• 4
    herkesin her sene peşpeşe yıldızlar yetiştirmesini,messilerin ardaların seri üretim bandından çıkmasını beklediği futbol sektörünün en zor bölümü. özellikle sürekli büyük hedefleri olan, liglerinde şampiyonluk , avrupada üst düzey başarı bekleyen kulüplerin taraftarlar, her sezon başı hazırlık maçlarında on-on beş dakika seyrettikleri 17 yaşındaki gençlerin mucize yaratıp milyon dolarlara malolan yıldızları takımdan kesmesini bekliyorlar. gelgelelim kazın ayağı öyle değil,perdeli.
    önümüzdeki sezon yeni yapılanmalar gündemdeyse de, bu güne kadar profesyonel takıma katkı sağlayabilecek kıvamda iki altyapı oluşumu mevcuttu. paf ligi ve dsgl. (deplasmanlı süper gençler ligi). aşağı yukarı iki kategoride de aynı yaş gruplarındaki futbolcular yer almaktaydı. bu yaklaşık olarak 17-19 yaş arasında 60 futbolcu demektir. 17-19 yaş arası gençlerin mental açıdan en çok üzerinde durulması gereken zamanlarıdır. son derece üstün yetenekleri olan gençler, yanlış yönlendirme ve eğitim sebebiyle yeteneklerini gösteremeden futbol dünyasından uzaklaşmakta ya da sessiz sedasız olması gerektiği yerlerin çok altındaki statüde futbol yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar.
    futbolcu yetiştirilmesinde yıllık değil iki-üç yıllık peryotlar sözkonusudur. 3 yıllık bir peryotta takıma katılacak 1 futbolcu başarıdır. türkiye'de futbol'un en önemli miadı olan 2000 yılı sonrası altyapı organizasyonlarında galatasaray'ın açık ara önde olduğu aşikar. gerçi herkes, yıldız olacağını tahayyul ettiği gençlerin beklenen çıkışı yapamamalarını sürekli "kayıp nesil" klişesiyle yorumlamakta. gelgelelim dünyanın her yerinde altyapıdan kazanım sağlamak, savaşta kıyı savunması yapmak gibidir. yüzde yetmiş kayıpla kıyı başı tutmak bir savaşta büyük zafer kabul edilir. altyapı organizasyonunda da 60-70 futbolcu arasında 3 yıllık peryotta takıma 2 futbolcu katabilmek oldukça iyi bir başarıdır.
    galatasaray'da 84-85-86 doğumlu kuşaktan sadece sabri sarıoğlu sürekliliği sağlayıp takımda yer bulabildi. 87-88-89 doğumluların kuşağı (her ne kadar kaybı çok kuşak diye anılsa da) en bereketli kuşaktı florya açısından. şu anda arda turan,mehmet güven,aydın yılmaz ve uğur uçar bu kuşağın en başarılı mahsulleri. ayrıca benim hala ümit kesmediğim özgürcan özcan ve erhan şentürk'ile her ne kadar trabzonspor forması giyse de ferhat öztorun'u burada zikretmek gerekir.
    iletişim sektörünün tavan yaptığı son bir kaç yılda, genç futbolcular özellikle internet aracılığıyla oldukça gündemde kalmaya başladılar. bir kaç güzel hareketini içeren videoları "geleceğin maradonası" sosuyla servis edilir oldu her tarafa. haliyle beklentiler de hat safhada. bugün hangi galatasaraylıya sorsan en az 10-12 genç oyuncunun a takımda oynayacağına inandığı cevabını alırız. oysa böyle bir olayı arsenal ya da barcelona gibi altyapı'da devrim yapmış kulüpler bile gerçekleştirememiştir bugüne kadar.
    beklentiler üçüncü üçlü kuşağın,1990-91 ve 92 doğumlu gençlerin göstereceği performansta. ben dahil herkesin bir elin parmaklarından fazla yıldız adayı var. ancak şunu kabullenelim ki bu kuşaktan da en fazla 3 veya 4 futbolcu istihdam edebilecek galatasaray. zira mevcut takımın yaş ortalaması zaten düşük. bazılarımızın yıldız adayı olarak gördüğü gençler anadolu yollarını tutacak. umarız ki ferhat öztorun gibi oralarda yıldız olurlar. şunu unutmamalı. arsenal'in 120 oyuncudan oluşan korkunç bir altyapı organizasyonu var. ve yılda 1 futbolcu a takıma katabilrse arsene wenger , bayram ediyor.
  • 5
    kulübümüzde çok iyi durumda olan birim.
    galatasaray altyapı tesislerinin girişinde ''seni buraya getiren yeteneğin, burada kalıcı olmanı sağlayansa karakterindir.'' yazar.
    kulübümüzün oyuncu yetiştirmedeki farkının ve başarısının sırrı da budur. sadece yetenekli değil karakterli oyuncular yetiştir.

    * tabi arada buna uygun olmayan karaktersiz çubuklular da çıkmıştır ama isim vermeyelim entry girmesin durup dururken.
  • 7
    galatasaray'ın ilerleyen yıllarda oluşturulacak bir b takımı ile hem a takımda hem b takımda aynı sistemin oynanması / devam ettirilmesiyle sınıf atlayacaktır. hoş gerçi beylerbeyi gibi iyi yönetilemeyen bir proje var ortada ama bir suat kaya'nın ya da bülent korkmaz gibi eski futbolcularımızın altyapıda genç oyuncularla ilgilenmesi, b takımına teknik direktör olması ile dünyanın sayılı altyapılarından biri olmamamız için hiçbir neden göremiyorum.
  • 10
    bir zamanlar imrenilerek, bakılan galatasaray altyapısı, şimdilerde sağa sola bedelsiz oyuncu yetiştirmektedir. türkiye'de altyapılara verilen önem ciddi şekilde azalmıştır. uygulanan politikalar son derece başarısızdır. mühim olan u-16, u-17, u-19, u-21 gibi takımlarının oluşturduğu organizasyonlarda başarı kazanmak değildir. mühim olan aşağıdan gelen başarılı ve yetenekli gençlerin değer kaybetmeden üst yapıya çıkmaları ve burada kalıcı olabilmeleridir.

    türkiye'de yetiştirilen gençlerin birçoğu maalesef a takımlarda kalıcı olamayıp, yok olup gitmektedir. bunun nedeni altyapıda aldığı kişisel eğitimin oldukça sınırlı olması, belki de hiç olmamasıdır. galatasaray camiası, bünyesinde barındırdığı eğitim kurumları ve eğitim sektöründeki köklü geçmişiyle bu işe ön ayak olabilecek yegane kurumdur. meb ile büneyisinde oluşturulacak "galatasaray futbol meslek lisesi" türkiye'deki yetenekli gençlere ve futbol dünyasına önemli katkılar sağlayacaktır. futbol meslek lisesi öğrencileri teorik ve pratik mesleki derslerin yanısıra, yabancı dil(ingilizce&fransızca), matematik, fen, tarih, edebiyat gibi standart meb dersleri geleceğin futbolcularına önemli katkılar sağlayacaktır. mezun olan donanımlı gençler hem avrupa ligleri'ne hem de türkiye ligi'ne hazır hale gelecektir. futbol dışında diğer alanlarda edindikleri donanımlar, örneğin yabancı dil, yurt dışına giden oyuncuların oraya uyum sağlayıp, başarılı olmalarını sağlayacaktır. ayrıca türkiye'ye gelen yabancı oyuncu ve teknik adamların uyum sağlamaları konusunda bu donanımlı gençlerimiz önemli bir rol oynayacaktır.

    galatasaray spor kulübü'nün bu tarz bir yapılanmaya gitmesi çok zor değildir. yeter ki bu konulara kafa yorulsun. altyapı yla ilgili projeler geliştirilsin.
  • 13
    türkiye'de yeterince gelişememesinin nedenlerinden birisi de * başlarına getirilen antrenörler. genelde altyapı takımlarının başlarına futbolu bırakmış ya da kulüpte taraftarlarca çok sevilen birisi getiriliyor. tamam iyi hoş da getirdiğin kişinin kariyeri, temel bilgileri öğretme becerisi ne seviyede biliyor musun? futbolu iyi oynamakla futbolun nasıl oynanacağını aktarmak farklı şeylerdir, hitap becerisi ister *, gözlem yeteneği ister. sırf taraftarın sevgilisi diye bir futbolcuyu futbolu bırakır bırakmaz altyapının başına getirmek çok yanlış.
  • 14
    türkiye'de gelişememesinin temel sebeplerinden birisi de antrenörlerin kendini ispatlamak amacıyla oyunculara futbolun temellerini öğretmekten ziyade,öğrencilerini sadece kazanmaya odaklı bir futbol anlayışı vermesidir.30 yaşına basacak olan servet'in zaman zaman inanılmaz basit kademe hataları yapmasının sebebi bu temel bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.özet olarak türkiye altyapılarında çocuklara daha yazı yazmayı öğretmeden,giriş gelişme sonuç halinde kompozisyon yazdırılmaktadır.

    bir örnek verecek olursak,barcelona'nın* genç takımı yıllardır şampiyon olamazken çıkan yetenekler ortada.
  • 15
    her insanın üstüne düşen sorumlulukları vardır.

    taraftarın kulübü kayıtsız şartsız desteklemesi, futbolcunun kendine iyi bakıp formunu üst seviyede tutması, yöneticilerin kulübün haklarını sonuna kadar savunması vs.

    fakat iş altyapıya geldiğinde olay biraz daha derine iniyor. taraftar burdan çıkacak futbolcuyu kendi ailesinden bir bireymiş gibi görüyor. onun çok iyi noktalara gelmesini istiyor ve hayal kırıklığına uğradığında en büyük tepkiyi ona gösteriyor.

    burada ele alacağım 2 tane futbolcu var. birisi aydın yılmaz diğeri sabri sarıoğlu

    http://gss.gs/Z99

    beşiktaş maçında şu görüntü baya dikkatimi çekmişti. resmen omzu çökmüş çocuğun. en basit bir özgüven eksikliği göstergesidir bu. tamam adam yıllardır kendini geliştiremedi kabul ama;

    fatih terim'in gelişiyle gösterdiği bu gelişim, biraz da suçu önceki antrenörlere ve kendimize atmamızı gerektiriyor. biz sürekli maçta attığı bir depar sonrasında bile gelip;

    - patladı patlayacak.

    - big bang mübarek

    - gol olursa 5 yıl daha burada

    gibi espriler yaparsak olmaz işte. bu yorumlar sadece espri amaçlı yapılan ve mesajların on alması için yapılmış yazılar. hangi birimiz çıkıpta '' bu çocuk bu kadar yetenekli olmasına rağmen niye hala gelişemiyor? '' diye sorduk kendi kendimize? yeri gelince komedi gırgır baya var. *

    bakın işte bu ilerlemeyi göstermesi için adam gibi bir antrenör yeterliymiş.
    maalesef ülkeye gelen yabancı hocaların bir çoğu takımı sadece şampiyon yapma peşinde. hiçbirisinin derwall gibi gelipte eksik kısımları giderip bir nevi devrim yapma niyeti yok. arda'nın kendini gösterdiği gerets döneminde bile adnan polat olmasa gerets gönderecekti arda'yı. tamam hiçbirimiz fatih hoca gibi kalıp kulübü çok sev hatta kadın voleybol maçlarına git demiyor ama bir zahmette şu altyapıya adam gibi bir özen gösterilsin. maşallah her yeni gelen hoca altyapıya önem gösterecez deyip durur da adama sorarlar ''hani nerde icraat?'' diye. işte bazıları:

    -4 yıl önce almanya 20 yaş altı milli takımı antrenörüydüm ve orada da çok başarılı oyuncularla, mario gomes gibi şuanda a milli takımda oynayan oyunlarla çalıştım.ben genç oyuncularla çalışmaya çok önem veriyorum.galatasaray'ı seçmemdeki sebeblerden biri de bu başarılı alt yapısının ve oyuncu potansiyelinin olmasıdır. önümüzdeki birkaç sene içersinde paf takımından a takıma birden fazla oyuncu kazandırmak isterim.

    michael skibbe
    http://www.galatasaray.org/...raytv/haber/1304.php

    -transferde hollandalı, alman, fransız ayrımı yapmayacaklarını kaydeden başkan adnan polat, “rijkaard altyapıya önem veren bir teknik adam. beş yıllık dönemde altyapıdan almış olduğu oyuncular barcelona’da üç kupanın üçünü de kazandılar. bu bir süreç. türkiye’de maalesef büyük kulüpler taraftar ve camiası ile sabır gösteremiyor. hem takım değişimi yapalım diyip, hem de aynı yıl şampiyonluk istiyoruz. bu senenin transfer mevsimi bittiğinden beri galatasaray’da eskiden 3-4 oyuncu kalacak ve yapılanma bitmiş olacak. rijkaard da değişim içinde yer alacak. barcelona ispanyol oyuncularını kendi alt yapısından çıkarıyor. başka ispanyol oyuncu almıyorlar. bizim de arzumuz bu... altı oyuncumuz var a takımda. bunu da artırmak istiyoruz..”

    rijkaard'ın getiriliş sebebi
    http://www.galatasaray.org/...ol_as/haber/4035.php

    -altyapıyla ilgili çalısmaları olacak mı?
    -a takım benim odaklandığım nokta. galatasaray’ın genç oyuncuları da iyi. ilerde tabi ki gençler için çok iyi şeyler olacaktır.

    frank rijkaard
    http://www.galatasaray.org/...ortaj/haber/4265.php

    ee? aydın sizin döneminizde yok muydu hocam? hani nerde altyapı? nerde emre çolak? nerde semih kaya? yoksa siz bu adamları hazırladınız da şimdi mi patlama zamanları geldi? neyse konu sapmasın kariyerinizde başarılar dileyelim.

    gelelim sabri'ye...

    --- alıntı ---

    insanlar kendileri ile ilgili problemlerde kendilerine saldırılıp eleştirilmeden konuşulduğunda bu problemi çözmek için çaba sarf ederler. onun karakterine değil yaptığı şeye hitap ederek konuşun.

    --- alıntı --- *

    bir insana deli olmadığı halde deli muamelesi yaparsanız o kişi kendisini git gide deli gibi hissetmeye başlar.
    tamam kötü oynuyor formsuz şu bu.. google'a sabri yazınca öyle videolar resimler karikatürler çıkıyor ki resmen utanç verici. youtube a sabri yazıyorsun saçma sapan videolar milyonlarca hit almış. bunlar bu adamın kulağına gitmiyor mu sanıyorsunuz? adam sahaya '' kötü oynasam yine dalga geçecekler yuhlayacaklar.'' psikolojisiyle çıkınca ne verim bekliyorsunuz ki?

    lisede öğrenciler arasında bir olay vardır hep. bir kişi seçilir öğrenciler arasında.genelde ufak da olsa bazı kusurları vardır bu seçilenin. ne zaman ayağa kalkıp söz alsa anında sınıf dalga geçecek bir şey arar. millet ağzını açmasını bekler o seçtiği kişinin. niye? dalga geçecek malzeme arar çünkü. durum böyle olunca o kişinin özgüveni git gide azalır ve o kişiden artık lise hayatı boyunca hayır gelmez. işte burda seçilen adam sabri. işin acı kısmıysa bizde buna çanak tutuyoruz. en çok da onu galatasaraylıların geçtiği maytap üzüyordur bence. neyse hayırlı olsun. ben artık sabri'den bir hayır geleceğini sanmıyorum. aslında gelmesine gelir de gelse de insanlar kafasında sabri modelini çoktan oluşturmuş. (gbkz: ömer çatkıç'a maçın sonunda bilmem kaç metre depar atıp attığı aşırtma gol bile dalga malzemesi olarak kullanılıyor) daha ne bekliyoruz ki?

    kıssadan hisse: sabri'yi el birliğiyle kaybettik hayırlı olsun. bari iyi bir oyuncu olma ihtimali hala var olan aydın'ı harcamayalım.
  • 18
    daha da fazla önem verilmesi, yatırımlar yapılması gereken oluşum.

    şu yabancı sınırlaması denen şey yüzünden o kadar önemli bir hal almış durumda ki ; en çok oyuncu çıkaran, altyapısını en verimli kullanan kulüp; başarısı ve kendi oyuncularıyla bu başarıyı sağlaması nedeniyle gelecek yıllarda maddi açıdan diğer kulüplere göre fark atar duruma gelebilir ve para da başarıyı etkileyen çok önemli bir faktör manchester city örneğinde olduğu gibi.

    bir bakıyorsun adamlar çıkıp alper potuk için 5 milyon euro istiyor. niye? çünkü türk. hem türk hem yetenekli hem de galatasaray istiyorsa oooh pohpohla fiyatı mantığıyla hareket ediyorlar. 5 milyon euro nedir yahu. bu mudur bu adamın gerçek değeri? tabi ki hayır. peki biz alper potuk çıkarabilir miyiz? kesinlikle evet. sabır gerek...

    barcelona , manchester'ın altyapıları şöyleymiş böyleymiş falan diyip şimdi bilindik şeyleri tekrarlamayayım da bir gerçek var. mehmet demirkol'un her hafta söylediği gibi şampiyonlar ligi statüsüne çıkarsın, satın alamazsın. çünkü paran yetmez. eğer biz diyorsak avrupa'da ilk 10 takım arasına gireceğiz diye, o zaman alttan oyuncu şart. net.
  • 19
    ne için gereklidir ki bu altyapı?
    ehlileşmek için, sivilize olmak için, muasır medeniyet seviyesi'nde yaşamak için...
    itirazı olan çıkar mı?
    çıkmaz, çıkmamalı.

    türkiye'min her ama her alanında eksik olduğu konudur altyapı.
    ülke iktidarlarının hepsini, istisnasız tenzih ederek söylüyorum, bu bizim toplumsal kanserimiz, toplumsal hastalığımız.
    türk insanının yapısı, kolaya kaçma, hazıra konmadır.
    yetiştirmek ve bir değer yaratmak, bizim toplumsal oluşumumuzda yoktur.
    fakat biz kendimizi dev aynasında görmeyi seven, hatta bayılan bir toplumuz. burası aşikar.

    konuyu fazla dağıtmayalım;
    bugun bir toplumun temeli olan eğitim dendiğinde dahi, keşmekeşlik sözkonusu. ağzı süt kokan çocukları ilkokula yazdırmak, ilköğretim kapasitesine ulaşmış olmalarının sınavı olarak top sektirmek ve tek ayak üzerinde dengede durmak meziyetlerinie sahip olup olmadıklarını denetlemek gibi durumlar söz konusu ülkemde.
    bugun yine bir ülkenin kendi insanına verdiği değer ölçülerinin başında sağlık konusu gelmekte iken, ülkemdeki sağlık koşullarını, kimin hizmet alıp kimin alamadığını burada tartışmanın bile manasız olacağını düşünüyorum.
    çoğumuzun gezip gördüğü ve imrenerek hayran kaldığı 100 kimometrekare içinde yaklaşık 400 duraklı yabancı ülke metrolarını, sosyal güvencelerle hayat garantisi olan insanları, emeklilik sistemlerini, oturmuş düzenleri, bu ülkelerde yaşadıkça anlıyor, özümsüyor ve ister istemez kendi ülkesiyle karşılaştırıyor insan.

    velhasıl,
    almanyada'daki türk nüfusu ise takriben 3,5 milyon civarı diye biliyorum (yanlışsam düzeltin).
    2011 almanya u17 fifa dünya kupası kadrosunda 8 tane türk oyuncu mevcut, mevcuttu.
    koray günter, robin yalcin, emre can (c), samed yesil, levent aycicek, okan aydin, koray kacinoglu, kaan ayhan...
    bu çocukların yaşları 17-18. 3,5 milyon gurbetçi türkün evlatları.
    bazısı asimile olmuş, bazısı ülke hasretiyle yanıp tutuşmuş hiç önemli değil.
    önemli olan bz son 10 senede altyapıdan milli takım seviyesinde hizmet verebilecek futbolcular çıkaramazken, hadi cici gönlünüzü kırmayayım, 3-4 oyuncu çıkarırken, almanya'nın geçen seneki 17 yaş altı milli takım kadrosunda 8 tane türk asıllı futbolcu bulunmakta.
    bu ne ile izah edilebilir allah aşkına?
    bu nasıl bir eksikliktir? bu nasıl bir ayıptır? bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir utanmazlıktır?

    istisnasız her altyapı seçmesinde, onun yeğeni, şunun torunu, bunun bacanağının oğlu, hikayelerini senelerce duyduk.
    torpil, hülle yolu, ülkenin her alanında olduğu gibi sporu da kaplamış.
    hakedeni seçmemek hadi yine bir derece, fakat burda asıl öenmli olan özkaynağa verilmeyen değerler, özkaynağı yetiştirememek, demiri dövememek, ağacı yaş iken eğiltememek.
    kim yetiştirsin? kim bu değeri versin?
    yetiştirmek için gerekli tecrübeyi almış insanımız bir elin parmaklarını geçer mi?
    geçerse de biz bu insanlarımıza gerekli özeni gösterdik mi? gösteriyor muyuz? kısaca değerlerini biliyor muyuz? gerekli imkanları sağlıyor muyuz?
    hayır.
    peki biz hangi altyapıdan bahsediyoruz? hangi başarıdan bahsediyoruz? hangi gelecek programlamasından? hangi yatırımdan bahsediyoruz?

    yabancı sınırlamasını, türk futbolcu kalitesi düşer diye kaldırmamak, türk milli takımı zarar görür diye her sene başka bir düzenleme getirmek, muna mukabil vasat brezilyalıları türkleştirip bak ulan milli marş da söylüyo helal yemin ederim diyebilmek daha cazip değil mi?

    mesut özil türk milli takımını seçmedi diye küfürler etmek, vatan haini ilan etmek, yeri geldiğinde yuhalamak, ne ala değil mi?
    mehmet scholl'u, kubilay türkyılmaz'ı, murat-hakan yakın kardeşleri, serdar taşçı'yı, eren derdiyok'u, samed yeşil'i, emre can'ı...
    adama sormazlar mı, sen bu insanlara soyisimlerinden başka ne verdin? ne imkanlar sundun? yetişmesine yardımcı mı oldun ki şimdi senin milletin için ter dökmesini bekliyorsun?
    ama bizde bu aymazlık vardır, severiz hazıra konmasını, severiz mahalle arasında 2 kıvrak çalım atan çocukları altypıya secmesini, elimize hazır gelsin, olmuş gelsin hikayelerini.

    bugun ingiltere'de, almanya'da uygulanan futbol akademilerini hala ülkene adapte edemiyorsan, hala bir futbolcu konfederasyonu kurup, haklarını savundurtamıyorsan, savundurtmayı bırak, sahip dahi çıkartmıyorsan, çıkartamıyorsan, altyapı senin neyine?
    senin yegane amacın artık, isviçre'den, almanya'dan, ingiltere'den, fransa'dan ve bilimum diğer altyapıya önem veren, oyuncuyu seçip ona önelikle topa nasıl vurulması gerektiğini öğreten ülkelerden, türk pasaportuna sahip olanları devşirmek değil mi?
    acı ama gerçek, senin hedefin aynen budur sevgili türkiye'm. senin hedefin aynen budur.
    nuri şahin'i, hamit altıntop'u tunay torun'u, sercan sararer'i ve nicesini devşirmek, colin kazım'ları, mert nobre'leri, aurelio'ları türkleştirip olmayan, olamayan, altyapıyı bir nebze kapamaya çalışmak değil mi amacımız?
    üstüne de gevrek gevrek türk futbolu (bkz: #964588) ve sözüm ona marka 'değerini' konuşmak, ve bunu hayasızca satmak değil mi senin derdin?

    umarsızca başarı beklemek, ekmeden biçmeye kalkmak, sonra da hoijdonk un kulakları çınlasın qtm vasıtası ile neden olimpiyatlarda başarısız olundu anketleri açmak falan...
    yazdıkça yazasım aklıma geldikçe devame edesim var. yeter, insanın midesi de biryere kadar kaldırıyor.
    biz en iyisi herzaman yaptığımızı yapmaya devam edelim. kendimizi kandırıp, kulağımızın üstüne yatalım.
  • 22
    geliştirilmesi gereken sistem.

    geliştirmenin yolunu da açıklıyorum.sıkı durun.

    -altyapı yatırımlarını bir tık artıralım. her tık artırmada gözlemlenen oyuncu sayısı bir arttığına göre 2-3 tık artırmamız lazım bu da yaklaşık 100.000 euro'ya karşılık geliyor. tabi bunu yaparken antrenörlerimizi de gözden geçirmemiz gerekli.

    -altyapı antrenörlerinin +70 yeteneğe yükselmesi için sezonluk eğitimlere katılması gerekiyor. veya gazeteye +70 antrenör ilanı verebiliriz. bir hafta süre ile 7 tane başvuru olacak onlardan birini maaş pazarlığı yaparak seçeriz. ama karakteri sevilen yada çalışkan olsun ki tkaım bonusuna katkısı olsun yoksa oyuncuların özellikleri geç açılır.

    keşke bu kadar kolay olsa :/ umarım anlaşılabilmişimdir.

    yarında kimselere vermeyin yine birlikte olalım.saygılar

    edit: goalunited stayla yazmayı unutmuşum. fm'den sıkılanlara gelsin. nasılsa yazılanlar kadar kolay altyapıdan oyuncu çıkarmak diiii mi ?
  • 25
    altyapıya para harcamalıyız, büyük transferler yerine altyapıya para ayırsak türk futbolundaki sorunlar çözülür, uzun vadeli plan yapmak için altyapıya önem vermeliyiz.

    bu cümleleri futbol ile ilgilenen herkes ilgilenmeye başladığından beri sıklıkla duymuş ve kullanmıştır. peki altyapıya para harcamaktan kasıt nedir ? altyapıya önem vermek deyince kimin aklına ne geliyor ? proje geliştirmek yerine futbolcu geliştirmek ise kasıt* zaten yıllardır altyapımız çalışıyor. bu durumda bile kötü çalıştığını söylemek kesinlikle doğru. proje derken örnek verilen ilk şey la masia'dır. peki la masia'yı özel kılan şey nedir ? burada oturup uzun uzun la masia anlatmayacağım. fakat işin özünü kavrayamadığımızdan yetersizlik sorunu ile karşılaşıyoruz. proje üretmemiz gerektiği konusunda ortak bir akıl oluşturmamız futbol açısından altyapıya önem vermekten çok daha önemli bir iş. altyapıya yatırım yapmaktan ne anlıyoruz diye sormamın sebebi de bu. yani güzel sahalar yapmak, ülkedeki potansiyelli futbolcuları bulmak ise amacımız, tekrar söylüyorum bunu yıllardır iyi veya kötü yapıyoruz. fakat kimse proje üretmiyor. ülkeler ile nüfus karşılaştırarak niye bizde çıkmıyor dememizin sebebi de bu. çünkü sorun sayısal değil niteliktir.

    türkiye'deki altyapılarda genellikle fiziksel olarak yaşıtlarından daha üstün futbolcular sıyrılır ve onlara kondisyon yüklemesi yapılarak üst seviyelere çıkması sağlanır. karakter ve yetenek bakımından ortama uyum sağlayabilenler ise ağzımızın suyunu akıtır. bu konuda o kadar çok açlık yaşıyoruz ki batuhan karadeniz, özgürcan özcan, aydın yılmaz, emre çolak, muhammet demirci gibi birçok futbolcuya fazlaca bel bağladık. sonuç yüzde 99 kötü çıkmaktadır. sebebi ise kimisi sadece yetenekli, kimisi sadece fiziksel olarak bazı özellikleri üstün diye bir yere gelmeleridir. bugün selçuk'a burak'a bu kadar küsmemizin sebebi de budur. konudan çok ayrıldım kusura bakmayın. örnek vermek gerekirse türk futbolcuları arasında top kontrolü dünya standartları seviyesinde hiçbir futbolcunun aklımıza gelmemesi daha aydınlatıcı olacaktır. biz futbol nasıl oynanır diye öğretmek yerine nasıl futbolcu olunuru öğrettiğimiz sürece bu seviyeden öteye gidemeyeceğiz.

    proje diye söylenmemin sebebi de budur. http://www.youtube.com/watch?v=GMy37ZNHpPY şu videoyu çoğu insan izlemiştir. çoğumuz da beğenmişizdir ve bunun sebebi bir proje olmasıdır. altyapıya para aktarımı bu şekilde olacaksa önümüz açılabilir. bu futbolcunun yeteneklerinden ziyade mental gelişimini sağlar. türkiye'nin en büyük problemi de budur. aynı şekilde şu programı da çoğu insan izlemiştir. http://www.youtube.com/watch?v=snyu3cg-MdM özellikle 2.30 a dikkat etmenizi istiyorum. bu detay çok önemli çünkü altyapı hocalarının bu kadar titizlikle çalıştığını düşünmüyorum. böyle bir detaya dikkat etmek futbolcunun mevcut yeteneğinin en üst verimini almak için önemlidir. bu frikik çalışması olduğundan yeteneğe çok daha bağlı bir durumdur fakat top kontrolü, tek top oynamak, top sürmek gibi temel futbol bilgilerini böyle titizlik ile öğrettiğiniz zaman sizin de la masia kurmanız için geriye sadece seçmeler yapmanız kalıyor.

    bruma gibi bir potansiyelin üzerinde böyle tartışmamızın sebebi de budur. bu durumda oyuncunun hiçbir suçu yoktur, zira topa vurma konusunda yaşadığı sıkıntıları bu şekilde açacak bir sistemimiz bulunmamaktadır. ne böyle bir altyapı hocamız var ne de bu vizyonda yöneticimiz var.* aynı şekilde selçuk ve burak'ın mental ve bazı teknik özelliklerinin yetersizliği de bundan kaynaklanmaktadır. mancini ilk geldiğinde bile trequartista hakkında yazdığı tez ne kadar hoşumuza gitmişti. her ne kadar teknik ve taktik açıdan beğenmediğim bir hoca da olsa futbol üzerine tez yazabilecek seviyede futbol bilgisi mevcut bir adamdı. fakat bizim ülkemizde dünyada 10 numaraların geçirdiği evrim hakkında bir ''tez'' yazabilecek futbol adamı bir elin parmaklarını geçmez.

    sözün özü türkiye ne zaman futbolcu yetiştirmeyi bırakıp futbol öğretmeye başlar* o zaman altyapı konuşulur. tesisleşme kafasından kurtulmak bir başlangıç olacaktır. zira temeli olmayan hiçbir yapı* ayakta kalamaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın