1996-97 UEFA Kupa Galipleri Kupası Son 16 Turu Rövanş Maçı
22:45 Parc Des Princes
4 - 0
  • 2
    hatırladığım kadarıyla psg o dönem efsane bir kadroya sahipti ve kupayı da müzesine götürmüştü. kura çekimi sonrası, dönemin yöneticilerinden ergun gürsoy'un kendilerinden çekinmediğimizi, biz psg'yi eleyince diğer takımlar bizle eşleşmek istemeyecek mealinde iddialı bir demecini hatırlıyorum. gerçekten de şanssız elenmişizdir. özellikle ilk maçta aslanlar gibi oynayıp, biz de kendi sahamızda 4 gol atarken, hayrettin'i durduramamış ve kalemizde 2 gol görmüştük. ne yapalım kısmet.

    edit: bomba transferin uyarısı üzerine yıllar sonra gelen düzeltme. psg o sene finalde barcelona'ya 1-0 kaybetmiştir. araştırınca görülüyor ki psg 1 yıl önce aynı kupanın yani 1995-1996 sezonu kupa galipleri kupası'nın şampiyonuydu. bundan dolayı bir karışıklık olmuş insanlık hali işte:)
  • 5
    ilk maçta sıçan hayrettin demirbaş ı iyi dileklerle andığımız maç olmuştu.. rai denen insan evladı show yapmıştı.. lakin galatasaray da çok rezil bi futbol oynamıştı ki top 5 falan yapsan rahatça girer bu kategoriye.. zaten psg bu maçtan sonra aldı başını yürüdü gitti kupayı müzesine götürdü.. bu da bi nebze teselli olmuştu bize ''olum onları yenseydik finalde biz oynuyacaktık'' deyip fenerlilerin ağızlarını kapamaya çalışmıştık..
  • 6
    bu maçta, sami yen'de oynana ilk maçta* sakatlığından dolayı psg'nin kalesinde yer almayan ve de değişik saç şekilleriyle tanınan, o dönemin en ünlü kalecilerinde bernard lama yer almıştır. hatta bu maçta uzun saçlarını bir tokayla bağlamıştı diye hatırlıyorum. lama ismi o zamanlar o kadar meşhurdu ki, ilk maçta 4 tane atabilmemizin ve de bu maçta hiç gol atamamızın sebebini ona bağlamıştım o zamanki aklımla. bir de neme lazımsa kupa galipleri kupası rövanş maçıydı bu. galatasaray kalesinde ise her zamanki gibi hayrettin vardı. ne yalan söylim, seviyordum ben hayrettin'i. çünkü bizim gibiydi lan, aynen tıpkı bizim gibi. seviyordum işte. neyse bu maçta sonra ertesi gün okulda "ulan hakem iki penaltımızı vermedi lan" diye isyan etmiştim arkadaşlara. ki eğer yanlış hatırlamıyorsam biri kesin iki penalımızı yemişti hakem. birinin içinde okan ve lama ikilisi vardı. ne lama'ymış arkadaş çıkmadı aklımdan gece gece. sonuçta yenildik işte, elendik. ben o zaman hep yaptığım gibi kapanıp odaya ağlamıştım. o zaman da galatasaraylıydım zira, kabullenemiyordum hiçbir yenilgiyi. fatih terim'in yüzünü hatırlıyorum o maçtan sonra, ben bu avrupayı zamanı gelince dize getireceğim diyordu remsen. işaretiydi 2000'deki başarının. fatih'di zira, imparatordu! yapardı! yaptı!
  • 7
    maçı tv den izlemiştim. ilk maçta hayrettinin çok hatalı şekilde yediği 2 gol nedeniyle 4-2 galip gelmiştik. hele ki çok net hatırlıyorum yediği ikinci gol kale üstünden dışarı giden topu dışarı gittğinden emin olamadığı için çelmek yerine tutmaya çalışması ve ellerinden kaçırıp içeri alması şeklinde olmuştu. zaten kötü bir sezon başlangıcı yapmıştı hayrettin. halbuki o zaman şu ankinden çok daha kısıtlı olan yabancı kontenjanını kaleciden yana kullanmamızı gerektirmeyen ezeli rakibimiz gibi türk kaleci oynatmanın haklı gururunu yaşadığımız bir dönemdi.(zira fenerbahçenin kalesini önce engin, sonra rüştü ve şimdi de volkan gibi türk kaleciler koruyor) o maçta hayrettinin yediği 2 gol ve verilmeyen penaltılarla gelen moral bozukluğu farkı arttırmamıza engel olmuştu. sonrasında fransada 4-0 yenilmiştik. o dönemlerde fatih terimin oynattığı futbol şampiyonluğun habercisiydi bizim için. 4 sene üst üste şampiyon olacağımızı kimse tahmin etmiyordu ama iyi bir kadro ve iyi bir hava yakalamıştık.
  • 8
    paris saint-germain - galatasaray sk 4-0 (2-0)

    hakemler: karol ıhring (svk); att.: 34.032

    psg: bernard lama (cap), jimmy algérino (72. laurent fournier); alain roche, paul le guen, benoit cauet, vincent guerin (63. kenedy), bruno ngotty, rai (87. jerome leroy), leonardo, dely valdes, patrice loko, tr: ricardo gomes

    gs: hyrettin demirbas; bekir gür, vedat ınceefe, bülent korkmaz (cap), ümit davala (60. evren turhan), ergün penbe, mert korkmaz (46.okan buruk), gheorghe hagi, hakan ünsal (65. adrian knup), arif erdem; hakan sükür, tr: fatih terim

    goller: leonardo (10.), dely valdes (23.), loko (59.), rai (78.)

    sarı kartlar: roche, cauet, sükür, korkmaz
  • 12
    dely valdes denen insan azmanının beni ağlattığı maçtır. unutamadığım bir diğer akşamdı bu maç akşamı. galatasaray'ı bıraksam mı diye düşünmüştüm bir haftalığına beşiktaşlı olmayı bile düşünmüştüm. kabus gibi bir maçtı. kahrolmuştum. o kara adam gol atıp atıp sırıtıyordu, babam da yeter artık sevinme falan gibisinden isyan ediyordu. ben de bize gıcıklık yaptığını düşünmüştüm dely valdes'in. yedi yaşındaydım ama az daha bu yenilgiyi kaldıramayacaktım. hayat çok acımasız, bir an sinirden bana neler düşündürtmüştü. itiraf sayfasına falan mı yazsaydım bilmiyorum ama aklımdan bir haftalığına başka bir takımı tutmayı geçirmeme sebep olan bu maçı hiç unutamadım. ve o kara belayı. ilk kara bela dely valdes'ti.
    ikincisi için de (bkz: patrick kluivert)
    özür dilerim galatasaray'ım. ama çok küçüktüm. sadece aklımdan geçiverdi sonra gitti.
  • 13
    hala sadece ve sadece bernard lama'nın kaledeki varlığı ve bu sebeple ne yaparsak yapalım gol atamayacağımız hissiyle hatırladığım maç. fişek gibi kaleciydi. bu maçtan önce sürekli herkes onun ilk maçta oynamadığını ve önemli bir eksik olduğunu söylüyordu.

    7 yaşında bir fanatik veled olarak 3-0 olduktan sonra babamın artık yatmamı söylediği, benim ise atarlanarak karşı çıktığımı, babamın "ne o ulan sonucun değişeceğini mi sanıyorsun?" çıkışına ağlamaklı şekilde "banane ya izliycem" diye cevap verdiğim anda 4. gölü yediğimizi şu an gibi hatırlıyorum. yatakta sinirden ağlamıştım.
  • 14
    brad friedel sezonun başlamasına bir hafta kala takımdan ayrılınca, o sezon kale ilk olarak hayrettin demirbaş'a bırakılmıştı. bu maç da hayrettin'in kötü oynadığı maçlardandır. daha sonra zaten sakarlık konusunda hayrettin'le yarışacak mehmet duymazer, pierre esser ve volkan kilimci'yle sezona devam ettik.

    aynı zamanda bu maç, eksiklerden ötürü fatih hoca'nın mert korkmaz'a ilk 11'de şans verdiği tek karşılaşmadır. maç öncesinde mert'in birçok önemli maça çıktığını ve gayet iyi oynadığını falan söylemişti ama olmadı, orta sahada şans verilen mert yetersiz kaldı. zaten devre arasında da takımdan ayrıldı. sonrasında kariyeri tekrar yükselişe geçti, hatta milli de oldu. yanlış hatırlamıyorsam milli takım'ın almanya, irlanda gibi kritik maçlarına ilk 11'de başladı.

    fatih hoca, mert'e rai'yle adam adama oynama görevi vermişti. uefa kupası finalinde söylediği "biz dört yıldır kimseye adam adama markaj uygulamadık" sözü burdan gelir.

    kaptan bülent'i saymazsak, kalede hayrettin, önlerinde - vedat inceefe - bekir gür ve biraz daha önde mert korkmaz'la defansif anlamda yetersiz kalmıştık.
  • 16
    televizyondan izlediğim maç. yanlış hatırlamıyorsam cem yılmaz'ın ilk meşhur olduğu dönemlerdi ve maç esnasında sürekli kel kafasıyla ekranın altından yukarı doğru çıkardı ve yüzünü dönerdi. bu çıkışların çoğu yediğimiz dört golün sonrasına denk gelince kel kafasıyla alakalı bazı sinkaflı sözler söylediğimizi anımsıyorum çocuk aklıyla. tabi başka maç da olabilir. affetsin bizi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın