388
kaliteden kalitesizliğe uzanan bir serüvenin detaylı bir betimlemesi olan sinir bozucu maç…
muslera, mariano, denayer, maicon, nagatomo, donk, tolga, feghouli, yasin, garry ve gomis on biri ile sahadaydı bu akşam galatasaray. sezon başında, tudor çomak sokana kadar, ligde esip gürleyen on birden temel farkı, orta sahada; fernando ve n’diaye yerine donk ve tolganın olmasıydı. işte bu temel fark, bir bakıma kalite ve kalitesizlik arasındaki farkın bir betimlemesiydi. bu akşam galatasaray’ın orta sahası, sezon başının tersine, tam anlamıyla kalitesizdi ve modern futbolda orta sahanız kalitesiz olunca, çıktığınız maçlar keyif verici değil, sinir bozucu olur. şahsımca, günümüzün en önemli futbol verisi budur.
fernando sakat, n’diaye satıldı. bu iki ismi bir kenara bırakıp, 2018 şubatında galatasaray’ın orta saha rotasyonuna bakalım: selçuk, tolga, donk, belhanda. bu dörtlünün içinden çıkacak herhangi bir kombinin, asla fernando-n’diaye kalitesinde olmayacağı bir gerçek, ama bu akşam fatih terim bu dörtlünün içerisinde en kalitesiz, hadi kaliteyi geçelim ama apaçık en verimsiz kombinasyonla, tolga-donk kombinasyonuyla maça çıktı.
tolga, mücadeleci bir futbolcu. saygım sonsuz kendisine. tolga’yı en fazla, kaliteli orta saha hattını enerji ve mücadele olarak destekleyici –üçüncü- orta saha olarak kullanabilirsin. nitekim, sezon başında tudor’un yaptığı da buydu ve gayet verimli oluyordu. tolga’yı, donk gibi bir kalasın yanında, top taşıyıcı orta saha göreviyle oynatırsanız, bu akşamki gibi kafası kopmuş tavuğa dönüşüyor. bunu, biz taraftar olarak geçen seneki maçlarda da bol bol tecrübe etmiştik, sanırım hoca pek takip etmemiş galatasaray’ı geçen sene.
donk’a gelince… donk’a gelmek bile istemiyorum renktaşlar. çöp, kalas, kalitesiz. fatih terim kendisini kazanmaya çalışıyor ama birisi hocayı uyarmalı; donk’u kazanmak, federasyondan işsizlik maaşı kazanmaya benzemez, eline yüzüne bulaştırır. kaybeden galatasaray olur.
ki buraya bir ek daha yapmak istiyorum, donk gibi bir faydasıza, şampiyonluk yolundaki tüm rakiplerin puan kaybettiği bir haftada, 90 dakika boyunca sabretmek, belhanda’ya ve hatta selçuğa(bile) forma vermeyip kendisini ilk on bire almak, galatasaray’a ihanettir.
ben bu akşamki bu sinir bozucu ve kabız futbolun sebebini, orta sahanın kalitesizliğine bağladım. orta saha’nın kalitesizliği takımın geri kalanına da sirayet etti. gomis, yasin, gary ve feghouli hiçbir şey oynamadılar. burada gomis’e bir parantez açılabilir, bugün hiç rakip savunmayı zorlamadı. bakın zorlayamadı değil, zorlamadı. bana isteksiz gibi geldi.
gary ve feghouli bir şeyler yapmak istediler, ama takımın ileri hattının geri kalanı bu kadar birbirinden kopuk olunca onlar da sağa sola savruldular.
yasin sinir bozucuydu. pek bir şey yazmak istemiyorum onun hakkında.
defans hattımız gayet iyiydi. yediğimiz gollere bakınca defans hattımızın kalitesizliğinden değil maç içi şansızlık/aptallık olarak yorumlayabileceğimiz gollerdi her iki gol de.
mariano, hücumda, ileri hattın tıkanıklığından dolayı pek bir şey yapamasa da(yine de birkaç tane çok kaliteli ortası vardı-hem sağa hem sol ayakla açtığı-) savunmada başarılıydı.
denayer, hem savunmanın, hem de tüm takımın en iyisiydi.
nagatomo bana pek umut vermedi. ama hakkında bir yargı belirtmek için bir süre daha beklemek gerekir.
maicon, standarttı.
muslera, bilemiyorum altan. gereksiz bir risk alarak saçma bir gol yememize sebebiyet oldu. penaltıda o hatasını telafi etmesini hem çok istedim hem de çok bekledim. ama olmadı. bugünkü performansını bir kenara bırakarak söylüyorum, sanki sevgili musleramız galatasaray’a doymuş galatasaray’a karşı bir heyecan hissetmiyormuş gibi.
bunların dışında takımın, kayserispor’un ikinci devresinden beri süregelen ruhsuzluk, sezon başından beri süregelen, kronikleşmiş duran top zaafiyeti doludizgin devam ediyor. çözüm üretilmezse, şampiyonluk yarınlara kalır.
lafı uzattım, maçı kaybettik. pek futboldan anlamıyorum, düzenli olarak sadece galatasaray maçlarını takip ederim. kendimce, kaybedilmiş maçın ardından bir şeyler karalamak istedim. özetlersek, kaybetmemizin bana göre temel sebepleri:
1. takımın çehresinde-özellikle orta sahada- yaşanan bariz bir kalite düşüşü.
2. orta sahadaki kalitesizliğin, takımın hücum hattını tıkaması ve ileride kısır bir futbola sebebiyet vermesi.
3. tüm rakiplerin puan kaybettiği bir haftada, takımdaki, futbolun teknik analizleriyle açıklanamayacak bir şekilde ruhsuzluk ve isteksizlik.
yazım bu kadar renktaşlar. kaybetmemize rağmen, ortada öyle çok karalar bağlanacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. şampiyonluk şansımız var, ama bu şans şampiyon gibi oynama şartına bağlı. şu an şampiyon gibi oynamıyoruz. oynayacak mıyız? bilmiyorum. belhanda’nın ve fernando’nun bir an önce on bire dahil olmaları gerek. takımın dinamizminin ve kalitesinin, buna bağlı olarak da ruh ve isteğinin artması gerek.
böyle olmazsa, haziran ayında, geriye dönüp baktığımızda, ocak ayında 16 milyon euro’ya şampiyonluğu satmışız, diyebiliriz.
bu olmasın.
sevgiler.