• 262
    maçtan notlar:

    maçın sonunda taraftarlar koyduk mu derken kameraların samet aybabayı göstermesi süperdi.

    gomis maçtan çıkınca tudora yaptığı hareket hiç yakışmadı. bu maç trip atılacak bir maç değildi.

    yasin 10 dk oyunda kalıp iki pozisyonu piç etmeyi yine becerdi. valla bravo.

    tam emin olamadım ama son dakikalarda selçuktu galiba, topa zıplamadı sivaslı oyuncu aldı kontraya çıktı, peşinden koşmadı bile.

    unutmadan notları yazdıktan sonra maçı yorumlarsak eğer;

    topu hep isteyen bir takım var. topun arkasına geçmektense saldırıp topu yönetmeyi isteyen bir takım var sahada. defansta top bizdeyken 3'lü oynayıp fernandoyu iki stoperin arasına gömüyoruz. ne yazık ki iki stoperimiz de yetersiz. hele serdar hem çok zayıf hem çok ayarsız. galatasarayın stoperi bu kadar zayıf olmaz. kone ezdi resmen serdarı. hele götüyle yere indirdiği bir pozisyon var ki resmen acı. maicon ilk yarı çok uzun pas yaptı. çoğu da taça veya rakibe gitti. garanti oynaması lazım.

    belhanda gösterdi ki çok ince bir 10 numara olmayacak, daha ofansif bir 8 gibi olacak. tudorun da zaten istediği buydu. şapkadan tavşan çıkarmayacak ama işleyen bir takımın parçası olacak. ndiaye için söylenecek tek bir şey var o da kontrolsüz güç güç değildir. biraz daha sakin biraz daha dengeli olması lazım.

    maçın net olarak en kötüsü gomis. kaç kere ofsayta düştü saymayı bıraktım. ama daha kötüsü oyunun içinde değildi ve takıma katkısı olmadı. çıktıktan sonraki tripleri ise büyük desteğe hiç yakışmadı. hafta içi yaşanılan duygusal olayların sonucu olabilir diye düşünüyorum. milli maç arası iyi gelecektir.

    maçın net olarak en iyisi ise tolgaydı. attığı goller, pasları, mücadelesi herşeyiyle dört dörtlüktü. neden oyundan çıkarıldığını anlayamadım ama. bırakın oynasın. çıkarılacaksa 90'da çıkarılıp alkışlatılabilirdi.

    maçın hakemi için devre arası muslerayı uyaracak diye yazmıştım. bu da ne kadar art niyetli bir hakem olduğunu belirtmek içindi. ve dediğimi aynen yaptı. bundan sonra gerçekten işimiz zor olacak bu federasyon ve hakemlerle.

    taraftara da ayrıca helal olsun. çok güzel bir ambians vardı. hep böyle devam. bu sene o sene. bu sene tinercilerin gazını alacağımız ve tekrar zirveye oturacağımız sene. helal olsun herkese.
  • 264
    tolga fernando ve ndiaye disinda tum takimin formsuz oldugu pas hatalarinin ardi arkasinin kesilmedigi bu maci bile 3 0 aldiysak takim kazanma aliskanligi kazaniyor demektir. ki bu basarinin en onemli anahtarlarindan biri kazanma aliskanligi. besiktasin 2 yildir sampiyon olmasinin tek nedeni 15. haftada kendisine rakip bulamamasi ve kazanma aliskanligina sahip olmasiydi.
  • 265
    kaos futbolunun kralını oynadığımız maç. özellikle ilk yarı.
    maçtan önce twit atmıştım sonra sarzim bitti. rakibin yapması gereken tek sey fernandoya erken basmaktı. ne yaptılar ? fernandoya erken bastılar. ve gol zorlaya zorlaya kornerden geldi. o ana kadar mariano ve özellikle maicon'un insiyayifindeydi geriden çıkma işi.

    burada, samet aybaba'ya sen kimsin falan diye laf sokuyorlardi. samet aybaba berbat bir teknik direktor olsa da kusura bakmayın, 20 yasindaki veletlerin dunyada gecirdigi sureden fazla teknik direktorlugu var adamin. ne kadar bilmiyor olabilir ki ?

    bizimkilerin oyununu cozerler önümüzdeki mac. samet aybaba ilk isigi yakti. galatasaray'in acil feghouli'yi takima katmasi lazim. yoksa sivastan yetenekli her takim sorun yaratir bize.

    geçen seneden farklar;

    1- selçuk (başka ne olacaktı)
    miymiy yuruyen, rakiple kosmayan, topu yavas ceviren biri yok orta sahada.

    2- gecen sene bekleyen ve yerleşen bir takim vardi, bu sene surekli top kapmaya calisan takim var. bunun da iki etkisi var, iyi etkisi rakip takimin dusunmeye vakti olmuyor haliyle organize atak yemiyoruz.
    kotu yani ise orta sahada enlemesine giden oyuncuya sprint atiyor. özellikle n'diaye! sakin ol king of wakanda... diger oyuncular da benzer, haliyle takim gereksiz yoruluyor.
    3- gecen sene topa sahip olmayi hedefleyen pas takimi vardi, bu sene direkt pas kullanan, saha yayilimindan cok driblinge bakan bir takim var. ah şu takımda sneijder olacaktı...

    ve son olarak hala oyuncuların insiyayifi, bireysel beceri ile gol buluyoruz. ama takım sezon başında full kondisyon yüklemesi yaptı. umarım artık bu aşmaya başlarız. cidden hücumu yok takımın.
  • 266
    hic skor taraftarligi yapmadan sonucunda bir kac olumsuz gordugum noktayi paylasmak istedigim mac.

    rodriguez cok istekli ve caliskan, kendisini cok seviyorum, ama istedigi feghouili varken yedek bekleyip 60 tan sonra kesinlikle oyuna girmeli.

    maicon her topu uzun atma sevdasindan vazgecmeli, yoksa takimin duzgun hucum etme ihtimali cok dusuyor. hava toplarinda ve tek hamlelerinde ilk kez bu kadar guven verdi bana. selcuk'a pas vermedigi icin ayrica mutlu etti.

    belhanda hakkinda buyuk hayaller kurmamiza gerek yok, bence iyi niyetli bir futbolcu, ama yildiz degil. katki verecektir fakat sapkadan tavsan beklemeyin derim, ayrica cok pozisyon harcar, cunku laubali, kimse beni aksine inandiramaz. sneijder yerine gelmis olmasi taraftar gozunde cok sevilmeyecek olmasinin en buyuk sebebi gibi duruyor, stattaki atmosfer oyleydi.

    mariano cok iyi bir futbolcu ve oyle olmaya devam edecek gibi.

    tolga'nin macta yaptigi iki dogru sey attigi uzun paslar ve kaptigi toplar.ne sut cekmeli, ne de surekli cezasahasina girmeli. bu adamin girdigi pozisyonlara daha yetenekli oyuncularimiz girmeli. scholes gibi 4-5 tane muhtesem pas atti, caliskan, ayagina saglik diyorum. fazla sorumluluk almaya calisirsa yine bozacaktir.

    ndiaye macta 5 dakika falan oynadi sanirim, deplasman derbilerinde kirmizi gorecektir. cok kontrolsuz, boyle orta saha oyuncusu olmaz. cogu hareketi de faul. muthis bir enerjisi var ama bunu maca yayma konusunda daha iyi olabilir. bence suanki formlarina gore 10 numarada belhanda'dan daha iyi oynar. topu taca atip taraftari gaza getirme hareketleri yapan oyunculari pek sevemiyorum(melo bambaska bir hikayeydi onu gecelim), biraz onyargili bakiyor olabilirim. sirti donuk muthis top alip basip gidiyor, en guzel ozelligi de bu bence, paslari da iyi. henuz sut goremedik. ilerleyen haftalarda tolga'dan daha cok hucumda yer alacaktir.

    gomis de bir insan. mactan once 8 kere tribune cagirip yarim saat adini soylediler, iki gol atinca simartirsan performansi duser benden soylemesi. bu hali lig icin gayet yeterli, istekli ve arzulu. asisti on numaraydi, beni geldiginden beri en cok bu hareketi mutlu etti. bir benzerini benzema yapar mesela.

    linnes, bence kusursuz oynadi.

    ve fernando, sen kaybolursan zorlaniriz. bugun bunu gorduk.

    ozetle, takimdaki istahta gram azalma yok, beni en cok bu mutlu etti, en cok ozledigimiz de bu sanirim. taraftar genel olarak takimi cok guzel itti, alkisladi, ovdu. tudor degisikliklerde gec kaliyor diye dusunuyorum, bunun tek sebebi macin gidisatina etki etme konusu degil, yedekteki oyunculari kazanmayi da dusunmesi gerek. eren gol atmak istiyor mesela, yasin hala katki verebilir ama tudorun asisti dusundurtmesi gerekiyor, yoksa oynatmasin.
    gidisat ve ligdeki diger takimlar bizim sampiyonlugun bir numarali adayi olarak gosteriyor. bence sampiyon olacagiz.
  • 268
    acilen asamoah ve feghouli'nin takıma katılması gerekiyor. eğer dün garry'nin bulduğu kontra topları feghouli bulsaydı, 5-6 tane atmıştık. aynı şekilde asamoah orta saha 3'lüsüne katılmalı ve fernando'ya baskı yapıldığı anda insiyatif alıp topla beraber çıkmalı. baskı olduğu anlarda ndiaye oyunun içinde hiç giremedi. zaten seyirci baskısından en çok etkilenen 2 futbolcu ndiaye ve garry'di. iyi kapanan takımlara karşı asamoah ve feghouli daha sakin kalabilecekler.
  • 270
    (bkz: #2233826)
    normal şartlarda izleyemeyecek olduğum maçtı. hem heybeliada'da telefon çekmeyebilirdi hem de benim vereceğim eğitim maç saatindeydi.
    gayet mutsuz ve asık suratla eğitim saatini beklerken (bir yandan da sözlük okuyorum) bir anda bir teklif geldi "bu akşama sizin yerinize programa başka birini koysak, siz eğitimi yarın sabah verseniz uygun olur mu?" kendimi direkt ağırdan satarak "hmmm kim gelmiş hayırdır?" dedim. ama içimden ercan taner "sneijder, sneijder gooooooool, allahım goooooooooooool" diye bağırıyor. gelen de prof. dr. yasemin sungur. "aaa çok iyi gençler için süper fırsat" diyerekten işimi sabaha koydum. pılımı pırtımı alıp telefonun en iyi çekeceği yeri buldum (zaten önceden test etmiştim). dışardan baksanız ağır ağır eğitim alanından uzaklaşıyordum ama inanın ruhum ceylan gibi sekiyordu.
    bu vesileyle burdan yasemin sungur hocama sevgi ve saygılarımı sunuyorum. heybeliada'da canavar gibi çeken turkcell'e de teşekkürler.
    ve tabiki canımız takımımıza da bize bu umutlu günleri yaşattığı için teşekkürler :)
  • 272
    diğer maçların aksine dikkatimi çeken şey sivas'ın organize atakla ceza sahamıza giremeyişi oldu. bu açıdan iyi yoldayız diyebilirim. geçtiğimiz yılların aksine rakipler elini kolunu sallayarak, 30-40 metre top sürerek ceza sahamıza gelemiyor. bir sol stoper gelir bir de şu savunma anlayışını iyice oturtursak pis bir takım oluruz.

    hücumda ise fernando'yu kitlediler, ndaiye ve belhanda'yı da sindirmeye çalıştılar bu yüzden etkisiz kaldık gibi ama bence ilk yarıdaki futbolumuz kötü değildi yine de. rakip bizi kitlediğini sanmasına rağmen ektsra bir adam çıkardık sürekli. ilerleyen haftalarda bu işi daha güzel ve ezberlemiş şekilde yapabiliriz. tut ki yapamadık olsun yine önemli olan takım savunmasının ilerlemesi. galatasaray ligde bir şekilde golünü atar. önemli olan yememesi. hh ve riekerink dönemi bunu ispatladı zaten.

    ayrıca sosyal medyadaki sik kafalı tinercilerin yazdıklarını boş verin. galatasaray hücum yapamıyormuş da, organize atağı yokmuş da. adama sormazlar mı geçtiğimiz iki sezon tonla gol atmamıza rağmen neden altıncı ve dördüncü olduk diye. iki yıldır, şampiyon olan takım kadar gol atmamıza rağmen maç başı 1.5 gol yeme ortalaması yakaladığımız için sıçtık. takım savunmasını oturturken bırakın da hücum biraz eksik olsun. kaldı ki eksik falan da değiliz aksine atağa çıktığımızda toplu şekilde çıkıp takımın boyunu kısaltıyoruz. bunlar güzel şeyler.

    bu takım rijkaard'ın, bilic'in takımı gibi olacak diyenler var onları da boş verin. o iki takım da sezona manyak bir hücum isteğiyle ve açlığıyla başlamıştı ama savunmada verdikleri boşluklardan ileride sıkıntıya düşeceklerini anlıyordunuz. yahut o coşkunun, isteğin sezon boyu sürmeyeceği de açıktı ama bu galatasaray'ın opsiyonu bol. ister deli gibi önde basıp ilk yarıdan işi bitirir, isterse de topu rakibe verip açığını kollar.

    inşallah böyle devam ederiz. galatasaray hücum takımıdır arkadaş, iki yeyip 4 atalım diyen tayfa kafa ütüleyip tudor'a aykut kocaman muamelesi yapmazlarsa en kötü bu şekilde devam ederiz gibi geliyor bana. üstüne koyarsak zaten uçarız.
  • 273
    maç sonunda galatasaray adına bazı eksik noktaların erken habercisi olduğu maçtır.

    öncelikle rakip takım sivasspor önceki iki rakibimizden farklı bir strateji uyguladığı müsabakadır. galatasaray'ın önceki iki maçta en iyi adamı olarak görünen fernado, galatasaray hücuma geçtiği anda rakip forvet oyuncusu tarafından sıkı takibe alındı. bu durum galatasaray'ın oyun kurma stratejisini bozdu. bu durumda oyun kurması beklenen ndiaye ise bu durum içiin yeterli oyun görüşüne ve bilgisine sahip değil sahip değil maalesef. ndiaye fizik güce dayalı bir oyun oynayarak, rakibi yoğun pres ile bozarak, zaman zaman etkili driplingler ile mesafe kat ederek etkili olan bir oyuncu. bu durumda oyun kurma organizasyonu aksadı ve galatasaray ilk yarı oyunu ele geçirmede oldukça zorlandı. açıkçası ben ilerideki maçlarda rakiplerimizin sıklıkla bu metoda başvuracağını düşünüyorum.

    ikinci olarak belhanda sneijder farklılığına girmek istiyorum. sneijder'in sahip olduğu oyun görüşü, şut,pas ve bitiricilik yeteneği belhanda da yok maalesef. karşı karşıya kaçırdığı pozisyonu da buna bağlıyorum ben. ancak çok önemli artıları var. oyun içerisinde takım oyununa önem veriyor, yeri geliyor orta sahada adam kovalıyor, yeri geliyor kendini aktif dinlenmeye bırakıyor. ayrıca dripling özelliği de çok önemli bir artı. zaman zaman oyun içerisinde kayboluyor ve henüz takıma uyum sağlayamamış görüntüde.

    hücum opsiyonları baktığımızda ise rakip takım gomis ve belhanda'yı birebir savunduğu anda ileride bir tek rodrigues opsiyonuna kalıyoruz. bu çok can sıkıcı bir durum çünkü rodrigues ileride rakibi yıpratması ve boş koşuları ile oldukça etkili bir futbolcu ancak çoğu zaman bal yapmayan arıya dönüşüyor. özellikle erken gol bulamadığımız zamanlarda takım sıkıntı yaşayacaktır diye düşünüyorum.

    genel olarak bu sorunların zamanla azalacağını ancak tam olarak aşılamayacağını düşünüyorum. her şeye rağmen geçen seneki pısırık futbolu unutmamız çok sevindirici bir durum. umarım bu performansımızı sezon geneline yayabiliriz.
  • 274
    galatasaray'ın oyununu tanımlarken artık belirli kalıpları kullanabiliyoruz. nedir onlar; gomis önderliğinde baskıya başlar, dar alanda rakibe pres uygular, orta saha oyuncuları hızlı ve dikine gider, çok adamla rakip yarı sahaya girer ve bitirici oyuncuları vardır.

    hepimiz makarasını yaptık ancak samet aybaba, skora yansımasa da, oynanan üç maça oranla galatasaray'ı durdurma konusunda en çok zorlayan teknik direktör oldu. bunu yaparken ise taktiği şuydu; dikkatli izleyen arkadaşlar görecektir sivasspor'un takım boyu özellikle ilk yarıda son derece kısaydı. en uçtaki kone ile defans oyuncuları arasındaki mesafe çok dardı ve birbirlerine yakın oynadılar. bu durum galatasaray'ın orta sahada rahat hareket etmesini engelleyerek oyun kurmasını zorlaştırdı. zaten istatistiklere bakarsanız fernando ile belhanda arasındaki pas alışverişi, önceki iki maça oranla, bu maçta yarı yarıya düşmüş. şaşırtıcı değil çünkü rakip zaten bunu amaçlamıştı. bu durumu ndiaye topla delici hareketlerde bulunarak bertaraf etmeye çalıştı ancak bu skora direkt etki yapmadı. bu tip durumlarda size yardımcı olabilecek iki şey vardır; ilki ceza sahası dışından şut çekmek, ikincisi de duran toplar. galatasaray kilidi ikinci anahtarla çözdü.

    sivasspor'un samet aybaba önderliğinde yaptığı ikinci şey; galatasaray'ı baskıdan uzak tutmak oldu. maç sonu çevrenizde ya da güvendiğiniz spor yazarlarından şunu duymuş olma ihtimaliniz yüksek; galatasaray önceki maçlara oranla daha düşük tempoda oynayarak, daha az pres yaptı. bunun temel sebebi sivasspor'un pasla oyun kurmak yerine uzun oynayıp galatasaray'ı rakip yarı sahada baskıdan uzaklaştırmış olmasıydı. tabi tüm bu planlar yememek üzerine olunca galatasaray'a karşı direnmeniz çok zor. hücum planını kone'nin inisiyatifine bırakıp, leandrinho'nun ''yakalarsa hızıyla gider'' bireyselliğine kaldığınızda ana planınızı da baltalamış olursunuz.

    bu durum galatasaray için test olabilmesi açısından önemliydi. tudor, galatasaray'ın en çok ekmek yediği rakip yarı sahada baskı ve pres opsiyonu kısmen baltalandığında yeni seçenekler yaratması gerektiğini bu maçla birlikte görmüştür. zira her geçen hafta rakipler galatasaray üzerinde çok daha detaylı çalışmalar yapacak ve çoğunlukla da işin ''durdurma'' kısmına odaklanacaklar. ancak biraz önce de söyledigim gibi galatasaray'ı sadece durdurarak yenebilmek neredeyse imkansız. top kendindeyken maksimum hücumcu ile rakip yarı sahaya yerleşen ve bunun dışında kaptığı toplarla hızlı biçimde rakip kaleye giden galatasaray her an her zaman gol bulabilir. duran toplara girmiyorum bile. dolayısıyla; galatasaray tezine karşı oluşabilecek anti tezlere karşılık revize edilmiş yeni fikirler üretmek durumunda.

    sanırım ufak birkaç dokunuş bu durumun üstesinden gelebilmek için yeterli olacaktır.
  • 275
    güzel oynadığımız maç, 3 tane atıp gol yemedik, bu daha da iyi oldu aslında..

    amatörce yorum yapmak gerekirse ilk iki maçtan daha zayıf oynadığımız görüşünde değilim, bence çok önemli bir gelişme yaşanıyor takımda, topu her kaptığımızda gol tehlikesi yaratmaya giden bir takıma dönüşüyor çocuklar; hız, yardımlaşma ve akıl dengede ve daha da gelişecek gibi duruyor. bence bu daha önemli, bize karşı top kaptırmanın maçın her anında çok tehlikeli bir şey olabileceği tüm takımların kafasına kazınmalı..

    başka güzel şeyler de oldu; selçuk inan oyuna girdiğinde muslera pazu bandını vermek için işaret etti, selçuk "kalsın" tadında bir hareket yaptı, "ben geldim ulan" egosu yapmadı, uzaktan görebildim, hor bir davranıştı. yine selçuk inan penaltıyı gomis'e bıraktı, özel bir durumda doğru bir hareket oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın