• 417
    tam bir garabete sahne olan dönemdir. bir menajerlik şirketi elindeki futbolcuları sırayla büyük kulüplere öneriyor, bu kulüplerin ortaklaşa ilgilendiği futbolcular olursa da medyaya malzeme çıkıyor. üstüne üstlük futbolcu kalmamış gibi, ülkemizde geçmişte oynamış olan futbolcuları da rakibine çalım atma mantığı ile transfer etmeye çalışıyorlar. ya kulüp yöneticileri bu işten haz alıyorlar ya da birileri kulüplerden transfer adı altında çıkacak paranın yönünü belirlemek için her şeyi yapıyor. abi ne demek ndiaye, rodriguez, onyekuru gibi adamların fenerle anılması? ya da josef de souza'nin bizimle anılması, bir sacmaliktir sürüp gidiyor.
  • 418
    basında çıkan haberlerin hiçbirine inanmadığım sezon. muhtemelen habersizlikten ne yazacaklarını şaşırdılar.

    dönüyor dolaşıyor josef, mensah, bilmem kim. yani dünyada hiç futbolcu kalmamış gibi süper ligde kimi tanıyorlarsa o takımdan o takıma döndürüp duruyorlar.

    yok eğer bu isimler gerçekse o zaman tam bir felaket. tam scouting biraz işlemeye başladı, bir yola girdik derken yine en başa dönmüş oluruz.

    yani artık şu türk takımları ile transfer işine girmenin zarardan başka bir şey olmadığını öğrenemediysek yuh bize. yahu dünyada topçu mu kalmadı? çıkın bir etrafa bakın.

    ben yine de bu haberlerin yalan olduğuna inanıyorum. girdiğimiz doğru yoldan geri adım atmayız, atmamalıyız.

    ama yönetimin uzman transfer komitesi oluşturmamadaki ısrarı, bunu sorun olarak görmemesi artık bizi zorluyor.
  • 419
    "ucuz oyuncu alalım, genç oyuncu alalım" mantığının bizim için geçerli olmadığı sezondur. yurtdışında ucuz, yetenekli ve gelecek vaat eden futbolcuların bonservisleri çift hanelerde. genk dediğimiz takım, ianis hagi için 10 milyon € bonservis verdi. ianis hagi için. gheorghe hagi değil. oğlu için. daha hiçbir şey ispatlamamış, genç bir rumen oyuncu için. bunu biz yapsak ortalık yıkılır. ben açıkçası fatih terim'in bir video da bu konu hakkında çekmesini istiyorum. kibarca "sevgili arkadaşlar, sizin güttüğünüz koyun kadar benim öptüğüm çoban var" demeli bence hoca. çünkü herkes bol keseden fikir belirtiyor. elbette fikir belirtmek serbest. ama bazen fikirlerin temeli post-truth durumlara dayanıyor.

    çift haneli ya da en azından 6-7 milyon €'lara yapamadığın scouting artık scouting değil. daha doğrusu ilk 11 için değil. bu tip oyuncuları altyapıya alacaksın. 4-5 tane. orada 1 sene oynatıp bakacaksın. iyi olanı da kadroya alacaksın.

    yoksa 1-2 milyon € bile vermekten imtina edip aldığın genç oyuncuyu, hele hele yabancı sınırı varken, kadron hala eksikken alırsan burada lime lime ederler. hayal kuruyor herkes. bruma, henry hatta marcao ve luyindama bile; bu adamlar için neler denmedi ki? hala deniyor. 2-3 maç kaybedelim marcao ve luyindama için yine servetler havada uçuşacak.

    genç oyuncu konusunda çok gereksiz bir ısrar var. bir takımın 11'i için 3 bilemediniz 4 genç oyuncu koyabilirsiniz. gerisini yapamazsınız. bunu yapan örnek çok az. onlar da al-sat yapmıyorlar. altyapıdan oyuncu koyuyorlar. kulübün, ülkenin, sistemin yapısına adapte edip; iyi olanı sahaya sürüyorlar. yani orada sadece transfer sürecinde değil aynı zamanda kadroya seçilim sürecinde de bir eleme oluyor. elenenleri biz hiç görmüyoruz. başarılı olanları görüyoruz ve zannediyoruz ki genç oyuncu alınca başarılı olacak. bunun garantisi yok. oranı oldukça düşük hatta.

    scouting'in sadece genç oyuncu avcılığı olarak dillendirilmesi ya bilgisizlik ya da biraz konuyu saptırmak diye düşünüyorum. evet, scoutlar genç oyuncu takip eder. ama scouting işi "doğru oyuncu"yu bulma işidir. takımın neye ihtiyacı var? ne kadar parası var? ne kadar sabrı var? beklentisi ne?bahsedilen oyuncu(lar) bu beklentilere ne kadar uyuyor? yani burada genç oyuncu sadece bir beklenti olabilir. bu yüzden buna scouting yerine genç oyuncu fetişizmi diyorum ben. dünyanın en muhteşem scoutları bile genç oyuncu konusunda bu kadar obsesif değildir muhtemelen.

    scouting'in işi işlenmemiş adamı bulmak değildir. teknik heyet kendisinden işlenmemiş adam bulmasını isterse bu konuda bir çalışma yapar. ancak scouting'i genç oyuncu avcılığına indirgemek fazlaca haksızlıktır.

    ben hep aynı şeyi söylüyorum: doğru oyuncuya doğru para verilmelidir. oyuncunun gençliği, yaşlılığı bunlar hep afaki konular. doğru oyuncuya doğru bonservis, doğru yıllık ücret verir, üstüne de doğru düzgün bir sözleşme yaparsanız çoğunlukla zarar etmezsiniz. yani araştırmanız gereken oyuncunun yaşı değil takımınızın ihtiyaçları, mali gücü ve oyuncunun bu ihtiyaçlara ne kadar cevap vereceği, bunun karşılığında ne kadar ücret isteyeceğidir. tekrar ediyorum burada oyuncunun ismi, yaşı, milliyeti vb. gibi konuların hiçbir önemi yok. doğru oyuncuyu bulduysanız, doğru ücreti verdiyseniz ve sözleşmesini doğru şekilde yaptıysanız hiçbir sorun yoktur.

    işte scouting burada devreye giriyor. yukarıda da bahsettim. scouting, doğru oyuncuyu bulma işidir. sadece yetenek olarak değil, ücret, yaşam tarzı, insani ilişkileri, gelecek beklentileri vb. gibi konularda, kulübün ihtiyacı olan oyuncuyu bulma işidir.

    bu konuda çok mu doğru işler yapıyoruz? bu ayrı bir tartışma konusu. doğrular da var, yanlışlar da. ama gerçeklerden sapmış değiliz. kim ne ders desin, galatasaray, fenerbahçe ya da beşiktaş gibi kulüplerin "biz 5 sene genç oyuncu alacağız, düşük maliyetle takım kuracağız ve oyuncu satacağız" deme şansı yoktur. yoktur yani. "ama olsundu" demenin de bir manası yok. uzun uzun bunun nedenlerini sosyo-kültürel yapıdan tutup da türk lirasının değerine kadar geniş bir skalada anlatabilirim. ama gerek de yok bana göre.
  • 420
    (bkz: #2700049)

    ihtiyaç listemize fernando'nun gidişiyle 6 numaranın da eklendiği transfer dönemi.

