• 176
    sonuç kötü değil ama istisnasız bu takım maç sonundaki 6-7 dakikayı oynayamıyor, rakip ister büyükçekmece spor olsun ister gran canaria, ister final olsun ister sıradan bir lig maçı, en son rahat rahat izlediğim maç 9 ay önceki trabzonspor maçıydı, nedir sorun diye düşünüyorum, her yol adam gibi şutörümüzün olmamasına çıkıyor, lan o kadar çok boş atış kaçırıyoruz ki kaçırdıklarımızın 3 te birini soksak her maç sonuna 10 sayı önde gireriz, bu kadar rezalet olmaz ya, 4 sayı fark kötü değil ama ben çok çok sinirliyim bu rezil oyuna.
  • 180
    cok rahat kazanabilecegimiz maci verdik. takımımızın hücum performansı rezaletti, sanıyorum daha kötüsü olamaz. hakemler de ortada olan tüm kararları rakip lehine verdi, ev sahibi avantajından ziyade kasıtlı olarak rakibi kolladılar. bu hakemlerin performansı hakem seminerlerinde ibretlik izletilmeli. bunun dışında yenersek her türlü 4 sayı üzerinde yeneriz diye düşünüyorum. sonuçta kendi sahamızda en azından hücum yaparken dayak yemeyiz, ve daha yüzdeli oynarız.
  • 181
    ben de 1-2 sayıyla yenilsek iyi olur diye düşünenlerdenim. 4 oldu, olsun. ikinci maçı kazanmak için sahada olacağız. takımın daha iyi motive olacağını düşünüyorum. abdi ipekçi'de biz bu takımı rahat yeneriz, yeter ki bugünkü gibi hücum etmeyelim. taraftarla birlikte hücumda da ritmi buluruz diye düşünüyorum. boyalı alanda zaten lasme'yle üstünüz (keşke faul problemi de yaşamasa) dışarıdan da sayı bulursak istanbul'da 14 de olur 24 de. alçak postta davis resmen ezdi geçti. hoca mutlaka bunların üstünde duracaktır bence.

    maç sonunda şansımız son anda döndü bu sefer. umarım maç sonuna bırakmadan istediğimizi alırız. öyle de olacağına inanıyorum.

    son olarak rövanş maçına gelecek olanlar; nolur kırmızı giyip gelin. bari bu maça öyle gelin.

    (bkz: şampiyonluk yakın meşaleleri yakın)
  • 185
    micov'u niye bu kadar unutuyoruz anlayamiyorum. bir iki top haric aldigi her topu olumlu kullandi ancak bir turlu hucum varyasyonlarinda micov'u on plana cikartamadik. lasme mukemmele yakin oynadi, son dakikalarda bombos durumda pota altinda sayiyi kacirinca god mode'u acip kacirdigi topun devamindarakibe hucum vermeden 4-5 sayi aldirdi bize. goksenin hucum hizimizin dustugu anlarda daha fazla sure almali doye dusunuyorum. bugun munih macindaki kadar iyi degildi ancak yine de savunmamiza buyuk sertlik katiyor.

    en buyuk eksigimiz bir cok yazarin da belirttigi gibi sutor maalesef. iyi bir sutore ihtiyacimiz var. oyle cok bos atis kaciriyoruzki ben ekran basinda cinnet geciriyorum artik. tam farki acip maci ya da en azindan periyodu koparma surecine giriyoruz, o anlarda ustuste iki bos atis kacirip oyunu rakibe veriyoruz. maalesef an itibariyle buna birr care bulamayacagiz gibi geliyor. burada sinan'a parantez acmak istiyorum, kritik anlarda kritik isler yapiyor evet ama ozellikle ucluk konusunda munih serisinden beri istedigimiz seviyeyi tutturamadi bir turlu.

