• 303
    noblesseobilge' nin 23 temalı entryleri sebebiyle acayip yükseldiğim maç.

    düşünürken bile içim bir tuhaf oluyor, geriliyorum. sanırım izlememeyi tercih edeceğim hem totem hem de ne yenmeyi ne de yenilemeyi kaldırabileceğim konusunda emin değilim.

    (bkz: hedef 23)
    (bkz: konsantrasyon)
    (bkz: maç sözlükte kazanılır)
    (bkz: galatasaray sözlük sinerjisi)
    (bkz: galatasaray sözlük sinerji ekibi)

    *
  • 1017
    daha maç başlarken saçma sapan görüntülere denk geldik.

    mesela futbolcular ırkçılığa karşı pankart taşırken tribünlerde "seni de seni seveni de sevmiyoruz." pankartı açıldı.
    istiklal marşı okunurken bir fb formalı çocuk eliyle 6 işareti yaptı.
    tribünler küfür kıymet. skorda da öne geçince sahaya atılanlar. onu da geçtim tribünler imana gelip "allahu ekber" demeye başladı.

    bu maçla ilgili önemli bir konuyu daha atlıyoruz aslında. kadıköy'de fb'yi yendik ve daha da farklı kazanabilirdik. burada önemli olan bu maçta geriye düşmemize rağmen kazanmamız. bu çok önemliydi. maçın gerçekten güzel bir hikayesi oldu.

    dikkat ettiyseniz fb'li oyuncular 1-0 öne geçtikten sonra itirazlarla maçı soğutup zaman yemeye çalıştı. maç berabere geldiğinde zaman yeme çabalarından vazgeçtiler.

    serdar aziz ise bizi eksik bırakmak için baya baya maymunlaştı. bir ara falcao'nun ufacık dokunuşuna bile vurdu taklidi yapıp karnını tutarak yere yattı. ceza alanı içerisinde kendisini bırakacak yer aradı durdu.

    yalnız maçta bir yer beni çok rahatsız etti. fb'li oyuncu sakatlandı diye hakem top bizdeyken maçı durdurdu ama tedavisinin ardından topu bize vermesi gerekirken fb'li oyunculara verdi. faul kullanılmadı hakem atışıyla başlandı. beşiktaş mantığına göre bu bir kural hatası. ancak biz kazandığımız için sorun olmayacaktır.

    donk'a ayrıca bir not düşmek istiyorum. bu adam futbolu bıraksa da kulübemizde yer almalı bence. sakinliği rakiplerin sinirini bozuyor ve gücü rakibi ürkütüyor. bir pozisyon oldu ceza alanımızda serdar aziz attı kendini ve penaltı istedi ve bir oyuncumuzla tartışıyordu. donk'un tek bir şey yapması yetti: serdar'ın önüne geçip öylece durmak.* serdar ne arkasını görebildi donk'un ne de ilerleyebildi. muhatabıyla bağlantıyı kopardı. mecburen sakinleşti. çok güldüm o sahnede.
    donk'un diğer tartışmalarda da takım arkadaşlarını kolayca tutup uzaklaştırması efsaneydi.

    edit: donk'un attığı golde herkes bir şey atlıyor. top havada gelirken fb'li oyuncu (hasan ali kaldırım'dı sanırım) feghouli'yi kargo paketi gibi sarmıştı. donk topu kaleye soktu hala feghouli'yi tutuyordu fb'li oyuncu. gol olmasaydı penaltılık bir hareketti bence. ama hakemler çalar mıydı?

    edit2: allahu ekber diyen taraftar bizimkilermiş.*
    (bkz: #2873371)
  • 1034
    pazar sabahı 7'de başlayıp sabaha karşı 4'te galibiyet ile biten bir macera yaşadığım maç.

    izmir'den uçak yolculuğu ile sabiha'ya inip oradan ali sami yen'e gittik. maç otobüslerinin kalkacağı saat 3'e kadar maç önü yapıp otobüslerlerle yola çıktık. kadıköy deplasmanlarında stada giriş her yıl çok zor ve eziyetli olur. daracık bir giriş ve tünelden 2500 insan sıkış tepiş bir biçimde içeri girmeye çalışılıyor. söylemeden geçemeyeceğim ama bu eziyet gerçekten insanlık ayıbı. yıllardır tecrübeli olduğumuz için önde ki otobüslerle gidip 30 dakikada içeri girdik ki bu son derece iyi oldu.

    saat 4 olduğunda statta ki yerimizi almıştık. senelerdir yapılan yüksek volümlü müzik eziyeti aziz yıldırım zamanında ki gibi olmasada yine de son derece rahatsız ediciydi. tuvaletler leş, kantinler sıkış tepiş yani tam klasik bir kadıköy deplasmanıydı. takımımız sahaya çıktığında trübünlere çağırıp motive ettik. ilginç olan yıllardır ilk kez oyuncularımızı tek tek çağırmadık. sanırım bu hocanın isteğiydi. ve maç başladı.

    tek tek oyuncuları ile ilgili şahsi görüşümü yazmadan önce genel olarak bir yorum yapmak istiyorum. ben 13 ağustos 2016'da konya'da beşiktaş'ı yendiğimiz süper kupa finalinde ki maçtan bu yana bir deplasman derbisinde hiç bu kadar çok sahada maçı kazanacağına inanan bir galatasaray izlememiştim. o maçta da bu maçta da sahada oyuncular, tribünde bizler maçı kazanacağımızdan çok emindik. ilk yarı oyunu olağanüstü domine ettik. bu kadar iyi alan parselleyen, bu kadar iyi pozisyona giren ama maalesef bitiremeyen bir galatasaray izlemeyeli uzun zaman olmuştu. hakem halil umut meler izlediğim en iyi derbi yönetimini sergiledi. tribünden gördüğüm kadarıyla neredeyse hiç hatasız bir maç yönetti. gelelim oyunculara;

    muslera: mehmet ekici'nin şutu tam net açımızda oldu. o şutu çıkartabilecek çok az kaleci var sanırım. kusursuz bir maç oynadı.

    saracchi: takımın ortalama üstü oyuncularında bir tanesi. özellikle defanstan çıkarken topu içeri çekip katetmesi oyunu açmamız açısından oldukça faydalı oluyor. keşke bonservisini alabilsek. gerçekten çok iyi oynadı.

    donk: attığı gol çok klastı yine. bir forvet bitirişi ile topu köşeye vurdu. maç boyu muriç'i yıprattı, takımı atağa kaldırırken sakin ve güvenli oynadı, geçiş hücumlarında çok kritik ve doğru pozisyonlar aldı.

    marcao: yaptığı penaltı acemi bir oyuncu işi. bir stoper ceza sahası içinde bu kadar dengesiz ve akılsız bir müdahalede bulunmaz. penaltı pozisyonu bana kalırsa tartışmaya açık bile değil. o pozisyon dışında defansif yerleşmesi ve topla takımı çıkarken pas alışverişi diğer maçlara nazaran oldukça iyiydi.

    seri: bizim adımıza sahada ki en iyi adamdı. 25m euroluk bir adam gibi oynadı. bu maçı kazandıysak kesinlikle yarısı kendisinindir. penaltı aldığımız pozisyonunu öncesinde 3 kişinin arasından dönüp takımı atağa çıkarması bile çok büyük bir iş. umarım hep böyle kalır.

    belhanda: söylenecek çok şey var. maalesef kendisi siyah ve beyaz bir oyuncu. kaçırdığı gol ve çıkarken yaptığı hareket ile gördüğü kırmızı simsiyah. deniz türüç kendisine karşılık verip kırmızı almasa ve 10 kişi kalsak maçı tutamayabilirdik ki muhtemelen florya'da dönmeden yollarlardı diye düşünüyorum. aynı maçta beyaz kısımları ise müthiş verimli bir oyun oynadı. ara pasları, presleri, oyun zekası, çabası çok iyiydi. fakat aynı maç içinde bu kadar değişken olursanız taraftarı da hocayı da kararsız bırakırsınız.

    ömer bayram: elinden gelenin en iyisini yapıyor. kendisine karşı diyebilecek bir şeyim yok taraftar olarak. en kötü zamanımızda neredeyse tek başına sorumluluk alıp bizi yarışta tuttu. gol attı, asist yaptı, isyan etti ve buraya kadar getirdi. bu sezon hiçbir şey yapmasa bile benim gözümden sezonun önemli oyucularından biridir. hala tercih hataları yapıyor. hala vurmaması gereken yerlerden vuruyor ama olsun yine de iyi ki var.

    onyekuru: bu kadar çok pozisyona girmesi ne kadar değerli ve önemliyse, onları kullanamaması o kadar kritik. babel'den sonra kanatta ki akışımızı çok hızlandırdı, rakibi çok zorluyor ama bu kadar çok pozisyon harcanmaz. tarihi bir skor alamadıysak kendisi sayesindedir. kazanmamızda da oldukça etkiliydi tabi bunu da söylemek gerekir.

    soso: 70. dakikaya kadar çok faydalı işler yaptı. hücuma katkısı diğer maçlarda ki gibi değilsede defansif katkısı ve orta sahada ki pas trafiğine fazlaca katkı verdi. 70'ten sonra oyundan düşünce rakip mariano'u bir kaç kez ikiye bir yakaladı.

    falcao: muazzam bir lk yarı oynadı. topları indirdi, paylaştı, aldı, verdi, stoperleri taşıyarak onyekuru'ya alan açtı. hocanın tercihinin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. 2.yarı biraz oyundan düştü, kendisi hala güçsüz, zaten güçlü dönemlerinde a.madrid'te oynuyordu. takımı bu kadar çok sahiplenmesi oldukça faydalı bizim için.

    fatih terim: muazzam. ilmek ilmek işlemiş, feneri çok net çalışmış. bakmayın maçın 1-3 bittiğine. hem feneri ilk yarı sahadan sildi, hem kadro seçiminin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. eleştiri demeyeyim ama tek dikkatimi çeken nokta oyuncu değişikliğinin yine çok geç gelmesi. baskıyı yerken yok yere feneri umutlandırdık ama o da maçın atmosferine kaptırdı sanırım kendini. nasıl ki bazı mağlubiyetler hocaya yazıyorsa 21 yıl sonra gelen bu galibiyet net olacak hocaya yazar. saha içinde kaldığı müddetçe allah başımızdan eksik etmesin. sahaya odaklandığında oyuna nasıl etki ettiğini zaten görebiliyoruz.

    maç bitiminde takımımız geldi önce galibiyeti kutladık sonra ışıkları kapattılar yine. bir an da hoca çıkıp geldi tribünlerin önüne kadar o da bize teşekkür etti. gece 11'de açılan kapılarla birlikte başladığımız noktaya ali sami yen'e giden yolculuğumuz başladı. 21 yıllık hasretimiz sona erdi. biz oradaydık şükürler olsun.

    son söz. fenerbahçe 4 yıldır bizi kadıköy'de yenemiyor. şimdi onlar düşünsün.
  • 276
    --- alıntı ---
    fenerbahçe - galatasaray derbisini iki farklı kanaldan iki farklı spikerle yayınlanacak. bein sports hd 1 kanalında mikrofonda ercan taner, bein sports hd 2 kanalında ise mikrofonda özkan öztürk olacak.
    --- alıntı ---

    maçla ilgili ilginç bir bilgi. daha önce böyle bir şey yapıldı mı emin değilim. iyi bi skorla bitirirsek izlemediğim diğer spikerin anlatımıyla da izlerim kesin 90 dakikayı.
  • 61
    alanyaspor'un yaptığını yapıp, maç boyunca uzun topla çıkmamız lazım. topu adem'e* şişirip, indirebilirse hücuma çıktığımız, indiremezse topun arkasına geçip kontra kovalayacağımız bir kurgu ile sahada yer almalıyız.

    özellikle maçın ilk yarım saatinde, topla felan çıkmaya kalkarsak, aman diyim patlarız.

    fenerbahçe, iyi kapanan takımları açmakta zorlanıyor. yetenekleri zayıf ama fizik gücü yüksek bir takım. topla çıkmaya kalkarsak, fizik gücü ile, ani baskın presle pozisyon bulup, kendi sahalarında fişi çekerler.

    savunma oyuncularımız, top ayaklarına geldi mi şişirecekler forvete. oyunu da soğutup uzunca bir süre maçı 0-0 götürsek yeter. 60 dk 0-0 ile geçilirse, takımın sahaya alıştığı, rakibin fizik gücünün gerilediği ve strese girdiği bir ortamda, iş nereye gider allah bilir.
  • 1112
    vücudum bazı olaylara ilginç tepkiler veriyor. örneğin halı sahaya gittiğimde o gece ya da ertesi gün herhangi bir ağrı yaşamam. maçtan sonraki 2. sabah ağrılar olur.

    23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçını deplasman bileti bulamadığımdan evde izledim. rakip penaltı kazanıp bir de ters köşeye atınca evde birkaç eşyayı tekmeledim. hatta hanım kısa süreli küstü bana. :(

    donk eşitliği sağladığında sağlam bağırdım. hanım yine kızdı binadakiler rahatsız olacak diye falan. falcao ve henry'nin gollerinde ise daha insani sevinçlerle geceyi tamamladım. o gece bir problem yoktu. pazartesi sabahı da bir problem yoktu. salı günü sağ elmacık kemiğimde ve sağ çene kemiğimde muazzam bir acı duymaya başladım. ne yaşadım, ne yaptım hiç bilmiyorum. kendimi tyler durden gibi hissediyorum. ali sami yen'deki maçlardan sonra çene kemiğimde oluşan ağrıların top rakipteyken çaldığım ıslıktan olduğunu biliyorum ama evde izlediğim maçta kendimi nasıl kastım, ne oldu anlayamıyorum.

    welcome to fight club amk
  • 58
    dilerim bu maça kadar fizik gücümüzü ve tempomuzu yükseltir, özellikle baskı altında topla çıkmak konusunda taktik anlayışımızı geliştiririz. yoksa ilk 15-20 dakika yoğun bir pres altında olacağımızdan karşılık vermemiz güç olur ve maça erkenden havlu atarız. zira 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı'nda bile, bile diyorum çünkü kasımpaşa takımının yarısı yeni oyunculardı, kasımpaşa önde bastığında defalarca çözüm bulamayıp, hata yaptık ve defanstan çıkamadık. kasımpaşa belki bunları cezalandıramadı ama garry, kruse, muriqi gibi oyuncular bu fırsatları değerlendirecektir. kaldı ki klasik bir kadıköy senaryosu olarak bu 15-20 dakikalık periyotta lemina ve marcao gibi oyuncularımız muhtemelen sarı kart görmüş olacaktır. bu nedenle maçın kalanında da direncimiz iyice düşebilir.

    kısaca fiziksel, mental ve taktiksel olarak iyi hazırlanmamız gereken maç.
  • 362
    lemina’nin yoklugunda savunma onunde muhtemelen seri oynayacak. yani dribbling’le baski kirma ozelligi sifira yakin bir oyuncu. ersun yanal’in da bunu tahmin etmiyor olma olasiligi yok. mac planini biz topla cikmaya calisirken sok presler uzerine kuracak. savunmadan topla cikmamizi saglayacak tek oyuncu mariano. ersun yanal’in onun karsisina cigerci’yi koyacagina adim gibi eminim. fenerbahce’nin topa sahip olarak hukmettigi bir oyun ihtimali yok. once bizi karsilayacaklar.

    yanal’in mac plani su olacaktir:
    1) tolga cigerci’yle mariano’yu boğ.
    2) seri’ye kruse ve vedat’la sok pres yap.
    3) set oyununda turuc’un ters kanattan kaleye donen ortalariyla gol ara.

    bu bir satranc. elbette psikolojik tarafi yogun bir maca cikiyoruz ama manevi ustunlugu vermessek biliyoruz ki topla arasi iyi olmayan fenerbahce taraftarinin onunde bu sinavi gecemez.

    derbinin sifreleri:
    1) egonu bir kenara birak, topu fener’e ver!
    bence en onemli kisim. erken bir gol yemedigimiz her senaryoda kazanmak zorunda olan fenerbahce, yetersiz ayaklariyla ustumuze gelmeye calisacak. gidisati tahmin etmek cok zor degil.
    2) vedat’in hava topu hakimiyetini ve deniz’in kesmelerini dusunup mutlaka onlem alinmali. omer mutlaka deniz’i pasifize etmeli. mac planinda kesinlikle kolay gol olacak yanal’in. geri dusmedigimiz her saniye cok kiymetli. nagotomo’nun defansif eksikligini en cok hissedecegimiz mac bana kalirsa. ters ayakli bir sag acigin karsisina ters ayakli linnes’i koymak ve yardim getirmek makul gorunuyor.
    3) mariano’ya feg uzerinden yardim getir. gerekirse feg’i ortalama pozisyonu sag ic olacak sekilde konumlandir. mariano’ya ozgurluk alani yaratamadigimiz her senaryoda defanstan cikarken top kaybediyoruz.

    topu ve egonu birak. ayaklarina dolassin. kazanmak zorunda olan kapasitesiz bir takim var karsinda.
  • 307
    sezonun en önemli maçı;

    biliyorum bu maçı kazanan şampiyon olmayacak. hatta bana göre beşiktaş dahil 6 takım hala ciddi şampiyonluk adayı. köprünün altından daha çok sular akacak. ama bu maçın anlam ve önemi 3 puandan çok, çok öte.

    eğer kazanmayı başarırsak bir rakibimizi denklem dışına çıkaracağız. kadıköyde yıllar sonra gelecek bir mağlubiyet fener'i fena karıştırır. biz de bu derbi zaferinin morali ile biranda şampiyonluğun en büyük adayı oluruz.

    peki kazanabilir miyiz? çok, çok zor ama imkansız değil. fenerbahçe çok iyi bir iç saha takımı. çok güçlü bir iç saha oyunları var. 3 haftadır galip gelemiyorlar ama bu durum aldatıcı olmasın. trabzonspor deplasmanında daha iyi oynayan taraf fenerdi. ha keza alanyaspor maçında da sadece istatistiklere bakan biri "ev sahibi ekip farklı yenmiştir" diye düşünürdü. birkaç hafta öncede başakşehir gibi ligin dişli ekiplerinden birini sahadan silerek mağlup etmişlerdi.

    şuanda alınacak bir g.saray galibiyeti fenerbahçe için yaşam suyu demek. sahada çok hırslı, istekli, agresif bir rakip olacağı kesin. yüksek tempoyla, presle oynamaya çalışacaklar. biz de en az onlar kadar hırslı, istekli ama aynı zamanda sakin olmalıyız. mümkün olduğunca işleri onlar için zorlaştırmalıyız.

    anahtar kelimelerden biri ayağa pas. sabırla, panik yapmadan pas yapabilmeliyiz. pas yaparak hem feneri yorarız, hem oyunu soğutur hem de seyirci baskısını kırarız.

    bir diğer anahtar kelime alan savunması. bizim ligimizde eğer takım halinde topun arkasına geçip iyi yerleşimli, alan daraltan savunma kurgusu uygularsanız zor pozisyon verirsiniz. çünkü bütün takımlarımızın kapalı savunmalara karşı set oyunları çok yetersiz.

    son olarak rakip seyirci çirkefleşecek, rakip futbolcular çirkefleşecek, yer, yer hakem de çirkeflesecek. hazırlıklı olmamız lazım.
    ama biz de ne hakemle, ne de taraftarlarla muhatap olacağız. sadece futbolumuzu oynayıp inşallah kazanacağız.
    unutmayalım, leeds united deplasmanından çıkmış bir teknik direktörümüz var..
App Store'dan indirin Google Play'den alın