    4.5m, 2 sene yararlandığımız, 32 yaşında ve de sözleşmesinin son senesinde olan bir oyuncu için oldukça makul bir para; tabii gönül isterdi 5.5m olsun 6.5 olsun 7.5m olsun ama maalesef bu şartlarda bir transferi hiçbir ispanyol kulübü o meblağlara yapmaz, yapacak başka ülkelerin takımları var tabii ama sanırım bizim oralarla pek bağlantımız yok ya da oyuncunun tercihi o yönde değil.

    ayrıca çok sık görüyorum fernando'nun bize 2 senelik maliyetini, sattığımız fiyatla kıyaslayıp zararda olduğumuz yazılıyor çiziliyor... öncelikle amortisman denen bir şey var; sonuçta biz bu adamı aldık, kendisinden faydalandık... o da bir yandan yaşlandı, sakatlandı, düştü - kalktı vb. şimdi de elimizden çıkarıyoruz, araba gibi bir nevi km'si ilerledi... özetle arada fark olması gayet normal sonuçta artık kariyerinin son döneminlerine girmiş bir futbolcudan bahsediyoruz 3'e 5'e bakmanın çok da gereği yok.
  • 423
    bir şey olsa da 2 gün sonra tüm transferler bitti deseler. en sevmediğim söz ise “galatasaray’da transfer bitmez.”
    kardeş transfer bitsin ya niye bitmesin? transfer bitsin de gözlem bitmesin mesela.
    yazılacak çok şey var ama malum daha transferler bitmediği için biraz daha bekleyeceğim dönemdir.
    ben hocaya da yönetime de güveniyorum, takımımız için en iyi, finans olarak en iyi oyuncuları alacaklardır.
  • 424
    geç kaldığımızı düşündüğüm dönem.

    babel dışında ilk 11 için hamle yapamadığımız gibi üstüne fernando’yu da sevilla’ya verdik. fernando’dan gelen luyindama’nın kalan bonservisine gitti sanırım. al sat durumunda dengede gibiyiz. nasıl kaynak yaratıp kalan eksikleri çözeceğiz bilmiyorum.

    6 numara yok, 8 numara yok (alternatifi bile yok içi geçmiş selçuk’u saymazsak), diagne ile olmayacak ama onun durumu da belli değil. stoper yedeğimiz yok.

    diagne satılırsa hem forvet hem iki orta(6,8) nasıl alacağız bilmiyorum. belki onyekuru tekrar kiralanır babel forvete çekilir. kafamın karışık olduğu dönem. *
  • 426
    mümkün olduğunca kiralık futbolcudan yana takdir kullanılmaması gerektiğine inandığım transfer dönemi.

    bunu 2018/19 transfer döneminde de yazmıştım.

    özellikle bizim durumumuzda, yani uefa ile al sat dengesi anlaşması yapan takımlar için kiralık futbolcu transferi risk oluyor. bana kalırsa defolu bir transfer türü.

    neden?

    mesela 2018/19 sezonuna girerken kadromuza premier league'den iki kiralık futbolcu kattık. ilk etapta ndiaye orta sahamızda ilk on bir olarak görülürken, onyekuru rotasyonda kullanılacak futbolcu olarak görülüyordu. rodrigues'in devre arasında gitmesinden sonra ilk on bire yerleşti. sezon sonuna geldiğimizde, takımımıza iyisiyle kötüsüyle verdikleriyle takımlarına geri döndüler.

    biz sezona, bu oyunculardan hiçbir kaynak kazanamadık doğal olarak. karşılığında (belki şampiyonluğa katkılarından bahsedilebilir ama al sat dengesinde diğer sezonu konuşuyoruz şimdilik) 2 transfer yapmak zorunluluğu doğdu.

    yani bu 2 boşluğu doldurmak için 1 futbolcu satmak zorundayız. ki futbolcu da büyük ihtimal yine ilk on birinizden olacak. kısacası sezona 3 transfer (4 hamle: 1 futbolcu satışı ki o da yeterli olursa ve 3 futbolcu alımı) ile başlamanız garanti.

    tabii ki, futbolcu satışı gerçekleştirmeden transfer yapabilirsiniz. bonservisi elinde olan futbolculara yönelerek. ryan babel örneğinde olduğu gibi.

    bunun dezavantajı ne peki? bonservisi elinde olan futbolcular, özellikle türkiye süper ligine geleceklerse yaşları biraz fazla oluyor, ve son sözleşmelerini kovalıyorlar. yani takımınızın yaşı yükselmiş oluyor. bu günümüzde pek önemli değil. fakat bu futbolculardan da parasal bir kaynak alabileceğiniz şüpheli.

    oysa hem kiralık futbolculara hem de bonservisi elinde olan futbolculara kaynak harcıyorsunuz. hem parasal hem de zamansal olarak. özellikle sizin oyuncunuz olmayan bir futbolcuya harcadığınız 1 sezon hele al sat dengesinde çok önemli.

    diyebilirsiniz ki anlaşmanın 1 senesini kazasız belasız atlatıyorsun işte. doğru. peki anlaşma bittiğinde ne olacak? elimizde herhangi bir kaynağımız kalacak mı? yoksa anlaşmayı atlattığımıza göre istediğimiz kadar harcarız raconunun gereğini mi yapacağız?

    mesela şu an orta sahamız boş. ndiaye kiralıktı takımına döndü. fernando'yu sattık. ve hâlâ eksideyiz. 1 oyuncu daha satmak zorundayız, bu iki futbolcunun yerini doldurmak için. ki sattığımız futbolcunun yerini doldurmak zorunda kalmamız da cabası.

    ve bu her sezon sonunda aritmatik olarak artacak.

    mesela onyekuru'yu hem kaybediyorsun, hem yerine adam koymak zorunda kalıyorsun, hem de bunun için kaynak yaratmak durumunda kalıyorsun. hamle için zaman kaybediyorsun. bu zamanda insan kaynaklarını kullanıyorsun. vesaire vesaire.

    özellikle genç, pişmesi beklenen futbolcularda kiralık formülüne ben tamamen karşıyım. ama neyse...

    kiralık formülündeki risk nasıl azaltılır?

    bana göre, ne vereceği belli, tecrübeli, takımı bir üst seviyeye çıkaracak ama bonservisini karşılayamadığın bir futbolcu bulabiliyorsan.

    sözgelimi ne onyekuru ne de ndiaye böyle futbolcular değildi.

    neden sürekli onyekuru'dan bahsediyorum? çünkü onyekuru'ya vakfettiğimiz 1 sezonluk kaynağı bonservisli futbolcumuza harcasaydık (rodrigues gibi) elimizde transfer sezonunda 1 hamle opsiyonumuz daha olurdu. bizim ligimizde göze en çok çarpan ve reklamını yapabilen mevkiler genellikle kanat/kanat forvetler. iddia ediyorum, yatırımı en kolay karşılayabileceğiniz pozisyon da yine kanat/kanat forvet pozisyonu. sezon içinde bazı kaynaklarınızı bu mevkilere harcadığınızda karşılığını bonservis olarak görebilirsiniz. ligde bonservis getirebilecek/getirmiş futbolculara baktığınızda, zaten belli oluyor bu durum. en azından stoper, orta saha veya bek yetiştirmek ve pazarlamak kadar zor değil. biraz performans alabilirseniz istatistiğe yansıyor çünkü. neyse bunu konuşmak istemiyordum.

    kısacası kiralık futbolcu sıkıntı. çok fazla kiralık futbolcu dedikodusu çıkmaması içimi ferahlatmıyor değil. gelgelelim henry onyekuru'yu yeniden kiralayacağımız konuşuluyor ya, o biraz canımı sıkmıyor değil. yanlış anlaşılmasın, henry onyekuru'ya değil tavrım, kiralık olmasına.
  • 428
    geçen yaz transfer sezonu kapandığın saniyelerdeki hislerimi anında sözlüğe yazmıştım ki etkisi de o denli çok olsun diye. aradan geçen 10.5 aylık süreçte hislerim de gram oynama olmadığını bu akşam bir kere daha anladım. ve eğer ki aynı hisleri transfer sezonu kapanırken yeniden bana yaşatırsa bu yönetim, en büyük düşmanları ben olurum. artık yeter. bütün yükü hocanın omuzlarına atıp hiçbir varlık gösterememelerinden bıktım. ya işini profesyonel şekilde yapabilen transfer komitesi kurun ve yönetim ile entegre çalışmasını sağlayın ya da defolun gidin!

    (#2499125)
  • 429
    daha öncekilerde olduğu gibi bu transfer döneminden de nefret ediyorum.

    çünkü hiç bir zaman transfer için plan program yaptığımızı düşünüyorum. buda bana takımımızın amatörce yönetildiği hissiyatını veriyor, üzülüyorum.

    hele bu transfer döneminde diagne'nin satılmasına bel bağlamamız, ve gitmezse ona kalacak olmamız, yaşlı babel'i almamız*, zaten orta saha eksiğimiz varken ligdeki en iyi orta saha fernando'yu satmamız ve yerini dolduramayacağımız gerçeği vs. vs. bu liste uzar gider.

    velhasıl takımın her sene üstüne koyarak gitmesi gerekirken bunu hiç bir zaman yapamamamız avrupa'da söz sahibi olamayacağımızı bilmek canımı sıkıyor. umarım bir an önce biterde mevcut takımda ne yapabiliriz onu görürüz.
  • 430
    diagne'nin satışıyla 3 orta saha 1 tane de forveti nasıl alacağımızı merak ettiğim dönemdir. diagne'yi 15 milyon €'ya bile satsak bu 4 oyuncunun en az 2 tanesi kiralık olmak zorunda kalıyor. seri için bile 1,5 milyon € kiralık bedelden bahsediliyor. daha onyekuru kiralanacak deniyor.

    benim anladığım kadarıyla forvet olarak babel'i düşünüyoruz biz. kostas da kalırsa diğer forvet için son dakikaya kadar bekleyeceğiz gibi görünüyor. belki emre mor alınırsa feghouli'nin gidişine izin verebilir hoca. ama feghouli'yi de 4-5 milyon €'lara göndermek bence anlamsız.

    ya da hoca feghouli'yi 10 numarada düşünüyor. ancak o zaman da arkasına 1 tane 6, 1 tane de 8 numara lazım. banega işi yattı gibi. zaten feghouli 10 numara oynayacaksa banega ile birlikte orta sahanın direnci düşük kalabilir.

    işin içinden çıkamıyorum açıkçası. sadece diagne'nin satılmasıyla 2 tane as, 1 tane yedek orta saha ve 1 tane as forvet alabilmek bana pek makul gelmiyor. zira bonservisi olmayan net oyuncu da yok balotelli dışında. belki bir de leroy fer. ben olsam mutlaka leroy fer alternatifini düşünürdüm. bonservissiz bu tecrübe ve yetenekte başka orta saha bulmak zor.

    pek ihtimal vermesek de seri'yi kiralayıp bir de leroy fer'i kadroya katsak önlerinde feghouli ya da belhanda ile fizik gücü oldukça yüksek bir takım halini alırız diye düşünüyorum. evet, fer 2 sezonu neredeyse boş geçti. ama geçmese zaten 29 yaşında kulüpsüz kalmazdı. belki de sakatlığı hala tam iyileşmedi ya da aktif futbola devam etmesi zor bilemiyorum. öyleyse zaten bir alternatif olmaktan çıkıyor.
  • 431
    sampiyonlar ligi önümüzde aşılamaz bir buz denizi gibi uzaniyor şu andaki halimizle. orta sahamizda ilk 11 oynayacak sadece ryan donk mevcut düşünün yani. sattigin kadar al kuralinin ne kadar tatsiz oldugunun detaylariyla anlasildigi transfer dönemi oluyor. senin sattigin oyuncun eger ki ihtiyacin olan mevkidense o oyuncuyu satmanin hic mantigi yok. zira boş bir pozisyon daha dogmus oluyor takimda. bizdeki fernando durumu tam olarak bu sekilde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın