• 406
    koca milli takım arasını bu maça hazırlanarak geçirmesini beklediğimiz teknik kadro ve takımın bize büyük sürpriz yaparak gram futbol oynamadan bitirdiği maç oldu. bunu skordan bağımsız söylüyorum çünkü 1-0 yenilseydik de bu bakış açım değişmezdi.

    anlamadığım nokta tam olarak bu: eksikler 2 hafta öncesinden belliydi ve onca hazırlığa ve kadro denemesi sonucunda yapılan tercihler şener'in sağ bek ve gedson'un stoper oynaması mıydı yoksa böylesine uzun bir süre takımı hiçbir şekilde hazırlamadan mı geçirildi?

    o kadar çok tezat var ki kadro seçiminde. mesela dünya yansa hoca'nın tercih etmediği şener ilk 11'de başladı, ki o şener ilk golde ortayı yapan hataylı oyuncuya sadece eşlik etmekle yetindi. keza 2 stoperin eksikliğinde ozarnwafor 1 dakika bile süre almadı bu maçta.

    keşke fatih hoca ve futbolcular, bütün haftayı heyecanla geçirip de bir umutla televizyonun başına oturan bizim böyle ruhsuz bir takım görüntüsüyle karşılaştığımızda yaşadığımız hayal kırıklığının ve ihanete uğramışlık hissinin birazını anlayabilseler.

    yine de hepsine tek tek teşekkür ediyorum, artık bu sezona dair gram umut beslememem gerektiğinin farkına varmamı sağladılar.
  • 407
    elimize gelen bir başka firsatı yine kendi elimizle ittiğimiz maçtır.

    maç hakkındaki entryleri okudum ve takımdaki isteksizliğin çoğu yazarın da dikkatini çekmiş olduğuna sevindim. yediğimiz 3. gole kadar oyuncuların vücut dillerini pür dikkat izledim ve ne yazık ki çoğu oyuncumuzun sezonu kafada bitirdiğini gördüm. ne bir isyan ne bir hırs gram yoktu hiçbirinde. sanki 2 maç kalmış ligin bitimine, biz de 7-8 puan gerideyiz, formaliteden sahadalar sanki ruhsuz herifler.

    arda ilk yarıda bir sarı kart gördü, hataylı oyuncu öyle bir bağırdı ki, dedim var'dan kırmızı karta evrilecek bir darbe var herhalde ama tekrarı izlediğimde arda hataylı oyuncunun tabanına normal şiddette bir darbe vuruyor, hataylı öyle bir bağırıyor ki, hakem denen zat şakkk diye çıkarıyor sarı kartı, ne arda'da ne de diğer oyuncularda gram itiraz gram isyan yok. bizim şener ensesine bildiğiniz yumruk yiyor ama gidiyor mal gibi anında ayağa kalkıp hakeme el kol yapıyor. diğer oyuncularımızda yine tepki yok. hataylı zeybek oynar gibi eller açık topa dokunuyor, bizden kimseden ses seda yok, saracchi'nin kapalı koluna top çarpıyor, hakem elle oynama veriyor bizimkilerde yine ses seda yok. kimin şampiyonluğa oynadığını bilmeyen birini izlese maçı, hataylı oyuncuların hırsına bakarak beyazlar herhalde şampiyonluk adayı derdi resmen.

    oyun olarak elinden geleni yaparsın, çabalarsın pozisyona da belki giremezsin çaban yine de takdir görür ama bizimkilerde bunların hiçbiri yoktu.

    3 gol yedik, abartısız söylüyorum küme düşme potasındaki takımlar bile yemezdi böyle goller.

    1. gol; sol bekimiz kafa topuna çıkmaya imtina ediyor, devamı gol.
    2. gol; serbest atış kullanılıyor, defansın yerleşik ama rakip oyuncu yayın orada bomboş, şut ve gol.
    3. gol; 40 metreden süzüle süzüle gelen top ve rakip forvet bu topu senin ceza sahanın önünde göğsüyle indiriyor ve gol.

    hocanın saçma sapan kadro tercihlerine ise hiç girmeyeceğim çünkü içinden çıkamam. yeter artık beni çok baydı fatih hoca'nın taktiksizliği. kadro öyle ya da böyle çok kötü değil ve bu kadro pozisyona dahi giremiyorsa bunun bir numaraları sorumlusu teknik heyettir. yeni sezona artık yeni bir teknik direktörle girilmesini umuyorum.

    son olarak, allah'ın sopası yok, fatih hoca sen kerem'i sakat değilken oynatmayıp takıma kalıcı bir şekilde monte etmezsen, ihtiyacın olduğunda da böyle kalırsın işte.
  • 408
    yaklaşık 3 aydır falan bu maçta puan kaybı bekliyorduk. dolayısıyla sürpriz bir puan kaybı olarak niteleyemeyiz. hatta eksiklerimiz olmasa bile bu deplasmandan kolay kolay çıkamazdık. iyi bir takım hatayspor, fenerbahçe fark yiyeceği maçı kaybetti orada, beşiktaş zar zor 1 puan kopardı. olmayacak puan kaybı değildi velhasıl. biz esas içerde rize ve sivas'a verdiğimiz 5 puanla bu durumdayız. şimdi aynı şartlarda 5 puan fazlamız olsa çok farklı olurdu her şey. yine de bitmedi. fenerbahçe'den daha fazla umutlanmak için çok sebebimiz var.
  • 411
    2020-21 sezonunda şampiyonluğu averajla kaybetmemize yol açan maç.

    takım bu maça nasılsa şampiyonluğu kaybettik kafasında çıktı. cidden formaliteden kalan maçlara çıkılıyormuş gibi bitse de gitsek havasında oynadılar maçı. ve aslında o akşam hiçbiri bilmiyordu ama 1-0 kaybetmekle 3-0 kaybetmek arasında şampiyonluk kadar ince bir çizgi vardı.

    demek ki buradan ortaya çıkan sonuç şu, matematiksel olarak şampiyon olma ihtimalin varsa formalite havasına girmemek gerekiyor. ikincisi her maç atabildiğin kadar gol atıp, gol yememek için de ekstra çaba sarf etmek gerekiyor. bir musibet bin nasihattan iyidir. belki de tarihimize böyle bir olayın geçmesi akıllanıp averaja özen göstermemize yol açacaktır.
  • 413
    hiç farkında olmadan averajla şampiyonluğu vermemize neden olan maç. galatasaray'ın bu maçı 1-0 ya da 3-2 kaybetmesi için hiçbir engel yoktu. "nasılsa şampiyonluk gitti" kafasında maçı oynadık ve ciddiyetsiz bir oyunla maçı ve şampiyonluğu 3-0 kaybettik.

    skor 29. dakikada 2-0'a geldikten sonra 80. dakikada yediğimiz üçüncü gole kadar geçen sürede bizi şampiyon yapacak 2-1'i yakalamak için bile zerre kadar çaba sarf etmedik. beşiktaş'ın 7 gol atmak için bütün ayarlamaları yaptığı hatay'a 1 gol atamadık maç boyu. atamadık değil aslında ilgilenmedik. 8 puanlık farkı kapayabileceğimize o maçtan inanmaya başlasaydık her şey bambaşka olurdu.
  • 416
    oynandığı zaman bjk ile arada puan farkı olduğu için averajla şampiyonluğu verdiğimiz maç değildir. biz şampiyonluğu denizli ve malatya maçlarında bol gol atamadığımız için kaybettik. billong'un 7-0'lik hediyesi de her ne kadar averajı büyük ölçüde etkilese de o maçta aslında puan şikesi yapıldı. 7-0'lik skor planlanan bir skor değildi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın