• 1
    kendimde hissettiğim durum. eskilere bakıyorum inanılmaz takımlar, efsane kadrolar vardı; henüz arap şeyhleri ve rus oligarkları takım alıp para aklayıp fm oynar gibi kadro kurmuyordu. galatasaray, man utd, valencia, juventus, inter, arsenal, real madrid, barcelona, bayern munchen, lazio, liverpool, atletico madrid ve daha aklıma gelmeyen bir sürü takımın güçlü kadroları vardı; dengeler daha yerindeydi. futbol daha şık oynanıyordu. ne bileyim orijinal ronaldo vardı, george hagi vardı, hernan crespo vardı, gabriel batistuta vardı, christian vieri vardı, raul vardı, zidane vardı, beckham vardı, henry vardı, overmars vardı, mendieta vardı, effenberg vardı, elber vardı; vardı da vardı. şimdi dünya futbolu c. ronaldo ve messi arasında dönüyor. organizasyonlar artık bana o masalsılıktan çıkmış tamamiyle endüstriyel olmuş gibi geliyor. her şey tüketim toplumu için; yaşasın tüketim toplumu.

    türk futbolunu hiç saymıyorum; tamamiyle siyasete bulaşmış, futbolcu ve yöneticileri ahlaksızlaşmış, başarısızlıktan başka bir başarısızlığa koşan, alt yapısı bitik, taraftarı vandal, futbolcuları astronomik rakamlara giden ama ortaya ürün olarak rezalet bir şeyler çıkaran, en büyük müşterisi taraftara rezalet hizmet veren bir sistem. neresinden tutsan elinde kalıyor. ekşiye bakıyorum buraya bakıyorum birbirine küfür etmeden, giydirmeden konu tartışılamıyor bile. bu da türk yapısı ve siyasetinin bir sonucudur gerçi; kutuplaşma.

    yayıncı kuruluş rezaletlerinden, süper final saçmalığından falan bahsetmiyorum bile. her yıl daha da geriye gidiyoruz ülkece spor olarak zaten.

    neyse soğudum iyice futboldan.

    edit: birkaç kişi eklendi.
  • 2
    tamamen ya da kısmen katılınılabilinecek bir önerme. bunun en büyük nedenlerinden biri malumunuz futbolun endüstri haline gelmesi. bunun dışında en az bu kadar etkili bir diğer neden de, internet ve sosyal medyanın yaygınlaşması. bu sayede herşey inanılmaz hızlı tüketiliyor ve doyumsuzluk ortaya çıkıyor.

    ötesinde, futbolun oyuncuları dışındaki öğelerinin fikirlerini ve eylemlerini daha fazla duyuyoruz. başkanların, spor yazarların, yöneticilerin çirkinlikleri, kimi takım taraftarlarının sığlıkları artık daha zor gizli kalıyor. eskiden haftada bir üç büyüklerin maçlarını izlerdik. eğer yayınlanırsa büyük avrupa liglerinden 1-2 maç izleyebilirdik. şahsen ismini şu an hatırlamadığım iki milli takımın hazırlık maçı izlemek için gece 03:00 'e kadar uykusuz kaldığım bir günü bilirim.

    maçtan sonra seviyeli futbol programları vardı. genelde tek kişi sunardı ve özetler şeklinde geçerdi. şimdi ki durum ortada. futbolcuların eşlerinin bindikleri arabalar programlara meze olunca haliyle işinde tadı kaçıyor.

    tabi bir galatasaray 'lı ve bir futbol sever olarak. türkiye 'de patlak veren şike olayları ve sonrası bu hissi fazlasıyla hissetmeniz de normal bir durumdur.
  • 5
    ilk defa bu sezon dibine kadar hissettiğim olay. galatasaray'ın avrupa maçları sayesinde az da olsa ucundan bakıyorum onun dışında yokum açıkçası. mesela liverpool 5 atmış united'a açıp bir gole bile bakmadım. psg'de messi'nın city'e geçenlerdr attığı klas gol vardı onu gördüm başka da aklıma gelmiyor.

    sadece futbol değil hiçbir şeyden keyif alamıyorum. sıkıntı bende galiba.
  • 8
    ekonominin ele geçirmesiyle birlikte kaçınılmaz durum.

    eskiden her şey doğalmış. adam sakatlaniyor spiker sahaya dalıyor elinde mikrofon bir soru "acı var mı acı?" tüm ülke heyecanla acı içinde kıvranan futbolcunun ağzından çıkacak "hayır, acı yok iyiyim" cümlesini bekliyor.*

    latife bi yana böyle bir durum görmedim ama nostalji maçlarda gollerden sonra sahaya giren spikerlerin şu anda da olmasını isterdim.

    benim eski maçlardan kastım 80 ve 90'lı yıllar. 21. yüzyıl başından beri bugün oynanan futbolun temelleri atıldı. ekonomi ile birlikte daha büyük stadyumlar, futbol toplarının bile gelişen teknoloji ile birlikte daha farklı üretilmesi falan hepsi. 10 sene sonra da bu zamanları özleriz.
  • 10
    bana göre en büyük nedeni reklamların eskisi kadar yeterli olmaması. bunun sebebi ise avrupa liglerinin ülkemizde bir çok yayıncıya dağılmış olması. bu kadar mı aciz bir ülkeyiz biz? ya ulusal kanallardan biri bile avrupa liglerini alamayacak durumda mı? fenerbahçe şampiyonlar ligi haberi yapamadan kapanan ntv sporu hatırlıyorum ve ercan taner'in el clasico tanıtımı kulaklarımda çınlıyor.
  • 13
    ta ki 21-22 sezonu genç galatasaray kadrosunu görene kadar geçerli olduğunu düşündüğüm önerme.

    nedense bu yeni takım bir heyecan getirdi. yerlisiyle yabancısıyla elit liglerden gelmeyip umut vadederek birşeyler kazanma derdinde olan furbolcular. sanki senden benden bir parçaymış gibi hepsi. birşeyleri başarma konusunda istekliler, kazandıkça kaşarlanmış futbolcular gibi klasik söylemlerde bulunmayıp gözlerinin içi gülüyor hepsinin.

    o yüzden bir süreliğine herşeye rağmen bu önermeye katılamayacağım. hem de sayılan tüm haklı sebeplere rağmen.
  • 14
    bu durumu ben nostalji hastalığı olarak görüyorum. gayet de eski tadı vardır efendim. hatta eskiye nazaran daha da lezzetlidir. günümüz futbolunda oyun daha da hızlanmışken, daha tempolu hal almışken “eski tadı yok” demek olaya duygusal bakmaktan başka bir şey değildir. bir de eski futbolcuları, sürekli yeni futbolcular ile kıyaslayıp eskileri göklere çıkartırlar, yenileri yerin dibine sokarlar. “baba ronaldo”yu cr7’den üstün görürler mesela. işin garibi günümüzün elit futbolcuları kariyerlerini sonlandırdığında olaya duygusal bakanlar bu isimleri de göklere çıkartacak.
  • 15
    doğru olan ama tek bir sebebe bağlı olmayan önermedir. bir sanatçı çıkar, sosyal medyada harika bir kişi parlar, bir müzik grubu çıkar ilk başlarda çok öznel ve doğaldır. ama popülerleşip zaman geçtikte olayın dinamikleri onu içine çekmeye başlar ve sen onun öznelliği yerine bulunduğu konumdaki kaba girdiğini görürsün. o kaba da girmek zorundadır, aksi durumda hayatta kalması söz konusu olamaz.
    futbol da bunun gibi. icat edildi, gelişti, oynandı ve artık değişen dünyada büyük bir sektör halini alıp o kabın içine girdi. bugün hepimizin kafa yorduğu taktikler, sistemler eskiden izlediğimiz bireysel yıldızlar yerine sahada hep doğru duran, half space koşularını zamanında yapan, doğru zaman gelmedikçe asla çalım atmayan robotlar izlememize vesile oldu. futbol değişiyor ama hayat da değişiyor. bugün sen de aynı sen değilsin. aynı zevki alman mümkün değil. futbolun değiştiğinden, işin içine teknolojinin dahil olduğundan bahsediyoruz -ki kötü bir şey değil- ama biz de onun sayesinde bir maçı tekrar izleyebilip, dünyanın herhangi bir yerindeki pozisyonu anında görüp, oyuncuların sahada atacakları adıma kadar neler yaptığını takip edip bunun konforunu yaşıyoruz. futboldun değiştiği ve eski hazzı vermediği doğru elbette ama bu çok fazla dinamikle de alakalı olarak az önce bahsettiğim ulaşma kolaylığıyla da alakalı. çocukken oyuncu isimleriyle sokakta oynarken ilk bilgisayar oyununda hagi'leri zidane'ları görmek ve onları orada oynatmak nasıl bir duyguydu? şimdi aynı duyguyu yaşamak mümkün mü?
    futbolun, sosyal, ekonomik ve teknolojik olarak ele alındığı ve bu konuda durumu gayet güzel açıklayan makaleler var. ben yine de futbolun olması gerekenden daha az bozulduğu kanaatindeyim bu arada.
  • 16
    futbolun tadı amatörlüktedir zannımca. zira futbol birçok spora göre az skorlu, temposu düşük ve mücadeleye dayalı olup bu hususlarda çok geri kalmaktadır. lakin burada koca bir 'ama' var. biz zannımca oradaki mücadeleyi, hırsı, küçük anların bir bütünü etkilemesini seviyoruz. işin özü olarak ben futbolu hayata çok benzetiyorum, hayatın kendisine. hiçbir spordan da bu hissiyatı tam olarak alamıyorum. bununla birlikte son dönemlerde futbolun iyice sermaye ve teknoloji girmesiyle -kısacası profesyonelleşmesiyle- hayatın o amatörlüğünden, kendisinden, gittikçe uzaklaşmaya başladı. lakin sıkıntı şuradaki hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. bu doğrultuda eğer futbolu eskisi gibi devam ettirmeye kalkışsak bu sporla ilgilenen sayısı azalacaktı ve büyük ihtimal kısa süre zarfında da ölecekti. futbolun ayakta kalması için bir şey feda edilmesi gerekiyordu. kapitalist dünyada da maddi anlamda ayakta olabilmek için feda edilebilecek en zararsız şey (!) futbolun ruhuydu. yani bizim futbolu sevmemizdeki en kilit şey. bu doğrultuda benim aklıma yapılabilecek pek bir şey gelmiyor zira futboldaki en önemli hususlardan biri de rekabettir yani kazanma hırsı, daha iyi olma hırsı. profesyonel bir şekilde hazırlanan takım amatör ama çok yetenekli bir takımı çok rahat yenebilir. kimse sırf amatör ruh için şampiyonlar ligi kupasından vazgeçmez. lakin kısa vadede hala futbol bize zevk verecek zira o ruhu hisseden insanlar hala var ve futbol hala tam anlamıyla profesyonel olmadı. hala insan ilişkilerine dayalı, günlük performanslar etkili ve anlar kritik rol taşıyor. keşke bir orta yol olsa ve futbolun özünü kaybetmek zorunda kalmasak onu ayakta tutmak için.
  • 17
    tek adam rejiminde yönetiliyor olmanın sonucu olan durum. federasyon başkanını fiili olarak tek adam atıyorsa; futbol yönetimi ile ilgili özerk olması gereken kurulların hepsine belli bir partiye yakın olan kişiler doluşmuşsa; bir kulübün başkanı ali kıran baş kesen tavırlarla silahım olsa hakemi vururdum diyor ve ceza almıyorsa; belli takımlar kayrılıyor ve belli takımlar görülmemiş cezalarla cezalandırılıyorsa; bütün takımların taraftarları hakemlerden ve federasyondan şikayet ediyorsa; futbolu izleyebileceğin ya da ondan haberdar olacağın medya kanalları bile sadece belli bir partiye yakın olan insanların elindeyse; kısaca takımlar arasındaki rekabet eşit, adil ve şeffaf koşullarda gerçekleşmiyorsa, ve bunun düzeleceğine dair hiçbir işaret yoksa nasıl keyif alabilirsin ki?

    daha son 10 yılda yaşanan sürekli ve büyük yoksullaşmanın keyif için para harcamayı neredeyse olanaksız duruma getirmiş olmasından bahsetmedim bile. 1 lt kola 8 tl, 1 paket çekirdek 10 tl olmuşken maç izlemek ve yanında en basit atıştırmalıkları tüketmek orta gelirli bir insan için lüksün ötesine geçmiş. bira ve cipsi aklına bile getirme zaten.

    son 10 yıldır ülke futbolu bütünüyle tepe taklak aşağı gidiyorken senin keyif alışının bundan etkilenmemesi ve bu gidişin aynı dönemde ülkenin gidişatı ile ilgili olmaması mümkün mü?
  • 21
    savunmadan pasla çıkma, sağa sola anlamsız paslar atma, şut atmaktan imtina etme, spektaküler hareketlerin öcü gibi görülmesi ve futbolcuların mekanikleşmesi, topu kaybetmemek için gerekirse rakip kaleden kendi kalene kadar geri dönme, sonra yine pasla çıkmaya çalışma...

    eskiyi özleyenler için şuraya bir video bırakıyorum. bol forma, az pas, çok bireysel beceri. işte futbol budur.

    https://streamable.com/zalx97
  • 22
    https://youtu.be/BEKCVp1_7sQ

    şuraya dünyanın en iyi maçını bırakayım. ağır özlem içerir ):

    alın bu bilgiyi napıyorsanız yapın: old trafford’da rakip takımdan hattrick yapan ilk ve tek futbolcu r9’dur.

    edit 2: 24 ekim 2021 manchester united liverpool maçında salah hattrick yapmış. yukarıda verdiğim bilgi o yüzden geçersiz oluyor. clockygs‘ye teşekkür ederim.
  • 24
    hiç katılmadığım önerme. sadece yaşlanıyoruz ve geçmişi çoğunlukla güzel yönleriyle hatırlıyoruz. mesela 1992'den önce kaleciye geri pas attığında kaleci elle tutabiliyordu. bu kesinlikle bir devrimdi, yasaklandı, oyunda kalite arttı. 1990 dünya kupası tarihin en golsüz turnuvasıydı, hani günümüz maçlarında golsüzlükten şikayet ediyorsak. 15 gol atan gol kralı oluyordu 2 puanlık sistemlerde. maradona-messi kıyaslaması yaparken hep bunu derim. maradona'nın istatistiğe ihtiyacı bile yoktu. ha futbolun içine bahis çok girdi şike çoğaldı, belki doğrudur. ama bu spor ne yazık ki tarihi boyunca şaibeliydi. biraz futbol tarihine ve özellikle dünya kupaları tarihine bakarsanız neler olmuş neler, günümüzdekiler ne ki? ben günümüzde aksine açıktan şike yapılamadığını düşünüyorum. siz bakmayın türkiye'ye. herkes gider mersin'e, biz gideriz tersine. mesele oyun kalitesiyse futbol hiç olmadığı kadar hızlı ve tempolu hale geldi. belki ispanyol ekolü buna biraz dur dedi. ama onun sayesinde antitezler de güçlü hale geldi. benim gibi total futbol sevenler için zaten bir problem yok. işin yanisi çok öznel bir tespit, çoğu yönden bakılırsa futbolun keyfi arttı. ama dünyamız da hızlanıyor. insanlar 30 saniyelik kesitlerle youtube, instagram'dan bir şeyler izleme ihtiyacını gideriyor. doyumsuzluk, acelecilik had safhada. otur 90 dakika bir maç izle, bazı insanlara tabi ki bu zor gelecektir.

    futbolun keyfinin kaçtığı tek yön ise tribünler. özellikle türkiye'deki tribünler. şu an telefon ışığı açıp ninni söyleyen tribünler o zamanlar cehennemdi. besteler çoktu, tutku çoktu, tribünde çeşitlilik çoktu. bunu öldürdük, evet.
  • 25
    bizler yaslandikca eskiye duyulan ozlemin artmasi, gecmisi olumlu yonleriyle hatirlamamiz cok dogal. ancak eski futbola ozlem sadece bununla aciklanamayacak bir sey. baktigimizda her alanda oldugu gibi futbolda da gelisen teknoloji ile degisen cag ile bir suru olumlu yonde gelisme oldu. ancak gunumuzdeki futbol bence artik ruhunu kaybetmis bir futbol, rekabetin yok oldugu, aidiyetin olmadigi ve profesyonellik adi altinda makinelesen bir futbol. futbol bence taraftarindan futbolcusuna, yonetimlerden yorumcusuna (adam akilli olanlardan bahsediyorum turk tvlerindeki cibiliyetsizler degil) kadar kisacasi futbol ile iliskili insanlar icin her seyin istatistik oldugu her seyin para oldugu bir ortama donustu. dev kuluplerden neredeyse sahipsiz olani kalmadi, nereden geldigi belli olmayan bir sermaye akisi ile ben bunu da alirim denerim sunu da alirim denerim olmadi oburunu de alirim olayina dondu is. artik kuluplerin efsane futbolculari yok mesela, futbolcular bir gun orada bir gun burada. bizde de isler farkli degil, iki tane istatistik yapan adam hemen alinsin ya da satilsin isteniyor. dunyanin en iyi futbolcularindan birisi olarak kabul edilen ronaldo bile ozellikle son 1-2 senedir sadece istatistik kasmaya calisiyor, takim secimlerini bile buna gore yapiyor. ben ronaldo'yu cok seven birisi olarak; son yillarinda goze hos gelen futbol oynamayi birakmis (hatta bunu artik bir amac olarak gormeyen) haliyle, bir kismi zorlama goller ile istatisik kasan bir futbolcu (onumuzdeki belki 2 3 seneyi de katarak) olarak hatirlamak ve en buyuk rakibi messi ile mucadelesinin bunun uzerinden olmasini istemezdim sahsen. belki dunyanin tum liglerde en cok gol atan, sampiyonlar liginde en cok gol atan futbolcusu olarak rekor kiracak ve bu cok onemli bir basari olacak ama bunun futbola bir katkisi olacak mi diye dusunmeden edemiyorum. evet sonuca gitmek icin futbolda istatistik onemlidir ama bence en onemli sey degildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın