1996-97 Türkiye Süper Lig 18.Hafta Maçı
20:00 Ali Sami Yen Stadyumu
1 - 1
  • 1
    1996-1997 sezonu 2. yari ilk maci. sezonun ilk yarisinda kalede hayrettin demirbaş, mehmet duymazer, atilla çebi, volkan kilimci’den verim alamayan fatih terim careyi gurbetci kaleci pierre esser de aramis ama ilk mactan yaptigi hata ile 90. dakikada bizi yakmistir. mactan sonraki aciklamalari ise gercekten tam bir facia idi. 90. dakika da yedigimiz golle mac 1-1 sonu ermis ve sampiyonluk yolunda beni umitsizlige suruklemisti. hava cok soguktu diye hatirliyorum halla biraz da sisli. esser hakkinda hatirladigim sey yakisikli bir tipti kaleci tipi hic yoktu. burdan sonra sozu belgarath a devrediyorum.
  • 2
    vanspor'un golünü eski galatasaraylı aslen fenerbahçeli yusuf tepekule atmıştı. ligin ikinci yarısının açılış maçıydı. muhtemelen ekşi sözlük'te de bu maçın kulakları çınlatılmıştır ama hakikaten unutulmayacak cinsten bir karşılaşmaydı.

    cuma günü oynanmıştı ve ali sami yen stadı (o sezon ligin ilk yarısında cuma günü oynanan ve kral'ın iki golüyle 2-0 kazandığımız denizlispor maçı hariç) yine ful doluydu.

    galatasaray maça aslında gayet iyi başlamıştı. mutlak goller falan kaçmıştı. ilk yarı 0-0 bitmişti. ikinci yarıda gheorghe hagi gerekeni yapmış ve frikikten yine adrese teslim golünü atmıştı. o tip frikiğin bir benzerini, ligin ilk yarısında 3-1 kazandığımız antalyaspor maçında da atmıştı. eski açık tarafındaki kaleye, sol ayakla, sağ doksana...

    uzatmalarda o unutulmaz gol gelmiş ve pierre esser'in galatasaray kariyeri sona ermişti. aslında sadece pierre esser'in değil bir galatasaray formasının da kariyeri o gün bitmişti. hatırlanacağı gibi o söz konusu sezon düz sarı, yakaları sadece kırmızı bir formamız vardı manchester united zaferinden yadigar. 96-97 sezonunda da özellikle içerideki maçlarda giyiliyordu işte. velhasıl kelam bu vanspor maçında değişik dizaynlı bir düz sarı forma söz konusuydu. bisiklet yakaydı ve koltuk altından bele doğru kırmızı çizgiler vardı. bisiklet yaka o zamanlar formalarda pek rastlanan bir tür değildi. ondan çok ilgimi çekmiş, hatta formayı baya beğenmiştim. ama bu maçta o şok beraberlik gelince, o forma bir daha giyilmemek üzere rafa kalktı.

    ertesi hafta trabzon deplasmanında bu sefer o demin tarif ettiğim formanın kırmızı renk olan versiyonunu (yanlar sarı çizgi) giydik ve sahadan golsüz beraberlikle ayrıldık. 20. haftada ali sami yen'deki kocaelispor maçında da o kırmızı renk forma giyildi, ancak yine golsüz beraberlik gelince kaderi sarı formanınki gibi oldu ve rafa kalktı.

    20. hafta ise kadıköy'deki derbiye ilk yarıda giyilen düz sarı formayla (sadece yakaları kırmızı) çıkıldı, mamafih bu kez beraberlik bile alınamadı. ardından klasik sarıyer maçı ile şahlanış.. hayatımın forması olan siyah çorap siyah şort üstüne sarı-kırmızı çubuklu...

    neyse bir forma bloğunda bu detayları kusmalıyım, boku çıktı...

    son bir dip not da.. bu vanspor beraberliği o zamanlar çok olay olmuştu. tribünler şok olmuş, takım devre arasında alem yapmakla suçlanmış ve baya baya üzülmüştük. ama bugün nedense o maç aklıma geldiği zaman, o maçı izlediğim anı falan, baya mutlu oluyorum. özlemişim ulan o günleri..
  • 4
    galatasaray'ın yeni tansferi cengiz dülgeroğlu'nun maçtan sonra yediği golle ilgili yaptığı açıklama ile dumura uğrattığı maçtır. şuna benzer bir açıklama yapmıştı kendisi, "ben kendimi kale çizgisinin üzerinde sanıyordum. topu direğin üzerinden yumuşakça kornere çelmek istedim ama altıpas çizgisindeymişim, topu kaleye çeldim. şanssızlık"

    *
  • 6
    maçın son 5 dakikasına girilirken 1-0'ın üzerine yatmak niyetiyle hakan şükür ve adrian ilie'nin yerine feti okuroğlu ve ümit davala oyuna girmişti takımımızda ve ben de beraberliği bu değişikliklere bağlamıştım. o zamanlar hakan şükür oynamayınca puan kaybetme oranımızın yüzde 80 olduğuna inanıyordum ve o oyundan alındığı anda doğru düzgün atak geliştiremeyen van'ın gol atacağından emindim. nitekim eski topçumuz yusuf da beni haksız çıkarmadı. pierre esser'e çok ah etmiştim. bir daha forma giyememesi esasen hep benim o ahlarım yüzündendi.
  • 7
    futbol takımımızın tarihindeki en dramatik maçlardan biri.

    https://youtu.be/cFGWgcQrLaw şu an bile özetini izleyince son dakikada gelen o saçma golün etkisini atlatamıyorum. o sezonun devre arasına en yakın takipçimizin 5 puan önünde girerek iyi bir avantaj yakalamıştık. ikinci devrenin ilk maçı olan bu müsabaka ise saha avantajımızı kullanarak atlatacağımız en kolay viraj gibi görünüyordu. maç boyunca harcadığımız net pozisyonların ardından son saniyede yediğimiz saçma gol ile adeta yıkılmıştık. bu maçın etkisi ile sonrasında oynadığımız 3 maçı daha kazanamamıştık. o sene şampiyonluğu kaçırsaydık eğer sebebi bu maç olacaktı. ciddi anlamda pis bir maçtı.
  • 9
    bu allahın belası maçtaydım ben. tıklım tıkış yeni açık'ın baca tarafındaydım ve hayatımda ilk ve son kez yalnız gittiğim maç da budur. maça beraber gitmeyi planladığım hatta maçtan 1-2 gün önce biletlerini beraber aldığımız ama son anda beni eken (şu anda hatırlayamadığım bi' sebeple-ki bileti olan maça gelmiyorsa ciddi bi' şeydir) arkadaşım sayesinde tek izlemiştim. aradan 24 seneye yakın bi' süre geçmiş ancak çok soğuk bi' hava ve buna karşın tribünlerde çılgın bir kalabalığın var olduğunu hatırlıyorum. normal, sıradan lig maçlarına bu kadar cefa çekerek girdiğimi bilmem o maça kadar.yine aklımda kaldığı ölçüde fena oynamadığımız bi' maçtı ama hagi'nin frikikten attığı golden sonra bi' türlü 2. golü bulamıyorduk. hiç istemesem de daha önceki çok acı tecrübelerime dayanarak maçın bitmesine 3-5 dakika önce stadyumdan çıktım. çıkmasam karşı tarafta oturduğum için sami yen'in önüne diğer yönlere gidenlere göre daha az sayıda konuşlanan bostancı arabalarına binmeme imkan yok. ekstradan 45 dakika-1 saat bekleyeceğim. neyse, güç bela bi' araç bulup bindim. ama aklım maçta kaldı.içimde de kötü bi' his... şimdiki gibi internet , cep telefonu şu bu da yok. aracın şoförü araçta tek adımlık yer kalmayacak şekilde doldurduktan sonra kalkmaya yakın maçın 1-1 bittiği haberi kulaktan kulağa yayıldı. teyit etmeden inanmak istemedim çünkü arada sırada şimdiki trollerin atalarına az da olsa denk gelmişliğim vardı bu tip ortamlarda. ancak tabii içten içe maçın böyle bittiğini de biliyorum ama işte bi umut eve girip teletex'ten bakana kadar bi' türlü inanmak istememiştim.
  • 11
    hayatımda sahaya yabancı madde attığım tek maçtır (bkz: futbol dostluk futbol kardeşliktir) vanspor'un çizgiyi tam geçip geçmediği belli olmayan son saniye topunda, golü veren tam önümüzdeki(kapalının önündeki) yan hakeme küçük 2 tane bozuk para atıp tutturamamıştım. maçtaki formamız ise bence en güzel formalarımızdan biriydi. ama hocamızında bizler gibi uğurlu-uğursuz forma totemleri olduğu için çok fazla tercih edilmemiştir sonrasında.
  • 13
    nice başarılara imza attığımız dönemde yaşadığımız bir garip puan kaybıdır.

    hep lecce bey mi anlatacak. bizim de hikayemiz var kapalıda (:

    lise 1 deydim. okuldan * çıkıp kapılar açılır açılmaz kapalıda yerimizi aldık. ramazan ayına denk gelmişti. sırtımızda çanta, üzerimizde üniforma, kapalıya giren ilk grupla beraber pırıl pırıl sahaya karşı orucumuzu açtık.
    hagi' nin frikik golü gelince arkadaşın biri meşale yaktı, ortalık karıştı. biraz sonra arkadaş meşaleyi yere atınca ufaktan bir alev oldu, yerdeki kağıtlar tutuştu sandım. bir baktım benim çanta alev almak üzere. elinin ayarına, gözünün gönyesine edilen küfürler eşliğinde çanta tekmelerle falan kurtarıldı. bir diğer arkadaş ise koltuğa oturmuş, gözünü ovuşturuyor. neden bilmiyorum gol sonrası stresten gözleri doldu falan sandım. meğer adamın gözüne meşaleden ufak bir parça isabet etmiş... su ile ilk müdahaleyi yaptık neyse ki önemli bir şey olmadı.

    maç sonlarında 3-5 dk erken çıkan ve gelen gol haberi sonrası skoru sağa sola soran taraftaralarımız var ya... işte bu maç için o, bendim. eve giderken 1-1 bittiğini kaç kişiden duydum hatırlamıyorum ama eve gidip gözümle görene kadar inanmamıştım.

    demem o ki o pierre esser e ne oldu yaww (:
App Store'dan indirin Google Play'den alın