşleşiyorlar. yine kült bir takım, yine kült bir sezon geçiriyor kiev ekibi. 1975 yılı mayıs ayında
kupa galipleri kupası'nı kazanmış, akabinde oynadıkları süper kupa finalinde bayern münchen'i
oleg blokhin'in golüyle 1-0 yenmiş bir takımdan bahsediyoruz. zaten sovyet ligi şampiyonu olduklarını belirtmeye ekstra gerek yok. takımın antrenörü de
valeriy lobanovskiy bu arada.
sovyet rusya'sında oynanan maçı 1-0 kazanıyor dynamo kiev. ancak rövanşta yine geri dönen, önce
rainer bonhof ile normal süreyi 1-0 bitiren, uzatmalarda da
hans-jürgen wittkamp ile tur üstünlüğü kazanan prusya ekibi finale adını yazdırıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=ayjmnRCR6kE ve final. roma olimpiyat stadı, yaklaşık 58 bin seyirci önünde tarihi akşamlarından birisini yaşayacaktı. bir tarafta
bob paisley'in ordusu,
kevin keegan,
john benjamin toshack,
ian callaghan,
terry mcdermott,
ray clemence'li liverpool; diğer tarafta ise
udo lattek'in avrupa'ya damga vurmaya başlayan ekibi borussia mönchengladbach.
son iki sezonun ingiltere ligi şampiyonu liverpool, roma olimpiyat stadı'nda bu apoleti taşıyarak geliyor.
http://gss.gs/JLH.jpg ama liverpool panzer dinler mi? güneş batmayan ülke'nin efsane çocukları, kevin keegan'ın orkestra şefliğini üstlendiği merseyside ekibi, maçı 3-1 kazanıyor. tabi hakkını yememek lazım, özellikle allan simonsen'in golü ve tommy smith'in ikinci golü ile geri düşene kadarki oyunları takdire şayanmış alman ekibinin. gerçekten fizik olarak diri, bununla beraber de ayağına hakim, oldukça teknik bir takımdan oluşuyordu beyazlar. fakat karşıda da kulüp tarihine geçmiş, en efsane kadrolarından birini barındıran bir liverpool var.
https://www.youtube.com/watch?v=5gety9e2qOc bakın maçtan sonra mönchengladbach teknik direktörü udo lattek, röportajda neler söylemiş:
"simonsen golü attıktan sonra öne geçip kupayı kazanmak adına içime bir umut doğmuştu. bu şansı yakalamıştık, ancak karşımızdaki takım liverpool. çok deneyimli ve tipik bir ingiliz temposu ile oynuyorlar. ayrıca keegan gibi durdurulması çok zor bir oyuncuya sahipler. onun karşısında onu durdurabilecek tek oyuncum berti'ydi (vogts). fakat daha önce kimsenin onu durduramadığı gibi biz de durduramadık."
(bkz:
25 mayıs 1977 liverpool borussia mönchengladbach maçı)