    cok cok rahat 10 sayi farkla kazanabilecegiiz bir macti. ancak ergin hocanin gayet iyi motivesine ragmen takim finalin adindan urkup sacma isler yapti. belii boylesi daha iyi oldu. simdi bizim kazanmaktan baska caremiz yok, ve mac abdi ipekci'de. o kizil cehennemi son yasayacak takim strasbourg olacak. o dehsetli atmosferde, kupa beyi galatasaray'in yenilmez armadasi cok rahat rakibi bogacaktir diyorum. takim sakin olsun, arada sirada top sansi bizee olsun. hakem agir piclik yapmasin yeter. gerisini abdi ipekci cehennemi halleder.
  • 186
    ilk üç çeyreği iyi oynamış olmamızdan son çeyrek sıçacağımız belliydi ama farkedemedim bunu. ulan dedim ilk defa 3. çeyrek başa bela olmadı, bu sefer olacak galiba ama yok, hiç olur mu allasen? o lanet bizi 4. çeyrekte yakaladı ve mal mal hatalarla son 3 dakikada maçı verdik. rakip rezaletti, yani en azından bir oynatan guard bir de lasme'nin doğru düzgün yedeği olsaydı biz bu maçı alırdık. oyuncuların bazılarının formsuzluğu (u: ne kadar iyi oynamış olursa olsun schilb, sene başından beri berbat oynayan sinan, kafaca basketboldan kopmuş green gibi), bazılarının da etkisizliği * ile farklı kazanabileceğimiz maçı verdik. neyse, 4 sayılık fark kapanmayacak bir fark değil. ipekçi'de rakibi ve farkı hafife almadan oynarsak kupayı alırız.

    deplasman fobisi + seyirci baskısıyla alacakken verdiğimiz maç. canımız sağolsun, hocamın ve oyuncuların canı sağolsun.
  • 188
    öncelikle hepinize iyi akşamlar dilerim;

    biraz geç kaldı ama maç yazımı yazayım sizler için..

    malumunuz 22 nisan günü finalin ilk maçında deplasmanda strasbourg karşısındaydık. maçı 66-62 kaybettik, umutlarımızı kaybettik demiyorum çünkü biz ikinci maçı alacağız ve o kupa ergin ataman'ın ellerinde yükselecek, buna olan inancımı belirtmek istiyorum.

    maça gelince; iki takımında ağır sıklet boks unvan maçı gibi birbirini tartması ile başladı, şut yüzdeleri de düşük olunca ilk periyotta 7-8 gibi final maçına hiç yakışmayan bir skor hasıl oldu. ikinci periyotta micov, lasme ve chuck davis ile sayılar bularak galatasaray odeabank bir ara farkı 5 sayı barajı üzerine çektiyse bile strasbourg takımı bir şekilde skoru yakalamayı başardı. burada galatasaray odeabank'ın ilk yarıda 3 sayı çizgisi gerisinden sıfır çekmesinin de büyük payı var tabii ki.

    maçın ikinci yarısı ise tamamen bir düello şeklinde geçti, ilk yarının suskun ismi schlib’in de devreye girmesi ile takıma ekstra bir skorer daha eklenince galatasay odeabank'ın eli biraz daha rahatladı fakat bu sefer de lasme’nin faul problemi yine takımı sıkıntıya soktu. 3. periyotta louis campbell ve jeremy leloup’un ekstra işleri (leloup’un arka arkaya 3 üç sayılık basketinden bahsediyorum) skorda dengenin bozulmamasının nedeniydi.

    son periyot ise taraftarını da arkasına alan sig strasbourg daha derli toplu bir görüntü çizdi. galatasaray odeabank'ın (yaklaşık 2.5 dakika kadar) skor üretme problemi yaşamasından dolayı yetişip öne geçtiler ve maç sonuna kadar bu skoru koruyabilmeyi başardılar.

    genel olarak sig strasbourg pota altında ki dezavantajını kısa oyuncularımıza iyi baskı yaparak, mccollum ve sinan’ın delici özelliklerini kullanmalarına izin vermeyerek dengeledi ve bu sayede 4 sayılık bir avantaj yakaladı. sig strasbourg deplasmanda iyi oynayan bir takım ama gelecekleri yer abdi ipekçi cehennemi olduğu için bu deplasman maçlarında iyi oynama lükslerinin burada pek işe yarayacağını zannetmiyorum.

    oyuncularımızı bireysel olarak değerlendirmek gerekirse:

    blake schilb: son birkaç haftaki silik görüntüsünden kurtulmaya başlamış gözüktü. 12 sayı 8 ribaundluk iyi bir katkı verdi. maç boyunca rakip potaya gönderebildiğimiz 3 üç sayılık basketin ikisinin sahibi kendisiydi. ikinci maç için cidden olumlu sinyaller verdi.

    errick mccollum: eurocup mvp’si kendi gibi oynamadı, çok tutuktu, en iyi yaptığı şey olan potaya gidip faul alma olayını bile doğru düzgün yapamadı ama buradaki maçta seyirci desteğini de arkasına alırsa tekrar mvpcollum vaziyetine geri dönmesi işten bile değil.

    vladimir micov: galatasaray odeabank takımının her şeyi. skor, savunma, beyin bu adam her işi yapıyor. kendisi gerçekten çok ama çok özel bir oyuncu ve galatasaray odeabank ona sahip olduğumu için çok şanslı.

    stephane lasme: kendisi için herhangi bir şey söylemek haddim değil. yine savunmada kimseye geçit vermedi. hücumda elinden geleni yaptı. yalnız biraz erken faul problemine girmesi yine sıkıntı oldu. galatasaray odeabank için çok özel bir oyuncu, varlığı çok önemli.

    caleb green: sakatlıktan sonra hala öncesindeki haline dönebilmiş değil. gerçekten çok üzülüyorum caleb adına. çok değerli ve tam bir joker tabir ettiğimiz iki yönlü bir oyuncu. umarım finalin ikinci ayağında yine silik bir görüntü çizmez.

    sinan güler: kaptan’da son zamanlarda form düşüklüğü yaşayan oyunculardan biri. 31 dakika süre alıp sadece 2 sayı bulabildi. kendisi gerçekten önemli oyunculardan biri lakin kendini toparlaması şart. sahada ne yaptığını bilmez bir haldeydi. biz onu böyle görmeye alışkın değiliz, kendisini genelde oyunu yönlendiren bir orkestra şefi olarak görüyoruz. ikinci maçta elinden geleni yine ardına koymayacak ve gemisini kurtaran kaptan olacağına inanıyorum.

    curtis jerrels: aslında bakarsanız sadece 4 sayı 2 asist 2 ribaund gibi bir istatistiği var fakat attığı 4 sayı ve yaptığı 2 asist o kadar önemli anlarda geldi ki 20 sayı atsa bu kadar rahatlatamazdı takımı. takımda oyun kurucu anlamında oynayan tek oyuncu kendisi oyuna girip topu eline aldığı an zaten o sükunetiyle takımın rahatlamasına sebebiyet veriyor. kendisine ikinci maçta baskı anlarında çok iş düşecek.

    göksenin köksal: fazla oyunda kalmadı ama yine önde baskı yapılması gereken anlarda olması gereken yerdeydi. ikinci maçta kendisine rakip olan kısaları durdurmak için çok iş düşecek.

    chuck davis: galatasaray odeabank adına gecenin yıldızı bence kendisiydi. rakip uzunlara karşı, uzun kol ve hızlı ayaklarını kullanıp post up oyunlarıyla sayılar bulup tam olması gereken zamanda en sıkıştığımız anlarda takımı rahatlatan skoru buldu. çok büyük karakter, çok büyük oyuncu, ikinci maçta kendisinden çok şeyler bekliyorum.

    sözün özü: galatasaray odeabank 4 sayı ile kaybetti ama görünen o ki rakibin abdi ipekçi'den çıkabilme gibi bir şansı pek yok. galatasaray odeabank kısalara yapılacak baskı (özellikle beaubois) ile çabucak sonuç alabilir.. fakat unutulmaması gereken en önemli şey 3 sayı savunması. özellikle içeri kat edip yardım savunması gelince dışarıdaki boş adamı bulabiliyorlar. örneğini leloup’tan yenilen 3 tane üç sayılık basket ile bunu net bir şekilde gördük.

    evet, biz bu kupayı alacağız. ergin ataman liderliğinde galatasaray odeabank teker teker bütün turları geçti ve kaldı bir maç.

    27 nisan gecesi bütün galatasaray’lıların mutluluktan uyuyamayacağı bir gece olması dileğimle.

    hepinize sevgi ve saygılar sunarım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın