trabzon tribünleri bir sonraki sezon oynanan kupa maçında
emre belözoğlu'na "katil emre" diye bağıracağından bu maçta emre'den ziyade
sergen yalçın bol bol küfür yemişti. zira o gün hagi'nin yerine
10 numaralı formayla sahaya çıkan sergen, trabzonsporlu oyuncularla gerginlik yaşamış ve taraftarın hışmına uğramıştı. amma ve lakin cevabı da birbirinden güzel iki golle vermişti. özellikle sol ayağıyla gelişine doksana taktığı gol muazzamdı. tabii trabzonspor'un
davor vugrineç ile 1-0 öne geçtiği gol de fena değildi.
fatih terim yönetiminde avni aker'den bir kere daha istediğimizi alarak çıkmıştık. terim'in galatasaray'da 2 farklı dönemde toplam 5 buçuk sezonluk deneyiminde trabzon'daki maçlarının karnesi çok iyidir. 5 lig maçında önce iki beraberlik, sonra 3 galibiyet. 2 kupa maçında ise önce 1 beraberlik, sonra 1 galibiyet. yani totalda 7 maçta 4 galibiyet, 3 beraberlik. benzer bir durum kadıköy'de gerçekleşse, imparator hala başımızda olsun diye dua ederdik. ben hala isterim o ayrı...
neyse tekrar söz konusu kupa maçına gelirsek.. hayatımda bilgisayardan izlediğim ilk ve tek maçtır. tv kartı mı diyorlardı, işte neyse o aletten bilgisayarıma taktırmış, bu konularda uzman olan kuzenim sayesinde cine 5'i çözdürmüştüm. hatta yalan yok birkaç kere playboy tv tarzı kanalları da gece 12'den sonra kurcalamıştık. işte o maçı da bilgisayardan takip etmiş ancak sessiz izlemiştim. aynı olayı, birkaç hafta sonra oynanan uefa kupası'ndaki
borussia dortmund maçında da yapmak istemiş, bu kez kuzenim yanımda olmadığından beceremediğimden güç bela kahveye yetişmiştim.
neyse ich'e inat entrylere başlıyorum :)