• 100
    sivas deplasmanı zordur her zaman ama biz ne zaman sivas'tan galip döndük o sene şampiyon olduk. o yüzden bir yandan da heyecanla maçın başlamasını bekliyorum.

    sevin sevmeyin ama fatih terim gerçeği var. bu apaçık ortada. adamın takımın çehresini nasıl değiştirdiği o kadar net ki(!) gelir gelmez şu pozitif havayı dünya üzerinde bir tek fatih terim sağlayabilirdi zaten. ölü taklidi yapan selçuk, sinan, yasin, hakan balta, donk hatta denayer gibi oyuncular az çok katkı vermeye başladılar.
    son kupa maçında belhanda 90 dakika oynadı. bu maça yedek başlayacağını düşünüyorum o yüzden.

    muslera-mariano,denayer,maicon, latovlevici(nagatamo), selçuk, donk,feghouli, rodriguez, yasin (sinan), gomis on biriyle sahaya çıkacağız sanırım. sakatlıksız, hakkımızla, söke söke kazanacağımız bir maç olmasını diliyorum.

    (bkz: sezonun en önemli maçı)
  • 6
    2006 sezonu hariç * sivas'ı sivas'ta yendiğimiz her sezon şampiyon olmamız gibi bir gerçek var. bu adamları orda yenmemizin şart olmasını geçtim, bir de bu havada ve o saatte yenersek heralde takımdaki özgüven iyice oturur ve ligdeki her takımı her şartta yenebilecek gücümüzün olduğunu herkes görür. bu açıdan bu maçın bir milat olacağını düşünüyorum.

    haydi hocam, haydi aslanlar... allah yardımcınız olsun.
  • 43
    zorlu geçeceğini tahmin ettiğim, kolaya çevirmek için erkenden bir gol bulmamız gereken karşılaşma. sivasspor yaptığı transferlerle bir ivme yakaladı ve evinde büyük bir takımı ağırlayacak. ensesinde düşme korkusu yelleri de esmediğinden seyircisine güzel bir oyun izlettirmek isteyecektir. bu noktada atacağımız erken bir gol farkın kilidi olacaktır.
  • 29
    alınacak üç puanla hem fenerbahçe maçına, hem de ligin son virajına önde ve rahat girmemizi sağlayacak maçtır. zira kadıköy deplasmanına kadar bizi görece rahat bir fikstür bekliyor. ötesi, biz aşağıdaki takımlarla oynarken, rakiplerimiz de birbiriyle karşılaşacak.

    sivas maçı sonrası fikstürümüz:

    antalya
    kasımpaşa (d)
    bursaspor
    karabükspor (d)
    konyaspor
  • 388
    kaliteden kalitesizliğe uzanan bir serüvenin detaylı bir betimlemesi olan sinir bozucu maç…

    muslera, mariano, denayer, maicon, nagatomo, donk, tolga, feghouli, yasin, garry ve gomis on biri ile sahadaydı bu akşam galatasaray. sezon başında, tudor çomak sokana kadar, ligde esip gürleyen on birden temel farkı, orta sahada; fernando ve n’diaye yerine donk ve tolganın olmasıydı. işte bu temel fark, bir bakıma kalite ve kalitesizlik arasındaki farkın bir betimlemesiydi. bu akşam galatasaray’ın orta sahası, sezon başının tersine, tam anlamıyla kalitesizdi ve modern futbolda orta sahanız kalitesiz olunca, çıktığınız maçlar keyif verici değil, sinir bozucu olur. şahsımca, günümüzün en önemli futbol verisi budur.

    fernando sakat, n’diaye satıldı. bu iki ismi bir kenara bırakıp, 2018 şubatında galatasaray’ın orta saha rotasyonuna bakalım: selçuk, tolga, donk, belhanda. bu dörtlünün içinden çıkacak herhangi bir kombinin, asla fernando-n’diaye kalitesinde olmayacağı bir gerçek, ama bu akşam fatih terim bu dörtlünün içerisinde en kalitesiz, hadi kaliteyi geçelim ama apaçık en verimsiz kombinasyonla, tolga-donk kombinasyonuyla maça çıktı.

    tolga, mücadeleci bir futbolcu. saygım sonsuz kendisine. tolga’yı en fazla, kaliteli orta saha hattını enerji ve mücadele olarak destekleyici –üçüncü- orta saha olarak kullanabilirsin. nitekim, sezon başında tudor’un yaptığı da buydu ve gayet verimli oluyordu. tolga’yı, donk gibi bir kalasın yanında, top taşıyıcı orta saha göreviyle oynatırsanız, bu akşamki gibi kafası kopmuş tavuğa dönüşüyor. bunu, biz taraftar olarak geçen seneki maçlarda da bol bol tecrübe etmiştik, sanırım hoca pek takip etmemiş galatasaray’ı geçen sene.

    donk’a gelince… donk’a gelmek bile istemiyorum renktaşlar. çöp, kalas, kalitesiz. fatih terim kendisini kazanmaya çalışıyor ama birisi hocayı uyarmalı; donk’u kazanmak, federasyondan işsizlik maaşı kazanmaya benzemez, eline yüzüne bulaştırır. kaybeden galatasaray olur.

    ki buraya bir ek daha yapmak istiyorum, donk gibi bir faydasıza, şampiyonluk yolundaki tüm rakiplerin puan kaybettiği bir haftada, 90 dakika boyunca sabretmek, belhanda’ya ve hatta selçuğa(bile) forma vermeyip kendisini ilk on bire almak, galatasaray’a ihanettir.

    ben bu akşamki bu sinir bozucu ve kabız futbolun sebebini, orta sahanın kalitesizliğine bağladım. orta saha’nın kalitesizliği takımın geri kalanına da sirayet etti. gomis, yasin, gary ve feghouli hiçbir şey oynamadılar. burada gomis’e bir parantez açılabilir, bugün hiç rakip savunmayı zorlamadı. bakın zorlayamadı değil, zorlamadı. bana isteksiz gibi geldi.

    gary ve feghouli bir şeyler yapmak istediler, ama takımın ileri hattının geri kalanı bu kadar birbirinden kopuk olunca onlar da sağa sola savruldular.

    yasin sinir bozucuydu. pek bir şey yazmak istemiyorum onun hakkında.

    defans hattımız gayet iyiydi. yediğimiz gollere bakınca defans hattımızın kalitesizliğinden değil maç içi şansızlık/aptallık olarak yorumlayabileceğimiz gollerdi her iki gol de.

    mariano, hücumda, ileri hattın tıkanıklığından dolayı pek bir şey yapamasa da(yine de birkaç tane çok kaliteli ortası vardı-hem sağa hem sol ayakla açtığı-) savunmada başarılıydı.

    denayer, hem savunmanın, hem de tüm takımın en iyisiydi.

    nagatomo bana pek umut vermedi. ama hakkında bir yargı belirtmek için bir süre daha beklemek gerekir.

    maicon, standarttı.

    muslera, bilemiyorum altan. gereksiz bir risk alarak saçma bir gol yememize sebebiyet oldu. penaltıda o hatasını telafi etmesini hem çok istedim hem de çok bekledim. ama olmadı. bugünkü performansını bir kenara bırakarak söylüyorum, sanki sevgili musleramız galatasaray’a doymuş galatasaray’a karşı bir heyecan hissetmiyormuş gibi.

    bunların dışında takımın, kayserispor’un ikinci devresinden beri süregelen ruhsuzluk, sezon başından beri süregelen, kronikleşmiş duran top zaafiyeti doludizgin devam ediyor. çözüm üretilmezse, şampiyonluk yarınlara kalır.

    lafı uzattım, maçı kaybettik. pek futboldan anlamıyorum, düzenli olarak sadece galatasaray maçlarını takip ederim. kendimce, kaybedilmiş maçın ardından bir şeyler karalamak istedim. özetlersek, kaybetmemizin bana göre temel sebepleri:

    1. takımın çehresinde-özellikle orta sahada- yaşanan bariz bir kalite düşüşü.
    2. orta sahadaki kalitesizliğin, takımın hücum hattını tıkaması ve ileride kısır bir futbola sebebiyet vermesi.
    3. tüm rakiplerin puan kaybettiği bir haftada, takımdaki, futbolun teknik analizleriyle açıklanamayacak bir şekilde ruhsuzluk ve isteksizlik.

    yazım bu kadar renktaşlar. kaybetmemize rağmen, ortada öyle çok karalar bağlanacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. şampiyonluk şansımız var, ama bu şans şampiyon gibi oynama şartına bağlı. şu an şampiyon gibi oynamıyoruz. oynayacak mıyız? bilmiyorum. belhanda’nın ve fernando’nun bir an önce on bire dahil olmaları gerek. takımın dinamizminin ve kalitesinin, buna bağlı olarak da ruh ve isteğinin artması gerek.

    böyle olmazsa, haziran ayında, geriye dönüp baktığımızda, ocak ayında 16 milyon euro’ya şampiyonluğu satmışız, diyebiliriz.

    bu olmasın.

    sevgiler.
  • 15
    sivas'tan 3 puanla dönen galatasaray $ampiyon olur. bu hep böyle olmu$tur, böyle de olacaktir. aksini iddia eden istatistiklerin efendisi sultans of europe'a ba$vursun.

    pe$in entry: istisnalar kaideyi bozmaz. 1 kere oldu sanirim, deplasmanda yenmemize ragmen $ampiyon olamami$tik ama psikolojik açidan sivas'ta sivas'a yenen cimbom psikolojik üstünlük saglar. $ubatta sivas'i sivas'ta yenmek her baba yigidin harci degildir.

    $ubatta sivas'i sivas'ta yenen, mayista kupayi kaldirir!

    edit. sultan karde$im mesaj atti. bir seferinde berabera kalmamiza ragmen $ampiyon olmu$uz, diger sezonlarda kazandigimizda $ampiyon olm$uz ve beraberliklerde yetmemi$.

    entry'yi düzeltmem gerekiyomus, yazim ve bilmem ne hatasi, tam anlamadim. sanirim sivas'i suvas olarak yazdigim için. yani umarim öyledir. bilmeyenler için, sivaslilari sivas'i suvas olarak telafuz eder.
  • 72
    şu maçı almamız durumunda beşiktaş'ın, mancini'li dönemdeki psikolojimize gireceğini düşünüyorum. şampiyonluğa doymuş bir ekip, şampiyonlar ligi'ne odaklanmayı düşünecektir ve lig ikinciliği ile şampiyonlar ligi'ne tekrar katılım planı yapacaktır. camiaları içinde de yüksek sesli bir tepki olmayacaktır. fenerbahçe'ye nedendir bilmiyorum ama ciddi bir rakip olarak bakamıyorum. hani dönem dönem vestel manisa, gençlerbirliği şampiyonluğa oynardı da bir yerden sonra düşüşe geçerdi. şu anki fenerbahçe kadrosuna bakınca buna benzer bir algı yaratıyor bende.

    ancak başakşehir için nasıl olsa tökezlerler diyemiyorum. rüzgar her yönden arkalarında. özellikle fernando'suz dönemde puan kaybını arttırmadan takibe devam edebilmeliyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın